'Macron'

Fransa’da Gensorudan Kaçan Hükûmet Emeklilik Reformunu Askıya Aldı

Ulusal Meclis, Macron döneminin en önemli icraati olan ve emeklilik yaşını 64’e çıkaran tartışmalı reformu 2028’e kadar askıya aldı. Karar, Macron'un atadığı yedinci Başbakan olan ve gensoru tehdidi altındaki Sébastien Lecornu'ya kısa süreli bir nefes aldırdı ama emeklilik sisteminin geleceğine dair belirsizliği büyüttü.

Fransa'nın başkenti Paris'te, Birinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinin 107. yıl dönümü dolayısıyla Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un katılımıyla anma töreni düzenlendi. Fotoğraf: Mustafa Yalçın - AA.

Fransa’da Ulusal Meclis, emeklilik yaşını kademeli olarak 62’den 64’e çıkaran ve 2023’te büyük protestolara rağmen kabul edilen reformun askıya alınmasını 255’e karşı 146 oyla onayladı. Böylece reformun Ocak 2028’e kadar uygulanmayacağı ve yasal emeklilik yaşının şimdilik 62 yıl 9 ay düzeyinde “dondurulduğu” karara bağlandı.

Oylamada Başbakan Sébastien Lecornu’nun azınlık hükûmeti, Sosyalist Parti (PS), Yeşiller ve aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) vekillerinin desteğine yaslandı. Boyun Eğmeyen Fransa (LFI) ve Komünist Parti teklife “aldatmaca” diyerek karşı çıktı. Merkez sağ Cumhuriyetçiler (LR) ile Macron’a yakın Horizons grubunun çoğu da “hayır” oyu verdi. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un partisi Renaissance ve müttefiki MoDem ise ağırlıkla çekimser kalarak sürecin dışında kalmayı tercih etti.

Bu tablo, reformu 2023’te 49.3 hamlesiyle Meclis oylamasına götürmeden geçiren Macron çizgisinin, iki yıl sonra aynı düzenlemeyi askıya almak için muhalefetin oylarına muhtaç kaldığı bir tabloyu resmetti.

Emeklilik Reformunun Askıya Alınması Somut Olarak Neleri Değiştiriyor?

Askıya alma kararı, Le Monde’un Les Décodeurs ekibinin analizine göre, üç aylık çalışma süreleri (çeyrek yıl – trimestre) üzerinden hesaplanan teknik ayrıntılar üzerinden somut etkiler doğuracak. 1964 doğumlular artık 62 yaş 9 ayda emekli olabilecek. Önceden 63 yaş ve 171 çeyrek yıl prim gerekiyordu; prim şartı 170 çeyrek yıla çekildi. 1965’in ilk üç ayında doğanlar da bu avantajdan yararlanacak. Emeklilik için aranan yaş sınırı 63 yıl 3 aydan 62 yıl 9 aya, prim süresi 172 çeyrek yıldan 170’e iniyor.

Nisan 1965 ve 1968 döneminde doğumlular için prim süresi 171–172 çeyrek yıl arasında değişecek ve emeklilik yaşı yeniden kademeli artacak:

  • 1965 doğumlular: 63 yaş
  • 1966 doğumlular: 63 yaş 3 ay
  • 1967 doğumlular: 63 yaş 6 ay
  • 1968 doğumlular: 63 yaş 9 ay

“Uzun kariyer” (erken yaşta çalışmaya başlayıp erken emeklilik hakkı kazananlar) sistemi kapsamındaki çalışanların emeklilik yaşı da yaklaşık üç ay erken olacak. Polis, gardiyan, itfaiyeci, bazı sağlık çalışanları gibi “aktif” ve “süper aktif” statüsündeki kamu görevlileri için de benzer bir avantaj öngörülüyor; bu düzenlemelerin yürürlüğe giriş tarihi ise 1 Eylül 2026.

Sosyalist Partili milletvekilleri, askıya almanın yaklaşık 3,5 milyon kişinin birkaç ay daha erken emekli olmasını mümkün kılacağını savunuyor. Buna karşılık, 1969 ve sonrasında doğanlar için şimdilik hiçbir şey değişmiyor; bu kuşak hâlâ 64 yaş ve 172 çeyrek yıl prim hedefiyle sisteme bakıyor. Bu grubun geleceği, 2027 cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra oluşacak yeni çoğunluğun kararına bırakılmış durumda.

Peki Askıya Alınan Emeklilik Reformu Bütünüyle İptal Edilecek mi?

Macron yönetiminin altını çizdiği kritik nokta şu: “suspension” iptal anlamına gelmiyor. Borne hükûmetinin 2023 reformu hukuken yürürlükte kalıyor; sadece uygulama takvimi ötelendi ve yavaşlatıldı.

Plan şu an kağıt üzerinde şöyle görünüyor: 2023 tarihli emeklilik reformu 2028’e kadar fiilen duraklatılıyor, emeklilik yaşı 62 yıl 9 ayda sabitleniyor. 2028 sonrasında, yeni cumhurbaşkanı ve Meclis farklı bir karar almazsa, reform yeniden devreye girecek. Hedef, 64 yaş sınırına 2032 yerine 2033 civarında ulaşmak; yani artış hem erteleniyor hem de yavaşlatılıyor.

Fransız medyasında yapılan yorumlara göre bu da şu an alınmış olan karar için iki sonuç ortaya çıkarıyor:

  • Kısa vadede milyonlarca kişi için somut bir rahatlama ve hükûmet için kısa süreli de olsa bir nefes alma imkânı,
  • Orta ve uzun vadede ise emeklilik rejiminin geleceğini 2027 sonrası siyasî pazarlıklara havale eden, belirsizliği büyüten bir manevra.

Sosyalist Parti ve Lecornu Arasındaki Pazarlık, Zorunlu Uzlaşı ile Bitti

Askıya alma kararının arka planında, son aylarda iyice kronikleşen bütçe krizleri ve ardından gelen hükûmet düşüşleri var. Michel Barnier hükûmeti, 2025 bütçe görüşmelerinde Meclis’te çoğunluk bulamayınca yıl sonunda gensoru ile düşmüştü. Onun yerine 2024’te göreve gelen François Bayrou, 2026 bütçe tasarısı tartışmalarını Ulusal Mecliste yapılan oylamadan geçiremeyince 8 Eylül’de yapılan güven oylamasını kaybetti.

Macron, 9 Eylül’de Savunma Bakanı Sébastien Lecornu’yu başbakan atadı ve kabineyi kurmakla görevlendirdi. Kabineyi kurmak için yapılan uzun süren görüşmelerin ardından 6 Ekim’de istifa eden ama birkaç gün sonra daha sonra yeniden görevlendirilen Lecornu’nun uzun uğraşlar sonucunda kurduğu kabine ise ilk günlerden itibaren azınlık aritmetiğinin içinde sıkıştı.

Lecornu’nun hükûmeti, hem kabinedeki isimlere dönük tepkiler hem de bütçe tartışmaları nedeniyle iki kez gensoruyla karşılaştı. 16 Ekim’deki iki gensoru önergesi, Sosyalist Partili parlamenterlerin büyük kısmının ret oyu vermesi sayesinde atlatıldı. PS, Macron’u destekleyen merkez partiler ittifakının kendi başına yapamadığını yaptı ve hükûmeti ayakta tuttu.

Ama Sosyalist Partinin verdiği bu desteğin bazı önemli şartları bulunuyor. PS, Lecornu’ya desteğini, emeklilik reformunun askıya alınması ve 2026 bütçesinde bazı değişiklikler yapılması koşuluna bağladı. Lecornu, 14 Ekim’de kamuoyu önünde, reformu 2027 cumhurbaşkanlığı seçimine kadar donduracak bir metni parlamentoya getirme sözü verdi. Emeklilikte askıya alma maddesinin Sosyal Güvenlik Bütçesine (PLFSS) eklenmesiyle sözünü yerine getirmiş oldu.

Bu sürecin neticesinde PS, bir yandan Macron’un sembolik bir reformunda geri adım kopararak “zafer” hikâyesi yazmaya çalıştı ve aynı zamanda Lecornu hükûmetini ayakta tutarak erken seçim riskini frenlemiş oldu. Bu da PS lideri Olivier Faure’u, hem hükûmetle pazarlık yapabilen merkezî bir figür, hem de solun kalanı için bir hedef tahtası hâline getirmekte.

Sol Partiler Farklı Düşünüyor: PS İçin “Kısmi Zafer”, LFI İçin “Aldatmaca”

Oylama, Fransız solunun içindeki strateji tartışmasını da çıplak biçimde açığa çıkardı. Sosyalist Partililer ve Yeşiller, askıya almayı “ilk etap zaferi” ve “somut iyileştirme” olarak sunuyor. Argümanları: Reform tamamen iptal edilmese de milyonlarca kişi daha erken ve daha az primle emekli olabilecek; hükûmet, 2023’teki 49.3 hamlesiyle dayattığı metinde ilk kez gerçekten geri adım atıyor.

LFI ve Komünist Partililer ise, reformun kendisi yürürlükte kaldığı için bu adımı “büyük bir aldatmaca” olarak görüyor. Onlara göre Macron yönetimi, sadece siyasî ömrünü uzatmak için reformun takvimiyle oynuyor; 2023’te yoğun tepki çeken reformun mantığına ise dokunmuyor ve emeklilik sistemini hâlâ kemer sıkma mantığı üzerinden kurgulamak istiyor.

Aşırı Sağ ve Merkez Partiler Sürece Nasıl Bakıyor?

Uzmanlara göre solun bu bölünmüş görüntüsü, aşırı sağcı Marine Le Pen ve RN için de bulunmaz fırsat niteliğinde. Le Pen, Meclis’teki konuşmasında “Kim reformun askıya alınmasından yana, kim buna rağmen oy kullanamıyor?” diyerek hem PS’yi hem LFI’yı, hem de LR ve Macroncu vekilleri alaycı bir dille hedef aldı ve “manipülasyon, manevra ve kulis anlaşmaları” eleştirisi üzerinden kendini “tek tutarlı muhalefet” gibi göstermeye çalıştı.

Aşırı sağ parti Ulusal Birlik’in oylamada verdiği “evet” oyu, partinin kendisini “çalışanların ve emeklilerin gerçek savunucusu” olarak sunma stratejisiyle uyumlu. Aynı anda, reformun askıya alınmasını destekleyerek sokak protestolarında karşılaştığı kitlesel öfkeyle aynı hizada duruyor, Ama parlamentodaki kaotik tabloyu, “tüm sistem partilerinin tutarsızlığı”nın kanıtı gibi anlatıp kendi seçmenlerini konsolide ediyor.

Merkez partilerde ise tablo tam tersi: Macron’un partisi ve müttefiklerinin çekimserliği, “kararsız kalan, ülkeye yön veremeyen iktidar” algısını güçlendiriyor. Politika sahnesinde ağırlık, bir yandan PS ile Lecornu’nun yürüttüğü taktik pazarlığa, diğer yandan RN ile LFI’nin sert muhalefet diline kayıyor.

Süreci Etkileyen Bir Faktör: Bütçe Krizi

Askıya alma kararının mali faturası da tartışmanın önemli bir parçası. Hükûmetin parlamentoya gönderdiği metin ve bakanların açıklamalarına göre reformun duraklatılması 2026’da yüz milyonlarca avro, 2027’de ise 1,5-2 milyar avro bandında ek maliyet yaratabilir. Uzun kariyer sahipleri ve bazı kamu çalışanlarının da kapsama alınması hâlinde, özellikle 2026 faturası daha da kabaracak; çünkü devlet, bir çeyrek yıl daha fazla emekli maaşı öderken aynı dönemde bir çeyrek yıl daha az prim toplayacak.

Mutlak rakamlar, Fransa’nın yaklaşık 500 milyar avroluk yıllık kamu harcaması içinde devasa görünmüyor. Ancak mesele sadece 1-2 yıllık maliyetlerden ibaret değil: emeklilik sisteminin orta ve uzun vadeli dengesi. Öte yandan, ekonomistler şuna dikkat çekiyor: PS ile anlaşma sağlanamadığı takdirde hükûmetin düşmesi ve 2026 bütçesinin kilitlenmesi, hem bütçe açığının azaltılması hedefini hem de Fransa’nın borçlanma koşullarını daha fazla riske sokabilirdi. Bu açıdan bakıldığında, emeklilik reformunda verilen taviz, “hükûmeti kurtaran ve bütçeyi geçirmeyi sağlayan bir siyaset primi” olarak da görülebiliyor.

Bu denge arayışının bir boyutunu da Avrupa Birliği oluşturuyor: Fransa, AB içinde en yüksek borç oranına sahip ülkelerden biri. Avrupa Komisyonu, Paris’ten açıkça ek kemer sıkma adımları ve bütçe disiplinini güçlendirecek önlemler talep ediyor. Not derecelendirme kuruluşları da Fransa’nın kredi notunu aşağı çekti ya da görünümünü negatife döndürerek, emeklilik reformunun askıya alınmasının uzun vadeli mali disiplin açısından negatif sinyal olduğuna işaret etti.

Emeklilik Sistemi Krizi 2027 Sonrasına Ertelendi: Sosyalist Parti Gerçekten Kazançlı mı?

Hükûmet, askıya alma kararını “bir kompromi ve istişare fırsatı” olarak çerçeveliyor. Lecornu, sendikaları ve işveren örgütlerini 2026 baharına kadar bir “emeklilik konferansı”nda bir araya getirme niyetini açıkladı; bu toplantıda sistemin hem uzun vadeli finansmanı hem de olası yeni reform senaryoları tartışılacak.

Son olarak, bu hamle Fransa iç siyasetinde özellikle Lecornu’nun yoğun temas hâlinde olduğu Sosyalist Partinin konumunu yeniden tanımlıyor. Olivier Faure liderliğindeki PS, uzun süre “ne tam Macron karşıtı, ne tam müttefik” çizgisi nedeniyle hem parti içi hem dışı eleştirilerin hedefindeydi.

Bugünkü tabloda PS, bir yandan Macron hükûmetini üçüncü kez düşmekten kurtaran kilit aktör, öte yandan emeklilik reformunda somut bir taviz koparan pazarlık gücü yüksek merkez sol olarak sahneye çıkıyor. Buna karşılık LFI ve daha radikal çizgideki sol çevreler, PS’yi “hükûmetin ömrünü uzatmak ve kemer sıkma sistemini ayakta tutmakla” suçluyor.

Dolayısıyla “askıya alma”, PS açısından da çift yüzlü: Bir yanda “3,5 milyon kişinin emekliliğinde fiilî iyileşme” üzerinden anlatılabilecek bir başarı hikâyesi, diğer yanda ekonomik maliyetin nasıl telafi edileceği, bu faturanın kimlerin vergileri ve hangi sosyal harcamalar üzerinden ödeneceği sorusu.

Fransa’da 2023’te yasalaşan emeklilik reformu bugün itibarıyla iptal edilmedi; ama en az 2028’e kadar donduruldu. Bu karar, taviz veren Lecornu hükûmetini yeni bir gensoru dalgasından ve bütçe krizinden şimdilik korudu, sokaktaki emeklilik öfkesini de kısmen yatıştırdı. Ancak; emeklilik sisteminin uzun vadeli finansmanı hâlâ çözümsüz, 2027 sonrası için büyük bir siyasî kavga şimdiden birikiyor: Emeklilik sistemi ve bütçe konularına dair sol partilerdeki fikir ayrılıkları derinleşiyor, aşırı sağ, bu karmaşayı kendi lehine kullanmanın yollarını arıyor, Macron cephesi ise kendi imzasını taşıyan reformun “askıya alınmış” olmasının yarattığı imaj kaybıyla uğraşıyor.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler