'Çocuk İşçiliği'

“Tedarik Zincirinde Çocuk İşçiliğini En Çok Gelişmiş Ülkeler Kullanıyor”

Dünya genelinde neredeyse her 10 çocuktan biri çocuk işçi olarak çalışırken, küresel tedarik zincirindeki bu işçilikten en büyük yararlanıcıların Avrupa Birliği başta olmak üzere, ABD, Japonya, Norveç ve İsviçre gibi gelişmiş ülkelerin olduğu iddia ediliyor.

Fotoğraf: Pavel Svoboda Photography - Shutterstock.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’nun (UNICEF) 10 Haziran 2021’de yayımlanan son raporuna göre, dünya genelinde işçi olarak çalıştırılan çocuk sayısı son yıllarda artarak 160 milyona yükseldi.

Zürih Üniversitesi tarafından 14 Eylül 2022’de yayınlanan bir araştırmada ise bugün dünyada oyun oynamak yerine çalışan 373 milyondan fazla çocuk olduğunu tahmin edildi. Bu da dünyanın nüfus bakımından Çin ve Hindistan’dan sonra üçüncü en büyük ülkesine denk geliyor.

Resmi verilere göre dünya genelinde neredeyse her 10 çocuktan birisi işçi olarak çalışırken, az gelişmiş ülkelerde bu oran her 5 çocuktan birine kadar yükselebiliyor. Bu çocukların bazıları, sağlıklarına, güvenliklerine ve ahlaklarına zarar verebilecek tehlikeli işlerde çalışıyor. ILO ve UNICEF, Kovid-19 salgını nedeniyle 9 milyon çocuğun daha risk altında olduğu konusunda uyarıyor.

Çocuk İşçilerden En Çok Hangi Sektörler ve Ülkeler Yararlanıyor?

Şirketler karlarını artırmak için maliyetleri düşürmeye çabalarken, tüm gelişmiş ülkelerin tedarik zincirlerinde “çocuk işçiliği” dikkati çekiyor.

Uzmanlar, kahve, kakao ve diğer pek çok ürünü üreten kırsal topluluklardaki sefalet ve çocuk işçiliğinden en büyük mali yararlanıcıların Avrupa Birliği’nin (AB) en büyük ekonomileri olduğunu dile getiriyor.

İsviçre ve Almanya gibi ülkeler kendi “ülke çocuklarına” bütün imkanları açarken, kahve, çay ve kakao tedarik zincirlerinde tüm İsviçre ve Almanya okullarında okuyan çocuklardan daha fazla çocuk çalışıyor. Altın ve elmas da dahil olmak üzere İsviçre’nin mineral tedarik zincirlerinde milyonlarca çocuk çalışıyor.

Çocuk işçilerin yüzde 70’i tarım sektöründe çalışıyor. Ardından yüzde 20 ile hizmet ve yüzde 10 ile sanayi sektörleri geliyor. İşçi olarak çalışan 5-11 yaşları arasındaki çocukların yaklaşık yüzde 28’i ve 12-14 yaş arasındaki çocukların yüzde 35’i okula gitmiyor.

Çocuk işçiliği, çocukları fiziksel ve ruhsal olarak zarar görme riski altında bırakıyor, onların eğitimini tehlikeye atıyor, haklarını kısıtlıyor ve gelecek fırsatlarını sınırlandırıyor. Ayrıca yoksulluğun ve çocuk işçiliğinin kuşaklar boyunca devam etmesine neden oluyor.

“300 Milyon Çocuk Çok Acı Çekiyor”

Tüm şirketlerin ve gelişmiş ekonomilerin tedarik zincirlerinde çocuk işçiliğinin ortadan kaldırılması için çalışmalar yürüten insan hakları aktivisti Fernando Morales-de la Cruz, 20 Kasım Dünya Çocuk Günü dolayısıyla, küresel çocuk işçiliği ilgili değerlendirmede bulundu.

Morales-de la Cruz, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabul edilişinin 74. Yılı olduğunu hatırlatarak, insan hakları kapsamında ele alınan çocuk haklarına rağmen dünya çapında 300 milyondan fazla çalışan çocuk olduğunu ifade etti.

Çocuk işçiliğin çocukların fiziksel, psikolojik veya duygusal gelişimlerine zarar verdiğine dikkati çeken Morales-de la Cruz, “Ve böylece bu 300 milyon çocuk çok acı çekiyor.” diye konuştu.

Morales-de la Cruz, başta AB olmak üzere ABD, Kanada, Japonya, Norveç ve İsviçre gibi gelişmiş ülkelerin tedarik zincirlerindeki çocuk işçiliğinin arttığını belirterek, bunun bu ülkelerin Küresel Güney’de ürettikleri ürün türlerinin ve hacimlerinin artması ve aynı zamanda özellikle bunların şirketlerin acımasız ve yasa dışı iş modelleri nedeniyle üretilmesinden kaynaklandığını vurguladı.

Kovid-19 salgınının çocuk işçiliğini artırdığını ifade eden Morales-de la Cruz, “Kovid-19 salgınında sefalette de çok ciddi bir artış yaşadık. Sefalet arttıkça çocuk işçiliği de artıyor çünkü çocuk işçiliği aşırı yoksulluğun sonucundan başka bir şey değil.” ifadesini kullandı.

“Tedarik Zincirlerindeki En Zayıf Halka Çocuklar”

Morales-de la Cruz, gelişmiş ekonomilerin ve bu ekonomilerdeki şirketlerin çocuk işçiliğinden en büyük faydalananlar olduğunu savunarak, şöyle devam etti:

“Avrupa Birliği ve ABD’nin tedarik zincirinde çalışan on milyonlarca çocuktan söz edebiliriz ve aynı şey Norveç ve İsviçre için de geçerli. Bu çok ciddi bir sorun. Çünkü bu ülkelerin hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygıya dayalı sistemi olması gerekiyor. Ama tedarik zincirlerine ve yatırımlarına baktığınız zaman en zayıf halka olan çocukların haklarına saygı göstermiyorlar.

Her zaman en üst düzeydeki Alman politikacılardan bunu durdurmak için mümkün olan her şeyi yapmalarını istiyorum. Ama gerçek şu ki Almanya’nın ithal ettiği ürünlere baktığınızda, kahve ve çay ile başlayabiliriz, pamuk ile devam edebiliriz. Elektrikli arabalar ve bataryalar için kobalt ile de devam edebiliriz. Bu tedarik zincirlerinde çalışan birçok çocuk var. Ve neden çünkü üreticilere ürünlerin gerçek maliyetinin bir kısmını ödüyorlar. Ve bu sona verilmeli.

Bu yüzden hükümetlerden ve şirketlerden iş modelleri üzerinde çalışmalarını ve tedarik zincirlerinde çocuk işçiliğini ortadan kaldıracak modeller geliştirmelerini istiyorum. Elbette birçok ürünü satın aldıkları ve her zaman daha ucuza almaya çalıştıkları birçok ülke var. Bu böyle devam edemez çünkü bu daha fazla çocuk işçiliği ve aynı zamanda daha fazla kölelik anlamına geliyor. Ne yazık ki Asya’da Hindistan, Pakistan ve Bangladeş gibi aşırı yoksulluğun çok ciddi bir sorun olduğu birçok ülke var.”

“Süpermarketlerde veya Perakendecilerde Çocuk İşçiliği ile İlişkilendirilmeyen Ürün Bulmak Çok Zor”

Asya’nın dünya nüfusunun en büyük payına sahip olduğunu belirten Morales-de la Cruz, şunları anlattı:

“Asya, Avrupa’ya ve ABD’ye önemli bir ürün ihracatçısı. Dolayısıyla bu ülkelerin ithal ettikleri ürünlere baktığımızda orada çocuk işçiliği ve hatta zorla çalıştırma görüyoruz. Dolayısıyla, gelişmiş ülke hükümetlerinin asıl ihtiyacı olan, şirketlerin yasalara saygı duymasını sağlamak. Ayrıca hükümetin bugün çalışan çocukların ve hatta kölelerin haklarını korumasını sağlamak. Almanya’nın ev sahipliğinde Bavyera eyaletinde Elmau Sarayı’nda düzenlenen G7 Liderler Zirvesi’nin liderlerine zorla çalıştırma ve çocuk işçiliğini ortadan kaldırma taahhüdünde bulunmaları için bir mektup yazdım.

Aslında, G7 liderleri Ellmau’da bu konuda taahhütte bulundular. Şimdiki zorluk, taahhütlülerini eyleme geçirip geçmediklerini görmek olacak. Anvers, Rotterdam, Bremen, Hamburg gibi büyük Avrupa limanlarından birçok ürün ithal edilmektedir. Ve onlara bakarsanız, çocuk işçiliği ve zorla çalıştırma ile üretilen milyarlarca avroluk mal göreceksiniz. Ve bu olmaması gereken bir şey. Buna bir son vermeleri gerekiyor. Süpermarketlerde veya perakendecilerde çocuk işçiliği ile ilişkilendirilmeyen ürünler bulmak çok zordur. Lüks markalar bile, mücevherlerdeki altın ve pırlantalar bile çocuk işçiliğiyle lekeleniyor. Çocuk işçiliği sorunu sadece ucuz ürünlerde yok.” (AA)

bgucin

Galatasaray Üniversitesi’nde Sosyoloji programından mezun olan Burak Gücin, sonrasında Heidelberg Üniversitesi’nde Kültürel Çalışmalar alanında yüksek lisansını tamamlamıştır. Ağırlıklı olarak ideoloji, kültür ve göç üzerine çalışan Gücin, Perspektif redaksiyon ekibinin üyesidir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler