'Dosya: "Anaokulunda Müslüman Çocuklar"'

Hollanda’da İslami Anaokulları: Bir Başarı Hikayesi

1848 yılında eğitim özgürlüğünün tanındığı Hollanda’da son 40 senedir devlete bağlı İslami okullar revaçta. Schiedam’da bulunan Ababil İlkokulu Müdürü Kemal Kadı ve Noah Kreşi Müdürü Jorien Desjardijn ile, Hollanda’da İslami okullara dair yasal mevzuatı, bu okulların başarılarını ve zorluklarını konuştuk.

Fotoğraf: Shutterstock.com | Değişiklikler: Perspektif

Hollanda’da İslami anaokulları hakkında konuşmadan önce, ülkedeki okul sistemiyle ilgili bilgi sahibi olmakta fayda var: Hollanda diğer Avrupa ülkelerinden farklı bir ilköğretim sistemine sahip. Hollanda’da anaokulları 1985 yılından beri ilköğretimin bir parçası olmuştur. Eskiden “kleuterschool” olarak adlandırılan anaokulu, bugün Hollanda’da ilkokulun ilk sınıflarını oluşturuyor. Ülkede bu bağlamda, anaokulu ve ilkokulu ayrımı yapılmıyor. Zorunlu eğitimin başlama yaşı Hollanda’da beş. Fakat, çocuklar genelde dört yaşından itibaren sekiz senelik ilköğretim hayatlarına başlıyorlar ve bu eğitim yalnızca “ilkokul” olarak adlandırılıyor. Sekiz sene süren ilkokul eğitiminde okullar ekseriyetle alt, orta ve üst sınıf olarak üçe ayrılıyor. Alt, orta ve üst sınıf ayrımı ile okulların genelde giriş kapıları ve teneffüs yerleri farklı oluyor. Değişik yaş gruplarındaki çocuklar bu şekilde sürekli bir arada olmuyorlar. Dört yaşından küçük çocuklar ise kreşlere gidebiliyorlar. Bu kapsamda, Hollanda’da kreşler ve ilkokulun birinci ve ikinci sınıfları, alışkın olduğumuz anlamda anaokulunu oluşturuyor.

Hollanda’da Kamusal ve Hususi Okullar

Hollanda’da eğitim sisteminin en önemli özelliği, Anayasa’nın 23. Maddesinde yer alan okul kurma özgürlüğü. Bu özgürlük, ilköğretim okullarını temelde ikiye ayırır: “Kamusal” ve “hususi” okullar. Hristiyanların yaklaşık bir asır süren “okul mücadelesi” sonucunda 1848 yılında erişilen eğitim özgürlüğü, 1917 yılında devletin kamusal ve hususi okullara eşit maddi destek vermesiyle tam anlamıyla tamamlanmıştır. Bu durum, aynı zamanda Hollanda’da okulların çeşitlenmesine neden olmuştur. Her iki okul sistemi için eğitim kalitesi, minimum öğrenci sayısı ve eğitim saatleri gibi eşit gereksinimler şart koşulmuştur.

Hollanda’da “kamusal” okullar her öğrenciye ve öğretmene açıktır. Verilen eğitim bir dine veya inanca bağlı değildir. Hollanda’da belediyeler yeterli sayıda “kamusal” okulun olmasından sorumlu. Eğer bir belediyede yeterli sayıda “kamusal” okul yoksa, o belediye, öğrencilerin öyle bir okula bir şekilde ulaşmasını sağlamak zorundadır. “Hususi” okullar ise dinî inanca, eğitimsel ve ideolojik görüşlere göre okul kurma ve seçme özgürlüğü tanımaktadır. Bunun örnekleri Hindu, İslam, Protestan, Katolik, Montessori ve Jenaplan okullarıdır. İki okul arasındaki temel fark eğitim metotları ve herkese açık olup olmadıklarıdır. “Hususi” okullar, kendi dinî inancına, eğitsel ve ideolojik görüşlerine uymayan belirli öğrencileri veya öğretmenleri reddetme haklarına sahipler. Kamuya açık okullar ise her öğrenciye açık olması nedeni ile bu hakka sahip değiller. Ancak iki okul çeşidi de eşit bir şekilde devlet tarafından finanse edilmektedirler ve aralarında başka bir fark yoktur.

Hollanda’da İlk İslami İlkokul 1988’de Açıldı

Hollanda İstatistik Kurumunun (CBS) 2017 verilerine göre, ilkokul öğrencilerinin yaklaşık yüzde 70’i hususi okullara gidiyor. 1850 yıllarından itibaren hususi okullara giden öğrenci sayısının sürekli arttığı görülüyor. Daha önce özellikle Protestan ve Katolik okullardan oluşan tabloda, 80’li yıllardan itibaren başka dinî ve ideolojik inançları temel alan hususi okullar da yer aldı. Başka dinî ve ideolojik inançları temel alan hususi okulların başında ise İslami okullar var. İlk İslam ilkokulu 1987 yılında Eindhoven şehrinde (Tarieq ibnoe Ziyad) ve 1988 yılında Rotterdam şehrinde (Al Ghazali)kuruldu.

Şu an Hollanda’da 54 İslami ilkokul bulunmakta. Bu okulların 44’ü İslami Okul Yönetimleri Kurumu ISBO’ya bağlı. ISBO, 1990 yılında İslami ilkokulların sayısının artışı ile okulların ortak yönetim kurumu ihtiyacından doğdu. Ülkedeki İslami ilkokulların büyük bir kısmını bünyesinde bulunduran ISBO, okullara İslami eğitim metotlarını ve kitaplarını tahsis etmekle birlikte okulları topluca temsil görevini de üstleniyor.

Hollanda’da devletin tanıdığı eğitim özgürlüğüne rağmen, hususi bir okul açmak her zaman kolay olmuyor. Schiedam’da bulunan Ababil İlkokulu Müdürü Kemal Kadı’nın, Perspektif’e verdiği bilgilere göre, Hollanda devleti İslami ilkokul açma özgürlüğü veriyor, ama prosedürler işi zorlaştırıyor. Okulların kurulmasından belediyeler sorumlu. Başvuru yapıldığında, belediyeler açılmak istenen okulun muhtemel başarı bilançosunu çıkartıyor. Hollanda’da her belediyenin, kendi nüfusuna göre, okullar için belirlediği bir öğrenci sayısı var ve 5 sene içerisinde o öğrenci sayısına ulaşamayan okullar kapatılıyor. Bazı belediyeler okulun açılmasında zorluk çıkarsa dahi, iyi hazırlanıldığı sürece, okullar mahkeme kararı ile yine de açılabiliyor. Kadı, bazı İslami okullara Müslümanların yaşamadığı bölgelerde kurulma izni verildiğini, böylece yeterli sayıda öğrenciye ulaşamayarak okulun kısa sürede kapanmasının beklendiğini belirtiyor.

İslami İlkokullar En İyileri Arasında

Schiedam şehrinde şu an iki tane İslami ilkokul mevcut. Şehirde ilk açılan İslami ilkokul 1989 yılında El Furkan Okulu oldu. Kemal Kadı, El Furkan Okulunun, belediye tarafından yabancı nüfusun az olduğu bir semtte açıldığını kaydetti. Fakat, yıllar içerisinde okulun başarısı ile birlikte, semtteki yabancı nüfusun da arttığı görüldü. Schiedam Belediyesinin kendi nüfusuna görebelirlediği asgari 250 öğrenci sayısının şu an El Furkan Okulu 360 ve Ababil Okulu 560 öğrenci ile çokça üstünde. Hollanda EğitimKültür ve Bilim Bakanlığının araştırmalarına göre, son yıllarda ülkede İslam okullarında öğrenci sayıları yüzde 60 arttı. 2008 yılında İslami ilkokullarda 9.324 öğrenci bulunurken, 2018 yılında öğrenci sayısının 15.078’e çıktığı kaydediliyor. Kadı, Ababil İlkokulunun kurulduğu senelerde prefabrik tarzı bir binada eğitime başladığını belirtiyor. Şu an ise, yakınlardaki okullar küçülürken, Ababil İlkokulu bekleme listesi ve 600’a yakın öğrenci sayısı ile yeni bir binada ders veriyor.

İslami okullarda eğitim gören öğrencilerin liseye geçiş sınavlarındaki ortalamaları da oldukça yüksek. Merkez Planlama Bürosunun ve RTL medya grubunun verilerine binaen yayımlanan araştırmaya göre 2020 yılında da bu okullar Hollanda’da en iyi okullar arasında. Bu okuldaki öğrencilerin genelde eğitime başladıklarında dil gelişiminde gecikme yaşamalarına rağmen seneler içerisinde kendilerini iyi geliştirdikleri kaydediliyor. Bu faktörler dahilinde oluşan tabloda ilk üç sırada Protestan Reform okulları, İslami okullar ve Özgür Reform okulları yer alıyor.

Ababil İlkokulu Müdürü Kemal Kadı, “Herkes kendi çapında kaliteli eğitim veriyor; fakat bizim ‘normal’ okullardan farkımız; evde konuşulan dil, din ve kültürün uzantısını sunmamız. Bir çatışma olmuyor. Çocuklar bizde Allah tarafından, topraktan yaratıldıklarını öğrenirken, ‘normal’ okullar evrim teorisini öğretiyorlar. Kültürler çatışıyor orada. İslami ilkokullarda çocuklar evde nasıllar ise, okulda da öyleler ve böylelikle kendilerini daha zinde hissediyorlar. Çiçek gibi daha çabuk açıyorlar. Başarının en büyük sebebi de bu. Tabii öğretmenlerimizin de daha çok ve özverili çalışmalarının da büyük payı var.” ifadelerini kullanıyor.

“Diğer Okullar Senelik 940, Biz İse 990 Saat Ders Veriyoruz”

Başarıları ile gündemde olan bir başka İslami ilkokul ise Maastricht şehrindeki El Habib. Hollanda ulusal kanallarında İslami konuları ele alan “Müslüman Yayını”, 2015 yılında okul hakkında “Bir Maastricht Rüyası: Temizlikçiden Profesöre” isimli bir belgesel yayımladı. Belgeselde okulun ülke çapında başarısının yanı sıra, liseye geçiş sınavında en yüksek puanlar alan iki kız öğrenci takip edildi. Okulun müdürü Hüseyin Külcü, sihirli bir değneklerinin bulunmadığını, fakat başarı formüllerinin çok çalışmak olduğunu vurguluyor. Külcü, anaokuluna başlayan öğrencilerin genelde sosyo-ekonomik olarak zayıf çevrelerden geldiğini ve o ana kadar evde başka bir dil konuştuklarından dolayı Hollandacalarının gelişmemiş olduğunu ekliyor. Külcü’nün ifadelerine göre normalde bir okulun yılda 940 saat ders vermesi gerekirken, El Habib 990 saat ders veriyor.

Hollanda’da ilkokulların müfredatı genel hatlarıyla zorunlu derslerden oluşuyor. Bu dersler Hollandaca, matematik, coğrafya ve biyoloji gibi dersleri kapsıyor. Bunun yanı sıra, okullar zorunlu olmayan dersleri vermekte özgürler. Yabancı dil veya din eğitimi gibi dersler, yönetimin katılımı ile okul tarafından seçiliyor. İlkokullar, devletten öğrenci başına bir ödenek alıyor. Kendilerine ayrılan bütçeyle, çocuklara en uygun seçmeli dersleri vermekte özgürler. Bu harcamalar, devletin kontrolünde olan bir muhasebeciyle yıllık olarak kontrol altında tutuluyor.

Ababil İlkokulunun müdürü Kemal Kadı, anaokulu sınıflarına haftada iki defa yarım saatlik din dersi verdiklerini belirtiyor. Yabancı dil olarak ise İngilizce seçilmiş. Ababil Okuluna bağlı olan ve iki buçuk ila dört yaş arası çocukların gidebildiği “Noah” kreşinin müdürü Jorien Desjardijn ise, İslami pedagojiye göre faaliyet gösterdiklerini ekliyor. Bu bağlamda, bünyelerinde bulunan “kimlik öğretmenleri” anaokulunda işlenen konuları küçük çocuklara uyarlıyor. “Kimlik öğretmenleri” kreşte bulunan bütün gruplara uğrayıp, ramazan; yeme ve içme gibi konular hakkında, çocukların yaşlarına uyan aktiviteler yapıyorlar.

Hollanda’da İslami Anaokulları: “Çocuklar Kendi Dillerini Kullanmakta Özgür”

Noah Kreşinde çocukların Hollandaca kelime haznelerine de vakit ayırıldığını vurgulayan Desjardijn, özellikle Türkçe eğitim verilmediğini, fakat çocukların kendi dillerini konuşmakta özgür olduklarını ekliyor ve şöyle devam ediyor: “Bizim için en önemli şey, çocukların bulundukları yerde kendilerini güvende hissetmeleri. Eğer o an kendilerini anadillerinde ifade etmekte daha iyi hissediyorlarsa yapabilirler. Öğretmenlerin çocukların anadillerini anlayabilmesi büyük bir avantaj. Bazı insanlar çocuklara ‘Hollandaca konuşmalısın’ diye baskı yapıyor, ama bence bir çocuk o an söylemek istediği şeyi anlatamıyorsa kendisini güvende hissetmez. Düşünün, bir çocuk ilk defa evden uzak kalıyor ve o an onu anladığı dilde teselli etmek onunla ayrı bir güven bağı oluşturuyor. Eğer bir çocuğun Hollandaca diline hâkim olduğunu biliyorsak, sorusunu Hollandaca dilinde yöneltmesini teşvik ediyoruz. Son olarak, kurulan cümleleri her daim Hollandaca tekrar ediyoruz. Bu Hollandacalarının gelişmesi için çok önemli.”

Ababil İlkokulunun müdürü Kemal Kadı, Türkçe dersi vermediklerini, fakat öğrencilerin öğretmenleriyle Türkçe veya Arapça konuşmalarında özgür olduklarını ekliyor. Bahsi geçen seçmeli dersler kapsamında Türkçe ders verme haklarına sahip olmalarına rağmen, okulda İngilizce dersi verilmesine karar verilmiş.

Eski ve Yeni Jenerasyon Arasında Fark Var

Hollanda’da uzun senelerdir faaliyet gösteren İslami ilkokullar, göçmen kökenli öğrencilerin ve velilerin gelişimini yakından takip etme şansına sahipler. Nitekim, İslami ilkokullarda eğitim görmüş veliler, şu an kendi çocuklarını da aynı okullara gönderebiliyorlar. Kemal Kadı, “Yeni jenerasyon aileler daha bilinçli artık. Eskiden ‘eti senin kemiği benim’ mantalitesi vardı. Artık öyle değil. Şimdi daha çok beklentisi olan insanlarla muhatabız. Bu da bize farklı bir bakış açısı katıyor.” ifadelerini kullanıyor.

Noah Kreşi ve Ababil İlkokulu tarafından Perspektif’e verilen bilgilere göre, yeni nesil öğrenciler genelde ne evde konuşulan dile, ne de Hollandacaya hâkim. 20 senedir eğitim sektöründe bulunan Jorien Desjardijn, yeni nesil velilerin Hollandacayı çok daha iyi konuştukları görüşünde. Velilerin öğretmenlerle iletişimlerinin düzeldiğini söyleyen Desjardijn, velilerin evde çocuklarıyla Türkçe veya Arapçayı Hollandaca ile karışık konuştuklarını söylüyor: “Çocuklar bize başladıklarında aileler bizden Hollandacaya ağırlık verip öğretmemizi bekliyorlar. Bunu tabi ki yapıyoruz, fakat birkaç çocuğun anadiline hâkim olmadığını görüyoruz. Bu şekilde çocuklara Hollandaca öğretmek daha zor oluyor. Bir çocuğun kelime haznesi anadilinde kuvvetli ise yeni bir dil öğrenmesi daha kolay. Bu konuda ailelere de sorumluluk düşüyor. Hangi dili konuştukları önemli değil. Önemli olan bir dili sürekli konuşmaları.” Bu durumun bir geçiş dönemi olduğunu vurgulayan Kadı, son olarak, yeni nesil öğrencilerin ve velilerin daha entegre ve sistem ile iç içe olduklarını ekliyor.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler