'Dosya: "Anaokulunda Müslüman Çocuklar"'

Fransa’da Anaokullarında Müslüman Çocuklar

Okul öncesi eğitim, çocuğun sosyalleşmesinde, dilsel ve bilişsel gelişiminde çok önemli bir rol oynadığı kadar manevi gelişiminde de etkide bulunur. Fransa’da yaşayan Müslüman çocuklar gittikleri anaokullarında eğitimlerini sürdürürken dil, din ve kültür farklılığından ötürü çeşitli sorunlarla karşılaşabiliyor.

Fotoğraf: Elena Chevalier / Shutterstock.com

Fransa’da anaokullarında Müslüman çocuklar, ülkede uzun tartışma konularından biri. Fransa, Avrupa ülkeleri arasında okul öncesi eğitimin en uzun süre verildiği ve anaokulunda okullaşma oranının en üst düzeyde olduğu ülkelerden birisidir. Fransa’da anaokulları bir bakım yeri ya da çocuk bahçesi değil; kendine özgü programı, içeriği ve öğretim yöntemleri olan bir okuldur. Bu çerçevede anaokulu sürecinde çocuğun edinmesi gereken beceriler vardır.

Anaokulları bulundukları mahallenin veya köyün belediyesine bağlıdır. Öğretmenleri ilkokul öğretmenliği sınavından geçmiş ve devlet tarafından atanmış memurlardır. Eğitim haftada 24 saat verilir. Pazartesi, Salı, Perşembe ve Cuma günleri tam gün, Çarşamba günleri ise sadece sabah okula gidilir.

Fransa’da anaokulu eğitimi küçük, orta ve büyük olmak üzere 3 seviyeden oluşur. Küçük ve orta seviye ilk öğrenimler düzeyini, büyük seviye ise okuma yazma öğretimi çerçevesinde önemli bir rolü olan hazırlık ve temel öğrenimler düzeyini oluşturur. Bu süreç, çocuğun birinci sınıfta okuma yazmayı öğrenmesine zemin hazırlar.

Müslüman Kız Çocuklarının Anaokuluna Gönderilmediği İddiası

2019 yılından beri Avrupa’nın en erken zorunlu eğitim yaşına sahip Fransa’da anaokuluna 3 yaşında başlanır; 3 yıllık eğitim sonucu 6 yaşında ilkokula devam edilir. Ebeveynlerin çalışması gibi nedenlerden dolayı çocuklarını 2 yaşında anaokuluna yazdırmak isteyen aileler okula başvuruda bulunur ve şartlara göre 2 yaşındaki çocuk da anaokuluna kaydedilebilir.

Bugün Fransa’da yaklaşık 2,5 milyon çocuk anaokulunda eğitim alıyor. 2019 öncesi zorunlu eğitim 6 yaşta başlarken, 2019 yılında okullaşma yaşının 6’dan 3’e düşürülmesi tartışıldı. 3 yaşındaki çocukların okullaşma oranı Fransa’da yüzde 97,2 iken, bunun yüzde 100 olmasını hedefleyen hükûmet yeni yasa çalışmaları başlattı. 2019 yılından yürürlüğe giren Blanquer Yasasına göre çocuklara 3 yaşından itibaren okullaşma zorunluluğu geldi. Buna göre aileler çocuklarını ya anaokuluna göndermeli ya da evden eğitim vermeliler. Evden eğitim sağlamayı tercih ederlerse bunu belediyelere bildirmeyi ve sıkı denetim altına alınmayı kabul etmeliler. Blanquer Yasasının dil öğreniminde eşitsizliği ortadan kaldırmak için yürürlüğe girdiği belirtilmişti. Birkaç ay sonra Fransa Eğitim Bakanı Jean-Michel Blanquer, yasayı bir de radikalleşmeden dolayı okula geç gönderilen kız çocuklarını düşünerek tasarladıklarını ifade etmişti.

Nitekim Blanquer, Ağustos 2019 tarihinde katıldığı bir televizyon programında bazı ailelerin 3 yaşındaki kız çocuklarını okula göndermediklerini dile getirmiş ve tepkileri üzerine çekmişti. Blanquer, bazı kesimlerin İslami radikalleşmeden dolayı kız çocuklarını okula mümkün olduğunca geç gönderdiklerini belirterek anaokuluna gitmeyen kız çocuğu sayısının erkek çocuklardan daha fazla olduğunu iddia etti. Resmî rakamlara bakıldığında ise durumun tam tersi olduğu, anaokullarında erkekten çok kız çocuklarının bulunduğu görülüyor.

Peki Müslüman ailelerin çocuklarını okula göndermeyerek Eğitim Bakanlığını boykot ettiği bir dönem oldu mu? Evet. 2014 yılında Fransa’da “Eşitliğin ABCD’si” dersi adı altında cinsiyet farklılıklarının tamamen göz ardı edileceği ve her türlü cinsel yönelimin “normal” olarak sunulacağı iddiaları velilerin tepkisini çekmişti. Ocak ayında sosyal medya ve SMS’ler üzerinden örgütlenen veliler, dersin uygulandığı pilot okullarda okuyan çocuklarını okula göndermemişlerdi. 2014 yılında 275 pilot okulda uygulanan “Eşitliğin ABCD’si” uygulaması çeşitli kesimlerden gelen yoğun tepkiler yüzünden devam etmedi.

“Çocuğuma Geri Zekâlı Yaftası Konmak İstendi”

Anaokulu kendine özgü temel bir programı olan, çocuğun yazılı ve sözlü dilin nasıl işlediğini ve neye yaradığını keşfettiği dönemdir. Bu süreçte özellikle ilk yıllarda en çok üzerinde durulan, dil yeteneğinin gelişimidir. Bu dönemde yapılan aktiviteler ve oynanan oyunların içeriği ve bunlar esnasında kullanılan dilin niteliği büyük önem taşır.

Fransız anaokullarına giden göçmen kökenli Müslüman çocukları dil konusunda iki ana gruba ayırabiliriz: Kuzey Afrika kökenli çocukların çoğu Fransızcayı evde öğreniyor, anaokuluna geldiklerinde dille alakalı bir sorun yaşamıyorlar. Türk kökenli çocuklarda ise durum farklılaşıyor. Fransızca bilmeyen ebeveynlerden veya anne-babadan birinin Fransızcası olmayan ailelerde büyüyen Türk çocukları Fransızcayı anaokulunda keşfediyor. Bunun yanı sıra ebeveyn Fransızca bilse bile evde konuşmayı tercih etmiyor veya çocuk Fransızca öğrenecek kadar dile maruz bırakılmıyor. Dahası çocuğun zaten anaokulunda Fransızca öğreneceğini bilen aileler evde Türkçeye odaklanmayı tercih edebiliyor. Yeni kuşaklarla birlikte Fransızca konuşarak anaokuluna başlayan Türk çocuklarının arttığını görebiliyoruz. Hatta çocuğunun zorluk çekmemesi adına Türkçeyi öğretmeyen ve Fransızcayı önceleyen ailelere de rastlanıyor. Ancak her hâlükârda Fransızca bilmeden anaokuluna başlayan çocukların sayısı oldukça yüksek.

Hapşırınca “Elhamdülillah” Diyen Çocuğa Tepki

3 yaşında anaokuluna başlayıp dilini bilmediği bir okula, öğretmene ve çevreye alışmak elbette kolay bir süreç değil. Öğretmenin tutumu bu durumun kolaylaşmasında etkili. Nitekim Paris’e yakın Seine-et-Marne bölgesinde göçmen yoğunluklu bir mahallede yaşayan Meryem Hanım’ın çocuğunun gittiği anaokulunda, Türk çocukları aralarında sürekli Türkçe konuşmaları sebebiyle bir sonraki yıl farklı sınıflara dağıtılmış.

Bu örnekte çocukların yararına bir davranışta bulunulduğunu görsek de, dil konusundaki sorun her zaman aynı şekilde karşılanmayabiliyor. Bazı öğretmenler olumsuz tutum sergileyebiliyor. Nitekim doğu bölgesinde bulunan Nancy şehrindeki bir anaokulunda, son sınıftaki bir çocuğun hapşırdıktan sonra “Elhamdülillah” demesi üzerine öğretmen tepki göstermiş ve bunu yasaklamıştı.

Daha ciddi sorunlar yaşayan aileler de mevcut. Yine Fransa’nın doğusunda yer alan Mulhouse’da Neslihan Hanım’ın iki dilli anaokuluna başlayan 2 buçuk yaşındaki oğluna, Fransızca bilmediği için öğretmen zekâ geriliği tanısı koymaya çalışmış. Anne defalarca uyarılıp çocuğun bir psikologla görüşmesinde ısrarcı olunmuş. Oğlunu tanıyan ve daha önce de çocuk sahibi olan Neslihan Hanım, kendisine ve oğluna dayatılan durumu kabul etmeyerek sonunda Fransızcayı oğluna bizzat evde öğrettiğini söylüyor. Bunun üzerine çocuğun okulda yaşadığı sorunun son bulduğunu da ekliyor. Neslihan Hanım, öğretmenin hem dil öğretme sorumluluğundan kaçtığı, hem de çocuğu zekâ geriliğiyle itham edip bunun ömür boyu çocuğun dosyasında yer almasına yol açacağını düşünüyor.

Fransa’da Anaokullarında Helal Gıda Mücadelesi

Anaokulunda öğle arasında çocuğunu okuldan alamayan ebeveynler için kantin sistemi mevcut. Kantinde çocuklara sunulan menülere aileler müdahale etmek istese de bazı okullarda bu mümkün olmayabiliyor. Nancy’de okul aile birliği üyesi bir anne, Müslüman çocuklar için kantinde helal yemek tahsis edilmesini, bunun için gerekirse daha pahalı ödemeye hazır olduklarını veya en azından vejetaryen menü oluşturulmasını istemişti. Müslüman ailelerden gelen bu talep olumsuz geri dönüş aldı.  

Olumlu yönde sonuç alan vakalardan biri de Seine-Saint-Denis Bölgesinde bulunan Livry-Gargan şehrindeki bir anaokulunda yaşandı. Bu okulda sabit menü kapsamında etin de dâhil edildiği menü tüm öğrencilere servis ediliyor, çocuklara seçme hakkı verilmiyordu. Müslüman çocukların et yememe tercihinin olması için ebeveynler harekete geçmiş ve CCIF’ten (Fransa İslamofobi İle Mücadele Derneği) aldıkları tavsiyelerle birlikte belediyeyle anlaşmaya varılmış ve çözüm bulunmuştur.

Bu husus ailelerin ve okulların insafına kalmış gibi görünüyor. Bazı ebeveynler haklarını talep etme konusunda başarıya ulaşamasa da hukuken çocuklarının yedikleri üzerinde seçim hakkına sahipler.

Anaokulunda Çalışan Müslüman Yetişkinlere Karşı Irkçı Tutumlar

Fransa’daki anaokullarında sadece çocuklar değil, yetişkinler de sorunlarla karşılaşabiliyor. 2016 yılında görev yaptığı okulun duvarlarına dört kez İslamofobik ve ırkçı yazıların yazılması, Paris’e yakın Fontenay-Sous-Bois’da anaokulu müdür yardımcısı olan Moustafa’nın zor günler geçirmesine sebep oldu. Yazıların gittikçe daha kötü anlamlar ifade etmesine vurgu yapan Moustafa, ilk önce “Arap müdür yardımcısı”, sonrasında ise “Defol git pis Arap” ve son olarak “Terörist Arap” ifadelerinin okul kapılarına ve duvarlarına yazıldığını belirtti. Moustafa durumu belediye başkanına bildirmiş, o da kendisine destek vermiş; hatta durumun polise bildirilmesinde öncü olmuş.

Başka bir vaka ise başörtülü bir Müslüman kadına yapılan ayrımcılık üzerine. Bir anaokuluna çocuklarla mutfak atölyesi düzenlemek için dışarıdan katılmak isteyen aşçı kadından başörtüsünü çıkarması istenmişti. Bunun üzerine atölyesini gerçekleştiremeyen aşçı, CCIF’e başvurmuş ve böyle bir haklarının olup olmadığını sormuştu. CCIF ise anaokulu müdürüne böyle bir müdahalede bulunmanın yasal olmadığını belirtmişti.

Fransa’da Okul Gezilerinde Başörtülü Anneler

Nitekim Fransa’da başörtüsü konusu okul gezilerine katılmak isteyen anneler için de sorun hâline gelmiş durumda. Fransa’da okul gezilerinde refakatçi olan annelerin başörtüsü yıllardır sorun ediliyor. Bu tartışma en son 2018’de tekrar gündeme geldi. Eğitim Bakanı Jean-Michel Blanquer, başörtülü annelerin okul gezilerine katılmasının laikliğe aykırı olduğunu savunarak başörtülü annelere bu yönde izin verilmemesi için direktif verdiğini söyledi. CCIF ise, başörtülü annelerin dinî tarafsızlık kanununa okul dışında tabi olmadığını hatırlattı. Sonraki haftalarda Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron okul tarafından resmî bir görevi olanların başörtülü olamayacağını, ancak annelerin gezilere başörtülü katılmasında bir sorun görmediğini söyleyerek tartışmalara son noktayı koymuştu.

2019 yılında yine bu konuyu gündeme getiren Eğitim Bakanı, katıldığı bir programda yasak olmamasına rağmen okul gezilerine başörtülü annelerin gelmesini uygun bulmadığını belirtti. Aynı yılın temmuz ayında Cumhuriyetçi Senato Üyesi Jacqueline Eustache-Brinio tarafından bir yasa teklifi yapıldı. Bu yasa teklifi, okul gezilerine başörtülü annelerin kabul edilmemesi üzerineydi. 29 Ekim 2019 tarihinde çoğunluğun oyuyla yasa Senato’dan kabul gördü. Ancak yasanın uygulanabilmesi için meclisten geçmesi gerekiyor. Tahminlere göre meclisin olumsuz yönde cevap vermesi bekleniyor.

Yasak olmamasına rağmen refakatçi annelerin başörtülü olması bazı durumlarda ırkçı tepkilerle karşılanıyor. Örneğin Paris yakınlarındaki Creil kasabasında itfaiye merkezine düzenlenen bir okul gezisinde, itfaiye çalışanları veliler arasında başörtülü kadınların olduğunu öne sürerek, öğrencilere itfaiye faaliyetleri hakkında bilgi vermeyi reddetmişti.

 

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#1

*Tüm alanları doldurunuz

  • Sedef Dilara Yılmaz
    2022-04-04 20:03:15

    Merhaba Gülsevim hanım manevi danışmanlık ve rehberlik yüksek lisans öğrencisiyim ve Fransada manevi danışmanlık ile ilgili bir ödevimle alakalı kaynağa ihtiyacım var mail adresinizi bulamadım yardımcı olabilir misiniz?

Son Yüklenenler