'Dosya: "İslami Sosyal Hizmetler"'

“Sosyal Hizmet Çalışmalarında Dinin Temel Bir Yeri Var”

İslam bilimci ve gazeteci Michael Kiefer İslami sosyal hizmet çalışmalarının kurumsallaşmasına yönelik sorularımızı yanıtladı.

Sosyal sorumluluk, İslam kaynaklarında dinî bir vecibe olarak yorumlanır. Diğerleri için inisiyatif almak ve yardımlaşmak İslam inancının bir parçası; bu tarz çalışmalar “sosyal hizmet” başlığı altında olmasa da senelerdir yürütülüyor. Müslümanların sunduğu bu hizmetlerin kiliselerde olduğu gibi henüz kurumsallaşmamış olmasını neye bağlıyorsunuz?

Bunun için birçok neden sayılabilir. Sosyal hizmet çalışmaları çok yönlü çalışmalardır. Gençlere yönelik çalışmalar, yaşlıların bakımı, danışmanlık hizmetleri, sağlık düzeni ve birçok çalışma alanını bu çerçevede sayabiliriz. Bu hizmetleri kurumsal anlamda yapabilmek için öncelikle gerekli hukuki şartların yerine getirilmesi ve başvuru ile başlayan bir sürecin işletilmesi gerekir.

Örneğin SGB VIII (Sosyal Yardım Kanunu) ile düzenlenen gençlik çalışmaları bu şekildedir. Müslüman derneklerin çoğu şimdiye dek bu bağlamda bir başvuruda bulunmadı. Bunun nedeni en basitinden gerekli olan bilgi ve kalifiye eleman eksikliğidir. Ancak şüphesiz bu durum zamanla değişecektir.

Bugün Hristiyan hâmile sahip bir okulda Müslüman öğrenciler okuyabilirken, Müslüman okullarda Hristiyan öğrencileri görüp görmeyeceğimiz sorusundan yola çıkalım: Batı Avrupa ülkelerindeki İslam diskursu, İslami değerlerin “evrensel değerler arasında” yer almadığını söyleyerek, bu değerlere göre düzenlenen sosyal hizmetleri sadece belli bir gruba yönelik hâle mi getiriyor?

Evet, maalesef birçok yerde bu böyle. Müslüman düşmanlığı yerel çerçevede bu tür sosyal girişimleri engelleyen ciddi bir problemdir. Fakat öte yandan uzun vadede bakıldığında Müslüman sosyal hizmet teşebbüsleri mutlaka başarılı olacaktır. Bu anlamda Müslüman sosyal hizmet derneklerinin çok yakın bir gelecekte teşekkül edeceğini ve hâkim İslam diskurunun da bu çalışmalara değer verecek şekilde değişeceğini düşünüyorum.

Alman İslam Konferansı Mart ayında yeni dönemin ağırlık noktasının “sosyal hizmet” ve “manevi rehberlik” olacağını belirtti. Bu, Almanya’daki Müslümanlar’ın somut ihtiyaçlarını çözmeye yönelik faydalı bir adım olarak görülüyor. Size göre İslami Sosyal Hizmet Derneği anlamında nasıl bir ihtiyaç söz konusu?

Alman İslam Konferansı’nda da vurgulandığı gibi nihayetinde Müslüman sosyal hizmet kuruluşlarının tüm faaliyet alanlarında temsil edileceği bir çatı kuruluşuna ihtiyacımız var. Bu tabii yerel düzlemde başlayan ve gelişen bir süreç. Örneğin şu anda belediyeler gençlik çalışmalarıyla ilgili meselelerde farklı kurumlarla değil, sadece Caritas, Diakonie, AWO gibi derneklerle hareket ediyor. Burada Müslüman cemaatlerle kooperasyon eksikliği söz konusu.

Seküler bir hâmil tarafından sunulan sosyal hizmetlerle, Hristiyan, Yahudi ya da İslam değerlerine dayanan sosyal hizmetler arasında nasıl farklar var?

Yapılan hizmetin kalitesi açısından esasen büyük farklar bulunmuyor. Buna karşın hizmetin dinî arka planı son derece önemli. Örneğin anaokulu hizmetini ele alalım: Seküler bir kurum için dinin bir rolü yoktur. Dine önem veren kurumlarda ise durum tam aksinedir. Hristiyan bir kurumda diğer herkesle birlikte yılbaşı, Noel, Paskalya gibi tüm dinî bayramlar kutlanır. Müslüman bir anaokulunda ise İslami takvim dikkate alınır. Din günlük yaşamın bir parçasıdır ve dinî hassasiyeti olan kurumlarda bu anlayışa uygun olarak sunulan hizmetlerin tam ortasında dinin sabit bir yeri vardır.

Peki İslami değerlere dayanan sosyal hizmet çalışmaları Alman toplumu için hangi yenilikleri beraberinde getirir?

Mevcut büyük sosyal hizmet vakıflarının karşılaşacağı bir takım yenilikler var. Örneğin mevcut sosyal hizmet kuruluşları Müslüman kuruluşların da kendi çalışma alanlarına yönelik taleplerinin peşinden koşacaklarını hesaba katmalı ve buna alışmalılar. Bu tabii ayrılan bütçenin daha fazla organizasyon arasında paylaşılması anlamına gelecektir. Bu da rekabeti ve belki de anlaşmazlıkları beraberinde getirecektir. Ancak bu yenilikler olağan karşılanmalıdır.

İslam’ın kendi kaynaklarından beslenen ve Avrupa hukuk ve kurumsallaşma şekilleriyle uyumlu olan bir sosyal hizmet çalışmasına dair önerileriniz nelerdir?

Bu soruyu cevaplamak zor. Bu, buradaki Müslümanların nasıl bir yol izleyecekleriyle alakalı bir mesele. Kurumsal yapı olarak birçok durumda toplum yararına çalışan dernekler yeterli. Bu noktada İslam hukuku ile hiçbir şekilde bir çatışma görmüyorum ben. Belki gelir kaynağı olarak piyango türü şans oyunlarının kullanılması sorun teşkil edebilir. Nitekim bazı Müslümanlar bu tür kaynaklarla hiçbir suretle çalışılmaması gerektiği görüşündeler.

Son olarak İslam dinî cemaatleri, serbest sosyal hizmet çalışmaları sistemine ne şekilde dâhil edilebilirler?

İslam dinî cemaatleri önemli bir rol oynayabilirler ve oynamalılar da. Cemiyetler anaokulları ve gençlik merkezleri kurup işletebilirler. Diğer alanlar için, mesela yaşlı bakımı alanında bağımsız organizasyonlara ihtiyacımız var. Ancak dinî cemiyetler bu organizasyonların idarelerinde de önemli fonksiyonlar icra edebilirler. Bunun için düşünülebilecek çok sayıda model mevcuttur.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Diğer Gündem Yazıları

Son Yüklenenler