'Gazze Şeridi'

377 Bin Gazzeli Kayıp: “İnsani Yardım Kılıfıyla Askerî Denetim Sağlanıyor”

Harvard Dataset aracılığıya yayımlanan bir rapor, Gazze’de kurulan yardım merkezlerinin insani yardım için değil askerî amaçla tasarlandığını ortaya koyuyor. Rapora göre yardıma erişim neredeyse imkânsız; nüfusun 1 milyon 850 bine düştüğü Gazze'de 377 bin kişinin akıbeti ise bilinmiyor.

Gazze kentinin kuzeyindeki açlık çeken binlerce Filistinli, gıda kolileri alabilmek için Sudaniyye bölgesindeki Sahil Yolu’nda ABD ve İsrail güdümündeki "Gazze İnsani Yardım Vakfı" kanalıyla kurulan yardım dağıtım merkezlerine akın etti. 17 Haziran 2025. Fotoğraf: Saeed M. M. T. Jaras - Anadolu Ajansı.

İsrail’deki Ben Gurion Üniversitesi Sosyoloji ve Antropoloji Bölümünde öğretim üyeliği yapan ekoloji araştırmacısı Doç. Dr. Yaakov Garb tarafından yayımlanan yeni bir rapor, Gazze’deki sözde yardım merkezlerinin insani yardımdan çok askerî kontrol amacıyla kurulduğunu ortaya koyuyor. Güncel nüfus tahminlerine de yer veren rapordaki bilgilerden yaklaşık 377 bin Gazzelinin akıbetinin bilinmediği anlaşılıyor.

3 Haziran’da Harvard Dataverse platformu üzerinden erişime açılan çalışmada, İsrail’in ve Amerikan desteğiyle kurulan Gazze İnsani Yardım Vakfına (GHF) ait beş yardım dağıtım merkezi ayrıntılı şekilde inceleniyor. Uydu görüntülerine dayanan mekânsal analizler, merkezlerin mimarisinden yer seçimlerine kadar her unsurun, yardım değil denetim amacıyla tasarlandığını ortaya koyuyor.

“GHF Merkezlerinin Amacı Yardım Değil, Askerî Denetim”

Raporun odağındaki yardım merkezleri, Haziran 2025 itibarıyla faaliyete geçirilen GHF tarafından kuruldu. Tartışılan bir kurum olan GHF, ne Birleşmiş Milletlere bağlı ne de uluslararası tanınırlığı olan bir yardım kuruluşu. Aksine, rapora göre, bu yapı İsrail’in insani yardım alanında bağımsız aktörleri saf dışı bırakmak için oluşturduğu “yarı resmî” bir kılıf.

GHF merkezleri, Mart 2025’te İsrail ile Hamas arasındaki ateşkesin sona ermesinin ardından, Gazze’de insani krizin zirve yaptığı dönemde inşa edilmeye başlandı. O dönemde Birleşmiş Milletler ve diğer yardım kuruluşları, güvenlik gerekçesiyle Gazze’ye yardım ulaştıramazken, İsrail hükûmeti uluslararası baskıları savuşturmak ve iç politikada “Yardım vermiyoruz,” imajını sürdürmek için kendi kontrolünde bir yardım modeli geliştirdi. Rapora göre Bu yeni modelin ana unsurları:

  • Yardım noktalarının tamamen İsrail ordusunun kontrol ettiği tampon bölgelerde konumlandırılması,
  • Yardım dağıtımının özel ABD’li güvenlik şirketleri tarafından yapılması,
  • Yardımın yalnızca “önceden kontrol edilen” sivillere, küçük miktarlarda ve sürekli dönüşümlü olarak verilmesi.

Uydu Görüntülerine Göre “Ölüm Koridoru” Mimarisi Söz Konusu

Garb’ın çalışması, bu merkezlerin beşinin de aynı mimari plana göre inşa edildiğini ve her birinin İsrail askerî üslerinin hemen yanında yer aldığını gösteriyor. Uydu görüntülerinde her kampın:

  • Yüksek güvenlikli çitlerle çevrili,
  • Tek giriş ve çıkışı olan,
  • İçinde barınak, tuvalet, su veya gölgelik gibi hiçbir insani altyapının bulunmadığı,
  • Ziyaretçilerin sabit bir hat boyunca ilerlemek zorunda bırakıldığı,
  • Gözetleme kuleleri ve müdahale noktalarıyla çevrili olduğu görülüyor.

Bu düzenek, askerî terminolojide “fatal funnel” (ölüm koridoru) olarak bilinen bir yapı oluşturuyor. Rapora göre bu tarz tasarımlar, kalabalıkları baskı altına almak ve gerektiğinde kontrol altında şiddetle müdahale etmek amacıyla geliştirilmiş.

Rapordaki 4 no’lu figür: Tipik bir GHF merkezinin iç yapısı. Kaynak: Yakoov Garb.

Gazze’nin Güncel Nüfusa ve Yardıma Erişim Sorunları

GHF merkezlerinin tamamı, İsrail’in ilan ettiği “girilmez tampon bölgeler” içinde yer alıyor. Özellikle Gazze Şehri’nde kalan 1 milyon kişinin, bu merkezlere ulaşması coğrafi olarak neredeyse imkânsız. Güneydeki Morag ve Netzarim koridorları, büyük nüfus kümelerini fiziksel olarak izole etmiş durumda.

Raporda en çarpıcı verilerden biri, 7 Ekim 2023’ten bu yana yüz binlerce insanın akıbetinin hâlâ bilinmediği yönünde. Bu kişilerin ölü, yerinden edilmiş ya da kayıt dışı kaldığı düşünülüyor. İsrail Savunma Kuvvetleri kaynaklarına dayanan tahminlere göre rapor Gazze’de kalan üç nüfus bölgesi (Gazze Şehri’nde 1 milyon, Mevasi’de 500 bin ve Orta Gazze’de 350 bin) toplam 1,85 milyon kişiyi barındırıyor. Bu IDF verileri, Gazze’nin savaş öncesi nüfusu 2,227 milyondu, bu da tahmini 377.000 Filistinlinin kayıp olduğu anlamına geliyor. Gazze Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan verilere göre yaklaşık 55 bin kişinin öldüğü biliniyor(du).

Toplamda 1,85 milyon insanın yardımlara erişimi teorik olarak mümkün görünse de rapor, insanların yardım merkezlerine ulaşmak için yıkıntılar arasında kilometrelerce yürümek zorunda kaldığını ve yardım kutularını (15 kg civarında) aynı şekilde geri taşımak zorunda olduğunu vurguluyor. Bu durumun özellikle yaşlılar, kadınlar ve çocuklar açısından neredeyse imkânsız olduğu belirtiliyor.

“GHF Merkezleri Uluslararası Hukuku İhlal Ediyor”

Rapora göre, İsrail’in GHF üzerinden yürüttüğü bu yardım dağıtım modeli, Dördüncü Cenevre Sözleşmesi’ni ihlal ediyor. Bu sözleşmeye göre bir işgalci güç;

  1. Yardımı tarafsız ve bağımsız kuruluşlar aracılığıyla ulaştırmakla yükümlü,
  2. Sivil halkın temel ihtiyaçlarını karşılamaktan sorumludur.

Ancak İsrail’in tercih ettiği sistemde ne tarafsızlık var, ne de sivillerin güvenliği esas alınmış. Garb, “Bu merkezlerin varlığı, yardım götürmekten çok kontrol etmekle ilgili,” tespitini yapıyor. Nitekim yardımın kademeli, küçük dozlarla ve sürekli tekrar gelmeyi gerektirecek şekilde planlanması, halkın düzenli olarak riskli bölgelere gitmesini zorunlu kılıyor. Bu da tekrar tekrar askerî temas ihtimali, kargaşa ve hatta ateş açma riskini doğuruyor.

Rapordaki 2 no’lu figür: Şekil 2: En yakın yardım merkezine olan (mile göre) düz hat mesafesi. Kaynak: Yakoov Garb.

“GHF, İnsani Yardım Görünümlü Stratejik Bir Araç”

Garb, bu merkezlerin asıl amacının sivilleri belirli bölgelere yönlendirmek, gözlemlemek, nüfusu parçalayarak yönetmek ve nihayetinde zorla yer değiştirmeleri kolaylaştırmak olduğunu öne sürüyor. Merkezlerin dördü, İsrail’in “Filistinlilerin toplanacağı güvenli alan” olarak tanımladığı Morag koridorunun güneyinde bulunuyor. Bu durum, gelecekteki nüfus hareketlerinin askerî planlamaya göre yönlendirileceği iddialarını güçlendiriyor.

Raporun sunduğu veriler ve analizler, Gazze’de insani yardım adı altında uygulamaya konan sistemin aslında askerî mantıkla işleyen, sivillerin güvenliğini tehlikeye atan ve uluslararası hukuka aykırı bir yapı olduğunu güçlü biçimde ortaya koyuyor. Raporun yazarı Yakoov Garb şu tarifi yapıyor: “Bu yapı, yardım getirmiyor; halkı tehlikeye, kontrol altına ve baskıya itiyor.”

GHF faaliyete geçtiğinden bu yana Gazze’deki Birleşmiş Milletler sistemini baypas ederek yeni bir denetim rejimi kurmakla eleştiriliyor. Birleşmiş Milletler, uluslararası hukuk uzmanları ve sivil kuruluşlar vakfın faaliyetlerinden dolayı endişeli. Vakıfın eski genel direktörü Jake Wood, kurum faaliyete başlamadan hemen önce, 25 Mayıs’ta istifa ettmiş buna gerekçe olarak planların, “insanlık, tarafsızlık, ayrım gözetmeme ve bağımsızlık” gibi insani ilkelerle uyuşmadığını göstermişti. (P)

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler