'Fabrice Leggeri'

Aşırı Sağın Adayı: AB Sınırlarını Koruyan Eski FRONTEX Direktörü

Hakkında göçmenlerin AB sularından geri itilmesine göz yumduğu iddiaları nedeniyle soruşturma açılan eski FRONTEX Direktörü Fabrice Leggeri, Avrupa Parlamentosu seçimleri için aşırı sağ bir partiden aday oldu. Peki, FRONTEX yöneticiliği kadar aşırı sağcı adaylığı da tartışılan Fabrice Leggeri kimdir?

Eski FRONTEX Direktörü Fabrice Leggeri ve Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı Jordan Bardella. Fotoğraf: Obatala-Photograpy/Shutterstock

Aşırı sağcı Ulusal Birlik Partisinin Avrupa Parlamentosu seçimleri listesinde üçüncü sırada yer alan FRONTEX’in (Avrupa Sınır ve Sahil Güvenlik Ajansı) eski direktörlerinden Fabrice Leggeri, 2015-2022 arasında Avrupa Birliği’nin sınırlarından sorumlu isimdi. İstifaya zorlanmadan önce 7 yıl boyunca Avrupa’nın sahil güvenlik ve sınır güvenlik teşkilatının başındaki kişi olan Leggeri, yönetimiyle ilgili çeşitli suçlamalar ve sığınmacıların yasa dışı geri itilmesine kayıtsız kalmasıyla ile sık sık gündeme gelmişti.

Le Pen’in Partisinden Aday Olan Fabrice Leggeri Kimdir?

Fabrice Leggeri, haziran ayındaki seçimlerinde Ulusal Birlik Partisinin (RN) Avrupa seçimleri listesinde üçüncü sırada yer alacak. Leggeri’nin üçüncü sırada yer alması, AP’ye seçilmesini mevcut seçim anketlerine göre kesin kılmış durumda.

Fabrice Leggeri, kariyerinin büyük bir kısmını Fransa İçişleri Bakanlığında, mülki idare görevlerinde geçirdi. Ayrıca Savunma Bakanlığında da ve sonrasında Brüksel’deki Avrupa Komisyonunda çalıştı. Devamında ise FRONTEX’in başına atandı. Leggeri, 2015-2022 yılları arasında Avrupa Birliği’nin (AB) Frontex ajansının başındaki isimdi. 2015 yılında yaşanan ve “sığınmacı krizi” olarak adlandırılan göç akını sonrasında her yıl bütçesi arttırılan bu ajans, AB’nin en önemli ajansı olarak görülüyor. Bütçesinin 2027 yılına kadar yıllık 900 milyon avroya ulaşması bekleniyor. FRONTEX’in başındaki 7 yılın ardından, Avrupa Dolandırıcılıkla Mücadele Ofisi’nin (OLAF) hazırladığı bir raporda hakkında ajansın Akdeniz’deki sığınmacı botlarını yasadışı olarak geri itildiğini gizlediği iddalarına yer verilmişti. Bu suçlamaların ardından Fabrice Leggeri yoğun kamuoyu baskısı nedeniyle görevinden istifa etmek zorunda kaldı. İstifa ederken “hem STK’ları hem de Avrupa hukukunun uğradığı zulmü” kınadığını dile getiren Leggeri şimdi de Ulusal Birlik Partisinden Avrupa Parlamentosuna parlamenter olarak seçilmeye hazırlanıyor.

Leggeri Döneminde Neler Olmuştu?

Çeşitli medya ve STK’lar tarafından uyarıldıktan sonra OLAF 2020 yılında Frontex hakkında iki soruşturma başlattı. Daha öncesinde Lighthouse Reports, Bellingcat ve Der Spiegel gibi medya organları, daha önce de Yunan kara sularında defalarca gerçekleşmiş olan, Frontex’in geri itmelerdeki suç ortaklığını zaten açıkça ortaya koymuştu. Yine aynı şekilde Mart 2020’de yayınlanan bir videoya göre, Frontex sahil güvenliği, Yunan yetkililerin emriyle 33 göçmenin bulunduğu bir tekneyi Türkiye karasularına doğru ittiği görülüyordu. Fabrice Leggeri’nin Frontex’in başında olduğu yedi yıllık süre boyunca toplam 16 bin 272 göçmen AB‘ye ulaşmaya çalışırken denizde can verdi.

OLAF’ın hazırladığı raporda bu geri itmelerin uluslararası hukuka aykırı olduğu belirtiliyordu. Frontex’in mevzuatı, bir mültecinin hayatının tehdit altında olduğu bir ülkeye geri gönderilemeyeceğini öngören Cenevre Sözleşmesine göre hazırlanmıştır. Bu ciddi usulsüzlüğe ek olarak OLAF, Frontex yetkililerini 2015 ile 2022 yılları arasında işlenen iki başka suçlalamaya da tabi tutuyor: Avrupa Birliği’ne sadakatsizlik ve idari sorumluluklarını yerine getirmemek.

Raporda özellikle ajansın memurlarının “gözdağı, aşağılama ve taciz” mağduru olduğunu belirtiyor. Politico tarafından yayınlanan Frontex memurlarının ifadeleri, “kaotik” işe alım kampanyalarını bildiriyor ve Fabrice Leggeri yönetimini sorumlu tutuyordu. Avrupa Parlamentosu üyeleri de aynı zamanda Frontex’in eski yöneticisinin Temel Haklar Görevlilerini işe alırken kasıtlı olarak süreci geciktirdiği iddiasını dile getirmişti. Temel Haklar Görevlileri, Frontex ve üye devletler tarafından sahada gerçekleştirilen operasyonların insan haklarına saygı duyup duymadığını tespit etmekten sorumludur. Bu konuda Avrupa Parlamentosu üyesi Fabienne Keller (Renew), “İçimizdeki bir karşı güç” derken Yeşillerde milletvekili Damien Carême, Fabrice Leggeri’in aslında “kendi göç politikasını” hayata geçirmeyi başardığını ve yedi yıl boyunca “tamamen yasa dışı” olarak hareket ettiğini dile getirmişti. OLAF raporunda Frontex’te  Temel Haklar Görevlilerinin görevini aksatacak kararlar da dikkat çekiyor.

“Fransa ve Avrupayı Doğru Yola Sokmak İçin Adayım”

Leggeri yaptığı bir açıklamada, “Frontex, Komisyon tarafından gözlemciler ve temel haklar yetkilileri tarafından yönetilen bir tür süper STK haline gelmek üzere yanlış yönlendirildi” diyerek Avrupa Parlamentosunda nasıl bir göç politikasını savunacağının sinyallerini veriyor.

Leggeri’nin adaylığı üst düzey AB kamu görevlerine gelmek ile aşırı sağ siyaset arasında daha önce görülmemiş bir köprüyü gözler önüne serdiği için önemli bulunuyor. Adaylığı üzerine  konuşan eski FRONTEX Direktörü “Bu, Fransa ve Avrupa’yı tekrar doğru yola sokmak için verilen yararlı bir cevap.” sözlerini sarf etti. AB’nin sınır kontrollerini yeniden ele alması gerektiğini dile getiren Leggeri kampanyasını geçtiğimiz şubat ayında başlatmıştı. Geçtiğimiz ay İnsan Hakları Ligi (La Ligue des Droits de l’Homme) ve Utopia 56 isimli sivil toplum kuruluşları Ulusal Birlik adayı hakkında Frontex’in başında olduğu dönemde insanlığa karşı suçlar işlediği iddasıyla dava açmıştı.

Geri itme uygumalasından yana olduğunu söyleyen Ulusal Birlik Partisinin Başkanı Jordan Bardella, geçtiğimiz haftalarda televizyonda yaptığı açıklamada, Fabrice Leggeri’yi partinin “göç projesinin gelecekteki uygulaması için önemli bir değer” olarak gördüğünü dile getirmişti.

Merkez sağ Cumhuriyetçiler Partisinin (LR)  milletvekili Geoffroy Didier de bu adaylığı “Avrupa projesine her zaman karşı olan” ancak eski bir üst düzey AB yetkilisini işe almaya karar veren Ulusal Birlik Partisinin tutarsız olduğunu söylemiş ve “Brüksel’e seçilmek ve ardından Avrupa’yı yok etmek sağlıksız ve şizofrenik bir davranış” göstermekle eleştirdi.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler