'Microsoft'

Microsoft, İsrail Ordusuna Yapay Zekâ ve Bulut Kısıtlaması Getirdi

ABD merkezli teknoloji şirketi Microsoft, bulut hizmetlerinin Gazze ve Batı Şeria’daki Filistinli sivillerin gözetiminde kullanıldığına dair kanıtların bulunmasının ardından, İsrail Savunma Bakanlığına sağlanan bazı hizmetleri durdurduğunu ve devre dışı bıraktığını açıkladı.

Fotoğraf: Anadolu Images | Değişiklikler: Perspektif

ABD merkezli teknoloji devi Microsoft’un, İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği soykırımdaki rolüyle ilgili eleştiriler artıyor. Geçtiğimiz aylarda şirketin, İsrail ordusu için milyonlarca Filistinliye ait telefon konuşmalarını depolayabileceği özel bir bulut sistemi geliştirdiği ortaya çıkmıştı.

Tepkilerin ardından Microsoft Başkan Yardımcısı Brad Smith, şirket çalışanlarına gönderdiği yazıda, “Microsoft’un İsrail Savunma Bakanlığı bünyesindeki bir birime sağladığı bir dizi hizmeti durdurduğunu ve devre dışı bıraktığını size bildirmek isterim.” açıklamasında bulundu.

The Guardian’da 6 Ağustos’ta yayımlanan bir haberde, İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF) Gazze ve Batı Şeria’daki Filistinli sivillere yönelik kitlesel gözetim yoluyla elde edilen telefon görüşmesi verilerini depolamak için Microsoft’un bulut platformu Azure’u kullandığına ilişkin iddialar yer almıştı. Smith, bu iddialar üzerine inceleme başlattıklarını belirtti.

Devam eden incelemeler kapsamında The Guardian’ın haberinde yer alan bazı unsurları destekleyen kanıtlara ulaştıklarını kaydeden Smith, “Bu kanıtlar, İsrail Savunma Bakanlığının Hollanda’daki Azure depolama kapasitesini ve yapay zeka hizmetlerini kullanmasıyla ilgili bilgileri içeriyor.” ifadesini kullandı.

“Her Şirket Gibi Hangi Ürünü Satacağımıza Biz Karar Veririz”

Smith, bu nedenle Microsoft’un bazı bulut depolama ve yapay zeka hizmetleri ile teknolojilerinin kullanımı dahil olmak üzere İsrail Savunma Bakanlığının belirli aboneliklerini ve hizmetlerini durdurma ve devre dışı bırakma kararını Bakanlığa bildirdiklerini aktardı. Bu durumun Microsoft’un İsrail ve Orta Doğu’daki diğer ülkelerin siber güvenliğini korumak için sürdürdüğü önemli çalışmaları etkilemediğini belirten Smith, incelemelerinin devam ettiğini kaydetti.

Smith, sivillerin toplu olarak izlenmesini kolaylaştırmak için teknolojiler sunmadıklarını vurgulayarak, Microsoft’un standart hizmet şartlarının da şirket teknolojilerinin kitlesel gözetim amacıyla kullanılmasına izin vermediğini belirtti.

Smith, ayrıca şirketin müşterilerinin gizlilik haklarına saygı duyduğunu ve bunları koruduğunu ifade etti. Microsoft’un bir hükûmet veya ülke olmadığını kaydeden Smith, “Biz bir şirketiz. Her şirket gibi müşterilerimize hangi ürün ve hizmetleri sunacağımıza biz karar veririz.” dedi.

The Guardian Araştırmasında Microsoft’la İlgili Ne Tespit Edilmişti?

6 Ağustos’ta The Guardian’da yayımlanan bir makalede ABD merkezli teknoloji devi Microsoft’un, İsrail ordusu için milyonlarca Filistinliye ait telefon konuşmalarını depolayabilecekleri özel bir bulut sistemi geliştirdiği ifade edilmişti. “Azure” platformunun bu özelleştirilmiş versiyonu, işgal altındaki Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nde yaşayan sivillerin mahrem iletişimlerini hedef alıyordu. The Guardian, +972 Magazine ve Local Call’un ortak yürüttüğü bu araştırmaya göre, 2022’de faaliyete geçen bulut tabanlı sistem sayesinde İsrail askerî istihbarat birimi “Unit 8200” her gün milyonlarca telefon görüşmesini uzun süreli olarak depoladı. Elde edilen bilgiler, bu veri tabanının yalnızca pasif bir depolama alanı olmadığını, aynı zamanda İsrail ordusunun son yıllarda Gazze ve Batı Şeria’da gerçekleştirdiği ölümcül hava ve kara saldırılarında istihbarat kaynağı olarak kullanıldığını da ortaya koydu.

The Guardian’a Microsoft’tan sızdırılan belgeler ile 11 Microsoft çalışanı ve İsrail istihbarat kaynağıyla yapılan kapsamlı görüşmelerle ortaya konulan araştırma, İsrail istihbaratıyla Microsoft arasındaki iş birliğini böylece açık bir şekilde ortaya koydu. Bu iş birliği sayesinde İsrail istihbaratı saatte bir milyon telefon görüşmesini Azure bulut platformunda depolayabilecek kapasiteye ulaşmıştı. Bu sistem, tek bir nüfus grubuna ait dünyanın en kapsamlı ve en mahrem gözetim veri setlerinden biri olarak tanımlanıyordu.

Microsoft-İsrail Ordusu İş Birliğinde Neler Var?

The Guardian’ın ulaştığı belgelere göre, 2025 Temmuz ayı itibarıyla İsrail ordusuna ait 11 bin 500 terabaytlık veri, ağırlıklı olarak Microsoft’un Hollanda’daki sunucularında, bir kısmı ise İrlanda ve İsrail’de depolanıyor. Bu verilerin aktüel olarak yaklaşık 200 milyon saatlik telefon görüşmesine karşılık geldiği tahmin ediliyor. Verilerin tamamının doğrudan Unit 8200’e ait olup olmadığı kesin olmasa da, Microsoft’un daha önce İsrail ordusuna bağlı onlarca farklı birimle bulut bilişim alanında iş birliği yaptığı ve şirketin İsrail’deki büyük askerî altyapılarda da izi olduğu belirtiliyordu.

Bu yönüyle Microsoft, İsrail’in neredeyse her Filistinli hakkında potansiyel olarak suç unsuru sayılabilecek bilgiler toplamasına olanak sağladı. Toplanan veriler tutuklama, idari gözaltı ya da ölüm kararlarını haklı çıkarmak gibi pek çok amaçla kullanıldı.

Microsoft’un 2023 yılına ait iç belgelerine göre, İsrail askerî istihbarat birimi Unit 8200 ile yürütülen iş birliğinin şirkete beş yıl içinde yüz milyonlarca dolar kazandırması bekleniyordu. Belgelerde, İsrail’in bu süreçte Microsoft sunucularında depoladığı veri miktarını on kat artırmayı planladığı da yer alıyordu.

“Microsoft Filistinlileri Nasıl Öldürüyor?”

The Guardian haberinden sonra Microsoft’un İsrail ordusuna bulut teknolojisi ve yapay zekâ hizmeti sağladığının ortaya çıkması, şirketin hem kamuoyu hem de kendi çalışanları tarafından sert şekilde eleştirilmesine yol açmıştı. Microsoft’un mayıs ayındaki yıllık konferansında bir yazılım mühendisi, şirket CEO’su Satya Nadella’nın konuşmasını keserek, “Microsoft Filistinlileri nasıl öldürüyor? İsrail’in savaş suçlarının Azure’la nasıl işlendiğini de anlatsana!” diye bağırmıştı.

Başka bir Microsoft çalışanı, şirketin İsrail ordusuna sağladığı yapay zekâ ve bulut hizmetleri aracılığıyla Filistin’de işlenen soykırıma nasıl doğrudan katkı sunduğunu bir e-posta ile ifşa etmişti.

Artan eleştiriler karşısında temmuz ayında toplamda 80 milyon dolar değerinde hisseye sahip olan Microsoft’un 60 yatırımcısı şirkete başvurmuştu. Yatırımcılar, “soykırım ve diğer uluslararası suçlara ortaklıkla ilgili ciddi iddialar karşısında” yapay zekâ araçlarını kötüye kullanan müşterilere yönelik izleme ve denetim mekanizmalarının gözden geçirilmesini talep etmişti.

Baskıların artması üzerine Microsoft, İsrail Savunma Bakanlığı’na yapılan satışların insan hakları ihlallerine yol açıp açmadığını incelemeye başlamış, fakat sonunda İsrail ordusunun Azure hizmetlerini “Gazze’deki çatışmada insanlara zarar vermek” için kullandığına dair hiçbir kanıt bulunmadığını belirterek, şirketin desteğinin “Gazze’deki sivillerin mahremiyet ve diğer haklarını ihlal etmediğini” öne sürmüştü.

Microsoft’ta Ne Değişti?

Gelinen aşamada 25 Eylül’de şirketin başkan yardımcısı Brad Smith’in yaptığı açıklama, artan kamuoyu baskısının bir sonucu olarak da görülüyor. Smith açıklamasında The Guardian’ın iddialarını incelediklerini, bunun sonucunda sivillerin kitlesel gözetimini kolaylaştıracak teknoloji sağlamayacaklarını açıkladı. “İncelememiz sürmekle birlikte, The Guardian’ın haberini destekleyen unsurlara dair kanıtlar bulduk.” diyen Smith, bu kanıtlar arasında, Hollanda’daki Azure depolama kapasitesi kullanımı ve yapay zekâ hizmetleriyle ilgili bilgiler de olduğunu söyleyerek The Guardian’a teşekkür etti.

Birleşmiş Milletler Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese, 2025 Haziran’ında sunduğu “İşgal Ekonomisinden Soykırım Ekonomisine” başlıklı raporunda, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarını sadece askerî değil, aynı zamanda ekonomik bir düzen olarak tanımlamıştı. Rapora göre, İsrail’in Filistinlilere dair gözetim, yerinden etme ve yok etme politikaları başta teknoloji şirketlerinin aktif desteğiyle yürütülüyor. Bu bağlamda Albanese, bu şirketlerin yalnızca destekçi değil, insanlığa karşı suçların faili hâline geldiğini belirtmiş ve devletleri bu “soykırım ekonomisinden” tüm ilişkilerini kesmeye çağırmıştı. (AA/P)

admin

Lisans eğitimini Münster Üniversitesinde Sosyoloji ve Siyaset Bilimi bölümlerinde çift anadal olarak tamamlayan Kandemir, Duisburg-Essen Üniversitesinde sosyoloji yüksek lisans eğitimini sürdürmektedir. Ağırlıklı çalışma alanları göç sosyolojisi ve ulusaşırı Türk toplulukları olan Kandemir Perspektif dergisi editörüdür.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler