'Vatandaşlık Parası'

Bürgergeld ve Kayıt Dışı Ekonomi Tartışmaları: Uzmanlar Ne Diyor?

Almanya’da kayıt dışı ekonomi rekor seviyelere ulaşırken, temel gelir desteği olan Bürgergeld için ayrılan bütçe de artırılmış durumda. Bu tablo, sosyal yardım sistemine yönelik siyasi ve toplumsal tartışmaları yeniden alevlendirdi. Bazı siyasetçiler, özellikle göçmenleri yardımı suistimal etmekle suçlarken; uzmanlar ise göçmenlerin çoğunlukla yapısal eşitsizliklere maruz kaldığını ve düşük ücretli, güvencesiz işlerde çalıştıklarını vurguluyor. Öte yandan “özel kombi maaş modeli” olarak tanımlanan uygulamada, bazı işverenlerin eksik maaş ödeyerek çalışanlarını dolaylı biçimde Bürgergeld almaya yönlendirdiği ifade ediliyor.

Fotoğraf: nitpicker - Shutterstock.

Almanya’da sosyal yardım sistemi içinde merkezi bir yer tutan Bürgergeld (Tr. Vatandaşlık Parası), son yıllarda yaşanan ekonomik durgunluk, kayıt dışı istihdamdaki artış ve göç politikalarındaki değişimlerle birlikte kamuoyunda en çok tartışılan konulardan biri haline geldi. Sosyal devletin temel güvenlik ağı olarak kurgulanan bu yardım, bazı kesimlerce “çalışma motivasyonunu azaltan” bir unsur olarak eleştirilirken; bu görüşe katılmayan uzmanlar sistemin ekonomik zorunluluklar ve toplumsal eşitsizliklerle şekillendiğine dikkat çekiyor.

2023’te Hayata Geçirilen Bürgergeld Nedir?

Bürgergeld, Almanya’da 2023 yılında Hartz IV sisteminin yerine getirilerek yürürlüğe giren, işsiz ya da düşük gelirli bireylere yönelik bir temel sosyal yardım programıdır. Kapsamı sadece nakdi ödemelerle sınırlı değil; aynı zamanda barınma, ısınma giderleri, çocuk yardımları ve iş gücü piyasasına entegrasyon desteklerini de içeriyor. Yardımın amacı, yalnızca geçici destek sağlamak değil; bireylerin yaşamlarını sürdürebilecekleri bir asgari güvenlik düzeyini garanti altına almak.

2025 yılı itibarıyla Bürgergeld için federal bütçeden yaklaşık 52 milyar avro ayrıldı. Bu tutarın 29,6 milyar euroluk kısmı doğrudan aylık ödemeler olarak, 13 milyar euroluk kısmı ise konut ve ısınma yardımları için kullanılacak. Geriye kalan fonlar, bireylerin iş gücü piyasasına kazandırılmasını amaçlayan programlar ve sistemin işleyişini sağlayan idari masraflara yönlendirilecek.

Kayıt Dışı Çalışma Hacminde Rekor Artış: 511 Milyar Avro

Almanya ekonomisi, koronavirüs salgınından sonraki toparlanma sürecine rağmen, özellikle enerji maliyetleri, küresel tedarik zinciri sorunları ve zayıf iç talep nedeniyle uzun süredir düşük büyüme çizgisinde seyrediyor. Bu ekonomik daralma, kayıt dışı istihdamda (Alm. Schwarzarbeit) belirgin bir artışa yol açtı.

Linz Üniversitesinden ekonomist Prof. Dr. Friedrich Schneider’in derlediği verilere göre, 2024 yılında Almanya’daki kayıt dışı ekonomi hacmi 482 milyar avro seviyesine ulaştı: Bu, ülkenin yıllık federal bütçesini dahi aşan bir rakam. 2025 için öngörülen büyüklük ise 511 milyar avro. Schneider, bu faaliyetleri “gölge ekonomi” (Alm. Schattenwirtschaft) olarak adlandırıyor ve bunların çoğunlukla yasal iş kollarında (temizlik, tamirat, bakım gibi) yetkili makamlara bildirim yapılmaksızın yürütüldüğünü belirtiyor.

Kayıt dışı istihdamın artmasında, vatandaşların vergi yüküne karşın kamu hizmetlerinden yeterince memnun olmamasının büyük etkisi olduğu vurgulanıyor. Eksik altyapı hizmetleri, tren gecikmeleri, eskiyen otobanlar ve artan bürokrasi, “vergi ahlakında erozyona” neden oluyor. Schneider verilere yansıyan kayıt dışı çalışma eğilimiyle ilgili olarak şu tespiti yapıyor: “Bu, küçük adamın vergi isyanı. Yüksek vergi var ama karşılığında hizmet yoksa, insanlar kaçak yola yöneliyor.”

Bürgergeld ve Çalışma İsteksizliği Tartışmaları

Bürgergeld’in artırılmasıyla birlikte bazı düşük gelirli bireylerin yarı zamanlı işlerinden ayrıldıkları gözlemlendi. Schneider’e göre 2024 itibarıyla yaklaşık 88.000 ila 100.000 kişi, “mini job” olarak bilinen düşük ücretli pozisyonlarını bıraktı. Bu pozisyonların büyük kısmı, özellikle perakende, temizlik ve gastronomi gibi iş gücü açığının yoğun olduğu alanlara ait.

Bürgergeld için verilen miktarı eleştirenler, artan yardım miktarlarının bazı bireyler için çalışmaktan daha cazip hâle geldiğini, bu nedenle sosyal yardım sisteminin pasifliği ödüllendirdiğini öne sürüyor. Ancak bu iddialar, sistemin temelini oluşturan “ihtiyaca dayalı destek” ilkesine aykırı değerlendirmeler olarak da eleştiriliyor.

İşverenler: “Maaşının Kalanını Jobcenter’dan Al”

Berlin’de Bürgergeld alan bireylerle çalışan istihdam koçu Markus Karbaum, sahada gözlemlediği yaygın bir pratikten bahsediyor: “Özel kombine maaş modeli”. Bu modele göre bazı bireyler, geçimlerini üç ayaklı bir sistemle sürdürüyor:

  1. Yarı zamanlı veya mini job olarak yasal çalışma,
  2. Aynı sektörde (özellikle gastronomi, inşaat, bakım gibi) kayıt dışı ek kazanç,
  3. Devletten alınan Bürgergeld ödemesi.

Bu karma yapı, hem geçim sıkıntısını aşmak isteyen bireyler hem de tam maaş vermek istemeyen işverenler tarafından bilinçli olarak kullanılıyor. Karbaum’a göre, bu yapı sahada neredeyse sistematik hâle gelmiş durumda. Karbaum işverenlerin tercihiyle ilgili olarak şu tespiti yapıyor: “İşveren açıkça diyor: Sana eksik maaş veriyorum, kalan kısmı Jobcenter’dan tamamla.”

Siyasetin Hedefinde Yabancı Çalışanlar ve Göçmenler Var

Sosyal yardımların sadece ihtiyaç sahipleri tarafından değil, organize yapılar tarafından da suistimal edildiği yönündeki uyarılar Mayıs 2025’te işbaşı yapan Merz hükûmetin gündeminde. Haziran 2025’te Federal Çalışma Bakanı Bärbel Bas (SPD), “mafyöz yapılar”ın yurt dışından insanları Almanya’ya getirip hem kayıt dışı çalıştırdığını hem de onlar adına Bürgergeld başvurusu yaparak sistemden haksız kazanç sağladığını iddia etti. Bu tür suistimallerin önüne geçebilmek için, istihdam kurumları ile kaçak işçiliği izleyen gümrük birimleri arasında veri paylaşım sistemlerinin güçlendirilmesi planlanıyor. Ancak bürokratik sınırlar ve kişisel verilerin korunması, sürecin önünde engel teşkil ediyor.

Bürgergeld tartışması yalnızca ekonomik ve idari yönleriyle değil, sağ ve aşırı sağ partilerdeki siyasi retoriğin de merkezinde yer alıyor. AfD Eş Başkanı Alice Weidel, göçmenlerin bu yardımlardan yararlanmasını eleştirerek Bürgergeld’in yalnızca Alman vatandaşlarına verilmesini önerdi. Weidel, göçmenlerin sisteme katkı sağlamadan yardım aldığını iddia etti.

Bu söylemler özellikle göçmen karşıtı çevrelerde karşılık bulurken, insan hakları savunucuları ve sosyal politika uzmanları, bu tür önerilerin anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu belirtiyor. Uzmanlar, göçmenlerin düşük ücretli sektörlerde aşırı temsil edildiğini, bu nedenle hem sistemin yükünü taşıdıklarını hem de yapısal eşitsizliklere maruz kaldıklarını vurguluyor.

“Göçmenler Sisteme Yük Olmuyor, Ekonomiyi Taşıyor”

Bürgergeld’in göçmenler tarafından kötüye kullanıldığı yönündeki siyasi söylemlere karşı çıkan isimlerden biri de Helena Steinhaus oldu. Steinhaus, Almanya’daki sosyal yardım politikaları alanında aktif bir sivil toplum figürü ve Sanktionsfrei e.V. adlı derneğin kurucusu ve yöneticisi. Dernek, Almanya’daki Hartz IV ve Bürgergeld sistemlerinde uygulanan cezalandırıcı yaptırımların kaldırılmasını savunuyor; sosyal yardım alan bireylerin onuruna saygılı, adil ve insan merkezli bir sistemin mümkün olduğunu vurguluyor.

29 Temmuz’da siyasetçilerin yaklaşımıyla ilgili bir makale kaleme alan Steinhaus, özellikle AfD Eş Başkanı Alice Weidel’in göçmen kökenli Bürgergeld alıcılarına yönelik açıklamalarını “ırkçı ve ayrıştırıcı” olarak nitelendirdi. Weidel’in vatandaşlık parasını sadece Alman vatandaşlarına sınırlama önerisini “anayasaya aykırı” ve “insan haklarına karşı” olarak değerlendiren Steinhaus, tartışmanın göçmenlerin gerçek katkılarını yok sayarak toplumu kutuplaştırdığını ifade etti: “Bürgergeld bir ödül değil, bir haktır. Nereden geldiğiniz değil, hangi durumda olduğunuz önemlidir. Göçmenler sistemin yükü değil, taşıyıcı sütunlarından biridir.”

Steinhaus, göçmenlerin sistemden yardım alıyor olmasını, bu grubun tembel ya da sistem sömürücüsü olduğu anlamına gelmediğini vurguluyor. Aksine, birçok göçmen düşük ücretli, zor ve güvencesiz işlerde çalışıyor; buna rağmen yine de geçimlerini sağlayamadıkları için yardıma ihtiyaç duyuyorlar. “Bu insanlar çoğu zaman iki kez cezalandırılıyor: Hem iş güvencesizliğine hem de ayrımcılığa maruz kalıyorlar,” diyerek, göçmen emeğinin görmezden gelindiğine dikkat çekti. Sanktionsfrei Derneğinin 2023 yılında yayınladığı bir araştırma raporunda, göçmen kökenli vatandaşların hem sosyal yardım alanında daha fazla yapısal engelle karşılaştığı hem de ayrımcı muameleye daha sık maruz kaldığı belgelenmişti.

Almanya’da Göçmenlerin Çalışan Nüfustaki Hacmi Artıyor

Almanya’da vatandaşlığa geçmek isteyenlerin, geçimlerini sosyal yardıma ihtiyaç duymadan sağladıklarını belgelemeleri yasal bir zorunluluktur. Bu nedenle Bürgergeld alan kişilerin vatandaşlığa başvuruları genellikle reddedilir; dolayısıyla sistemin göçmenler tarafından istismar edilmesinin yapısal olarak kolay bir durum olmadığı ifade ediliyor. Yine de yardım sistemine dair genellemeler ve siyasi söylemler, göçmenlerin ekonomiye katkısını gölgede bırakabiliyor. 

Federal Çalışma Bakanlığı verilerine göre Almanya’daki istihdam artışının önemli bir bölümü göçmen kökenli bireyler sayesinde gerçekleşiyor. Özellikle 2015 sonrası gelen Suriyeliler arasında iş gücüne katılım oranı yüzde 70 seviyelerine ulaşmış durumda. Uzmanlar, dil engelleri ve bürokratik zorluklara rağmen varılan bu oranı kayda değer bir ilerleme olarak değerlendiriyor. (P)

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler