'Gazze Şeridi'

Ateşkes Görüşmelerinde Kritik Nokta: Ateşkesin Bedeli Gazzelilerin Göçü mü?

ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Netanyahu, ateşkes görüşmeleri için Beyaz Saray'da buluştu. Görüşmede gündeme gelen "İnsani Şehir" adı altında 600 bin Filistinliyi Rafah’ın yıkıntılarına yerleştirme planı uluslararası hukukçuları alarma geçirdi. 

Fotoğraf: Joshua Skoff/Shutterstock

ABD Başkanı Donald Trump, 7 Temmuz’da İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ile Beyaz Saray’da yaptığı görüşmede Gazze Şeridi’nde 21 aydır süren savaşın sona erdirilmesine yönelik ateşkes planları konu edildi. Beyaz Saray’da gazetecilere yaptığı açıklamada Trump, “Ateşkes istiyorlar. Görüşmek istiyorlar ve o ateşkesi sağlamak istiyorlar,” ifadelerini kullanırken, Hamas’ın da 21 aydır süren çatışmaları sonlandırmaya istekli olduğunu düşündüğünü belirtti. Trump, bir gazetecinin Gazze’deki barış anlaşmasını engelleyen unsurun ne olduğunu sorması üzerine, “Ben bir engel olduğunu düşünmüyorum. Bence her şey çok iyi ilerliyor,” değerlendirmesinde bulundu.

Netanyahu Hükûmetinin Gazzelileri Göç Ettirme Planı

İki lider de Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilerin başka bölgelere yerleştirilmesi konusundaki tasarılarla ilgili soruları yanıtladı. Trump, İsrail’in komşu ülkelerle iş birliği içinde olduğunu ve bu ülkelerin Filistinlilerin yer değiştirmesine destek verdiğini söyledi. Netanyahu ise şöyle konuştu: “İnsanlar kalmak istiyorsa kalabilir, ama ayrılmak istiyorlarsa ayrılabilmeliler.”

Netanyahu’nun bu sözleri, daha önce Filistin yönetimi tarafından reddedilen ve uluslararası hukuka aykırı olduğu belirtilen “göç ettirme” planlarına açık bir referans niteliği taşıyor. Ayrıca Netanyahu, İsrail’in Gazze Şeridi üzerinde “her zaman” güvenlik kontrolünü elinde tutacağını da vurgulayarak, bölgenin Filistin devletinin yönetimine devredilmesine dair beklentileri zayıflattı ve bu konuda yapılan eleştirileri umursamadıklarını söyledi.

“İnsani Şehir” Planı: Enkaza Çevrilen Refah’ın Üzerine 600 Bin Kişilik Kamp

İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, dün yaptığı açıklamada İsrail ordusuna, Gazze’deki tüm sivil nüfusu Refah’ın yıkıntıları üzerine kurulacak bir “insani şehir” alanına yerleştirme planı hazırlamaları talimatını verdiğini söyledi. Katz, bu kampa girişte Filistinlilerin güvenlik taramasından geçirileceğini ve bir kez girdiklerinde kampı terk etmelerine izin verilmeyeceğini belirtti.

Katz’ın açıklamasına göre, ilk aşamada çoğunluğu el-Mevasi bölgesinden olmak üzere 600.000 Filistinli yeni bölgeye taşınacak. Uzun vadede ise Gazze Şeridi’nin tüm nüfusunun bu alana yerleştirilmesi hedefleniyor. İsrail bu alanın güvenliğini sağlayacak ancak iç yönetimi ve yardım dağıtımını uluslararası ortaklara bırakacak. Bu plan, Savunma Bakanlığı Genel Direktörü ve eski Genelkurmay Başkan Yardımcısı Amir Baram tarafından koordine ediliyor. Katz ayrıca, bu “şehir”in inşasına şu an müzakere edilen 60 günlük ateşkes sürecinde başlanabileceğini ifade etti.

Nisan 2025’te Gazze’nin güney ucunda bulunan Refah şehrindeki binaların yüzde 90’ı yıkıldığı ve altyapının tamamen çöktüğü haberlere yansımıştı: Aynı dönemde İsrail ordusunun, Mısır sınırındaki bu şehri ve çevresini tampon bölgeye çevirme planı yaptığı belirtilmişti.

Uluslararası Hukuk Uzmanları: “Bu Bir İnsanlığa Karşı Suç Planıdır”

The Guardian’a konuşan İsrailli insan hakları avukatı Michael Sfard, Katz’ın planının açık bir şekilde “insanlığa karşı suç” anlamına geldiğini söyledi. Sfard, planın amacının Filistinlilerin Gazze’nin güney ucunda toplanması ve ardından bölge dışına çıkarılması olduğunu belirtti: “Bu gönüllü değil, çünkü insanlar üzerinde çok fazla zorlayıcı unsur var. İnsanları kendi yurtlarından çıkarmak savaş bağlamında bir savaş suçudur. Bu çapta yapıldığında insanlığa karşı suç olur.”

Yine The Guardian’a konuşan Holokost tarihçisi Prof. Amos Goldberg ise Katz’ın planını insani ihtiyaçların karşılanmasını gözetmeyen bir tasarı olarak değerlendirdi:

“Bu plan ne insani ne de bir şehir. Şehir, çalışabileceğiniz, para kazanabileceğiniz, sosyal bağlar kurabileceğiniz, özgürce hareket edebileceğiniz bir yerdir. Hastaneleri, okulları, üniversiteleri, ofisleri olur. Onların aklındaki bu değil. Bu yaşanabilir bir yer olmayacak, tıpkı şu anki ‘güvenli bölgeler’ gibi yaşanamaz olacak.”

İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir’in ofisi, Katz’ın açıklamalarından sadece birkaç saat önce İsrail Yüksek Mahkemesine yazdığı mektupta, Filistinlilerin zorla yerlerinden edilmesinin veya Gazze içinde bir noktada toplanmasının operasyonun hedefleri arasında olmadığını bildirmişti. Ancak bu beyan, Katz’ın açıklamalarıyla doğrudan çelişiyor.

Haaretz gazetesi, daha önce “Gideon’un Arabaları” adlı operasyon planında sivil nüfusun “yönetilmesi ve sevk edilmesinin” açıkça hedefler arasında olduğunu yazmıştı. İsrail ordusu o dönem bu detayı doğrulamış ancak resmî bir açıklama yapmamıştı.

Ateşkes Görüşmelerinde Son Durum

ABD destekli ateşkes önerisi, Hamas’ın 60 günlük bir ateşkes sürecinde 10 canlı rehineyi ve 18 kişinin naaşını beş aşamada serbest bırakmasını, İsrail’in ise bilinmeyen sayıda Filistinli mahkumu salıvermesini ve Gazze’deki bazı bölgelerden çekilmesini öngörüyor.

Ancak ateşkesin hayata geçirilmesinin önünde hâlâ önemli engeller mevcut. En kritik mesele insani yardımlar: Hamas, halkı göçe zorlamak ve askerî denetim kurma strajesiyle faaliyet göstermekle eleştirilen Gazze İnsani Yardım Vakfının (GHF) çalışmalarının sonlandırılmasını talep ederken, İsrail heyeti bu konuyu görüşmeye yetkili olmadıklarını belirterek reddediyor.

GHF’nin İsrail ve ABD güdümünde faaliyet gösterdiği ifade edilirken, vakfın ilk direktörü Jake Wood, kurum faaliyete başlamadan hemen önce, 25 Mayıs’ta istifa ettmiş buna gerekçe olarak planların, “insanlık, tarafsızlık, ayrım gözetmeme ve bağımsızlık” gibi insani ilkelerle uyuşmadığını göstermişti.

İsrail’in açıkladığı “İnsani Şehir” planı uluslararası hukuk uzmanlarının ve insan hakları savunucularının sert tepkisini çekerken, Trump ve Netanyahu’nun barış ve göç mesajları arasında dikkat çekici bir tezat oluştu. Görüşmeler devam ederken, Gazze halkının geleceği hem diplomatik masalarda hem de savaşın ortasında belirsizliğini koruyor.

Öte yandan Beyaz Saray’ın verdiği bilgilere göre, ABD Başkanı Donald Trump’ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff önümüzdeki günlerde Gazze’deki ateşkes ve Hamas’ın elindeki rehinelerin serbest bırakılması konusundaki dolaylı görüşmelere katılmak üzere bir kez daha Katar’ın başkenti Doha’ya gidecek.

Katar ziyaretinin tarihi henüz bilinmeyen Witkoff, “Nihayet bir barış anlaşması sağlamak için fırsatımız var,” dedi. Times of Israel gazetesinin haberine göre, Trump bu hafta sonunda ateşkes anlaşmasının sağlanmış olmasını umuyor. Geçtiğimiz günlerde Haaretz gazetesi, ABD’nin Gazze’de ateşkes sağlanması karşılığında, İsrail’deki aşırı sağ partilerin tepkisini yumuşatmak için Tel Aviv yönetimine Suriye’de işgal ettiği topraklar için bazı siyasi kazanımlar sunacağı iddia etmişti.

Beyaz Saray Ziyaretine Giderken Netanyahu’ya Hava Sahaları Kapatılmadı

7 Temmuz’daki görüşme için İsrail Başbakanı Netanyahu’nun ABD’ye doğru yolculuk ettiği sırada, Beyaz Saray’ın güvenlik kapıları önünde onlarca protestocu toplandı. Filistin bayrakları sallayan göstericiler, Netanyahu’nun tutuklanması çağrısında bulundu. Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Netanyahu, eski savunma bakanı Yoav Gallant hakkında savaş suçu ve insanlığa karşı suç iddialarıyla Kasım 2024’te tutuklama emri çıkarmıştı. Netanyahu ise yöneltilen suçlamaları ve mahkeme sürecini “antisemitik” olarak nitelendirmişti.

Trump yönetimi ise UCM’ye karşılık olarak dört yargıca yaptırım uygulamış ve bu adımı, “Amerika’ya ya da yakın müttefikimiz İsrail’e yönelik asılsız eylemler” gerekçesiyle savunmuştu. Netanyahu’nun Washington’a ulaşmak için ABD’ye uçarken Hırvatistan, İtalya, Fransa ve Yunanistan gibi bazı Avrupa ülkelerinin hava sahasını kullanması ve bu ülkelerin, tutuklama emrine rağmen geçişine herhangi bir engel koymamış olması ise dikkat çekti. Bu durum, UCM kararlarının ne ölçüde uygulanabilir olduğuna dair yeni tartışmaları da beraberinde getirdi.

Doha’daki müzakerelerin bir haftadan fazla sürebileceğini belirten üst düzey siyasi kaynaklar, müzakerelerde ilerleme sağlanabileceğine inanırken ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Netanyahu’nun tekrar görüşebileceğini düşünüyor. (P)

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler