'Dosya: "Avrupa'da Helal Beslenme"'

Avrupa’da Helal Sertifikalandırma

Avrupa ülkelerinde kimler gıdaları helal olarak sertifikalandırma yetkisine sahip? Gıdaların üzerinde bulunan helal logoları ne kadar güvenilir ve tüketiciler helal logolu gıdaları alırken nelere dikkat etmeli?

Shutterstock.com değişiklikler: Perspektif

Çin ihracat şampiyonluğu unvanını elde etmeden önce, ihracat alanında şampiyonluğu elinde bulunduran Almanya başta olmak üzere diğer Avrupa ülkelerinin, halkının büyük bir kısmı Müslüman olan ülkeler ile uzun zamanlı ticari ilişkileri bulunuyordu. Avrupa’da helal belgelendirme çalışmalarının tarihi ise, Avrupa ülkelerinden sığır ve koyun eti ithal eden Arap ülkelerinin, helal kriterlerine uygun kesimi güvence altına almak için Avrupa’da ikamet eden ve güvenilir bulunan Arap imamlarının kesim anında şehadetlerini talep etmesine dayanıyor.

Almanya’da 6; Hollanda, Fransa ve Polonya’da 5; Avusturya, İngiltere ve Türkiye’de 4; İtalya ve İrlanda’da 3; Belçika’da 2; Danimarka, İspanya, İsviçre, Norveç ve Portekiz’de 1 adet olmak üzere Avrupa’da 40’tan fazla helal sertifikalandırma acentesi bulunuyor. Avrupa’da bulunan helal sertifikalandırma acentelerinin çoğunluğu Arap kökenli Müslümanlara ait. Bu durum Türkiye kökenli Müslümanların yoğunlukta olduğu Almanya’da da benzerlik gösteriyor.

Helal Gıda Sektöründeki Boşluk

Helal gıda sektörünün geniş olması ve bu alanda tek ve ortak bir İslami otoritenin bulunmamasının sebep olduğu boşluk sektörün yeni bir kazanç kapısı olarak görülmesine yol açmış ve bu durum Müslüman olmayan şahıs ve kurumların da dikkatini çekmiştir. Daha düne kadar helal olmayan et ticareti yapan gayrimüslimler helal sertifikalandırma acentesi kurmuş, entegrasyon ve dinler arası çalışmalar yapan ve aralarında ilahiyatçı bulunmayan dernekler de helal sertifikalandırma acenteleri kurarak sertifika vermişlerdir. Ayrıca birçok farklı İslami cemaatin de birer helal sertifikalandırma acentesi vardır. Zikredilen kurumların helal sertifikalandırma acentelerinin ne kadar güvenilir olduğu ise Müslüman tüketicinin inisiyatifine kalmıştır.

Önemli bir diğer nokta ise helal üretim ve belgelendirmenin ulusal tüketici koruma derneklerinin dikkatini çekmemesidir. Helal kavramı bu dernekler için yabancı bir kavram olduğundan ürünlerin üzerinde helal damgasının olup olmaması bu kurumları ilgilendirmemektedir.

“Basit” Helal Logoları

Durum böyle olunca, örneğin bir Türk marketinin et ürünleri reyonunda bulunan 25 değişik ürün ve bu ürünlerin üzerinde 25 değişik helal logosu bulunabilmektedir. Ürünlerin üzerindeki bu “basit” helal logolarının ortak özellikleri arasında cami ve hilal gibi motifleri kullanmaları ve motiflerinde yeşil rengi tercih etmeleri yer almaktadır. Ayrıca logoların üzerinde hangi güvenilir İslami otoriteye ait olduğuna dair herhangi bir bilgi bulunmaması da bu “basit” helal logolarının ortak özelliklerindendir. “Basit” helal logosu dememizin sebebi de budur. Çünkü bu logoların hiçbiri bir İslami otoriteye ait olup, onlar tarafından kontrol edildikten sonra kullanımına izin verilmiş logolar değillerdir. Bu sebeple Müslüman tüketicilerden her gördükleri helal logosuna itimat etmemelerini ve bu logoların hangi güvenilir İslami otoriteye ait olduğunu araştırmaları önemlidir.

“Sadece Et ve Et Ürünlerinin Değil, Diğer Gıdaların da Helal Olması Gerekir”

Müslümanların azınlık olarak yaşadıkları ve birçok farklı dinin bir arada bulunduğu Avrupa’da gıda maddelerinin sağlıklı olması bu gıdaların yenebilmesi için yeterli bir sebep değildir. Gıdaların ayrıca İslami standartlara uygun, yani helal olması Allah’ın emridir.

Toplu üretim ve otomatikleşme devrinde büyük miktarlarda ve farklı türlerde gıda maddeleri üretilmekte olup bu durum gıdalara helal garantisi vermeyi zorlaştırmaktadır. Bu ise tüketicinin satın almaktan vazgeçmesine ya da satın alma anında tereddüt etmesine, şüpheye düşmesine sebep olmaktadır.

Bu ve benzeri sebeplerden dolayı -haram olan domuzun ve ona ait yan ürünlerin birçok yerde kullanıldığı- Avrupa’da helal gıda etin kesim süreci ile kısıtlı kalmamıştır. Üretilen diğer gıda ürünlerinin Müslüman ülkelere ihracatında helal sertifikası talep edilmeye başlanmış ve Avrupa’da Müslüman nüfusun çoğalması ile cami yönetimlerine ve imamlara olan helal belgelendirme talebi artmıştır. Bu talebi karşılamak için bazı İslami cemaatler dinî otorite olarak kendi kontrolleri altında helal sertifikalandırma acenteleri kurdukları gibi, herhangi bir kısıtlama olmadığından helal belgelendirmeyi bir kazanç kapısı olarak gören özel şahıslar da bu çalışmalara başlamışlardır. Günümüzde Avrupa’da helal belgelendirme çalışması yapan helal sertifika acentelerinin yarısı organize olmuş cemaatlere diğer yarısı da özel şahıslara aittir.

Helal Sertifikalandırma Acentelerinin Ortak ve Farklı Noktaları

Almanya’daki Müslümanların çoğunluğunu Türkiye kökenli, Fransa’daki Müslümanların çoğunluğunu Arap ülkeleri kökenli ve İngiltere’deki Müslümanların çoğunluğunu ise Pakistan ve Hindistan kökenli Müslümanlar oluşturmaktadır. Ülkelerde bulunan hukuki farklılıklar, edinilen tecrübeler ve Müslümanlar arasındaki mezhepsel farklılıklar Avrupa’da takip edilen helal kriterlerinde farklılaşmaya yol açmıştır. Fakat dinî açıdan helal kriterleri ortak noktalarını Kur’an ve sünnetten almaktadırlar. Bu, helal ve haram kriterlerinin ana hatlarının aynı olması anlamına gelmektedir.

Ortak kriterlere göre besinleri haram yapan şeyler şöyle sıralanabilir: Domuz ve domuzdan gelen her unsur, kesici dişi veya pençesi olan yırtıcı hayvanlar, leş, yenmesine izin verilen ama kesimi İslami usule göre gerçekleşmemiş hayvanlar, kan ve her türlü hamr (uyuşturucu ve alkollü içecekler gibi aklı örten, sarhoşluk veren her şey). Mezhepsel ve yöresel olarak küçük farklılıklar da görülebilmektedir.

Helal sertifikalandırma acentelerinin kriterlerindeki farklılıkların sebebi ise bulunulan ülkede edinilen tecrübeler ve o ülkelerde kazanılan hukuki hakların farklılığından kaynaklanmaktadır. Bu durum en iyi hayvan kesimi ile açıklanabilir. Hayvan kesiminde ülkeler bazında ortaya çıkan tartışmalar kesimin şoklu mu şoksuz mu yapılacağı yönünde olmaktadır. Fransa, İngiltere ve Hollanda gibi ülkelerde şoksuz kesim için kolaylıkla özel izinler alınabilmektedir. Bu ülkelerde bulunan helal sertifikalandırma acenteleri şoklu kesimi helal olarak kabul etmemektedir. Almanya başta olmak üzere Avusturya, İsviçre, Danimarka ve İskandinav ülkeleri gibi şoksuz kesimin yasak olduğu ve özel izin almanın neredeyse imkânsız olduğu ülkelerde bulunan helal sertifikalandırma acentelerinin şoklu kesime yaklaşımları ise farklılaşmaktadır.

Tüketici Nasıl Karar Vermeli?

Sonuç olarak, Avrupa’da sadece et ve et ürünlerinin helal olup olmadığını araştırmak yeterli değildir. Et dışında alınan diğer gıda ürünlerinin de içeriklerine dikkat edilmesi gerekmektedir. Bu hususta sadece içeriklerin listelerinin oluşturulması yeterli değildir. Köken itibarıyla bitkisel, yani helal olan bir gıda, bir başka üreticide aynı katkı maddeleriyle (aynı E-numara ile) hayvansal olabilmektedir. Belirli bir miktarı geçmediği takdirde bazı katkı maddelerinin Ulusal Gıda Kodekslerine göre belirtilmesi bile gerekmemektedir. Domuz jelatini ile filtrelenen meyve suları bu duruma iyi bir örnek teşkil etmektedir.

Helal sertifikalandırma acenteleri tarafından kontrol edilmiş ve İslami, güvenilir otoritelere ait helal logolarının gıdaların ambalajında bulunması hâlihazırda helal yeme hususunda dayanılabilecek tek çıkış noktası olarak görülmektedir. Tüketici her alışverişinde ürün üzerindeki helal logosunu incelemeli ve alışverişini ona göre gerçekleştirmelidir. Tavsiye ettiğimiz bu metot tüketici için en basit ve en güvenli yoldur.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler