'Gazze Şeridi'

İrlanda’yı Filistin’e Bu Kadar Yaklaştıran Şey Ne?

İrlanda, devlet ve halk düzeyinde Filistinlilerle en geniş dayanışmanın söze ve eyleme döküldüğü ülkelerin başında geliyor. Peki İrlanda'nın Filistin meselesine bu dikkat çekici desteğinin altında yatan sebepler neler?

Fotoğraf: LiamMurphyPics/Shutterstock

Sosyal medyada birçoğumuzun önüne İrlanda’nın Avrupa Parlamentosundaki (AP) temsilcilerinden Clare Daly’nin yahut Mick Wallace’ın AP’deki oturumlarda İsrail’in tutumunu yüksek sesle eleştirdiği ve Filistinli sivillerin haklarını savunduğu anların, yahut İrlanda Başbakanı Leo Varadkar’ın Filistin meselesinde çözüme davet ettiği açıklamaların videoları muhakkak düşmüştür.

Aylardır yoğun bir şekilde devam eden Ortadoğu’daki savaşla ilgili olarak İsrail’in Gazze Şeridi’nde orantısız güç kullanımı ve sivillere karşı savaş hukukunu ihlal etmesi dünyanın birçok bölgesinde milyonların Filistinli sivillere destek için gösteriler, yürüyüşler yapmasına vesile oldu. Ancak bu süreçte özellikle öne çıkan bir Avrupa ülkesi var: İrlanda.

İrlanda hükûmet ve toplum düzeyinde Filistin davasının en önemli destekçilerinden ve iki devletli çözümü uluslararası arenada en çok savunan Avrupa ülkesi. Peki İrlanda’daki bu geniş Filistin desteğinin tarihi ve kökeni nedir?

İrlandalıların Yüzde 80’i İsrail’in “Soykırım” Yaptığını Düşünüyor

Tüm dünyada sağduyulu ve adaleti gözeten insanların yaptığı gibi İrlanda’da da Gazze’yle geniş çaplı dayanışma gösterileri yapılıyor. Ancak İrlanda’daki bu dayanışmanın diğer Batılı ülkelerdekinden bir farkı var. İrlanda’daki Filistin yanlısı seferberlik İrlanda hükûmeti ve muhalefeti nezdinde de destek görüyor. İrlanda halkının çok büyük bir kısmı kendisini Filistin davasıyla özdeşleştiriyor.

İrlanda kamuoyundaki Filistin’e yönelik desteği kamuoyu araştırmalarında da görmek mümkün. Ireland Thinks adlı kamuoyu araştırma şirketinin yaptığı araştırma sonuçlarına göre İrlanda halkının yüzde 80‘i İsrail’in Filistin topraklarında bir soykırım suçu işlediğini düşünüyor. Bu oranın birçok Müslüman ülkedeki Filistin desteğinden daha yüksek bir oran olduğuna dikkat çekmek gerek.

Bu çerçevede, İrlanda Başbakanı Leo Varadkar, 7 Ekim’den sonra İsrail’in Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırıları “intikama yaklaşan eylemler” olarak tanımlamıştı. Dışişleri Bakanı ise “orantısız bombalamalardan” söz etmişti. Dahası, İrlandalı milletvekillerinin Parlamento’da Filistin kefiyesini giyerek “toplu cinayetleri” cesurca dile getirdiği görüntülere şahit olmuştuk.

Son olarak, anketlerin Mart 2025’te yapılacak İrlanda seçimlerinde zaferle çıkacağını öngördüğü Sinn Fein partisi 2024 Kasım ayının başında düzenlediği yıllık konferansında Filistin’e desteğini açıklamış ve Filistin Yönetimi’nin temsilcisi delegeler tarafından uzun bir alkışla karşılanmıştı.

“Avrupa’da Filistin’in en eski ve kalıcı destekçisi İrlanda’dır” demek yanlış olmaz. 1980 yılında İrlanda, Filistinlilerin bağımsız bir devlete yönelik isteklerini resmen tanıyan dünyadaki ilk ülkelerden biriydi. Hatta 2017 yılında, İsrail’in Batı Şeria’daki işgalinin 50. yılını hatırlatmak için Dublin Belediye Binası’na Filistin bayrağı asılmıştı.

İrlanda’daki Filistin Sempatisinin Tarihsel Kökenleri

Bir asırdan biraz daha uzun bir süre önce İrlanda da Filistin de İngiliz kontrolü altındaydı. Aynı İngiliz sömürge yetkililerinin çoğu her iki yerde de görev yapmış ve yerel halk üzerinde derin bir etki bırakmıştır. İrlanda Britanya’nın en eski kolonisiydi ve bağımsızlığı için Birleşik Krallık’a karşı zorlu bir savaş verdi. Bu tarihinden ötürü İrlanda her zaman sömürgecilik karşıtı mücadeleler için bir model olmuş ve onları desteklemiştir.

Bu sömürge karşıtı destek paradoksal olarak ilk başta İsrail’e fayda sağlamıştı. Tarihsel olarak 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarında İrlandalı cumhuriyetçiler, İngiliz yönetimi altındayken bölgede bir Yahudi devleti için Birleşik Krallık’a karşı savaşan Orta Doğu’daki Siyonistleri desteklemişlerdi. Bununla birlikte, İrlanda’nın Yahudi devletinin kurulmasına verdiği destek, 1937’de Siyonist grupların Filistin’i bölmek için İngiliz önerilerini kabul ettiğinde ciddi şekilde azalmıştır. 1947’de İrlanda Başbakanı Eamon De Valera, Milletler Cemiyeti konferansında Filistin için hazırlanan meşhur “Taksim Planına” karşı çıkmıştır. Böylece, İrlanda, Filistin’i bölen ve İsrail devletini yaratan 181 sayılı BM Genel Kurulu Kararını desteklememiştir.

Sonraki süreçte de İsrail’in Filistinlilere karşı politikaları neticesinde ve özellikle de 1967’den itibaren, yani İsrail’in Kudüs’ü, Batı Şeria’yı ve Gazze Şeridi’ni işgali ile, İrlandalıların Filistinlilere desteği hızla artmıştır. İsrail’in benimsediği kolonyalist politikalar ve apartheid rejimi İrlanda halkının ve devletinin desteğinin Filistinlilerin yanında konumlanmasını sağlamıştır.

Örneğin, bugün İrlanda’nın gelecek seçimler için yapılan tüm anketlerinde ilk sırada yer alan ana muhalefet partisi Sinn Fein’in lideri olan Mary Lou McDonald’ın X platformundaki profilinde aylardır bir Filistin bayrağı görülüyor. Sinn Fein’in, Filistin Kurtuluş Örgütü ile on yıllardır süren bir ittifakı olan İrlanda Cumhuriyet Ordusu militanlarıyla da tarihi bağları var. Hatta Sinn Fein, mevcut hükûmetin Filistin meselesindeki çalışmalarını yetersiz görerek bu konu üzerinden de bir muhalefet politikası üretiyor. Geçtiğimiz aylarda, McDonald, İrlanda hükûmetini Gazze’deki soykırım iddiaları üzerine İsrail büyükelçisini sınır dışı etmeye çağırmıştı.

İki Devletli Çözüm Çerçevesinde Bir Destek

İrlanda hükûmetinin “Filistin-İsrail çatışması” konusundaki duruşu geleneksel olarak bölgede üzerinde anlaşmaya varılan iki devletli bir çözümü destekliyor. Bu çerçevede İrlanda, 1980 yılında Filistin Kurtuluş Örgütü’nü (FKÖ) “Filistin halkının tek meşru temsilcisi” olarak tanıyan ilk Batı ülkesiydi. Yine aynı şekilde Filistin Yönetimi’nin ilk başkanı olan eski Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) lideri Yaser Arafat, 1993 yılında İrlandalı siyasi liderlerle bir araya gelme amacıyla Dublin’i ziyaret etmişti. Bu ziyaret, Ortadoğu’da barışı ve iki devletli bir çözümü sağlamayı amaçlayan Oslo Barış Anlaşmaları zamanında gerçekleştiği için önemliydi. 1999 yılında ise İrlanda Başbakanı Bertie Ahern, Gazze’de bulunan Jabaliya Mülteci Kampını ve Yaser Arafat’ı ziyaret etmişti.

2012 yılına geldiğimizde Filistin Yönetimi için uluslararası tanınırlık açısından çok önemli bir gelişme yaşandığında yine İrlanda’nın desteğini görmekteyiz. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun, Filistin’e üye olmayan gözlemci devlet statüsü veren kararına evet oyu veren devletlerden birisi de İrlanda idi. 2016’da İrlanda Cumhurbaşkanı Michael D. Higgins Batı Şeria bölgesini ziyaret ederek Filistinli liderlerle bir araya gelmiş ve İrlanda’nın iki devletli bir çözüme verdiği desteği yeniden dile getirmişti.

2018 yılında ise bağımsız senatör Frances Black, İrlanda Parlamentosu Dáil Éireann’e, Batı Şeria’daki yasadışı yerleşimlerden gelen tüm mal ve hizmetleri yasaklayacak ve suç kabul edecek olan İşgal Edilen Topraklar Yasa Tasarısını sundu. Meclis oylamalarında destek bulan yasa tasarısı Avrupa Birliği hukukunu ihlal edeceği görüşü ile hükûmet tarafından desteklenmedi. Tasarı her ne kadar İsrail’e karşı toplu bir boykot değil yalnızca uluslararası hukuka göre “işgal edilmiş” olan bölgelerdeki yerleşimlerden gelen ürünleri etkileyecek olsa da İsrail’e yakınlık duyan devletler ve basın organları tarafından çokça eleştirildi.

İrlanda hükûmeti ve halkının Gazze’deki insani krize ve insan hakları ihlallerine yönelik uluslararası toplumu harekete geçirme çabaları devam ediyor. Güney Afrika‘nın Uluslararası Adalet Divanına taşıdığı ve geçtiğimiz aylarda duruşmaları yapılan “Soykırım Davası”na İsrail’e karşı müdahil olan İrlanda, Filistin’e olan desteğini yinelemişti. Bu çerçevede İrlanda Dışişleri Bakanı Micheal Martin, Gazze’de yaşananların “uluslararası insani hukukun kitlesel ölçekte ve bariz bir şekilde ihlalini” temsil ettiğini dile getirmişti.

Ebubekir Tavacı

Lisans derecesini Istanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden 2016 yılında alan Tavacı, Fransa’da Université Paris 1 Panthéon Sorbonne’da Siyaset Bilimi yüksek lisans programından 2021 yılında mezun olmuş ve aynı üniversitede aynı alanda doktora araştırmasına devam etmektedir. Avrupa Birliği göç politikaları, Türk diasporası ve Fransa’da göç gibi konular üzerine çalışmalar yapmaktadır.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler