Noel

Kur’an-ı Kerim’de Hz. İsa’nın Doğumu Nasıl Anlatılıyor?

Kur’an-ı Kerim’de Hz. İsa’nın doğumu, Beytüllahim merkezli Noel anlatısından farklı olarak, ıssız bir mekânda, hurma ağacının altında gerçekleşen ilahi bir mucize olarak aktarılır. Çeşitli ortak unsurlara rağmen bu anlatı, Hz. İsa’nın konumu ve Allah–kul ilişkisi bakımından İncil’den ayrışan teolojik vurgular içerir.

Kur’an-ı Kerim’de Hz. İsa’nın Doğumu Nasıl Anlatılıyor?
Günümüzdeki Filistin-İsrail sınırı civarındaki ıssız bir mekândaki hurma ağaçları. Fotoğraf: artaxerxes_photo - Shutterstock.

Hz. İsa’nın Kur’an-ı Kerim’de ve İslam geleneğinde önemli bir peygamber olarak kabul edildiği biliniyor. Bu ortak figür, tarih boyunca Hristiyanlar ve Müslümanlar arasında pek çok diyaloğun da zeminini oluşturdu. Kur’an’da Hz. Meryem’in hamileliği ve Hz. İsa’nın doğumu, bütünlüklü bir anlatı içinde ele alınır. Bu anlatıda Hristiyan geleneğiyle bazı paralellikler bulunsa da özellikle Luka İncili’ndeki Noel hikâyesinden belirgin biçimde ayrılan yönler dikkat çeker.

İncil ile Kur’an Arasındaki Paralellikler: Hz. Meryem’in Hamileliği

Kur’an’da özellikle Meryem adını taşıyan 19. sure, İsa’nın hamileliği ve doğumunu ayrıntılı biçimde anlatır. Bu anlatının öncesinde, tıpkı Yeni Ahit’te Luka İncili’nde olduğu gibi, Yahya’nın mucizevi doğumuna yer verilir. Bu paralel anlatı, Allah’ın her şeye kadir olduğunu, yoktan var edebildiğini ve peygamberleri dünyaya gönderdiğini vurgulayan bir delil işlevi görür. İsa’nın doğumu da bu bağlamda, Allah’ın insanlara sunduğu bir mucize olarak tasvir edilir:

“(Resûlüm!) Kitap’ta Meryem’i de an. Hani o, ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmişti (16). Meryem, onlarla kendi arasına bir perde çekmişti. Derken, biz ona ruhumuzu gönderdik de o, kendisine tastamam bir insan şeklinde göründü (17). Meryem dedi ki: ‘Senden, çok esirgeyici olan Allah’a sığınırım! Eğer Allah’tan sakınan bir kimse isen (bana dokunma)’ (18). Melek: ‘Ben, yalnızca, sana tertemiz bir erkek çocuk bağışlamam için Rabbinin bir elçisiyim.’ dedi (19). Meryem ‘Bana bir insan eli değmediği, iffetsiz de olmadığım halde benim nasıl çocuğum olabilir?’ dedi (20). Melek ‘Öyledir.’ dedi; (zira) ‘Rabbin buyurdu ki: Bu bana kolaydır. Çünkü biz, onu insanlara bir delil ve kendimizden bir rahmet kılacağız. Bu, hüküm ve karara bağlanmış (ezelde olup bitmiş) bir iş idi’ (21).”

Kur’an’daki anlatım ile Luka İncili arasındaki paralellikler, İncil’de Cebrail meleğinin görünmesi ile Kur’an’da ruhun kusursuz bir insan suretinde belirmesi ve her iki anlatıda da bakire olarak hamile kalma vurgusu etrafında yoğunlaşır. İslam geleneği, bu “ruh”un Cebrail olduğunu ve Meryem’in korkmaması, konuşulanları anlayabilmesi için insan suretinde göründüğünü açıklar. Meryem’in Rahman’a sığınması ise onun iffetini ve takvasını gösterir.

Hamileliğin nasıl gerçekleştiği Kur’an’ın başka bir yerinde, 66. surenin (Tahrîm) 12. ayetinde şöyle ifade edilir: “İffetini korumuş olan, İmran kızı Meryem’i de (Allah örnek gösterdi). Biz, ona ruhumuzdan üfledik ve Rabbinin sözlerini ve kitaplarını tasdik etti. O gönülden itaat edenlerdendi.”

Bu ayet, İsa’nın Meryem’e ilahi ruhun üflenmesiyle ana rahmine düştüğünü açıkça ortaya koyar.

Luka İncili’nde de Meryem, meleğin selamı karşısında şaşkınlığa düşer ve bu sözlerin ne anlama geldiğini düşünür. Melek ona İsa adında bir oğul müjdeler. Meryem şöyle der: “Bu nasıl olur? Ben bir erkekle birlikte olmadım.”

Melek ise şu cevabı verir: “Kutsal Ruh senin üzerine gelecek, Yüceler Yücesi’nin gücü sana gölge salacak.” (Luka 1:29-35)

Kur’an ile İncil Arasındaki Mekân ve “İlahi Ruh” Farkları

Anlatıların ayrıştığı noktalardan ilki mekândır. Luka İncili’nde olaylar Nasıra kentinde geçerken, Kur’an’da Meryem’in “doğu tarafında bir yere” çekildiği ve bir perde arkasına sığındığı ifade edilir. Klasik İslam tefsirlerinde bu “doğu tarafı”, Kudüs Tapınağı’ndaki bir oda olarak yorumlanmıştır.

Bu yönüyle Kur’an’daki anlatı, Yeni Ahit kanonuna (kiliseler tarafından resmî kutsal metin kabul edilen kitaplar) girmemiş olan Yakup İncili (Yakup Protoevangeliumu) ile daha fazla benzerlik taşır. Yaklaşık MS 160 yılında Mısır’da kaleme alınan bu metin, özellikle Doğu kiliselerinde yaygınlık kazanmış ve Meryem teolojisinin şekillenmesinde etkili olmuştur. Bu metinde Meryem tapınakta büyür ve meleğin müjdesini orada alır.

Kur’an’da, Luka İncili’nde anlatılan Beytüllahim yolculuğu ya da Davut soyundan Yusuf figürü yer almaz. Kur’an’da odak noktası, Meryem’in inzivaya çekilmesi ve bakire olarak hamile kalmasının Tanrı’nın kudretinin bir işareti olmasıdır. İsa, Âdem gibi ilahi bir yaratma fiiliyle var edilmiştir. Ancak Kur’an’da (Nisa suresinde) İsa, “Allah’tan bir ruh” ve “O’nun kelimesi” olarak nitelenir: “Meryem oğlu İsa Mesîh, ancak Allah’ın resûlüdür, (o) Allah’ın, Meryem’e ulaştırdığı ‘kün: Ol’ kelimesi(nin eseri)dir, O’ndan bir ruhtur.” (4:171)

Tefsirlerde bu ifade, İsa’nın peygamberlik görevini yerine getirebilmesi için “kutsallık ruhu” ile desteklendiği şeklinde açıklanır. Kur’an’da ayrıca dikkat çekici olan, Hz. İsa’yı bütünüyle Meryem odağıyla anlatılmasıdır. 3. surenin (Ali Imrân) 42. ayetinde şöyle denir: “Ey Meryem! Allah seni seçti; seni tertemiz yarattı ve seni bütün dünya kadınlarına tercih etti.”

Bu nedenle Kur’an-ı Kerim’de Hz. İsa sıklıkla “Meryem oğlu İsa” (عيسى بن مريم) olarak anılır.

Kur’an’da Hz. İsa’nın Doğumu

Kur’an’da İsa’nın doğumu doğrudan yalnızca bir kez, Meryem suresinde anlatılır:

“Meryem ona hamile kaldı. Bunun üzerine onunla (karnındaki çocukla) uzak bir yere çekildi (22). Doğum sancısı onu bir hurma ağacına (dayanmaya) sevketti: ‘Keşke, dedi, bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim!’ (23) Aşağısından (İsa yahut melek) ona şöyle seslendi: ‘Tasalanma! Rabbin senin alt yanında bir su arkı vücuda getirmiştir (24). Hurma dalını kendine doğru silkele ki, üzerine taze, olgun hurma dökülsün (25). Ye, iç. Gözün aydın olsun! Eğer insanlardan birini görürsen de ki: Ben, çok merhametli olan Allah’a oruç adadım; artık bugün hiçbir insanla konuşmayacağım.’ (26)”

Meryem bebeğiyle birlikte kavmine döndüğünde ağır suçlamalarla karşılaşır. Konuşmak yerine çocuğu işaret eder. Bunun üzerine Hz. İsa şöyle konuşur:

“Çocuk şöyle dedi: ‘Ben, Allah’ın kuluyum. O, bana Kitab’ı verdi ve beni peygamber yaptı. (30) Nerede olursam olayım, O beni mübarek kıldı; yaşadığım sürece bana namazı ve zekâtı emretti. (31) Beni anneme saygılı kıldı; beni bedbaht bir zorba yapmadı. (32) Doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağım gün esenlik banadır. (33).”

Kur’an’da doğum mekânı bir ahır ya da Beytüllahim değildir; hurma ağacının altı ve ıssız bir yerdir. Meryem tamamen yalnızdır ve doğum sancıları açıkça anlatılır. Bu yönüyle Hz. İsa’nın doğumunun Kur’an’daki anlatılışı, kanonik Hristiyan metinlerinden belirgin biçimde ayrılır.

Tarihsel Bir Diyalog Örneği: Necaşi’nin Müslamanları Kabulü

Her iki gelenek, Meryem’in bakire olarak İsa’ya hamile kaldığı konusunda birleşir. Ancak anlatıların vardığı sonuçlar farklıdır. Kur’an’da İsa’nın babasızlığı özellikle vurgulanır; Allah doğurmaz ve doğurulmaz. Hz. İsa ilahi bir mucizedir, fakat Tanrı’nın oğlu değildir.

Bununla birlikte, hem İncil hem Kur’an, İsa’nın doğumunu insanüstü bir olay olarak sunar. Bu mucize, yalnızca Allah’ın kudretiyle mümkündür.

İslam tarihinde bu ortak anlatının dikkat çekici bir yansıması da bulunur. Yaklaşık 615 yılında Mekke’de baskı gören Müslümanlar, Hristiyan ülkesi olan Habeşistan’a (Aksum Krallığı) sığınır. Kral (Necaşi) Ashame, onlardan inançlarını anlatmalarını ister. Müslümanlar 19. sureyi, yani Hz. İsa’nın doğumunu anlatan ayetleri okurlar. Rivayete göre kral gözyaşlarına hâkim olamaz ve şöyle der: “Bu vahiy ile İsa’ya gelen vahiy aynı kaynaktan çıkmıştır.”

Bu sözlerin ardından Müslümanların Aksum Krallığı’nda kalmasına izin verilir. Bu olay, Müslümanlar ile Hristiyanlar arasında 1400 yıl önce gerçekleşmiş erken ve anlamlı bir diyalog örneği olarak kayda geçer.

NOT: Yazıda alıntılanan Kur’an-ı Kerim ayetleri, IGMG’nin Türkçe mealinden alınmıştır.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi #0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler