'Gazze Şeridi'

Filistin-İsrail Konusu İçin Gözler Pekin ve Washington’daydı

Filistinli aktörlerin Çin'de bir araya geldiği bu hafta, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da Washington'da Amerikalı parlamenterlere hitap etti. Her iki dış temasta öne çıkan başlıkları ve geleceğe dair olası etkileri sizin için derledik.

Binyamin Netanyahu, Amerikan Kongresindeki oturumda konuşuyor, 24 Temmuz 2024. Fotoğraf: Bryan Dozier - AA.

Çin, 21 ve 22 Temmuz’da Fetih Hareketi ve Hamas başta olmak üzere Filistinli grupların katıldığı “kapsamlı bir ulusal toplantıya” ev sahipliği yaptı. Filistinli 14 grubun üst düzey temsilcisi, 21 Temmuz’da başlayan uzlaşma görüşmeleri sonrası aralarındaki bölünmüşlüğe son vermeyi ve birlik oluşturmayı amaçlayan “Pekin Diyaloğu”nu imzalandı.

Hamas’ın Ulusal İlişkiler Ofisi Başkanı Hüsam Bedran, Pekin’de Filistinli gruplar tarafından üzerinde anlaşmaya varılan bildirinin, “Filistin’in ulusal birliğine ulaşması yolunda önemli bir adım” olduğunu belirtti. Bildirinin oluşmasında Çin’e -gösterdiği “büyük çaba” için- teşekkür eden Bedran, ABD’nin Filistinli gruplar arasındaki anlaşmaya karşı çıktığını vurguladı. Bedran, Filistinli gruplar tarafından imzalanan bildirinin en önemli noktasının “Gazze ve Batı Şeria’da Filistin halkını yönetecek, yeniden inşa faaliyetlerini denetleyecek ve seçim koşullarını hazırlayacak bir Filistin ulusal mutabakat hükûmetinin kurulması” olduğunu ifade etti.

ABD ve Birleşmiş Milletler’den Çin’deki Zirve Hakkında Farklı Açıklamalar

ABD Dışişleri Bakanlığı ise, Çin’in öncülüğünde Filistinli 14 grubun üst düzey temsilcilerinin yürüttüğü uzlaşma görüşmeleri sonrası, aralarındaki bölünmüşlüğe son verme ve birlik oluşturma konusunda sağladıkları anlaşmayı inceleyeceklerini bildirdi. Basına yaptığı açıklamada, Gazze ve Batı Şeria’nın birleşerek Filistin Yönetimi tarafından yönetilmesini istediklerini aktaran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller, “Hamas için bir rol öngörmüyoruz.” ifadelerini yeniden kullandı. Miller, Çin’e bölgede gerginliğin artmasını engellemek için özellikle İran özelinde nüfuzunu kullanma çağrısında da bulundu.

Birleşmiş Milletler (BM) Sözcüsü Stephane Dujarric ve Genel Sekreteri Antonio Guterres, Çin’in öncülüğünde Filistinli 14 grubun üst düzey temsilcisinin yürüttüğü görüşmelerin uzlaşmayla sonuçlanmasından memnuniyet duyduklarını bildirdi. Sözcü Dujarric, gruplar arasında varılan uzlaşıya dair yaptığı yazılı açıklamada, gelişmeyi Filistin birliğini ilerletmek için “önemli bir adım” olarak nitelendirdi.

El Fetih ve Hamas’ın ortak hükûmet kurmasını amaçlayan anlaşmanın uygulanma süreci ve zamanlaması hakkındaki detaylar henüz bilinmezken, Dujarric, Filistinli grupların birliğine yönelik her adımın memnuniyetle karşılanması ve bunun teşvik edilmesi gerektiğini kaydetti. Dujarric, Filistin birliğinin, barış ve güvenlik için önemli olduğunu vurguladı. Açıklamada görüşlerine yer verilen Genel Sekreter Guterres de Pekin’de verilen taahhütlerin ve imzalanan bildirgenin takip edilmesi gerektiğine işaret etti. Guterres, Çin’in ve sürece katılan diğer ülkelerin çabalarını da takdir ettiğini belirtti.

Anlaşma Ne İfade Ediyor?

Çin’in Kuzey Afrika ve Orta Doğu ülkelerindeki artan etkisi hakkında çalışan, Chatham House araştırmacısı Ahmed Aboudouh varılan mutahabakatı değerlendirdi. Aboudouh’a göre, Fetih-Hamas anlaşması -öncelikle- Çin’in Filistin meselelerindeki tesir gücünü arttırıyor. Ancak Filistinli gruplar arasında gerçek bir birliğe giden bir yol yine de açılmış değil. Aboudouh bu anlaşmanın, gerçek bir birleşik cephe oluşturmaktan ziyade kısa vadeli ideolojik ve siyasi önceliklerle ilgili olduğunu belirtiyor: Anlaşma hem Çin tarafı hem de Filistinli temsilciler adına bir kazan-kazan imajı yansıtıyor. Çin’in müzakerelere ev sahipliği yapmaktaki esas ve bariz motivasyonu, büyük bir küresel güç olarak sorumlu bir rol oynama arzusunu işaret ediyor. Abdoudouh’a göre, bu istek hâlihazırda Pekin’in Orta Doğu stratejisinin temel dayanağı konumunda.

Çinli diplomatların yakın gelecekte Filistinlilerle Pekin’de daha fazla toplantı düzenleyeceğini ve bu anlaşmanın ardından ivme kazanmak için Doha ve Ramallah’ı da ziyaret edeceklerini tahmin eden Aboudouh, yine de pek çok şeyin belirsiz kaldığını düşünüyor: Bu anlaşmanın bir anlam ifade edebilmesi için öncelikle Gazze’de ateşkesin sağlanması ve ABD başkanlık seçimlerinin sonuçlanması, ardından da üzerinde mutabık kalınan tedbirlerin başarıyla uygulanması gerekiyor. Bu senaryoların da hâlâ çok uzakta duran ihtimaller olduğunu ifade ediyor.

Netanyahu, Washington’da Protestolarla Karşılandı

Aynı hafta içinde bölgenin akıbetini etkileyebilecek bir diğer önemli dış temas, Amerika’da yapıldı. 81 yaşındaki Başkan Joe Biden’ın bir sonraki dönem için aday olmama kararı aldığı Amerika Birleşik Devletleri’nde resmî ziyaret için Washington’a gelen İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 24 Temmuz’da Amerikan Kongre Binası’na giderek buradaki oturumda konuştu. Netanyahu -sadece kendisine destek veren Cumhuriyetçi Partililerin alkışlarıyla değil- Demokrat Partililerin tepkileri ve bina çevresindeki kitlelerin protestolarıyla karşılandı. Netanyahu, ABD Kongresi’nde yaptığı konuşma esnasında Temsilciler Meclisi ve Senato’daki Demokrat üyelerin neredeyse yarısı tarafından boykot edildi. Netanyahu’nun 2015 yılındaki bir önceki konuşması, 58 Demokrat tarafından boykot edilirken bu sayı dünkü konuşmasında neredeyse ikiye katlanarak 96 Demokrat Partiliye ulaştı.

ABD Kongresinin önemli isimlerinden Senatör Bernie Sanders ile eski Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, Kongre’ye hitap eden İsrail Başbakanı Netanyahu’ya sert sözlerle tepki göstermişti. Sanders, “Onun bir savaş suçlusu olduğunu düşünüyorum. Bence kesinlikle Kongre’ye davet edilmemeliydi.” demişti. Pelosi de X hesabından yaptığı açıklamada, Netanyahu’ya yüklenerek “Binyamin Netanyahu’nun bugün Kongre’deki sunumu, ABD Kongresi’ne hitap etme ayrıcalığıyla onurlandırılan yabancı bir liderin yaptığı açık ara en kötü konuşmaydı.” değerlendirmesinde bulunmuştu.

ABD Kongresinin Filistin asıllı tek temsilcisi Rashida Tlaib de Netanyahu’nun Kongre salonunda ayakta alkışlanmasına, “Ben de oradaydım ve bu iğrençti.” ifadesiyle tepkisini göstermiş, Netanyahu’nun konuşması boyunca elinde “savaş suçlusu” yazan küçük bir döviz tutmuştu. Bu arada Netanyahu’yu protesto etmek isteyen binlerce Filistin destekçisi de başkent Washington sokaklarında, Netanyahu’nun kaldığı otelin çevresinde ve içinde çeşitli protestolar düzenlemişti.

ABD Kongresi üyesi Rashida Tlaib, Netanyahu’nun konuşmasını protesto etti. Fotoğraf: C-Span – AA.

Netanyahu’nun İddiası: “Refah’ta Siviller Öldürülmedi”

ABD basını, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Kongre’deki konuşmasında İsrail ordusunun Gazze’de soykırım niteliğine varan eylemlerini çarpıttığını ve gerçekleri örtbas etmeye çalıştığını yazdı. Netanyahu, ABD Kongresi’nde yaptığı yaklaşık 1 saat süren konuşmada, “Refah’ta hiç sivil öldürülmediğini” savundu. Konuşmasına birçok Demokrat üyenin tepki gösterdiği Netanyahu’yu, hem Kongre binası dışında hem de kaldığı otelde çok sayıda Filistin destekçisi protesto etti. ABD basınından da Netanyahu’nun Kongre’deki konuşmasına eleştiriler geldi.

Associated Press (AP) haber ajansı, “İsrail içinde de eleştirilerin artarak yöneldiği Netanyahu’nun kendisini ABD tarafından saygı duyulan devlet adamı olarak göstermeyi amaçladığını” yazdı. AP’nin haberinde öte yandan “Netanyahu’nun ABD’liler nezdinde bu amaca ulaşmasının, İsrail’in Gazze’ye saldırılarında gittikçe fikir ayrılığı yaşanmaya başlamasından dolayı zorlaştığına” dikkat çekildi. Haberde ayrıca “Netanyahu’nun Kongre’deki konuşmasında kullandığı verilerin doğrulanmadığı, on binlerce Filistinlinin hayatını yitirmesine neden olan saldırılara yönelik eleştirilerin çoğunu görmezden geldiğine” işaret edildi.

“Netanyahu, İsrail’in Gazze’deki Rolünü Küçük Göstermeye Çalıştı”

Washington Post (WP) gazetesi, Netanyahu’nun konuşmasında Filistin’e insani yardımların girmesine izin vermekle övünmesinin, Birleşmiş Milletler ve uluslararası yardım örgütlerinden konuyla ilgili yapılan açıklamalarla çeliştiğine dikkati çekti. İsrail’de muhalefetteki Ulusal Birlik Partisi lideri Benny Gantz’ın Netanyahu’yu ateşkes anlaşmasını kasıtlı olarak aylarca geciktirmekle suçladığını hatırlan WP, Netanyahu’nun Kongre’deki konuşmasıyla çok farklı bir “tablo çizmeye” çalıştığını vurguladı.

Politico da Netanyahu’nun yaklaşık 1 saatlik konuşmasının büyük bölümünde, İsrail’in Gazze’ye saldırılarına yönelik suçlamaları reddettiğini yazdı. Haberde, Netanyahu’nun konuşmasının, İsrail’e verilen destek konusunda Cumhuriyetçiler ve Demokratlar açısından önemli değişikliğe yol açmayacağı öngörüsünde bulunuldu.

CNN ise Netanyahu’yu, Gazze’de devam eden saldırılarda İsrail’in rolünü olduğundan “daha küçük göstermek ve saptırmakla” eleştirdi. CNN’nin haberinde, İsrail Başbakanı’nın konuşmasının büyük bölümünde 7 Ekim 2023 saldırıları, İran ve Uluslararası Adalet Divanı ile Uluslararası Ceza Mahkemesinin İsrail ile ilgili görüşlerini eleştirmeye ayırdığına işaret edildi. (AA/P)

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler