Yaptırımlara Direnç Gösteren Rus Ekonomisinde Yapısal Sorunlar Derinleşiyor
ABD Başkanı Trump’ın çöken ateşkes görüşmelerini yakında yeniden başlatması bekleniyor. Peki üç yıldır süren savaşın koşulları ve yaptırımlar Rus ekonomisini nasıl etkiledi? Kısa vadede dayanıklı görünen Rusya, uzun vadede ciddi kırılganlık sinyalleri veriyor.

Rusya’nın Ukrayna’daki askerî cephenin yanı sıra yönetmekte zorlandığı bir diğer cephe ekonomik alanda açılmış, ekonominin üretim kısmı önemli ölçüde militarize olmuştur. Savaşın ve yaptırımların ortaya çıkardığı zorluklar arasında askeri harcamalardaki artışların diğer sektörler üzerindeki etkileri; büyüme oranları, uluslararası ticaret ve yatırım faaliyetlerindeki gerilemeler; işgücü kıtlığı ve enflasyonist baskılar önemli yer tutmaktadır. İstatistiki verilerin şeffaflığı ve güvenilirliği ile ilgili sorunlar ekonomik duruma yönelik sağlıklı analizler yapılmasını engellese de konuyla ilgili yapılan çalışmalar, IMF ve Rusya Merkez Bankası verileri üzerinden bazı değerlendirmeler yapılması mümkün gözükmektedir.
Rusya’ya Karşı Uygulanan Ekonomik ve Finansal Yaptırımlar
2014’te Rusya’nın Kırım’ı ilhakına tepki olarak ABD öncülüğünde yürürlüğe konulan dar kapsamlı yaptırımlar uyarı işlevi görememişti. 2022’de Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başlamasıyla birlikte Batı tarafından Rus ekonomisini sıkıntıya sokup Putin’i savaşı sona erdirmeye zorlamak amacıyla, geniş kapsamlı ve çok daha sert yaptırımlar gündeme getirildi. Bu çerçevede, Rus bankalarının ve şirketlerinin uluslararası finansal sistemden dışlanması, döviz rezervlerinin dondurulması, ülke içinde özellikle stratejik sektörlerde üretimi yetersiz olan mal ve hizmetlerin ithalatının ve Rus enerji ihracatının azaltılmasına yönelik yaptırımlar uygulamaya konulmuştur. Yaptırımlar çerçevesinde yüzlerce şirket Rusya’daki faaliyetlerini sonlandırmış ve çok sayıda Rus vatandaşının ülke dışındaki varlıkları dondurulmuştur.
Rusya yaptırımlara karşı kamu harcamalarını artırarak ve sermayenin ülkeden çıkışını engelleyerek direnmeye çalışmış ve yabancı yatırımların durma noktasına gelmesi karşısında savunma sanayisine yönelik devlet destekli büyük çaplı yatırımlar devreye almıştır. Ulusal bir ödeme sistemi geliştirilmiş ve döviz rezervlerinde doların payı azaltılmıştır. Başta petrol olmak üzere uluslararası enerji piyasasındaki oynaklığı azaltmak için geliştirilen “mali kural” uygulaması döviz kuru dalgalanmalarını azaltmış ve enflasyonist baskıların yönetilmesine katkı yapmıştır. Teknokrat yönetim, esnek tedarik zincirleri ve enerji gelirleri yaptırımların etkilerinin azaltılmasını mümkün kılmış Rus ekonomisi bu sayede yaptırımların oluşturduğu zorlu koşullara uyum sağlayabilmiştir. Ancak uzun vadede bu durumun tersine dönmesi yüksek bir olasılık olarak gözükmektedir. Savaşın üçüncü yılında Rus ekonomisi uluslararası yaptırımların etkilerini daha fazla hissetmeye başlamış ve ekonomide savunma sanayi hariç durgunluk belirtileri görülmeye başlanmıştır.
Rusya ekonomisi nispi olarak dirençli ve istikrarlı bir görünüme sahip olmakla birlikte, ekonomik kırılganlıkları giderek artmaktadır. Ayrıca, makroekonomik dengesizlikler ve yapısal sorunlar daha görünür hale gelmekte ve bu durum savaşın sürdürülebilirliği açısından önemli bir kısıt işlevi görmektedir.
Rus Ekonomisinin Genel Görünümü: Büyüme, Refah Kaybı ve İş Gücü Krizi
IMF verilerine göre, savaşın başladığı 2022’de Rus ekonomisi yüzde 1,4 daralmış ve savaş ekonomisi kapsamında uygulamaya geçirilen mali teşvikler ve savunma harcamalarının katkısıyla 2023 (yüzde 4,1) ve 2024 (yüzde 4,3) yıllarında pozitif reel büyüme oranları elde edilmiştir. Batı’nın sert yaptırımları ve Rusya’nın uyguladığı sermaye kontrolleri nedeniyle finansal sermayenin önemli bir kısmı ülke içinde kalmış ve yatırımları finanse etmiştir. Gelirlerdeki ve kredilerdeki artış, tüketim harcamalarını artırmış; askeri teçhizat ve yatırımlardaki artış ve sermaye kaçışının engellenmesiyle birlikte bu durum, daha yüksek ekonomik büyüme oranlarına yol açmıştır. Yani ironik bir biçimde savaş, ekonomik büyümenin itici gücü olmuştur. Ancak bu büyümenin sürdürülebilirliği ve sağladığı refah faydaları tartışmalı olup “savunma harcamalarının tetiklediği düşük kaliteli ekonomik büyüme” olarak nitelendirmesine sebep olmuştur. Bu anlamdaki büyümenin de sınırlarına gelindiği yorumları yapılmaktadır. 2025’te Rus ekonomisindeki büyümenin yüzde 1’in altına düşeceği tahmin edilmektedir.
Bu dönemdeki pozitif büyüme, bazı önemli ekonomik göstergelerde giderek artan zayıflık belirtileriyle birlikte gerçekleşmiştir. Bu anlamda yükselen enflasyon önemli bir endişe kaynağı olmuştur. Üç yıl boyunca artan kamu harcamaları ve reel ücret artışları enflasyonu körüklemiştir. 2024’te enflasyon oranı yüzde 9,5’e yükselmiştir. Rusya Merkez Bankası yüksek faiz oranlarıyla bu enflasyonla mücadele etmeye zorlanmış bu çerçevede faiz oranları 2024’te yüzde 21’e yükseltilmiştir. Bu oran 2013’ten sonraki en yüksek seviyedir. Hâlihazırda bu oran yüzde 17 civarındadır.
Ülkede işsizlik oranları oldukça düşük (yüzde 2,3 civarı) olmakla birlikte, ciddi bir iş gücü krizi söz konusudur. Çalışma çağındaki nitelikli işgücünün bir kısmı savaş sonrası ülkeyi terk ederken, önemli bir kısmı da Rus ordusuna alınmıştır. Bu işgücü açığının ücretlerin hızla artmasına ve aynı zamanda üretim tesislerinin büyük bir kısmının düşük kapasiteyle çalışmasına yol açtığı değerlendirilmektedir.
Kamu harcamalarının özellikle askerî harcamaların gayri safi yurt içi hasıladaki (GSYH) payının ve artış hızının yüksekliği ekonominin sağlıklı işleyişi bakımından önemli bir sorun alanı olarak varlığını sürdürmektedir. Kamu harcamalarının yüksekliği, ekonomik büyümeye katkı yapmış, ancak para ve maliye politikaları arasındaki uyumsuzluğu derinleştirmiştir. Mevcut göstergeler, Rusya’nın ekonomik durgunlukla karşı karşıya kalabileceğine işaret etmektedir. Petrol ve doğal gaz gelirlerinin bütçeye katkısının azalma seyrinde olduğu, savunma harcamalarında küçük ölçekli bir azalmanın dikkat çektiği yeni bütçe taslağında açıkların finansmanında iç borçlanma ve vergi artışlarının öne çıktığı belirtilmektedir.
Enerji ihracatındaki düşüşler kamu maliyesi üzerindeki baskıyı artırmıştır. Savaşın da etkisiyle yükselen petrol fiyatları sayesinde askerî harcamalar bir süre çok fazla sorun yaşanmadan finanse edilebilmiştir. Ancak süreç içerisinde petrol fiyatlarında yaşanan düşüşler, gelirlerin azalmasına yol açmıştır. Yaptırımlar çerçevesinde Avrupa’nın Rus petrolüne talebi kademeli olarak azaltılmış, bu da Rusya’yı Çin ve Hindistan gibi alternatif pazar arayışlarına itmiştir.
Ekonomi Yaptırımlara Dirençli Olsa da Yapısal Sorunlar Sürüyor
Rusya’da uzun vadeli ekonomik görünümü olumsuz etkileyen önemli yapısal sorunlar varlığını sürdürmektedir. Savaşın daha da kötüleştirdiği bu tür sorunlar arasında, devletin ekonomideki payının yüksekliği, ekonominin değişken petrol ve doğalgaz fiyatlarına olan yüksek düzeyli bağımlılığı, bu bağımlılığın sonucu olarak dış şoklara karşı aşırı duyarlılık, özel sektör yatırımlarının yetersizliği ve düşük verimlilik ön sıralarda gelmektedir. Yüksek üretim ve finansman maliyetlerinin yanı sıra küresel pazarlardan izole olmanın da etkisiyle, savunma sanayi ve ilgili sektörler dışında kalan firmaların büyüme ve kârlılık durumları zamanla zayıflamıştır.
Ancak bazı göstergelerdeki bozulmalara ve birtakım yapısal sorunlara rağmen, Rusya yaptırımlara ve savaşın yüksek maliyetlerine karşı direnç göstermeye devam etmektedir. İstatistiksel belirsizlikler, ekonomik kırılganlıkları sağlıklı bir şekilde tespit etmeye imkân vermemekle birlikte, savaştan ve yaptırımlardan kaynaklanan sorunların Rusya’nın uzun vadeli ekonomik görünümü üzerinde daha belirgin etkiler doğurması beklenmektedir.
*Bu yazı Anadolu Ajansı’nın analiz metni olarak yayımlanmıştır. Makalelerdeki fikirler, yazarına aittir ve Perspektif’in editöryal politikasını yansıtmayabilir.