Gazze Şeridi

Hind Rajab’ı Öldüren İsrailli Askerler İçin UCM’ye Yeni Başvuru Yapıldı

Brüksel merkezli Hind Rajab Vakfı, Gazze’de 6 yaşındaki Hind Rajab’ı, ailesini ve kurtarma ekibini öldüren İsrail ordusuna bağlı birliğin 24 üyesini Uluslararası Ceza Mahkemesine (UCM) şikâyet etti. Vakıf, 120 sayfalık dosyada sunulan delillerin savaş suçu, insanlığa karşı suç ve soykırım kapsamında değerlendirilmesini talep ediyor.

Hind Rajab’ı Öldüren İsrailli Askerler İçin UCM’ye Yeni Başvuru Yapıldı
Fotoğraf: Hind Rajab Vakfı X hesabı.

29 Ocak 2024’te Gazze Şeridi’nin Tel el-Hava Mahallesi’nde meydana gelen saldırı, dünya kamuoyunda İsrail’in Gazze’deki soykırım niteliğindeki saldırılarının en sarsıcı anlarından biri olmuştu. O gün 6 yaşındaki Hind Rajab, dayısı, yengesi ve üç kuzeniyle birlikte içinde bulundukları siyah Kia Picanto aracın üzerine açılan tank ateşi sonucu hayatını kaybetmişti. Aynı saatlerde, Hind’in telefonla yardım istediği Filistin Kızılayı (PRCS) ekibi de olay yerine ulaşmaya çalışırken doğrudan hedef alınmış, iki sağlık görevlisi öldürülmüştü.

Olayın ardından, Hind’in son sözlerini içeren telefon kaydı yayıldı: “Herkes öldü, gelin alın beni. Burada tek kalmak istemiyorum. Çok korkuyorum…” Bu kayıt, Gazze’deki soykırımın sembolleşen olaylarından biri hâline geldi. Geçtiğimiz aylarda Hind’in ölümünü anlatan bir film de gösterime girmişti.

Hind Rajab Vakfı UCM’ye 120 Sayfalık Yeni Dosya Sundu

Brüksel’de faaliyet gösteren ve 6 yaşındaki kurbanın adını taşıyan Hind Rajab Vakfı (Hind Rajab Foundation – HRF), bu yılın mayıs ayında komuta kademesindeki sorumlulara ilişkin ilk başvurusunu UCM’ye yapmıştı. 21 Ekim 2025’te ise vakıf, yeni delillerle genişletilmiş ikinci dosyasını mahkemeye sunduğunu açıkladı.

Dosya, Roma Statüsü’nün 15. maddesi uyarınca hazırlanmış 120 sayfalık ayrıntılı bir suç duyurusu niteliğinde.
Bu başvuru, Hind Rajab ve ailesinin yanı sıra onları kurtarmaya giden ambulans ekibinin kasıtlı biçimde hedef alınmasıyla ilgili olarak 24 İsrailli asker ve komutanın zincirleme sorumluluğunu ortaya koyuyor.

Hind Rajab Cinayetinden Sorumlu Birlik: “Vampir İmparatorluğu”

Deliller, İsrail ordusuna (IDF) bağlı 401. Zırhlı Tugay’ın (401st Armoured Brigade) 52. Zırhlı Taburu bünyesinde faaliyet gösteren “Vampir İmparatorluğu (Vampire Empire Company)” adlı tank birliğini işaret ediyor.
Saldırıda kullanılan Merkava IV tipi tankların, sivil aracın ve ambulansın koordinatlarını bilerek hedef aldığı, Filistin Kızılayı’yla önceden yapılan koordinasyona rağmen ateşin sürdürüldüğü kaydediliyor.

Vakıf, tank birliğinin yalnızca araç içindekilere değil, kurtarma görevi yürüten sağlık çalışanlarına da “bilinçli ve tekrarlanan ateş” açtığını belirtiyor. Bu eylemler, Roma Statüsü’nün 6., 7. ve 8. maddeleri kapsamında “soykırım, insanlığa karşı suç ve savaş suçu” olarak tanımlanıyor.

İsimleri Açıklanan Komutanlar ve Askerler

Vakfın yeni başvurusunda üç üst düzey komutanın ismi kamuoyuna açıklandı; diğer 22 askerin kimlikleri ise UCM’ye gizli biçimde sunuldu.

Adları açıklanan komutanlar:

  1. Albay Beni Aharon – İsrail Ordusu 401. Zırhlı Tugay Komutanı
  2. Yarbay Daniel Ella – 52. Zırhlı Tabur Komutanı
  3. Binbaşı Sean Glass (Shaun Blass) – “Vampir İmparatorluğu” adlı tank birliği komutanı

UCM’ye sunulan dosyadaki gizli listede yer alan 22 asker arasında ise şu isimlerin de bulunduğu belirtiliyor:

  • Itay Cukierkopf (Cukierkov) – Arjantin vatandaşı, tank mürettebatı
  • Ayrıca 21 tank personeli daha, kimlikleri gizlilik gerekçesiyle yalnızca UCM savcılığına sunuldu.
    Bu askerlerin kimliklerinin, ilerleyen haftalarda evrensel yargı yetkisini kabul eden ülkelerde açılacak davalarla birlikte açıklanacağı ifade edildi.

Dosyadaki Deliller: Uydu Görüntüleri, Ses Kayıtları, Dijital İzler

HRF’nin sunduğu delil paketi, Forensic Architecture, Sky News, Al Jazeera Arabic ve Palestinian Red Crescent tarafından sağlanan görsel, uydu ve dijital verilerle destekleniyor.

Bu materyaller arasında olay günü tank birliklerinin hareket rotalarını gösteren uydu görüntüleri, telsiz konuşmalarının zaman damgaları, saldırı anına ait termal görüntüler ve PRCS ile İsrail ordusu arasında yapılan koordinasyon kayıtları bulunuyor.

Vakıf hukuk ekibine göre bu deliller, “operasyonel bilgiye dayalı kasıt unsuru”nu kesin biçimde kanıtlıyor. HRF vakfının dava biriminin başındaki yetkili isim olan Natacha Bracq, HRF’nin dava birimi başkanı, yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Bu dosya, doğrudan emir-komuta zincirini, operasyonel kontrolü ve kasten öldürme niyetini gösteriyor. Hind Rajab davası, münferit bir olay değil; sistematik bir politikanın parçası. UCM artık bu gerçeklerden kaçamaz.”

“Bu Bir Hukuki Süreç Değil, Cezasızlığa Karşı Küresel Bir Başkaldırı”

Hind Rajab Vakfı Genel Direktörü Dyab Abou Jahjah, yeni başvurunun ardından yaptığı açıklamada süreci şöyle özetledi:

“Bu yalnızca hukuki bir girişim değil, küresel cezasızlık düzenine karşı bir başkaldırıdır. Hind’in katillerinin adalet önünden kaçamayacağını göstermek istiyoruz. Yirmi dört isim artık Lahey’in kayıtlarında. Adalet bir lütuf değil, hakikatin zorunlu sonucudur.”

Jahjah ayrıca, vakfın “evrensel yargı” ilkesine dayanarak farklı ülkelerde de davalar açmaya hazırlandığını belirtti.
Şu anda Arjantin’de Itay Cukierkopf hakkında resmî suç duyurusu bulunuyor. Vakfın Avrupa (özellikle Belçika, İspanya ve Fransa) ve Latin Amerika ülkelerinde benzer dosyaları tamamlamak üzere olduğu bildirildi.

Sosyal Medyadan da Toplanan Verilerle İsrailli Askerlere Dava Açılıyor

Dyab Abou Jahjah, Middle East Eye’a yaptığı açıklamada, vakfın kendisini klasik bir sivil toplum kuruluşu olarak değil, “bir adalet makinesi (justice machine)” olarak tanımladığını söylemişti. HRF, 2025 yılına kadar İsrail askerlerinin Gazze’de işlediği savaş suçlarına dair 8 bini aşkın dijital delil toplamış durumda.

Bu belgelerin önemli kısmı, askerlerin sosyal medyada paylaştıkları TikTok, Instagram ve YouTube videolarından elde edildi. Jahjah, “İnsanları katledip kendinizi kameraya alıyor, sonra Avrupa’da kafede oturabiliyorsanız, hukuk bir anlamını yitirir. Biz o boşluğu dolduruyoruz,” dedi.

Evrensel yargı ilkesine dayanan bu stratejinin somut etkilerinin daha görülür hâle gelmekte olduğu da ifade ediliyor.  Temmuz 2025’te Belçika polisi, Gazze’de savaş suçu işledikleri iddiasıyla iki İsrailli askeri, Boom kentindeki Tomorrowland festivali sırasında sorgulamak üzere gözaltına aldı. Soruşturma, Hind Rajab Vakfı (HRF) ile uluslararası hukuk ağı Global Legal Action Network (GLAN) tarafından yapılan suç duyurularına dayanıyor.
Delillerin büyük kısmı askerlerin kendi sosyal medya paylaşımlarından derlendi. İfadeleri alındıktan sonra serbest bırakılan iki asker hakkında soruşturma sürüyor. Olay, Avrupa’da İsrailli askerler hakkında “evrensel yargı yetkisi” kapsamında gerçekleştirilen ilk fiilî müdahaleolarak kayda geçti.

Vakfın UCM’den Beklediği Adımlar

Vakfın UCM’ye yaptığı çağrılar üç başlık altında toplandı:

  1. Hind Rajab ve kurtarma ekibinin öldürülmesinin UCM’deki “Filistin Devleti’ndeki durum” dosyasına dâhil edilmesi,
  2. Soruşturmanın 401. Tugay, 52. Tabur ve Vampir İmparatorluğu Birliği’ni kapsayacak şekilde genişletilmesi,
  3. Tespit edilen 24 kişi hakkında uluslararası yakalama emri çıkarılması.

Vakıf ayrıca UCM Savcılığı’na, “sadece komutanları değil, sahadaki emirleri uygulayan alt rütbeli askerleri de” soruşturma kapsamına alma çağrısı yaptı.

Hind Rajab Vakfı, adını aldığı küçük kızın ölümünü yalnızca bir trajedi olarak değil, “cezasızlığa karşı bir uyanış anı”olarak tanımlıyor. Vakıf açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Hind’in öldürülmesi bir halkın ruhunu kırmak için planlanmıştı, ama onun adı küresel adalet hareketini doğurdu. Her dosya, her isim, her mahkeme salonu onun sesini taşımaya devam edecek.”

Hind Rajab Nasıl Öldürülmüştü?

29 Ocak 2024’te, İsrail ordusunun karadan Gazze kentine ilerlediği günlerde, Tel el-Hava semtinde sivil bir araç vuruldu. İlk saldırıdan sonra, Hind Rajab dışında tüm aile üyeleri hayatını kaybetmişti. Hind, yaklaşık üç saat boyunca Filistin Kızılayı ekibiyle telefonda kalmayı başardı; küçük kız defalarca “Çok korkuyorum, beni almaları için birini gönderin,” diye yalvardı. PRCS bölgeye ambulans göndermiş, ancak bu araç da hedef alınarak tamamen yanmış hâlde ve içindeki iki sağlık personeli (Yusuf el-Zeyno ve Ahmed el-Medhun) ölü hâlde bulunmuştu. İsrail birliklerinin bölgeden çekilmesinden on iki gün sonra, küçük kızın cansız bedeni tahrip olmuş araçta bulundu.

Hind Rajab’ın ölümü yalnızca Gazze’deki savaşın değil, uluslararası ceza hukukunun çifte standardının da sembolü hâline geldi. Vakfın Lahey’e sunduğu dosya, bu çifte standarda karşı şimdiye kadarki en kapsamlı delil seti olarak görülüyor. HRF, bu başvurunun “cezasızlık duvarında kalıcı bir çatlak” açacağına inanıyor. UCM Savcılığı’nın önümüzdeki haftalarda başvuruyu “Filistin dosyası” kapsamına alıp almama kararı vermesi bekleniyor.

Gazze’de öldürülen 6 yaşındaki Hind Rajab’ın hikâyesi, sinema perdesinde de yankılandı. Fransız-Tunuslu yönetmen Kaouther Ben Hania’nın yönettiği “The Voice of Hind Rajab” (Hind Rajab’ın Sesi) adlı film, 82. Venedik Film Festivali’nde Gümüş Aslan (Silver Lion) ödülüne layık görüldü. Belgesel-dram türündeki film, Hind Rajab’ın ölümünü ve onunla kurulan son telefon bağlantısını gerçek ses kayıtlarıyla aktarıyor. (P/AA)

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi #0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler