Fransa’da Katolik Seçmenin Aşırı Sağ Partilere Desteği Artıyor
Avrupa Parlamentosu ve ulusal seçimler için bir ayda üç kez sandığa giden Fransa’daki Katolik seçmenlerin, önceki yıllara kıyasla aşırı sağ partilere daha fazla destek verdiği gözlemlendi. Bu seçmen grubunda aşırı sağa karşı direnen kesim artık çok küçük bir azınlık oluşturuyor.
Son haftalarda çalkantılı bir seçim süreci yaşayan Fransa’da, bazı kilise temsilcileri aşırı sağ parti Ulusal Birlik’e destek verilmemesi çağrısında bulundu. Ancak, ülke medyasına yansıyan bilgilere göre Katolik seçmenler arasında aşırı sağa yönelenlerin sayısı artıyor. Geleneksel değerleri ve Hristiyan kimliğini savunan, göçü reddeden siyasi söylemler bu yeni eğilimi teşvik eden motivasyonlar arasında gösteriliyor.
Katoliklerin Yüzde 42’si Aşırı Sağ Partileri Destekledi
30 Haziran ve 7 Temmuz tarihlerindeki iki turlu genel seçimlerden önce kamuoyu araştırmacısı Ifop’un La Croix gazetesi için yaptığı bir araştırmanın bulgularına göre, 9 Haziran’daki Avrupa Parlamentosu seçimleri için sandığa giden Katoliklerin yüzde 42’si aşırı sağcı listelere oy verdi. Bu seçmen kitlesinde Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un ittifakındaki partilere olan teveccühün keskin bir şekilde düştüğü saptandı. La Croix gazetesi, araştırmanın bulgularını “Katolikler, Artık Aşırı Sağın Önünde Duramıyor” sözleriyle manşete taşıdı. Nüfusun yüzde 37’sinin Katolik dinî inancına sahip olduğu Fransa’da, AP seçimlerinde Katolik seçmenin neredeyse üçte biri (yüzde 32) Ulusal Birlik Partisi (RN) Genel Başkanı Jordan Bardella’nın 1. sırada yer aldığı listeye oy verdi. Ulusal Birlik, bir önceki AP seçimlerinin yapıldığı 2019 yılında Katolik seçmenin yüzde 14’ünün oyunu alabilmişti.
Ifop araştırması, Katolik seçmenin aşırı sağa kayışının, seçim kampanyası sırasında “Hristiyan kimliğinin savunuculuğu” imajını kararlı bir şekilde yansıtan Yeniden Fetih Partisi (Reconquête!) listesi için atılan oylarda da gözlemlendiğini belirtiyor. Liderliğini Éric Zemmour’un yaptığı parti, ülke genelinde yüzde 5,5 oranında oy alırken, Katoliklerin yüzde 10’unun oyunu aldı. İki partinin oranlarına bakıldığında ise tablo şöyle: Fransız aşırı sağı, oy oranını ikiye katladı ve hatta daha fazlasını kazandı: 2019’da Katolik seçmenin yüzde 18’i aşırı sağ partilere oy verirken, bu destek 2024’te yüzde 42’ye çıktı. Aşırı sağa destek veren Katoliklerin oranı, 2022’deki cumhurbaşkanlığı seçimine katılan Marine Le Pen, Éric Zemmour ve Nicolas Dupont-Aignan’ın birinci turda aldığı yüzde 40’lık oyun üzerine çıkmış durumda.
Katolik Seçmenin Sağ Merkezden Aşırı Sağa Geçişi
Ifop’un Görüş ve Strateji Direktörü Jérôme Fourquet, bulgularla ilgili iki faktöre dikkat çekiyor:
“Katolik seçmende, 2017’deki cumhurbaşkanlığı seçiminden bu yana ortaya çıkan ve 2022’de teyit edilecek olan iki temel eğilimin damgasını vurduğu çok önemli bir değişim görüyoruz. Birinci eğilim, Katolik oyların giderek daha parçalı hâle gelmesi. İkincisi ise, RN oylarında artış yaşanması: Düzenli olarak kiliseye giden ve Jordan Bardella’nın listesine oy veren Katolikler arasında, çok küçük bir kesim dışında bir direnç kalmadı.”
Fourquet, 2017 yılında merkez sağ parti Cumhuriyetçiler’in cumhurbaşkanlığı seçimindeki adayı François Fillon’un ilk turda neredeyse her iki Katolik’ten birinin (yüzde 46) oyunu aldığını hatırlatıyor. Fourquet, sağdan aşırı sağa olan keskin geçişin, partinin izlediği “gayrişeytanileşme” (Fr. dédiabolisation) stratejisi sayesinde mümkün olduğunu belirtiyor. Fourquet’e göre özellikle Ulusal Meclisteki görünürlüklerini arttırmaları bu geçişi kolaylaştırdı: “Doğru ya da yanlış, partinin imajı büyük ölçüde değişti.”
Katolik Seçmenin Büyük Dönüşümü ve Din Görevlilerinin Rolü
Ifop verilerine göre, (AP seçimlerine katılım oranı ülke ortalamasının 20 puan üzerinde olan) Katolik seçmenlerin oylarını belirleyen öncelikli konular arasında terörle mücadele, yasadışı göç ve güvenliğin yanı sıra eğitim ve Fransa’nın Avrupa Birliği’ndeki yeri gibi başlıklar bulunuyor.
Din sosyoloğu olan Philippe Portier ise kilise temsilcilerinin de bu geçişte bir rol oynamış olabileceğini hatırlatıyor: “Konuyu doğrudan ele alan açıklamalarına rağmen, din görevlilerinin seçmen davranışı üzerinde kısıtlı bir etkiye sahip olduğunu görüyoruz”. Portier, buna örnek olarak, Almanya, Belçika, Fransa ve Lüksemburg’taki sekiz piskoposluk tarafından nisan ayı başında yayınlanan ve insanları “Avrupa projesini destekleyen adayları seçmeye” davet eden “Avrupa için yeni bir nefes” başlıklı mektuba atıfta bulunuyor.
Aşırı sağa doğru bu kayış Macron’a destek veren merkez partilerin oyunu bariz şekilde azaltırken, siyasi yelpazenin sol tarafındaki partiler açısından belirgin bir ters eğilim göstermiyor. Jérôme Fourquet, bu durumu şöyle açıklıyor:
“Katolikler arasında Hristiyan Demokrasisi ideolojisine sahip olanlar ya da Jacques Delors çizgisisindeki Avrupa Birliği fikrine bağlı kalanlar olsa da bu akımlar zemin kaybediyor. Benzer şekilde, sıradan Katoliklerin yüzde 28’i sol listelere oy verdi. Ancak bugün, bölünme çizgileri daha farklılaştı: Güvenlik, kimlik ve İslam konuları öne çıkıyor.”
Konuyla ilgili bir diğer haberi hazırlayan Le Parisien gazetesi, Katolik topluluğunda ciddi bir tartışma ve bölünme olduğuna dikkat çekiyor: 6.000 Katoliğin genel seçimler sürecinde imzaladığı bir bildiri, Hristiyanlığın gereği olarak aşırı sağa karşı oy kullanma çağrısında bulunmuş olsa da kilise yetkilileri belirgin bir siyasi tavır almaktan kaçındı. Kilise yöneticileri, farklı görüşlere saygı gösterilmesi gerektiğini vurgulamakla yetindi. Bazı din görevlileri, münferit olarak, aşırı sağın yükselişine karşı tutum almış olsa da, diğerleri, RN’nin kimlikçi söylemlerinin cazibesine kapılan cemiyet üyelerine karşı net bir tavır göstermedi ve daha ziyade onların motivasyonlarını anlamaya odaklandı. Kilise üyesi seçmenlerin tanıklıklarını derleyen ve inceleyen Le Parisien’e göre, bu karmaşık tablo, Fransız Katoliklerin siyasi tercihlerinde derin bir dönüşüm yaşandığını işaret ediyor. Bu süreçte ciddi bir iç çatışma ve belirsizlik söz konusu.
AP Seçimlerinin Ardından Yapılan İki Turlu Genel Seçimler
AP seçimlerinde büyük bir oy kaybına uğrayan Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, parlamentoyu feshederek ilk turu 30 Haziran, ikinci turu 7 Temmuz’da olmak üzere erken seçime gitme kararı almıştı. Erken seçimin ilk turunda aşırı sağ, yükselişini sürdürerek sandıktan yine birinci çıkmış olsa da bu kazanımını seçimin ikinci turuna taşıyamadı. Fransa’da erken genel seçimlerin ikinci turu öncesinde merkez ve sol partiler, aşırı sağ parti Ulusal Birlik’in karşısında seçilme şansı daha yüksek olan adayları beraberce destekleme kararı aldı. Bu “informel” seçim ittifakıyla gidilen seçimin ikinci turunda, sol ittifak Yeni Halk Cephesi (NFP) tahminlerin ötesine geçerek sandıktan birinci çıktı. Macron’u destekleyen merkez partilerin ittifakı, ikinci büyük grubu oluştururken, Ulusal Birlik üçüncü sırayı alabildi. Yarı başkanlık sistemiyle yönetilen Fransa, başbakan arayışında bulunuyor: Partiler arasında başbakanlık için önerilen isimler üzerine görüşmeler devam ediyor.
Genel seçimlerin favorisi Ulusal Birlik’in sürpriz mağlubiyetine ilişkin analizlerde, seçime katılımın artması, Ulusal Birlik’in seçim kampanyasının yetersizliği ve gösterdiği adayların tartışmalı profilleri önemli faktörler olarak öne çıkıyor. Katolik seçmenin genel seçimlerdeki tavrıyla ilgili yeni veriler henüz yayımlanmamış olsa da, AP seçimlerindeki tabloya benzer oranların söz konusu olabileceği tahmin ediliyor. (P)