Olimpiyat Oyunları’ndaki Fransız Sporculara Başörtüsü Yasağı
Paris 2024 Olimpiyat Oyunları'na katılan Fransız sporcuların başörtüsü takmalarının yasaklanması ve Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin bu insan hakları ihlaline sessiz kalması tepki çekiyor. Uluslararası Af Örgütü tarafından hazırlanan raporda, Fransa'da laiklik ilkesinin bir ayrımcılık aygıtına dönüştürüldüğü belirtildi.

Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International), 16 Temmuz’da yaptığı açıklamada, Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’nda Fransız kadın sporculara yönelik başörtüsü takma yasağının, Fransız yetkililerin “ayrımcı ikiyüzlülüğünü” ve Uluslararası Olimpiyat Komitesinin (IOC) “korkaklığını” ortaya çıkardığını söyledi. “Artık Nefes Alamıyoruz, Sporda Bile” başlıklı yeni bir rapor, başörtüsü yasağının Fransa’da sporun her kademesindeki Müslüman kadınlar üzerindeki olumsuz etkisini inceliyor. Raporda bu yasağın uluslararası insan hakları hukukunu ihlal ettiği dile getiriliyor.
Geçtiğimiz yılın Eylül ayında Fransa Spor Bakanı Amélie Oudéa-Castéra, 26 Temmuz-11 Ağustos tarihleri arasında Fransa’da gerçekleşecek Olimpiyat Oyunları sırasında Fransa’yı temsil eden sporcuların ve diğer görevlilerin başörtüsü takmasına izin verilmeyeceğini açıklamıştı. Bakan, hükûmetin “spor alanında sıkı bir şekilde uygulanan katı laiklik rejimine bağlılığını” vurgulayarak, “Fransız takımlarımızın temsilcileri başörtüsü takmayacak.” diye duyurmuştu. Bakan ayrıca bu yasak ile kamu hizmetinin mutlak tarafsızlığını sağlamayı amaçladığını belirtmişti. Fransa’nın bu duyurusunun ardından Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği sözcüsü Marta Hurtado, “İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, hiç kimsenin bir kadına ne giymesi ya da giymemesi gerektiğini dikte etmemesi gerektiğine inanıyor.” sözleriyle bu kararı eleştirmişti. Ayrıca Ekim 2023’te BM’den altı insan hakları uzmanı, Fransız yetkililere yasağın Müslüman kadınların “spora katılma” hakkını ihlal ettiği ve “onlara karşı hoşgörüsüzlüğü ve ayrımcılığı körükleyebileceği” yönündeki endişelerini dile getiren bir mektup yazdı. Bunu takip eden birkaç gün içinde Uluslararası Olimpiyat Komitesi, kısıtlamaların etkinlikte diğer ülkeleri temsil eden sporcular için geçerli olmayacağını açıklamıştı.
Fransa, Sporda Başörtüsü Yasağı Uygulayan Tek Avrupa Ülkesi
Olimpiyatlarda Fransız sporcuların başörtüsü takmasını yasaklayan bu karar, insan hakları savunucuları tarafından sert eleştirilere maruz kaldı ve internette bir öfke dalgasına yol açtı; bazı sosyal medya kullanıcıları etkinliğin boykot edilmesi çağrısında bulundu. Fransa’da sportif kullanıma uygun başörtüsü takan kadınların futbol, basketbol, judo, boks, voleybol ve badminton dahil olmak üzere birçok spor dalını, amatör düzeyde bile yapmaları engellenebiliyor.
Uluslararası Af Örgütü, raporunda, incelenen 38 Avrupa ülkesi arasında, ulusal mevzuatında veya bireysel spor düzenlemelerinde dinî başlık yasağının yer aldığı tek ülkenin Fransa olduğunu belirtiliyor. Olimpiyat Oyunları’na ev sahipliği yapan ülke, başörtüsünü yasaklayarak, Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesine İlişkin Sözleşme de dahil olmak üzere, taraf olduğu uluslararası insan hakları anlaşmaları kapsamındaki birçok yükümlülüğünü de ihlal ediyor. Af Örgütü, bu taahhütlerin Olimpiyat Oyunları’nın bağlı olduğu resmî düzenlemelerde de belirtildiğini dile getiriyor. Örneğin, Olimpiyat İlkeleri adlı temel prensipler metninde şöyle deniyor: “Spor yapmak bir insan hakkıdır. Her birey hiçbir ayrımcılığa uğramadan spor yapma olanağına sahip olmalıdır.” Ayrıca, Olimpiyat Ev Sahibi Sözleşmesi, ev sahibi ülkenin “insan haklarını koruması, saygı duyması ve her türlü insan hakkı ihlalinin giderilmesini sağlaması” şartını da içeriyor.
Fransa’nın sportif başörtüsüne dair uyguladığı yasak, -aynı zamanda- futbol, basketbol ve voleybolun dünya genelindeki idaresinden sorumlu FIFA, FIBA ve FIVB gibi uluslararası spor kuruluşlarının giyim kurallarına da aykırı.
Olimpiyat Komitesi, Başörtüsü Yasağına Karşı Çıkmadı
Uluslararası Af Örgütü araştırmacısı Anna Blus, “Fransız sporcuların Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları kapsamındaki müsabakalarda sportif başörtüleriyle yarışmalarının yasaklanması ile beraber düşünüldüğünde, Paris 2024’ün, ilk Cinsiyet Eşitliği Olimpiyatları olması, bir alay konusu hâline geliyor. Bu durum, Fransa’da spora erişimin temelini oluşturan ırkçı cinsiyet ayrımcılığını açığa çıkarıyor.” dedi.
11 Haziran’da aralarında Spor ve Haklar İttifakı, Uluslararası Af Örgütü, İnsan Hakları İzleme Örgütü, Uluslararası Şeffaflık Örgütü ve Herkes için Basketbol’un da bulunduğu örgütlerden oluşan bir koalisyon, Olimpiyat Komitesi üyelerine hitaben bir mektup yayınladı: Komite üyelerinden Fransız spor otoritelerinin aldığı bu kararı bozması yönünde kamuya çağrıda bulunmaları talep edildi. Olimpiyat Komitesi ise tekrarlanan taleplere rağmen, Fransız yetkililere yasağın kaldırılması yönünde çağrı yapmayı reddetti. Komite, Fransa’nın spor başörtüsü yasağının Olimpiyat Oyunları kapsamının dışında olduğunu belirtti ve “din özgürlüğünün farklı devletler tarafından birçok farklı şekilde yorumlandığını” ifade etti.
Başörtülü Kadınlara Uygulanan Spor Yasağının Etkileri
Hak savunuculuğu yapan gruplar, konuyla ilgili kaleme aldıkları mektuplarında, yasağın “ayrımcılığa uğrayan, görünmez kılınan, dışlanan ve aşağılanan” birçok Müslüman sporcu için olumsuz yansımaları olduğunu söyledi: “Travma ve sosyal dışlanma yaşadılar. Bazıları sporlarını başka yerlerde yapma fırsatı bulmak için ülkeyi terk etti veya bunu yapmayı düşündü.”
Bu sözlerle yasağın etkilerini yorumlayan rapor, birçok Müslüman kadının kendi spor dallarında en üst seviyelere ulaşmak için gerekli eğitim ve rekabet fırsatlarından hiçbir zaman yararlanamadığını ve fırsat eşitliğine sahip olamadığını vurguluyor: “Müslüman kadın ve genç kızların eğlence veya kariyer amacıyla spora tam ve özgür bir şekilde katılmalarının engellenmesi, zihinsel ve fiziksel sağlıkları da dahil olmak üzere hayatlarının her alanında yıkıcı etkiler yaratabilir.”
Rapor kapsamında, geçen Ekim 2023’ten bu yana müsabakalara çıkmasına izin verilmeyen basketbolcu Helene Ba ile konuşuldu: “Zihinsel olarak da zor çünkü gerçekten dışlanmış hissediyorsunuz. Özellikle yedek kulübesine gittiğinizde hakem size merdivenlere gitmenizi söylerse. Herkes seni görüyor… Bu bir utanç yürüyüşü.”
Gerçek ismi verilmeyen ve B olarak adlandırılan başka bir kadın ise Uluslararası Af Örgütüne şunları söyledi: “Çok üzücü. 2024’ün bu noktasında sırf bir kumaş parçası yüzünden hayalleri engellemek bile utanç verici.” Paris’teki bir antrenör de “Bu utanç verici çünkü kaliteli sporcuları kaybediyor olabiliriz.” sözlerini sarf ederken, sosyolog Haifa Tlili “şiddet içeren” ve “bilinçli” bir ırkçılığa vurgu yapıyor. Raporda Tlili, “Bu nüfusu görünmez kılmak istiyorlar.” dedi. Çeşitli sporlarla uğraşan başka bir kadın olan Faiza da bu görüşü paylaşarak, Müslüman kadınlara karşı ayrımcılık yaparken cinsiyet eşitliğindeki ilerlemeyi kutlamanın “ikiyüzlülüğünü” kınadı.
“Laiklik İlkesi, Bir Ayrımcılık Aracına Dönüşüyor”
Aktivistler ve insan hakları grupları, Fransa’da başörtüsüne ve genel olarak Müslüman kadınların giyimine yoğun bir şekilde odaklanılmasının, laiklik ilkesinin arkasına sığınılarak İslam karşıtı ırkçılık uygulandığının bir belirtisi olduğu yönündeki endişelerini uzun süredir dile getiriyor. Uluslararası Af Örgütü, uluslararası hukuka göre devletin tarafsızlığının veya laikliğin, ifade ve din özgürlüğüne kısıtlamalar getirilmesinin meşru bir nedeni olmadığını belirtti:
“Fakat yine de, birkaç yıldır Fransız yetkililer, Müslüman kadınları ve kız çocuklarını orantısız bir şekilde etkileyen yasa ve politikaların çıkarılmasını haklı çıkarmak için bu kavramları silah olarak kullanıyor… Ön yargı, ırkçılık ve cinsiyetçi İslamofobi ile körükleniyor.”
Fransa’da kamu görevlilerinin işyerinde dinî semboller takması, Müslüman gençlerin de okullarda başörtüsü takması yasak. Eylül 2023’teki eğitim yılının başlangıcında Fransız hükûmeti, kamu eğitim kurumlarında vücudun tamamını örten uzun entari türleri olan abaya ve kamisin giyilmesini yasaklamıştı. (P)