'Dosya: "Anaokulunda Müslüman Çocuklar"'

“Erken Çocukluk Tecrübeleri Bize Bir Ömür Boyunca Eşlik Eder”

Öğretmen ve İslam din eğitimcisi olan Naciye Kamçılı-Yıldız, Paderborn Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak çalışıyor. Yıldız’la anaokulu ve kreşlerdeki dinî çeşitlilik hakkında konuştuk.

Fotoğraf: Naciye Kamçılı-Yıldız

Anaokullarında dinî çeşitlilik bir zenginlik olarak görülse de bazen zorlayıcı bir durum olabiliyor.  Anaokullarında ebeveynler ve eğitimciler dinî çeşitlilik konusunda ne tarz zorluklarla karşılaşıyor?  

Anaokulları tüm toplumun birbiriyle karşılaştığı kuruluşlar. Anaokulunun belediyenin veya kilisenin bir kuruluşu ya da özel taşıyıcı tarafından finanse edilen bir ebeveyn girişimi olup olmamasına bağlı olarak çocukların kültürel, dinî veya bulundukları sosyal bileşimi farklı olabiliyor. Birbirinden çok farklı kökenlere sahip olan çocuklar, bazı insanların farklı giyindiklerini, bazı gıdaları tüketmediklerini, farklı diller konuştuklarını veya başka ihtiyaçlara sahip olduklarını genellikle ilk kez anaokulunda tecrübe ediyorlar. Çocuklar ailelerinde veya o güne dek bulundukları kültürel çevrede o zamana kadar tanımadıkları şeylerle karşılaşıyorlar.

Bu fiili gerçek çoğulculuğun ilgili kurumda bir zorluk olarak mı yoksa bir zenginlik olarak mı algılandığı birçok faktöre bağlı. Bu faktörlerden bazıları eğitimcinin açık görüşlülüğü, anaokulunun ve bu anaokuluna çocuklarının kaydını yaptıran ebeveynlerin dinî çeşitliliğe bakış açılarıdır. Bazen sadece tek bir aile ilgili kurumdaki çalışmaları çok olumlu biçimde etkileyebilir ya da kapalı görüşlü davranarak var olan iyi yaklaşımları boşa çıkarabilir. Aynısı eğitimciler ve kuruluşun taşıyıcıları için de geçerli.

Çoğunluk Toplumuna Kıyasla Müslüman Aileler İçin Dinî Eğitim Önemli

Müslüman ve gayrimüslim ebeveynlerin kreşten beklentilerinde farklılıklar var mı?

Çocuğu için kreş ya da anaokulu arayan tüm ebeveynler elbette ki duyu gelişimi, motor gelişimi, bilişsel gelişim veya dilsel gelişim gibi çocuğunun tüm gelişim alanları için en iyi desteği ve bakımı isterler. 2017 yılında Alman İslam Konferansı’nın talebi üzerine gerçekleştirilen, “Müslüman Ailelerin Gözünden Okul Öncesi Çocuk Bakımı” isimli araştırmanın sonuçları bu anlamda önemlidir. Ankete katılan Müslüman ve Alevi ebeveynlerin yüzde 96’sının dil desteğine büyük önem verdiği, aynı zamanda ailelerin yüzde 96’sının göçmen kökenli olmayan çocuklarla teması önemli gördüğü anlaşılmaktadır. Ayrıca ebeveynlerin yüzde 84’ünün İslami beslenme kurallarına uyulmasını istemesi ve yüzde 61’inin dindarlararası etkinlikler görmek istemesi de ilginçtir. Bu öncelikler, Müslüman ebeveynlerin anaokullarında farklı dindarların ilgilerini dikkate alan yapıları memnuniyetle karşıladıklarını ortaya koymaktadır.

Çocukların anaokulundaki dinî eğitimine yönelik olarak Müslüman ve gayrimüslim ebeveynler arasında farklılıklar var mı?

Şu ana kadar Müslüman ailelerde din eğitimi ile ilgili sadece az sayıda araştırma mevcut. Bu alan şimdiye kadar bilimsel anlamda çok az araştırılmış. Ancak temelde Müslüman ailelerde dinî eğitimin, ailelerin köken kültürüne veya çoğunluk toplumlarına kıyasla daha önemli bir rol oynadığını söyleyebiliriz. Buna örnek olarak Ayşe Uygun-Altunbaş’ın Türk kökenli Müslüman ailelerin dinî eğitime dair beklentilerini inceleyen oldukça güncel çalışmasını gösterebiliriz. Uygun-Altunbaş bu çalışmasından, röportaj yapılan ailelerin esas itibariyle çocuklarının İslami temel konuları ve dinî uygulamaları öğrenmelerine ve ahlaki-manevi temel bir zihniyet kazanmalarına önem verdiği sonucunu elde etmiştir. Ancak aileler bu noktada yetiştirme tarzları bakımından birbirlerinden farklılıklar göstermektedir. Örneğin bazı ebeveynler evdeki dinî eğitimde uygulama yönüne ağırlık verirken diğer ebeveynler iyi bir karakter gelişimine daha fazla önem veriyorlar. Aslında ailede verilen dinî eğitimin desteklenmesine yönelik hizmetlerin verilmesi için bir temel oluşturmak amacıyla daha geniş bir örneklem ile çalışılan ve farklı göçmen kökenli Müslümanlarla yapılan başka araştırmalara ihtiyacımız var.

Dinî Etkinliklerde Söz Sahibi Anaokulu Taşıyıcıları

Anaokulu çocuklarına dinî anlamda hassasiyet nasıl kazandırılır?

Bu soruya genel bir cevap vermek mümkün değil. Almanya’da çoğu eyalet eğitim ilkelerinde dinî eğitimi ve ahlaki oryantasyonu erken çocukluğa dair önemli unsurlar arasında görüyor. Örneğin Kuzey-Ren Vestfalya Eyaletinin temel eğitim ilkeleri, çocuklara farklı bakış açıları, inanç ve dinleri tanıma imkânı verilmesi gerektiğini veya çocuğun kendi kültür çevresinde ya da farklı kültürel çevrelerde bayram ve ritüelleri keşfetmesine olanak sağlanması gerektiğini öngörüyor.

Gerçek uygulamada, bir kurumda dinî etkinliklerin ne derecede uygulanacağına genellikle anaokulunun taşıyıcısı karar verir. Örneğin kilisenin finansörlüğündeki bir anaokulunun çıkış noktası Hristiyan insan imgesidir ve genellikle asıl amacı yaptığı pedagojik çalışmalarla çocukları Hristiyanlık ve Hristiyanlığın yaşam pratiğiyle tanıştırmaktır. Birçok Müslüman ebeveyn, “Hiç din olmamasındansa herhangi bir din olması daha iyi!” düşüncesiyle çocukları için sıklıkla böyle bir anaokulunu tercih ediyorlar.

Buna karşın Almanya’da belediyeye ait anaokulu kurumları ideolojik açıdan tarafsız olan değer ve davranış biçimlerini aktarmayı ön planda tutuyor. Bu kurumlarda çocuklarla dinî bayramlar kutlandığında dinî kökler sıklıkla görmezden geliniyor ve bayram sekülerleştiriliyor. St. Martin kutlamasının “Işık Bayramı” ya da Paskalya’nın “Bahar Festivali” olarak kutlandığı örnekleri herkes bilir. 

Çocukların uyguladığı ve beraberinde getirdikleri dinî geleneklerin anaokulunda hangi ölçüde öneme sahip olduğu ise nispeten farklılık gösterir. Bununla birlikte birçok belediye ve kilise kuruluşunda farklı dinî veya kültürel geleneklerin gittikçe daha çok rol oynadığı da açıkça görülmektedir. İslam açısından bu, ramazan ayı, ramazan ve kurban bayramları ve bazen de bir cami ziyareti olabilmektedir.

Anaokullarında Helal Beslenme

Eğitimciler, Müslüman ebeveynler ve çocuklar açısından “anaokulunda helal besin” konusunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bir çocuğun anaokuluna kaydı esnasında ebeveynlerle sıklıkla çocuğun sağlık durumu ve beslenmesi hakkında görüşülür. Kreşler sunulan yemeklerle ilgili farklı yaklaşımlara sahiptirler. Kavramsal olarak vejetaryen olan birçok kreş varken bazı kreşler domuz eti içeren yemekler çıkarır; bazı kreşler ise sadece dana ve tavuk sunar. Gıda yönetmelikleri kapsamında Müslüman ebeveynler de farklı öncelikler belirler. Örneğin Müslüman ailelerden biri yalnızca vejetaryen yemekler tercih ederken veya kendince helal kriterlerini uygularken diğer bir Müslüman aile yemek konusunu göz ardı edebilir. Bu sebeple domuz jelatini içeren jöle şekerlemeler bir aile için sorun teşkil edebiliyorken diğer bir aile için sorun teşkil etmeyebilir. Burada önemli olan Müslüman ailelerin sunulan yemekler hakkında bilgi sahibi olmaları ve anaokulu yaşantısında dikkate alınacak uzlaşının eğitimcilerle yapılmış olmasıdır.

Anaokullarında Dinî Çeşitlilik ve Tezahürleri

Sizce Almanya’daki okul öncesi eğitimcileri anaokullarındaki çeşitliliğe hazırlıklı mı?

Son yıllarda anaokullarında dindarlararası eğitime yönelik çok sayıda gelişme oldu. Benim sübjektif değerlendirmeme göre anaokulu eğitimcilerinin aldığı eğitimde dindarlararası öğrenim giderek daha büyük bir rol oynamaya başlıyor. Birçok kreş, gündüz bakım evi ya da anaokulu ekip olarak uygun eğitimlere katılarak ya sadece İslam hakkında bilgi edinmek istiyor ya da bazı uygulamaları dindarlararası düzenlemeye yönelik planlamalar yapıyor.

Almanya’da Katolik ve Protestan olmak üzere iki büyük Hristiyan mezhebinin kurumlarında daha büyük bir açılımı benimsemeleri mutluluk verici. Benim görüşüme göre, anaokullarında çocuklara ön yargılardan uzak, açık bir karşılaşmayı mümkün kılmak için ilgili dindarlararası etkinlikleri tüm çocuklara sunma eğilimi 2015 yılındaki büyük göçmen dalgasının hemen ardından güçlendirildi. Ancak yalnızca meslek içi eğitimlerle henüz bir yere varmış değiliz. Eğitimciler uygulama yapan insanlardır ve günlük yaşamda etkili biçimde kullanabilecekleri materyallere ihtiyaç duyarlar. Günümüzde kreş alanı için pedagojik açıdan anlamlı materyaller üreten birkaç yayıncı var. Bunlarda seçenek yelpazesi, Kamishibai hikâyelerinden dindarlararası kutlama ve şarkıların tasarlanmasına ve tasvir materyalleri ile sunulan peygamber hikâyelerine kadar uzanıyor. 

Sizce Almanya’da anaokullarında ne gibi değişiklikler olmalı?

Uzun vadede, gitgide çoğulcu olan toplum göz önünde tutulduğunda eğitimcilerin kültürel ve dinî çeşitlilik ile başa çıkma konusunda daha duyarlı hâle gelmelerinin eğitimcilere verilen eğitimde daha yüksek bir önceliğe sahip olmasını isterdim. 

Müslüman pedagogların ve bilim insanlarının dindarlararası öğrenmeye yönelik yaklaşım tasarılarına katıldığı ve dinî çeşitlilik ile ve toplumdaki farklılıkla başa çıkma perspektifinin değişmesine katkıda bulunacak başka pratik materyallerin geliştirilmesinin de faydalı olacağını düşünüyorum. Zira erken çocuk döneminde edindiğimiz tecrübeler bizi hem daha yoğun olarak etkiliyor, hem de bize bir ömür boyu eşlik ediyorlar.

Kübra Zorlu

Duisburg-Essen Üniversitesi’nde Medya Bilimleri alanında yüksek lisans eğitimini tamamlayan Zorlu, Perspektif yayın kurulu üyesidir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler