'Engellerin Ötesinde'

“Futbol, Engelime Rağmen Özgürce Hareket Edebilmemi Sağlıyor”

Perspektif, Avrupa toplumlarında sıkça görünür olmayan Müslüman engellilere platform açtığı “Engellerin Ötesinde” serisinde kendisi engelli olan ya da engelli yakını olan bireylerle görüşüyor. Almanya’nın Nürnberg kentinde yaşayan fizyoterapist İlker Öztürk ile görme engelliler futbolu hakkında konuştuk.

Fotoğraf: İlker Öztürk

Kendini tanıtabilir misin?

Adım İlker Öztürk, 29 yaşındayım. Nürnberg’de yaşıyorum. Kuzey Ren-Vestfalya’nın Bielefeld kenti yakınlarındaki Lemgo şehrinde doğdum. Aslen Amasyalıyım ve fizyoterapistim.

Fizyoterapi eğitiminden bahsedebilir misin?

Fizyoterapi eğitimi, hastanelerde ve muayenehanelerde gerçekleşen çeşitli stajlarla birlikte 3 yıllık okul temelli bir mesleki eğitim programı. Eskiden, daha iyi görebildiğim zamanlarda futbol ve atletizm gibi sporlar yapardım. O dönemde etrafımda fizyoterapistler vardı ve bu mesleği gerçekten heyecan verici buluyordum. Görme engelliler de bu işi yapabildiği için fizyoterapist olmayı karar verdim. Lemgo’dan Nürnberg’e taşındım. Orada görme engellilere özel bir eğitim programı var.

Boş zamanlarında ne yapmaktan hoşlanırsın?

Boş zamanlarımda görme engelliler futbolu oynamayı, yüzmeye gitmeyi ve arkadaşlarımla dışarı çıkmayı da seviyorum.

Etrafınızdakiler seni nasıl tanımlar?

Açık fikirli, motivasyonu yüksek, eğlenceli ve konuşmayı seven biri olarak tanımlarlar. Genellikle çok konuşurum ve görme engelli olmama “rağmen” her şeyi olabildiğince normal ve hale getirmeye çalışırım.

İnsanları şaşırtabilecek ya da fark etmedikleri özel bir özelliğin, hatta süper gücün var mı?

İnsanları motive etmekte ve sorunları hakkında onları neşelendirmekte çok iyiyimdir. Çevrem, arkadaşlarım, ailem ve ayrıca hastalarım bu özelliğimi çok takdir ediyor.

Sosyal medyada “blind_ilker” adı altında günlük hayatından videolar paylaşıyorsun. Bu fikir nasıl ortaya çıktı?

Yaklaşık iki yıl önce başladım. O zamanlar, “Mr.BlindLife” adı altında günlük hayatından videolar paylaşan görme engelli bir Tiktok ve Instagram fenomenini keşfettim ve ilham aldım. Kendi kendime “O da bu tür videolar çekip paylaşıyor. Ayrıca insanları motive ediyor. Ben neden görme engelli biri olarak fizyoterapi alanında günlük hayatımı göstermeyeyim?” Ayrıca internetteki fizyoterapi videolarını taradım ve hiç görme engelli bir fizyoterapist bulamadım. Görme engelli bir fizyoterapist nasıl çalışır? İşte videolara böylelikle başladım. Tabii ki daha sonra günlük hayatımla ilgili veya yardımcı cihazları nasıl kullandığımı gösteren videolar da eklendi. Altı aydır görme engelliler futbolu üzerine videolar da var.

Eğitimin sırasında herhangi bir zorluk yaşadın mı? Bu süreç senin için nasıldı?

Eğitimim için evden, ailemden ayrılıp yatılı görme engelliler için özel bir okula yerleştim. Okul, fizyoterapi alanı da dahil olmak üzere görme engellilere eğitim alanında uzmanlaşmış. Bu nedenle eğitimim sırasında hiç zorluk yaşamadım. Tüm eğitim materyalleri dijitaldi ve konuşma-okuma yazılımı kullanarak bunları okutabiliyordum.

“Neden Görme Engelli Bir Birey Olarak Futbol Oynayamayayım ki?”

Görme engelliler futbolu oynadığından bahsettin. Peki görme engelliler futboluna neden başladın?

Hala biraz görebildiğim zamanlarda futbol oynardım. Engelim ilerlemeye başladıktan sonra artık futbolu bırakmak zorunda kaldım. Ben de atletizm gibi başka sporlara yöneldim, koşu yapmaya başladım. Koşarken yanınızda gören biriyle koşabiliyorsunuz. Ancak atletizm futbolun yerini dolduramadı çünkü futbolu çok seviyordum. “Neden görme engelli bir birey olarak futbol oynayamayayım ki?” diye düşündüm ve araştırmaya başladım. Nürnberg yakınlarında, Ingolstadt’ta görme engelliler için bir futbol takımı keşfettim, ki bu Bavyera eyaletinde tek takım.

Görme engelliler futbolunda normal bir futbol sahasında oynamıyorsunuz, saha çok daha küçük, 40’a 20 metre genişliğinde. Sahanın kenarları yan panolarla sınırlandırılmış. Bu panolar sahanın dışına çıkmanızı engellemek ve sizi saha içerisinde yönlendirmek amacıyla var. Normal futbolda olduğu gibi sahada on bir değil, dört oyuncu vardır. Görme engellilerin görebilme oranı farklı olduğu için herkesi eşitlemek amacıyla koyu renk gözlüğü takılır. Sonuçta görme engelli futbolunda, her şey duyu organınızla ilgili. Oyuncuların aksine, kaleci topu tutması gerektiği için görme engelli değildir. Kaleci ayrıca takımındaki oyuncuları sözlü olarak destekler ve örneğin şöyle der: “Top şimdi sağdan geliyor.” Topun çıngırakları var, böylece onu duyabilirsiniz. Sahanın dışında duran antrenör de nereye koşmanız ve şut atmanız gerektiği konusunda sesli talimatlar verir. Ayrıca kalenin arkasında yine oyuncuları sözlü olarak destekleyen biri vardır ve örneğin: “İşte kaleye 10 metre, 8 metre ve şut.” gibi talimatlarda bulunur.

 

Peki görme engelli futbolu şu ana kadar hayatını nasıl etkiledi?

Futbolu yeniden keşfettim. Futbol hareket etmeni sağlıyor ve kendimi bana iyi hissettiriyor. Ayrıca engelime rağmen özgürce ve korkmadan hareket edebiliyor yoluma bir şey çıkar korkusu duymadan istediğim şekilde koşabiliyorum. Tabii ki maç sırasında diğer oyuncular yolunuza çıkabilir ve yanlışlıkla çarpışabilirsiniz fakat herkes kendini sözlü bir şekilde belli ediyor. Haftada iki kez aktif olabildiğim bir hobi buldum. Mayıs ayında ilk lig maçı oynanacak. Yani diğer takımlara karşı oynayacağız. Sadece altı aydır oynuyorum ve daha önce hiç lig maçına çıkmamıştım. Çok heyecanlı ve sevinçliyim.

“Engellilik” terimini nasıl tanımlıyorsun ve kullandığın bir terim mi?

Ben “engellilik” terimini kullanıyorum. Kafanıza koyduklarınızı belirli bir ölçüde yapabiliyor olsanız da sonuçta siz kendiniz için bir engel teşkil ediyorsunuz. Yani her şeyin bir sınırı var. Örneğin ben pilot olamam ya da araba kullanamam. Ama bunlar doğal olarak, durumunuza göre belirlenmiş sınırlar. Bu sınırlar dışında her şeyi yapabilirsiniz.

“Engelli” terimi benim için aşağılayıcı değil. Pedagojik sebeplerden dolayı “impairment”, yani ? olarak adlandırılması gerektiğini söyleyenler var. Ancak ben bu yaklaşımı biraz abartılı buluyorum çünkü sonuçta bu bir engellilik. Bir şey yapmanız engelleniyor. Yine de yapabilecekleriniz dahilinde her şeyi yapabiliyorsunuz.

“Yaşım İlerledikçe Giderek Daha Az Görmeye Başladım.”

Bize engelin hakkında bir şeyler anlatır mısın? Günlük hayatınızı kolaylaştıran hangi nesneleri ve uygulamaları kullanıyorsun?

Retinamda genetik bir kusurla doğdum. Tam olarak ne tür bir genetik kusur olduğunu bilinmiyor. Çocukken görüşüm nispeten normaldi. Yaşım ilerledikçe giderek daha az görmeye başladım. Bu durum 17-18 yaşıma kadar devam etti. O zamandan beri aynı derecede görebiliyor veya göremiyorum. Görebildiklerim aydınlık, karanlık, bazı eşyaların ana hatları ve gölgeler. Yani önümde ne olduğunu bildiğim bir ortamdaysam ana hatlarıyla görebiliyor ve tahmin edebiliyorum. Ancak bana yabancı bir ortamda önümdeki eşyanın bir bardak mı yoksa bir şişe mi olduğunu anlayamıyor, ayırt edemiyorum.

Yardımcı aletlere gelince, elbette bir bastonum var. Onunla seyahat ederken güvende hissediyorum. Altı ay önce keşfettiğim “BeMyEye” adında bir uygulama da bana destek oluyor. Uygulamayı çevrenizdeki şeylerin ya da yazıların fotoğraflarını çekmek için kullanabiliyorsunuz. Uygulama, fotoğrafını çektiğiniz yazıları yüksek sesle okuyor. Ayrıca uygulamaya ayrıntıları da sorabiliyorsunuz. Örneğin bir şehir merkezinin fotoğrafını çektiğimde bana çevremde evler, dükkanlar ve insanlar olduğunu söylüyor. Önümde ne tür bir dükkân olduğunu bilmek istediğimde ve uygulama onu yeterince iyi tanıyabilirse, bana bunun XY dükkânı olduğunu söylüyor.

Bir de “BlindSquare” uygulaması var, göremeyen insanlar için bir navigasyon uygulaması. Yönler saat ibresine göre veriliyor, örneğin fırın saat 11’de, 8 metre önünüzde, bu da biraz solda olduğu anlamına geliyor. Gideceğiniz yere yaklaştıkça, saat 12’de sadece 7 metre diyor. O zaman dümdüz yürümeniz gerektiğini biliyorsunuz.

“Gören Bir Terapistten Farksız Çalışıyorum”

Engelin günlük çalışma hayatını etkiliyor mu? Hastaların sana ne gibi geri bildirimlerde bulunuyor?

Bazı hastalarım görme engelli olduğumu biliyor. Ama hepsi değil. Tıpkı evimde olduğu gibi muayenehanemde de yolumu biliyorum. Hangi odanın nerede olduğunu, ekipmanlarımı nerede bulabileceğini biliyorum. Elbette, yerlerini değiştirmedikleri taktirde. Engelim beni terapi esnasında, mesleğimi uygularken hiçbir şekilde kısıtlamıyor. Belki sadece yoğun bakım ünitesinde çalışsaydım engelim bir sorun teşkil edebilirdi. Orada monitörleri izleyebilmeniz ve okuyabilmeniz gerekiyor.

Görme engelli olduğumu bilmeyen ve daha sonra tedavi sırasında öğrenen birçok hasta her zaman çok şaşırıyor ve şöyle diyor: “Bir aydır size geliyorum ve fark etmedim.” Gören bir terapistten farksız çalışıyorum.

Şimdiye dek kendini en güçlü ve zayıf hissettiğin yerler nereler?

Trafikte kendimi zayıf hissediyorum, özellikle de dışarıda yağmur yağarken ve araba sesleri çok daha gürültülüyken. Söyleşiden önce başıma böyle bir durum geldi. Bastonumla kaldırımda yürüyordum ve sonra bir nesneye çarptım. Belki bir çöp kovası ya da başka bir nesnedir diye düşündüm ama sonra kaldırımda park edilmiş bir araba olduğunu fark ettim. Kaldırımda arabadan dolayı yer yoktu. Ben de sağa doğru yürüdüm. Bir araba aniden fren yapıp korna çaldığında yolda olduğumu fark ettim. Sürücü elimde baston olduğunu hemen fark etti ve durdu. Sürücü korna çalmadan önce yolda olduğumu fark etmemiştim çünkü o noktada kaldırım daha alçaktı. O anda şanslı olduğumu anlamış oldum. Elbette bu gibi durumlar her zaman çok tehlikeli.

Kendimi çok güçlü ve güvende hissettiğim yer tabii ki çok sevdiğim işim. Genelde insanlarla aktif olarak çalışmaktan keyif alıyorum. Bunun dışında futbol oynarken de kendimi çok güçlü ve güvende hissediyorum.

İnsanlardan hangi alanlarda daha fazla empati ve anlayış bekliyorsun?

Öncelikle, engellilere acımamalarını, onlara üzülmemelerini istiyorum. Ayrıca sormadan, izin istemeden onlara yardım etmemeliler. Yardım etmek istemekte yanlış bir şey yok, ancak aniden biri gelip beni kolumdan tutuyor ve gitmek istemediğim bir yere çekiyor. Bu şekilde yönümü kaybediyor ve bazı zaman nerede olduğumu bilmiyorum.

Genellikle yolun ortasında bir yere bırakılan bisikletler ve e-scooter’lar, özellikle büyük şehirlerde büyük bir sorun. Bunun için engelli bir birey olmanıza bile gerek yok. Bebek arabası olan insanlar da aynı şekilde engelleniyor. Daha önce yolun ortasında bırakılan e-scooterler dolayısıyla çok düştüm. Neyse ki bir şey olmadı.

Yaşadığın şehirde ve düzenli gittiğin camide değişmesini istediğin şeyler neler?

Bu e-scooter’lar belirlenmiş bir alana park edilmeli. Scooter’ları yolun ortasına bırakan insanlar belirli bir cezaya çarptırılmalı. Bir tür park cezası gibi. Bastonla hissedebileceğim yönlendirme şeritleri şehir içerisinde kesinlikle daha fazla inşa edilmeli.

Camilerde ayakkabı çok büyük bir sorun. Namazdan ya da bir etkinlikten hemen sonra ayakkabılarımı genellikle bulamıyorum. Bu yüzden ayakkabılarımı hep en alt sırada sağdaki rafa koyuyorum mesela. Ancak, örneğin görme engelli ya da sadece renk görme bozukluğu olan insanlar için ayakkabılar için özel bir alan oluşturulmasının çok daha güzel olacağını düşünüyorum.

“Hayatta Karşımıza Her Zaman Fırsatlar Çıkar”

Engelli insanlara veya yakınlarına neler tavsiye edersin?

Öncellikle kendi zihinlerindeki bariyerleri yıkmalılar. Kendi imkanları dahilinde yaşayabilecekleri bir hayat yaşamaya gayret etmeliler. Ayrıca yeni şeyler denemeliler, çünkü ancak yeni, bilinmedik şeyler denerseniz daha çok şey öğrenebilirsiniz. Eğer sadece bulunduğunuz ortamda kalır yeni yemekler, tatlar, mekanlar, aktiviteler denemezseniz, gelişemezsiniz. Hayatta karşımıza her zaman fırsatlar çıkar, benim görme engelliler futbolunu keşfetmem gibi.

Engelli çocukları henüz küçük olan engelli aileleri ve yakınlara da çocuklarını her şeyden uzak tutmamalarını tavsiye edebilirim. Çocuğun bir şeyler denemesine izin vermelisiniz. Bırakın çocuk bazen düşsün, bir şeye çarpsın. Engelli çocuklar yapabildiklerini öğrenmeleri gerektiği gibi sınırları da öğrenmelidir. Sırf engelli diye çocukları her şeyden uzak tutmaya çalışmayın.

Hayattaki hedeflerin neler?

Temel olarak dünyanın her yerinde sağlık ve barış istiyorum. Hedefim tabii ki evlenmek ve bir aile kurmak. Sosyal medyada videolarıma devam etmek istiyorum. Ayrıca videolarda çıkmayı seven, bu alanda istekli olan ve herhangi bir engeli olan herkese günlük yaşamlarını gösteren videolar üzerinde çalışmayı ve sosyal medyaya yüklemeyi tavsiye ederim.

Mesleki olarak benim için büyük bir hedef kendi muayenehanemi açmak.

Adını Google’da arattığımda araba kullandığına dair ilginç bir haber keşfettim. Bu senin için nasıldı?

Bu etkinlikten “Mr.BlindLife” (Erdin Çıplak) aracılığıyla haberim oldu. Bana Schwäbisch Gmünd’de görme engelli ya da başka bir engeli olan insanlar için düzenlenen bir etkinliğe katılmak ve bir sürüş eğitmeni ile birlikte araba kullanmak isteyip istemediğimi sordu. Bende kabul ettim. Bir alıştırma kursu düzenlenmişti ve daha sonra bir araç seçebiliyordunuz. Kamyon ve otobüs de vardı. Sürüş eğitmeninin talimatları ile bir parkurda araba sürdüm. Eğitmen “Şimdi hızlanabilirsin. Şimdi biraz sağa fren yap, direksiyonu sağa kır, şimdi tekrar düz git.” gibi talimatlarda bulundu. Bu benim için bir ilkti ve çok güzel bir duyguydu.

Enise Yılmaz

Bochum Ruhr Üniversitesinde hukuk eğitimi gören Yılmaz, Perspektif’in yayın kurulu üyesidir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler