'Gazze Şeridi'

İsrail Aleyhine Değişen Kamuoyunun ABD Seçimlerine Etkisi

ABD'de başta Müslüman toplumdan olmak üzere Başkan Joe Biden'ın İsrail'e destek politikası eleştiren sesler çoğalıyor. Yaklaşan başkanlık seçiminde seçmenlerin Biden ve partisine oy vermeyerek cezalandırabileceği belirtiliyor.

Washington'da yapılan ve Biden'ı soykırımı destemekle suçlayan bir protesto, 4 Kasım 203. Fotoğraf: Phil Pasquini - Shutterstock.

ABD halkının 7 Ekim’den sonra Gazze‘deki yoğun can kayıpları hakkında ne düşündüğünü soruşturan kamuoyu araştırmalarına göre, İsrail devletinin saldırılarını haklı bulan Amerikalıların oranı giderek düşüyor. Gallup Araştırma Kuruluşunun yaptığı son araştırmaya göre yaşı 18 ve üzerinde olan Amerikalıların yüzde 55’i, İsrail’in Gazze’ye düzenlediği askeri operasyonu haklı olmadığını belirtirken yüzde 36’lık bir kesim yapılanları doğru buluyor. Gallup’un açıkladığına göre, kurumun 4 ay önce yaptığı araştırmaya kıyasla, İsrail’i haklı bulanlar için yüzde 10’luk bir düşüş söz konusu.

Bir diğer araştırma şirketi PEW’in de mart ayı sonu itibarıyla paylaştığı bulgulara göre, İsrail’in yaptıklarını haklı bulanların oranı yüzde 58. Amerikalı Müslümanların ise yüzde 36’sı İsrail’e destek veren Başkan Joe Biden’a olumlu bakıyor. Biden’ın rakibi olan Donald Trump’a olumlu bakanların oranı ise hemen hemen aynı seviyede: Yüzde 35. PEW anketine katılanların sadece yüzde 6’sı ABD’nin İsrailliler ve Filistinliler arasında gereken dengeyi kurabildiği görüşünde.

Bezay Saray’ın Boykot Edilen İftarı

Amerikalı Müslüman grupların, İsrail’e koşulsuz desteğini sürdüren Biden yönetimine tepkileri devam ediyor. 2 Nisan’da ABD’nin önde gelen Müslüman sivil toplum kuruluşlarının liderleri, ABD Başkanı Joe Biden’ın vereceği iftar yemeğini protesto ederek Beyaz Saray önünde “Gazze’de ateşkes için alternatif iftar” programı düzenledi.

Ülkedeki Müslüman toplumu, Gazze’deki savaşa ilişkin Biden yönetiminin politikası konusunda bir süredir tepkilerini dile getiriyordu ve bazı Müslüman gruplar Beyaz Saray’da düzenlenmesi olası Ramazan etkinliğine ya da iftara katılmak istemediklerini belirtmişti. Bu nedenle Beyaz Saray’ın geleneksel iftar programı, ülke medyasının aktardığına göre, bu sene Gazze’deki savaşın gölgesinde daha düşük profilli yapıldı ve az sayıda Müslüman temsilci katıldı.

Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi (CAIR) organize etmesiyle, ABD’li önde gelen sivil toplum liderleri, Beyaz Saray’ın iftar davetini protesto etmek amacıyla Beyaz Saray’ın karşısında bulunan Lafayette Parkı’nda bir araya gelerek burada Gazze’de ateşkes için iftar programı yaptı. İftarda yapılan açıklamada, Biden yönetiminin Gazze politikasının iflas ettiği ve ABD’nin İsrail’e yaptığı askeri yardımların Gazze’deki katliamları kolaylaştırdığı ifade edildi.

CAIR, daha önceki açıklamasında da Beyaz Saray’ın ve diğer Biden yönetimi kurumlarının çeşitli davetlerine katılmayacaklarını, yönetimin Gazze politikasını protesto ettiklerini açıklamıştı. Protestocuların tepki gösterdiği bir diğer husus ise Biden’ın geleneksel iftar ve diğer etkinliklerde görüşeceği Müslüman temsilcileri kendi seçmesi ve Müslüman toplum örgütlerinin önerdiği isimlerin kabul edilmemesi.

ABD'de İsrail Aleyhine Değişen Kamuoyunun Seçimlere Etkisi Gündemde

Michigan eyaletindeki Dearbon Belediye Başkanı Abdullah Hammoud’un Biden lehine oy vermeme çağrısında bulunduğu protesto mitingi, 25 Şubat 2024. Fotoğraf: Shutterstock – Maximelramsisy.

Müslüman Seçmenlerin Biden’a Tepkisi

ABD’deki seçimlerdeki kilit nitelikte eyaletlerden biri olan Michigan’ın seçmenleri 2020’deki seçimde Donald Trump’a karşı yarışan Biden lehine yaklaşık 120 bin oyluk fark sağlamıştı. Bir önceki seçimin yapıldığı 2016’da ise Trump eyaletten sadece 11 bin oy farkla birinci çıkmıştı. ABD’de Michigan gibi Müslüman nüfusun daha yoğunlaştığı eyaletlerde şubat ve mart ayındaki ön seçimlerde Demokrat Partili delegelerin Biden’e destek vermemesi gündeme geldi.

VOA Türkçe’nin aktardığına göre, eyaletteki binlerce delege ön seçimlerde Demokrat Başkan Joe Biden’a oy vermek yerine bağımsız kalmayı tercih etti: Atılan oyların yüzde 13’üne denk gelen 100 bin oy, çekimser olarak atıldı. Bu boykot hareketine Michigan’daki Arap asıllı Amerikalılar öncülük ediyor. Eyalette 200 bin ila 300 bin Arap asıllı Amerikalı olduğu tahmin edilse de hepsi oy kullanma hakkına sahip değil. Yine de kasım ayında yapılacak başkanlık seçiminde Biden’ın eyaleti kazanmasını engelleyecek bir potansiyel söz konusu.

Demokrat Partililer, Biden’ın Müslümanlar arasındaki desteğini kaybetmesinin sadece Michigan’ı değil başkanlığı da kaybetmesine yol açabileceğinden endişe ediyor. Bu yılki seçimler, aralarında önemli bir Müslüman nüfusa sahip Michigan’ın da bulunduğu geleneksel olarak seçimlerin çekişmeli geçtiği eyaletlerin tercihine bağlı olacak.

Seçime Olası Etkisi ve 6 Çekişmeli Eyalet

Tunuslu siyasi analist Sami Hamdi, ABD’nin İsrail’e Gazze saldırılarında verdiği koşulsuz desteğin başkanlık seçimine etkilerini değerlendirdi. Hamdi, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları ve soykırımının iki nedenle devam ettiğini aktararak, konuyu değerlendirdi:

“Birinci sebep (İsrail Başbakanı Binyamin) Netanyahu’nun savaşı şimdi durdurursa siyasi kariyerinin biteceğine inanması. Tel Aviv’de binlerce gösterici Başbakan’ın haftalardır istifasını talep eden gösteriler düzenliyor. Tel Aviv’de Netanyahu’yu devirmekle veya ona bir sonraki seçimde oy vermemekle tehdit eden bir halk öfkesi görüyoruz. Bu yüzden Netanyahu, 7 Ekim’de yaşananları affettirmek için İsrail halkına bir şey vermesi gerektiğine ve bunun da Gazze’nin ilhakı olduğuna inanıyor. Bu soykırımı uzatan ikinci faktör ise ABD’nin bu soykırımı sürdürmesi için İsraillilere silah sağlamaya devam etmesi. Biden İsrail’in desteklenmesi gerektiğine inanıyor.”

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının ardından sadece Arap dünyasında değil Batı dünyasında da benzeri görülmemiş şekilde kamuoyunun değiştiğini kaydeden Hamdi, ABD’de 35 yaş altı kişilerin çoğunun siyonizmi desteklemediğine ve Filistin’e sempati duyduğuna ilişkin anketler bulunduğunu dile getirdi. Biden’a karşı seçmen tepkisinin sadece Müslümanlarla sınırlı kalmadığını vurgulayan Hamdi, şöyle konuştu:

“ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris siyonizmi desteklerken (üvey) kızının Filistin için para topladığını gördük. Bu sosyal medyada kısıtlamalara rağmen insanların Filistinlilerin sesini yükselterek algoritmaya içeriğin önemini tanıtmasıyla alakalı. Michigan ön seçiminde 100 bin kişinin boş oy kullandığını gördük ve bu ön seçimin öneminin farkında olan 100 bin kişi anlamına geliyor. Biden’ın, Müslüman nüfusun yoğun olduğu ve Müslüman olmayanların da protestolara katıldığı 6 çekişmeli eyalette (Michigan, Pensilvanya, Georgia, Arizona, Florida, Kuzey Karolina) yapılan anketlerde oylarının düştüğünü görüyoruz. Ayrıca siyahi 13 papaz, soykırıma verdiği destek nedeniyle cemaatlerinin Biden’a oy verme eğiliminde olmadığını belirten bir mektup yazdı.”

“Soykırım ABD İçin Kırmızı Çizgi Olarak Kalmalı”

İsrail’in soykırımının sıradan kişiler tarafından sosyal medya paylaşımlarıyla sürekli gündemde tutulmasının bir etkisi olarak Başkan Yardımcısı Harris’in “Ateşkese ihtiyacımız var” demek zorunda kaldığına dikkati çeken Hamdi, ABD’nin hâlâ soykırıma karşı olmadığını sadece İsrail’e verdiği desteği pazarlama stratejisi arayışına girdiği değerlendirmesinde bulundu.

Hamdi, İsrail’e desteği nedeniyle Biden’ı cezalandırmak isteyen Müslüman seçmenlerin eski ABD Başkanı Donald Trump’a oy vereceğini beyan ettiğini anımsatarak, “Bu çok tuhaf bir olgu. Daha önce bahsettiğim 6 eyalette de Müslüman siyasetçi yoğunluğu var. Biden’ın bu eyaletleri küçük farkla kazanmasının bir sonucu olarak bu seçimde verilmeyen oylar daha büyük etkiye sahip olacak. Ayrıca solcu Yahudiler de Biden’a oy vermeyeceğini söylüyor.” dedi.

Seçmenlerin, Trump’la 4 yıl boyunca uğraşmaları gerekse bile Biden’a oy vermemesi gerektiği yönünde açıklamalar yaptığına işaret eden Hamdi, seçimlerin sonucu ne olursa olsun ABD için soykırımın bir kırmızı çizgi olması gerektiğine inandığını vurguladı.

Hamdi, İsrail’le normalleşme sürecindeki ülkelerin tutumunun soykırıma etkisine de değinerek, sözlerini şöyle tamamladı:

“ABD’nin İsrail’e desteğini sürdürmesini sağlayan önemli etkenlerden biri de Müslüman ülkelerin İsrail’le normalleşme süreçlerini askıya almaması. Bu ülkelerin, soykırım sürdüğü sürece İsrail’le normalleşme masasından kalktıklarını söylemesi gerekirdi. Bunun yapılmaması Biden’a soykırımın bu ülkeler için kırmızı çizgi olmadığı mesajını verdi ve liderlere de İsrail’le ilişkilerini koruma güvencesi oldu.” (AA/P)

bgucin

Galatasaray Üniversitesi’nde Sosyoloji programından mezun olan Burak Gücin, sonrasında Heidelberg Üniversitesi’nde Kültürel Çalışmalar alanında yüksek lisansını tamamlamıştır. Ağırlıklı olarak ideoloji, kültür ve göç üzerine çalışan Gücin, Perspektif redaksiyon ekibinin üyesidir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler