'Gazze Şeridi'

Gazze’nin Sesi Olan Gazeteciler Öldürüldü: “Filistin’i Size Emanet Ediyorum”

Gazze’deki Şifa Hastanesi yakınlarında düzenlenen hava saldırısında, Al Jazeera’nın deneyimli muhabiri Enes El-Şerif dahil 6 gazeteci hayatını kaybetti. Saldırı, Gazetecileri Koruma Komitesi'nin (CPJ) bir ay önce El-Şerif’in hayatının tehlikede olduğu uyarısını yapmasının hemen ardından gerçekleşti. Basın özgürlüğüne yönelik bu saldırı, uluslararası toplumda büyük yankı uyandırdı.

Fotoğraf: İsrail ordusunun Gazze kent merkezindeki Şifa Hastanesi kapısında, gazetecilere ayrılan çadıra düzenlediği hava saldırısında öldürülen Al Jazeera muhabiri Enes El-Şerif

Gazze Şeridi’nde İsrail ordusunun düzenlediği hava saldırısında, aralarında Al Jazeera Arapça’nın deneyimli muhabiri Anas Al-Sharif’in (28) de bulunduğu 6 gazeteci hayatını kaybetti. Saldırı, Gazze kentindeki Şifa Hastanesi yakınlarında, gazetecilerin haber takibi için kurduğu çadırı hedef aldı. Ölenler arasında Al Jazeera muhabirleri Enes el-Şerif ve Muhammed Kureyka’nın yanı sıra gazeteciler Momen Elaiwah, Mohammad Nofal, İbrahim Daher ve Mohammad el-Halidi de yer aldı.

Bu saldırı, ABD merkezli, dünya genelinde basın özgürlüğü ile gazetecilerin insan haklarını savunan bir sivil toplum kuruluşu olan Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ)’nin, tam bir ay önce Anas Al-Sharif’in hayatının tehlikede olduğu yönünde yaptığı uyarının ardından gerçekleşti. 

CPJ: “Enes el-Şerif’e Yönelik Tehditlerden Endişeliyiz ve Uluslararası Toplumu Onu Korumaya Çağırıyoruz”

CPJ Orta Doğu Bölge Direktörü Sara Qudah, 24 Temmuz 2025’te yayımlanan açıklamada şu ifadelerde bulunmuştu: “İsrail Ordusu sözcüsü Avichay Adraee’nin Enes el-Şerif’e yönelik tekrarlanan tehditlerinden derin endişe duyuyoruz ve uluslararası toplumu onu korumaya çağırıyoruz. Bu, İsrail ordusunun El-Şerif’i ilk kez hedef alışı değil; ancak yaşamına yönelik tehlike artık son derece ciddi boyutlarda. İsrail, bu savaş sırasında en az altı Al Jazeera gazetecisini öldürdü. Bu asılsız suçlamalar, El-Şerif’i öldürmeye zemin hazırlama girişimidir.”

IDF’nin (İsrail Savunma Kuvvetleri) daha önce öldürdüğü birçok gazeteciyi “terörist” olarak nitelendirdiğini hatırlatan CPJ, Hamza El-Dahdouh, İsmail Al Ghoul, Rami Al Refee ve Hossam Shabat gibi isimlerin öldürülmesini “cinayet” olarak sınıflandırmıştı. Shabat, Ekim 2024’te Hamas veya İslami Cihad ile ilişkili olduğu iddia edilen altı Al Jazeera gazetecisinden biriydi. Kanal bu iddiaları “temelsiz” olarak reddetmiş, Shabat kısa süre sonra öldürülmüş, Talal Al Arrouqi ise yaralanmıştı.

Enes el-Şerif: “Her An Bombalanabileceğim Hissiyle Yaşıyorum”

Enes el-Şerif, CPJ’ye yaptığı açıklamada, “Adraee’nin kampanyası sadece medya üzerinden bir imaj yıkımı değil; bu gerçek bir ölüm tehdidi. Tüm bunlar, Gazze Şeridi’ndeki İsrail işgalinin suçlarını haberleştirmem ve bunun dünyadaki imajlarına zarar vermesi nedeniyle oluyor. Beni terörist olmakla suçluyorlar çünkü beni öldürmek istiyorlar.” dedi.

El-Şerif, ailesinin de tehlike altında olduğunu, Aralık 2023’te 90 yaşındaki babasının İsrail hava saldırısında öldürüldüğünü hatırlatarak, “Her an bombalanabileceğim hissiyle yaşıyorum. Bu acı verici bir duygu ama beni durdurmak yerine görevimi yapmaya, halkımızın yaşadığı acıları aktarmaya daha da motive ediyor, bedeli hayatım olsa bile” ifadelerini kullandı.

İsrail Savunma Kuvvetleri’nin Arapça Sözcüsü Avichay Adraee, Al-Sharif’in 20 Temmuz’da Gazze’deki açlık krizini aktarırken canlı yayında ağlamasının ardından, gazeteciyi Hamas üyesi olmakla suçlayan çevrimiçi saldırılarını yoğunlaştırmıştı. 28 yaşındaki gazeteci, savaşın başlamasından bu yana 650 günden fazla bir süredir Gazze’den uluslararası kamuoyuna haber aktaran başlıca kaynaklardan biri olarak biliniyordu.

El-Şerif’in Vasiyeti: “Halkıma Ses Olmak İçin Tüm Gücümle Çalıştım”

Saldırıda hayatını kaybeden Enes el-Şerif’in, ölümünden önce 6 Nisan’da sosyal medya hesabında yayımlanmak üzere bıraktığı vasiyeti, hem Gazze’nin içinde bulunduğu durumu hem de gazeteciliğe adanmış hayatını gözler önüne serdi:

“Bu, benim vasiyetim ve son mesajımdır. Eğer bu sözler size ulaşırsa, bilin ki İsrail beni öldürmeyi ve beni susturmayı başarmıştır. Öncelikle Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

Allah biliyor ki, Cebaliye mülteci kampının ara sokaklarında ve caddelerinde hayata gözlerimi açtığımdan beri halkıma destek ve ses olmak için tüm gücümle çalıştım. Umudum, Allah’ın ömrümü uzatması ve böylece ailem ve sevdiklerimle birlikte işgal altındaki Asqalan (Al-Majdal) şehrimize dönebilmemdi. Ancak Allah’ın takdiri önce geldi ve O’nun hükmü nihaidir. Acıyı tüm ayrıntılarıyla yaşadım, ıstırabı ve kaybı defalarca tattım, yine de gerçeği olduğu gibi, çarpıtmadan ve tahrif etmeden aktarmaktan bir an bile geri kalmadım ki Allah sessiz kalanlara, katledilmemizi kabul edenlere, nefesimizi kesenlere, çocuklarımızın ve kadınlarımızın parçalanmış bedenleri karşısında kalpleri kıpırdamayanlara, halkımızın bir buçuk yılı aşkın süredir karşı karşıya kaldığı katliamı durdurmak için hiçbir şey yapmayanlara karşı şahit olsun.

“Filistin’i Size Emanet Ediyorum”

Müslüman dünyasının tacındaki mücevheri, bu dünyadaki her özgür insanın kalp atışı olan Filistin’i size emanet ediyorum. Size Filistin halkını, hiçbir zaman hayal kurmaya ya da güven ve huzur içinde yaşamaya vakit bulamayan haksızlığa uğramış masum çocuklarını emanet ediyorum. Onların saf bedenleri binlerce ton İsrail bombası ve füzesi altında ezildi, parçalandı ve duvarlara saçıldı.

Zincirlerin sizi susturmasına, sınırların sizi kısıtlamasına izin vermemeniz için size yalvarıyorum. Toprağın ve halkının özgürleşmesine giden köprüler olun, ta ki haysiyet ve özgürlük güneşi çalınmış vatanımızın üzerine doğana kadar. Aileme iyi bakmanızı size emanet ediyorum. Hayallerimdeki gibi büyümesini izleme fırsatı bulamadığım, gözümün nuru sevgili kızım Şam’ı size emanet ediyorum.

Yükümü taşıyacak ve misyonumu sürdürecek kadar güçlenene kadar, hayatı boyunca destek olmayı ve ona eşlik etmeyi dilediğim sevgili oğlum Salah’ı size emanet ediyorum.

Mübarek duaları beni olduğum yere getiren, yakarışları kalemimi, ışığı yolumu aydınlatan sevgili annemi size emanet ediyorum. Allah’tan ona güç vermesini ve benim adıma onu en güzel ödüllerle mükafatlandırmasını dilerim.

Ayrıca, savaşın beni günlerce ve aylarca ayırdığı, ancak bağımıza sadık kalan, bükülmeyen bir zeytin ağacının gövdesi gibi sarsılmaz, sabırlı, Allah’a güvenen ve yokluğumda sorumluluğu tüm gücü ve inancıyla taşıyan hayat arkadaşım, sevgili eşim, Ümmü Salah’ı (Bayan) size emanet ediyorum.

“Ben Sözümü Tuttum ve Asla İhanet Etmedim”

Sizleri onların yanında durmaya, Yüce Allah’tan sonra onların desteği olmaya çağırıyorum. Eğer ölürsem, ilkelerime sadık kalarak ölürüm. Allah’ın huzurunda, O’nun hükmüne razı olduğuma, O’na kavuşmaktan emin olduğuma ve Allah katında olanın daha hayırlı ve ebedi olduğuna şehadet ederim.

Ey Allah’ım, beni şehitlerden kabul et, geçmiş ve gelecek günahlarımı bağışla ve kanımı halkım ve ailem için özgürlük yolunu aydınlatan bir ışık kıl. Eğer kusurlu kaldıysam beni affet. Benim için merhametle dua edin, çünkü ben sözümü tuttum ve asla sözüme ihanet etmedim.

Gazze’yi unutmayın… Ve bağışlanma ve kabul edilme için ettiğiniz samimi dualarınızda beni de unutmayın.”

“Sessizlik, Suç Ortaklığıdır”

El-Şerif, saldırıdan bir gün önce X’te yaptığı son paylaşımında da, “İşgal güçleri artık Gazze’ye tam kapsamlı bir işgal tehdidini açıkça dile getiriyor. 22 aydır şehir, karadan, denizden ve havadan aralıksız bombardıman altında kanıyor. On binlerce kişi hayatını kaybetti, yüzbinlercesi yaralandı.

Eğer bu delilik son bulmazsa, Gazze harabe haline gelecek, halkının sesi susturulacak, yüzleri silinecek ve tarih sizi, durdurmamayı seçen sessiz tanıklar olarak hatırlayacak.

Lütfen bu mesajı paylaşın ve bu katliamı durdurma gücüne sahip herkesi etiketleyin. Sessizlik, suç ortaklığıdır.” ifadelerini kullanmıştı.

Al Jazeera: “Gazze İşgali Öncesi Sesleri Susturmaya Yönelik Umutsuz Bir Girişim”

Al Jazeera televizyonunun, İsrail’in Gazze’de gazetecilerini planlı şekilde hedef alarak öldürmesiyle ilgili yaptığı açıklamada “Enes el-Şerif, işgalci İsrail’in Gazze halkına dayattığı açlığı dünyaya belgeleyen en cesur gazetecilerden biriydi. Gazetecilerin planlı şekilde hedef alınarak öldürülmesi, Gazze işgali öncesinde sesleri susturmaya yönelik umutsuz bir girişimdir. Saldırının sorumluluğu tamamen İsrail ordusu ve hükümetine aittir.” ifadelerine yer verildi. 

İsrail hükümetinin Gazze’nin tamamını işgal etmeye yönelik planını resmen açıkladığı 22 aydır süren soykırım saldırılarının tam ortasında bu suikastın gerçekleştiğine dikkati çekilen açıklamada, İsrail’in saldırıyı “gazeteci çadırını doğrudan hedef alan alçakça ve kasıtlı bir eylem” olarak yaptığını kabul ettiği belirtildi. Açıklamada, bu suikastın basın özgürlüğüne yönelik yeni, aleni ve planlı bir saldırı olduğuna işaret edilerek, “Gazze’de son kalan seslerin dünya ile gerçek trajediyi paylaşmasının engellenmesi hedefleniyor.” ifadeleri kullanıldı. 

“Gerçeği İfade Etmek, Bir Tehdit Haline Gelmiştir”

Açıklamada, İsrail ordusunun suçunu örtbas etmek için yaptığı açıklamalar ve iddiaların gerçek dışı olduğunun altı çizilerek, İsrail’in Enes el-Şerif’i “Hamas’ın hücre lideri” ve “İsrail’e roket saldırıları planlamakla” suçlaması reddedildi. Anas Al-Sharif’in daha önce yaptığı açıklamalarda herhangi bir siyasi bağlantısı olmadığını, sadece gerçeği tarafsız ve olduğu gibi aktaran bir gazeteci olduğunu belirttiği hatırlatılan açıklamada, “Gerçeği ifade etmek, açlıkla mücadele eden Gazze’de İsrail’in gözünde bir tehdit haline gelmiştir.” ifadesine yer verildi. 

İsrail’in bu suçlarının cezasız kalmasının, işgalin daha fazla katliam yapması için teşvik edici olduğu ve uluslararası toplumun harekete geçmesi gerektiği vurgulandı.

Alman Gazeteciden Tepki: “Gazetecilerin Hayatta Kalma Şansını Yok Ediyorsunuz”

Yahudi asıllı Alman gazeteci Hanno Hauenstein, X hesabında yaptığı paylaşımda, Almanya’daki bazı medya kuruluşlarını da hedef gösterme kampanyalarına destek vermekle suçladı:

“Bir hafta önce BILD ve SZ, bir foto muhabirini ‘Hamas’a yakın’ olmakla suçladı — kanıtsız bir iddia. Bu, İsrail Dışişleri Bakanlığı ve bazı influencerlarca hemen benimsendi. Şimdi İsrail, aynı gerekçeyle Gazze’de iki gazeteciyi daha öldürdü. Bu artık yanlış anlatılarla ilgili değil; Gazze’de gazetecilerin hayatta kalma şansını yok eden aktif bir katılım söz konusu.”

Gazze Gazeteciler Sendikası’na göre, 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail saldırılarında öldürülen gazeteci sayısı 242’ye ulaştı. (P/AA)

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler