'Zorla Çalıştırma'

BM: Her 150 Kişiden Biri Modern Köleliğe Zorlanıyor

Birleşmiş Milletler yetkilileri, dünya genelinde 50 milyon insanın modern kölelik uygulamalarına maruz kaldığını bildirdi. Açıklanan rakamlara göre her 150 kişiden biri modern kölelik mağduru.

Fotoğraf: @xiao yu - Shutterstock.

Birleşmiş Milletler (BM)’ye bağlı bir kuruluş olan Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 12 Eylül’de yayınladığı raporda dünya genelinde 50 milyon kişinin modern kölelik mağduru olduğu, bunun ise neredeyse her 150 kişiden 1’ine tekabül ettiği belirtildi. Bu rakamın 22 milyonunun zoraki evlilik kurbanı olduğu, yaklaşık 28 milyon kişinin ise zorla çalıştırma uygulamalarından etkilendiği aktarıldı. Zorla çalıştırılanların 3 milyon 300 binini ise çocukların oluşturduğunu bildirdi.

ILO ayrıca, Kovid-19 salgınına karşı gerçekleştirilen kapanmalar çerçevesinde Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki insan hakları ihlallerinin milyonlarca insanı daha modern köleliğe zorladığı uyarısında bulundu.

Dünya Genelinde Zorla Çalıştırma ve Modern Kölelik

ILO, son beş yılda 10 milyon kişinin daha zorla çalıştırma ya da zorla evlendirilme kurbanı olduğunu ve dünya genelinde tahminen 50 milyon kişinin modern kölelik tuzağına düşürüldüğünü söyledi:

“Kovid-19 salgını, silahlı çatışmalar ve iklim değişikliği gibi birleşik krizleri istihdam ve eğitimde benzeri görülmemiş kesintilere, aşırı yoksullukta, zorunlu göçte artışa ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddet raporlarında yükselişe yol açtı. Bunların tümü modern köleliğin her türüne yönelik riski artırıyor.”

ILO, pandemi sırasında sınırların kapalı olmasının daha fazla göçmeni kaçakçıların operasyonlarına ittiğini ve bunun da onları sömürüye karşı savunmasız bıraktığını söyledi. Evlerde çalışanlar da genellikle daha kötü koşullarda çalışmaya ve yaşamaya zorlandı. Bazı çalışanlar kendilerini işyerlerinde kilitli buldu ve fazladan saatler boyu çalışmak zorunda kaldı. Raporda, ev hizmetlerinde çalışanlara yönelik fiziksel ve cinsel şiddet olaylarının arttığı, ayrıca yatılı işlerini kaybeden ancak ülkelerine dönemeyen bazı ev işçilerinin evsiz kaldığı ve yasal belirsizlik yaşadıkları da tespit ediliyor.

Salgının ilk günlerinde daha fazla kişisel koruyucu ekipman üretimine yönelik katlanarak artan talebin de zorla çalıştırmanın genişletilmesine katkıda bulunduğu düşünülüyor. ILO, karantinaların yetkililerin köleliği tespit etmesini veya durdurmasını zorlaştırdığı görüşünde.

Çin’deki Zorla Çalıştırma ve Uygur Türkleri

ILO, Uygur Türklerine yönelik Çin devletinin uyguladığı baskı politikasının da bu küresel problemin önemli bir parçası olduğunu açıkladı. Çin’in Müslüman azınlıklarından Uygurlar üzerindeki baskı politikası da zorla çalıştırma vakalarındaki artışa ve dünyanın başka yerlerindeki devlet destekli zorla çalıştırma vakalarının çoğalmasına neden oluyor.

“Modern kölelik biçimlerini” araştıran BM yetkilileri, “Uygur ve diğer Müslüman azınlıklara yönelik zorla veya zorunlu çalıştırma uygulamaları iddiaları” ile Çin’in bazı bölgelerinde zorla çalıştırma konusundaki endişelerine raporda yer verdi.

Bu yılın başlarında ABD, “Çin Komünist Partisi’nin köle işçi çalıştırması ve insanlığa karşı korkunç suçlar işlemesi” nedeniyle Çin’in Sincan bölgesinden pamuk ithalatını yasaklamıştı.

Diğer Ülkelerde Modern Kölelik

Raporda, modern kölelikle suçlanan tek devlet Çin değil. Örnek olarak; Pakistan da etnik ve din temelli ayrımcılığın bir parçası olarak zorla çalıştırmanın dayatıldığı ülkelerden biri olarak zikrediliyor.

ILO’ya göre; zorla çalıştırma dünyanın her yerinde mevcut. Asya ve Pasifik’te 15 milyon 100 bin, Avrupa ve Orta Asya’da 4 milyon 100 bin, Afrika’da 3 milyon 800 bin, Amerika’da 3 milyon 600 bin ve Arap ülkelerinde 900 bin kişinin benzer koşullarda olduğu tahmin ediliyor. Bu insanların yaklaşık yüzde 14’ünün devletler tarafından zorunlu çalıştırıldıkları belirtiliyor.

ILO, son olarak, güncel kölelik biçimlerinin sona erdirilmesi için atılması gereken adımlara vurgu yapıyor. Bunlar arasında yasaların düzgün bir şekilde uygulanması, çalışma koşullarının daha fazla denetlenmesi, insanları çalışmaya zorlayan hükûmet politikalarına son verilmesi, insan kaçakçılığının engellenmesi ve yasal evlilik yaşının 18’e yükseltilmesinin yer alıyor.

AB’den Zorla Çalıştırmayla Elde Edilen Ürünlere Yaptırım

Medyaya yansıyan haberlere göre; Avrupa Komisyonu, zorla çalıştırma kapsamında üretilen tüm ürünlerin AB çapında yasaklanmasını amaçlayan bir teklif sunma hazırlığında. 14 Eylül’de açıklanacak olan planlar, BM verilerinin sorunun dünya çapında ne kadar endişe verici bir hâl aldığını göstermesiyle birlikte bir yıldır hazırlık aşamasındaydı.

AB, Çin’in batı sınırında bulunan Sincan eyaletindeki Uygur Türklerine yönelik zorla çalıştırma iddialarıyla karşı karşıya olan Çin’i doğrudan hedef almadığı yönündeki ısrarını sürdürse de, sunulacak olan yaptırım önerileri kaçınılmaz olarak Pekin yönetimini ve Çin ekonomisini etkileyecek.

12 Eylül’de Strazburg’daki Avrupa Parlamentosu’nda Yeşiller-Avrupa Özgür İttifakı, Uygur aktivist ve Avrupa Uygur Enstitüsü Başkanı Dr. Dilnur Reyhan’ı basına konuşması için davet etmişti. Reyhan, konuşmasında Çin’in zorla çalıştırma uyguladığı alanları vurgulayarak, bu bağlamda tekstil sektörü, yüksek teknolojik ürün endüstrisi ve telekomünikasyon firmalarına işaret etmişti.

“Öneri Düşünüldüğü Kadar Etkili Olmayabilir”

Avrupa Parlamentosu, Kanada ve ABD’dekine benzer bir yaptırım uygulanmasını talep ediyor: Belirli bir yerde zorla çalıştırma konusunda ciddi şüpheler varsa, şirketler üretim ve tedarik zincirlerinde zorla çalıştırma yapmadıklarını kanıtlamak zorunda olmalı.

Konuyla ilgili Euronews’e demeç veren Avrupa Parlamentosu üyesi Yannick Jadot ise, bu yaklaşımın etkili olamayacak kadar temkinli olduğunu dile getirdi. Söz konusu öneriye göre Çin yetkililerinin bir takım dernekler, uzmanlar ve şirketler tarafından uyarıldıktan sonra soruşturma açması gerektiğini ifade eden Jadot, istenen sonuçların elde edilmesinin zor olduğu görüşünde.

Komisyon planlarını yayınladıktan sonra, kuralların yürürlüğe girebilmesi için Avrupa Parlamentosu ve AB ülkelerinin onayını alması gerekecek. (P)

bgucin

Galatasaray Üniversitesi’nde Sosyoloji programından mezun olan Burak Gücin, sonrasında Heidelberg Üniversitesi’nde Kültürel Çalışmalar alanında yüksek lisansını tamamlamıştır. Ağırlıklı olarak ideoloji, kültür ve göç üzerine çalışan Gücin, Perspektif redaksiyon ekibinin üyesidir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler