AP’de Yeni Dönem: Çevre Düzenlemeleri Aşırı Sağ Desteğiyle Budandı
Merkez sağ EPP’nin geleneksel müttefiklerini bypass ederek aşırı sağ blokla hareket etmesi, Avrupa Parlamentosu için yeni bir dönemin başlangıcı sayılıyor. Kabul edilen paket, binlerce şirketi çevresel raporlama yükümlülüklerinden muaf tutarak AB’nin yeşil dönüşümünü zayıflatıyor.
Avrupa Parlamentosu’nda merkez partilerin aşırı sağ ile iş birliği yapıp yapamayacağı uzun süredir tartışılıyordu. 13 Kasım’da yapılan kritik oylama ise, bu ihtimalin artık teorik bir tartışma olmaktan çıktığını gösterdi. Oylama, merkez sağ ile aşırı sağ arasında bugüne kadarki en görünür ve sonuç doğuran uzlaşma olarak kayda geçti.
Avrupa’nın en büyük siyasi grubu olan merkez sağ Avrupa Halk Partisi (EPP), bu kez ana akımdaki geleneksel müttefikleri yerine aşırı sağ grupların desteğine yöneldi. Amaç, AB’nin yeşil raporlama yükümlülüklerinde önemli kesintiler öngören tasarıyı geçirmekti. Oylama sonucunda, binlerce şirketi çevresel raporlama kurallarından muaf tutacak düzenlemeler kabul edildi.
Bu hamle, Avrupa siyasetinde yıllardır sürdürülen cordon sanitaire -aşırı sağla kurumsal işbirliğini dışlayan gayriresmî siyasi tecrit stratejisinin fiilen çökmekte olduğunun en somut göstergesi oldu.
Dengeleri Değiştiren ve “Cordon Sanitaire” İlkesini Zayıflatan 2024’teki AP Seçimleri
Haziran 2024’te yapılan Avrupa Parlamentosu seçimleri, düşük katılıma rağmen güç dengelerini sert şekilde değiştirdi ve siyasi yelpazenin diğer kanadındaki partileri endişelendirdi. Yüzde 50,74’lük katılımın izlendiği seçimlerde, aşırı sağ birçok ülkede önemli kazanımlar elde etti:
- Fransa: Marine Le Pen’in partisi yüzde 31,37 oyla açık ara birinci oldu.
- Almanya ve Avusturya: Popülist sağ partiler oylarını dikkat çekici biçimde artırdı.
- Buna karşın merkez parti blokları da oy kaybetmeden varlığını korudu; bu durum, AP’nin yasama süreçlerinde karmaşık ve öngörülemez bir denge yarattı.
Seçim gecesi Alman Sol Parti adayı Carola Rackete, Avrupa genelindeki sağa kayışı şöyle yorumladı: “Bu tarihî sağa kayma beni şoke etti. İtalya, Avusturya ve Fransa’da sağ güçlendi. Her yer karanlık görünüyor.”
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ise merkezin hâlâ çoğunluğa sahip olmasının “Avrupa için hayati önemde” olduğunu vurgularken, aşırı uçların yükselişinin “merkez partilere daha büyük sorumluluk” yüklediğini belirtti.
AP’de “Cordon Sanitaire” İlk Kez Açıktan Delindi
Almanya, Belçika ve Fransa’nın ulusal siyasetinde olduğu gibi Avrupa Parlamentosu bünyesindeki merkez ve sol partiler, aşırı sağla kesin bir mesafe koyarak onları yasama süreçlerinden dışarıda tutmayı hedefliyordu. Ancak 13 Kasım’daki oylama, bu stratejinin artık pratikte uygulanamadığını gösteren en net örnek oldu.
Aşırı sağcı Patriots ittifakı oylamadan sonra şu açıklamayı yaptı: “İlk kez sözde sağlık kordonu bir yasama oylamasında kırıldı.” Sol gruplardan S&D üyesi parlamenter René Repasi, oylamayı “Avrupa demokrasisi için kara bir gün” olarak tanımlayarak şu uyarıda bulundu: “Bir tabuyu ihlal ediyoruz ve bunun sonuçları öngörülemez.”
Yeşiller’in müzakerecisi Kira Marie Peter-Hansen ise EPP’nin haftalar boyunca merkez partilerle iş birliğini reddedip aşırı sağla uyumlu hareket etmesini şöyle eleştirdi: “Bu tercih, gelecekte Avrupa yanlısı çözümler üretilmesini daha da zorlaştıracak.”
EPP, Renew Europe, S&D ve Yeşiller tarafından yıllardır sürdürülen -her ne kadar son dönemde pratikte zorlanan- bu tecrit tutumunun çöküşü, Avrupa siyasetinde yeni bir dönem başladığını işaret ediyor.
AB’nin “Basitleştirme” Paketi: Çevre Düzenlemelerinde Geri Adım
13 Kasım’da kabul edilen düzenleme, Ursula von der Leyen’in ikinci dönemindeki ilk büyük siyasi hamlesi olan AB’nin “omnibus” basitleştirme paketinin merkezinde yer alıyor. Paket, AB şirketlerinin küresel rekabet gücünü artırmak için “gereksiz bürokrasiyi azaltma” iddiasıyla hazırlanmıştı. Ancak bu sadeleştirme hedefi, iklim politikalarında kapsamlı geri adımlar anlamına geliyor.
Kabul edilen değişikliklere göre sürdürülebilirlik raporu hazırlama yükümlülüğüne tabi şirketler için eşikler yükseltildi; yani çok daha az sayıda şirket çevresel etkilerine dair ayrıntılı rapor yazacak. Tedarik zincirine ilişkin şeffaflık kuralları yumuşatıldı. Şirketler için zorunlu iklim geçiş planları kaldırıldı.
Tasarıya verilen destek dikkat çekiciydi:
- Aşırı sağ gruplar: Patriots ve Europe of Sovereign Nations
- Sağ grup ECR
- EPP
- Renew Europe’tan 17, S&D’den 15 milletvekili kendi parti çizgilerini terk ederek sağcı versiyonu destekledi
- Almanya’nın FDP’si ve Hollanda’nın VVD’si de tasarıdan yana oy kullandı
Oylama sonucunda şu aritmetik ortaya çıktı: 382 kabul oyu, 249 ret oyu ve çekimser kalan 13 parlamenter. Parlamento şimdi AB Konseyi ve Komisyon ile nihai tutum oluşturmak için müzakerelere başlayacak.
Avrupa’da Siyasi Tecritin Haritası
Cordon sanitaire yalnızca Avrupa Parlamentosu özelinde değil, birçok ülkenin ulusal siyasetinde de uzun yıllardır uygulanan bir stratejiydi. Tarihsel olarak bu politika, Fransa’da Ulusal Birlik Partisi’ne, Macaristan’da Viktor Orbán’ın Fidesz Partisi’ne ve İtalya’da Matteo Salvini’nin Lega Partisi’ne mensup milletvekillerinin parlamentodaki iktidar rollerinden uzak tutulmasında etkili olmuştu. Ancak son yıllarda bu strateji Avrupa genelinde hızla aşınıyor.
Ocak 2025’te Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) tarafından gelen ve göç politikalarını sertleştiren önergesi, Hür Demokrat Parti (FDP) ve aşırı sağ parti Almanya İçin Alternatif’in (AfD) desteğiyle kabul edildi. Bu, Almanya’da tecrit ilkesinin ilk kez açıkça ihlal edilmesi anlamına geliyordu. Belçika‘da ise 2024’ün sonuna gelindiğinde aşırı sağla olan mesafeyi korumaya yönelik çizginin giderek eridiği görülüyor: Özellikle belediye yönetimlerinde aşırı sağ partilerle koalisyon kurma eğilimi bu süreci hızlandırmış durumda.
Cordon sanitaire tutumunun baskın olduğu bir diğer ülke olan Fransa’da ise Ekim 2025’te Marine Le Pen’in liderlik ettiği aşırı sağ parti Ulusal Birlik’in (RN) hazırladığı bir metnin Ulusal Meclis oylamasından geçmesi, yıllardır simgesel düzeyde sürdürülen siyasi tecritin kırıldığı en görünür eşik oldu. Uzmanlara göre bu örnekler, Avrupa genelinde aşırı sağın artık yalnızca toplumsal muhalefetin değil, doğrudan yasa yapım süreçlerinin bir parçası hâline geldiğini gösteriyor. (P)