'"Siyasal İslam"'

Fransa’nın “Müslüman Kardeşler” Eylem Planıyla Müslümanlar Zan Altında mı Bırakılıyor?

Fransa'nın "Müslüman Kardeşler" hareketine karşı açıkladığı eylem paketi, "siyasal İslam" tartışmalarını yeniden gündeme taşıdı. Hareketin sosyal etkisini kırmaya yönelik olduğu iddia edilen hedefler açıklanırken, hükûmet muğlak kavramlar kullanarak Müslümanların tamamını zan altında bırakan bir atmosfer oluşturmakla eleştiriliyor.

Fotoğraf: Obatala-photograpy/Shutterstock

Mayıs ayı başlarken Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Güvenlik Konseyinden “Fransa’daki Müslüman Kardeşler tehdidi” konulu bir rapor hazırlanmasını istediği haberlere yansıdı. İçişleri Bakanı Gérald Darmanin, 5 Mayıs’ta Journal du Dimanche (JDD) gazetesine verdiği geniş kapsamlı röportajda, bu raporla hükûmetin neler hedeflendiğini açıkladı. İçişleri Bakanı Fransa’da Müslüman Kardeşler’in oluşturduğu tehdide dair bir “uyanış” olması gerektiğini belirtti ve girişilmesi gereken “mücadele” için ülkeyi hazırlamayı amaçladığını duyurdu.

“Müslüman Kardeşler, Toplumun Her Alanına Saldıran Bir Ağa Sahip”

Darmanin’e göre, Fransa “ciddi bir saldırı” altında. İçişleri Bakanı, Müslüman Kardeşler’in “günlük yaşamın tüm yönlerini adım adım düzenlemeyi” amaçlayan sözde sızma stratejisi güttüğünü belirtiyor ve “Müslüman Kardeşler ile farkında bile olmadan iş birliği yapan kesimleri” kınıyor:

“Toplumun her alanına saldırıyorlar ve bir ağ oluşturuyorlar: Spor, eğitim, tıp, adalet, öğrenci ve sendika örgütleri, STK’lar, siyaset, dernekler ve kültür. Oy tercihi için talimat verirler, cemaatlerinin işletmelerini desteklerler, imza kampanyaları başlatırlar, yerel siyasetçilerle ilişkiler kurarlar, büyük markalarla ekonomik ortaklıklar imzalarlar…”

Bakan Darmanin’e göre, Müslüman Kardeşler hareketi “sosyal normları kademeli olarak yeniden tanımlayarak şeriata uygun bir toplum yaratmak” nihai amacını taşıyor. Darmanin, Avrupa’daki hiçbir Müslüman kuruluşun ya da otoritenin mensubu ya da sempatizanı olduğunu kabul etmiyor olsa da aslında hareketin geniş bir ağa sahip olduğunu iddia ediyor.

Gérald Darmanin, amaçlarının “İslam’ın bir kolu ve dinin bir yorumuyla değil, siyasi bir projeyle” mücadele etmek olduğunu ileri sürüyor ve “saldırısının” Müslümanların iyiliği için olduğuna işaret ediyor. “Bu şekilde hareket ederek Müslümanları koruyoruz” diyen Darmanin, röportajda kendi ailevi kökenlerinde de İslam olduğunu vurgulayarak bir “Müslüman torunu” olduğunu belirtiyor ve Müslümanların da bu hareketten endişeli olduğunu öne sürüyor.

Darmanin’e Göre Tehdit Göstergeleri: Abaya ve Helal Menüler

“Abaya, peçe takma, resmî tatiller, helal menüler, yüzme havuzu saatleri…” İçişleri Bakanı’na göre, “her şeyi son derece etkili bir mağduriyet anlatısı için bahane hâline getiren” Müslüman Kardeşler’in “çok yönlü saldırısını” gösteren örneklerin sayısı hiç de az değil.

Darmanin’le birlikte basına demeç veren Bölgesel İstihbarat Direktörü Bertrand Chamoulaud, “Müslüman Kardeşler yasalarla son derece uyumludur, çok yumuşak bir görüntü verir ve kendini daima adapte eder.” tespitini yaptı. Direktör Bertrand, hareketin 2019’dan günümüze kadar 50 binden 100 bin takipçiye ulaştığını iddia etti.

Röportaj sırasında Darmanin’in yanında bulunan bir bakanlık danışmanı ise, Müslüman Kardeşler’in toplumdaki etkisini göstermek için “on yıl” içinde başörtüsü takma oranının “yarı yarıya” arttığına değindi. Gérald Darmanin son olarak, “günlük kelime dağarcığımıza” giren “İslamofobi” kelimesinin kullanımını örnek göstererek, “Bu onların kelimesi ve temel stratejileri olan mağdurlaştırmayı kapsıyor” dedi.

Darmanin Avusturya’yı Örnek Olarak Gösterdi

İçişleri Bakanı, Müslüman Kardeşler’in sosyal tesiriyle mücadele etmek için Avusturya’nın takip ettiği politikadan “ilham aldığını” söyledi. Darmanin bu söyleşi esnasında Avusturya’yı zikretmekle beraber somut olarak hangi tedbirleri Fransa’ya uyarlamak istediklerini ise açıklamadı.

Avusturya’nın en fazla tepki toplayan icraatlarından biri Mayıs 2021’de yayımladığı -ülkedeki tüm camilerin ve Müslüman derneklerinin isim ve adreslerinin yanı sıra liderlerinin kimliklerini listeleyen- çevrimiçi bir “İslam Haritası” (Alm. Islam-Landkarte) olmuştu. Bu harita ülkedeki dinî kuruluşların (Hristiyan ve Yahudi cemaatlerin de) tepkisine yol açmıştı. Avusturya İslam Cemaatine (IGGÖ), bu haritanın “hükûmetin tüm Müslümanları potansiyel tehlike olarak damgalamaya yönelik açık niyetini” gösterdiğini açıklamıştı.

Avusturya’da ayrıca 2 Kasım 2020’de gerçekleştirilen terör saldırısından bir hafta sonra 9 Kasım 2020’de polis, “Luxor operasyonu” adı altında, ülke genelinde kamuoyunun yakından tanıdığı 60’ın üzerinde Müslümanın ev ve iş yerlerine sabahın erken saatlerinde baskınlar düzenlenmişti: 2023’e gelindiğinde ise Avusturya yargısı, operasyon kapsamındaki baskınların mesnetsiz yapıldığına hükmetti.

Avusturya’daki Profil dergisi Eylül 2023’te yayınladıkları özel dosyada Birleşik Arap Emirlikleri’nin siyaseten rekabet içinde olduğu Katar gibi ülkelere ve kendi muhaliflerine karşı Avrupa’daki istihbaratçı, bilim insanları ve siyasetçilerle temas kurarak bir “siyasal İslam’la mücadele kampanyasını” finanse ettiğini haberleştirmişti.

Darmanin ayrıca “Avrupa’daki uyanışı” memnuniyetle karşıladığını söylese de en büyük endişenin AB fonları ve Avrupa kurumlarının Müslüman Kardeşler’in amaçlarına hizmet ettiğini iddia ettiği kararlarından kaynaklandığını belirtti. Zira Darmanin’e göre, Müslüman Kardeşler AB’ye de derinlemesine sızılmış durumda: Üniversiteli öğrenci örgütü FEMYSO’nun Müslüman Kardeşler’in bir kolu olduğunu iddia ederken FEMYSO ve benzeri Müslüman örgütlerin AB kaynaklarından faydalanarak faaliyetler yürütmesinden şikâyet etti ve Avrupa ülkelerini kendileriyle birlikte hareket etmeye çağırdı.

Mücadelenin Odaklanacağı Alanlar

Türkiye, Tunus, Cezayir, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’da büyükelçilik dahil farklı görevlerde bulunmuş üst düzey bir diplomat olan François Gouyette ve hâlihazırda Yvelines İli Fırsat Eşitliği Komiseri Pascal Courtade başkanlığındaki bir kurul, “Fransa’da siyasal İslam’ın etkisinin bir envanterini” çıkarmakla görevlendirildi. Ülke medyasına göre bu iki kıdemli bürokratın yapacağı raporun 2024 sonu itibarıyla yayınlanması isteniyor.

Darmanin’in konuştuğu JDD gazetesi hükûmetin odaklanacağı alanları da derledi. Fransız devleti, Müslüman Kardeşler’in bir sızma mekanizması işleterek toplum üzerinde etki kurduğunu belirtiyor. JDD’nin yaptığı derlemeye göre, Müslüman Kardeşler sadece birkaç yıl içinde toplumun kilit alanlarına yerleşti: din, dernekler, eğitim, siyaset ve kurumlar.

JDD gazetesi röportajda dile getirilen mücadele alanlarıyla ilgili aşağıdaki durum değerlendirmesini başlıklar hâlinde derledi:

  • Dinî Alan: İçişleri Bakanı, İslami dinî kurum ve dernekleri kontrol altına almayı hedefliyor. Müslüman Kardeşler’le bağlantılı yapıların kendilerini İslam’ın daha radikal akımlarına alternatif olarak sunma için yumuşak ve prezentabl bir görüntü vermeyi tercih ettiğini belirtiyor. İstihbarat raporlarına göre, bu yapılar özellikle gençler arasında sosyal ağlarda ve internette giderek daha etkin bir varlık gösteriyor ve camilerdeki vaiz pozisyonlarını doldurmaya özen gösteriyor.
  • Dernekler Alanı: Bakan’a göre, İhvan hareketi olarak da bilinen Müslüman Kardeşler toplumun çeşitli alanlarında faaliyet gösteren çok sayıda şubesi ve derneği olan bir ağa sahip. Avrupa geneline yönelik istihbarata göre -başta Fransa İslami Organizasyonlar Birliğinin (UOIF) uluslararası bir kolu olan FEMYSO gençlik örgütü olmak üzere- Fransa’ya karşı hareket eden ve bunu AB kurumlarından aldığı fonlarla başarıyla yapan bir dizi dernek bulunuyor.
  • Eğitim Alanı: Müslüman Kardeşler için eğitim birinci önceliğe sahip bir alan: Bir elit kesim oluşturmak için büyük yatırımlar yapılılyor. 2014 yılında UOIF ile ortaklaşa kurulan Fédération nationale de l’enseignement musulman (FNEM) bu konuda öne çıkıyor. İçişleri Bakanlığı ayrıca Fransa’da imam yetiştiren Institut européen des sciences humaines’de (IESH) de İhvancı hareketin var olduğunu belirtiyor. Şubat 2024’te UOIF’in eski başkanı, IESH dekanı ve Saint-Denis şubesinin kurucusu imam ve ilahiyatçı Dr. Ahmed Jaballah Tunus’a sınır dışı edildi. Ayrıca Avrupa’da ve Türkiye’de verilen vaaz, eğitim, medya, yönetim, siyaset vb. konulardaki eğitim kurslarından da İçişleri Bakanlığının ilgi alanları arasında.
  • Siyasi ve Kurumsal Alan: Müslüman Kardeşler, salt dinî hareketlerin aksine, demokratik yaşama aktif olarak katılmaktadır; bu katılım partilere üyelik bağından değil, fırsatlara göre şekillenmektedir. Aynı yöntem ırkçılık ya da küreselleşme karşıtı hareketlere, bazı sendikalara, derneklere ya da sivil toplum kuruluşlarına girmek için de kullanılmaktadır. Bakanlığa göre, bu strateji, İmam Iquioussen’in sınır dışı edildiği sırada Musulmans de France (MF) derneği tarafından düzenlenen bir “kriz toplantısında” açıkça tespit edildi. Müslüman Kardeşler ayrıca, Avrupa Müslüman Konseyinin 2022-2026 stratejik planında bu konuyu öncelikli hâle getirme kararının da gösterdiği üzere, “İslamofobi” kavramının yaygın kullanır hâle gelmesini arzu etmektedir.
  • Hukuk Alanı: Bakanlık, İhvan hareketini legalist, titiz ve prosedürcü olarak tanımlanıyor. İhvan hareketi, “devlet ya da kurumsal İslamofobi” bahanesiyle ırkçılık karşıtı söylemler kullanıyor ve hukuk alanını bu doğrultuda yoğun bir şekilde kullanıyor. Kendilerini davalarına adamış avukatlardan oluşan bir ağ sayesinde, idari tedbirlere veya yargı kararlarına karşı yapılan her itirazda müdahil oluyor. Hukuki destek, bir imam sınır dışı edilmekle ya da cezai işlemle tehdit edildiğinde ya da devlet belirli kuruluşların finansmanını kısıtlamak istediğinde sağlanıyor.
  • Finans Alanı: Katar ve Kuveyt gibi bazı ülkeler 2020’ye kadar hareketin önde gelen finansman kaynaklarıydı. Bu tarihten sonra harekete bağlı kurumlar, mali açıdan özerk olmaya özen göstermeye başladı. İçişleri Bakanlığı, 2008’den itibaren dinî veya kültürel faaliyetlere fayda sağlamak üzere asıl amaçlarından saptırılan bağışların artan kullanımını tespit ettiğini ve bununla mücadele ettiğini belirtiyor. Mulhouse’daki An-Nour Camii’ni usulsüz bir şekilde finanse eden “Passerelle” fonu gibi bu fonlardan bazıları hukuk yoluyla sonlandırıldı. “İslamcı Bölücülükle Mücadele Yasası” artık ibadet yerlerinin, özellikle yabancı fonlar olmak üzere, finansmanlarının kaynağı konusunda şeffaf olmalarını gerektiriyor.

2018’den Bu Yana Hükûmetin Aldığı Aksiyonlar

Darmanin, basınla görüşmesinde 2018’den bu yana Fransız devletinin “İslamcılık” ile mücadele kapsamında yapmış olduğu eylemleri rakamlara döktü:

  • 30 bin 262 denetleme yapıldı
  • 55 milyon 900 bin avro değerinde mal varlığı yeniden yapılandırıldı
  • 1162 kurum geçici ya da kalıcı suretle kapatıldı
  • Ceza Muhakamesi Kanunu’nun 40. maddesi kapsamında savcılık birimlerine 829 vaka intikal ettirildi (Bunların çok az bir kısmı takibe alındı)
  • 2 ibadethanenin resmî statüsü iptal edildi
  • Radikal olduğu için 2 cami idari kararla kapatıldı

“Kavram Karmaşasından Yararlanarak Müslümanları Karalıyorlar”

Hükûmetin rapor hazırlatma kararının duyurulması ve Darmanin’in verdiği röportajın ardından mücadelenin amacına ve tanım eksikliğine dair eleştiriler yükseldi. Lyon Yükseköğrenimda (ENS-Lyon) öğretim görevlisi olarak çalışan İslami hareketler araştırmacısı Haoues Seniguer, Saphir News’a konuyla ilgili verdiği röportajda hükûmetin açıkladığı eylem paketindeki muğlaklığa ve bunun Müslümanların hayatına yansımalarına değindi:

“Kamu otoritelerinin eylemlerinde bir ön kabul olduğunu düşünme eğilimindeyim: İslam’ın ve Müslümanların liberal olmasını istiyorlar, ancak bu isteklerini kamusal iletişim açısından tam olarak hesaba katmıyorlar. Başka bir deyişle, İslam’ın [kamusal] görünürlüğüne dair işaretler, yemek yeme alışkanlıkları, cemaat kültürü, dinî vecibelerin yerine getirilmesi, yanlış bir şekilde ele alınıyor: Çok da farkına varmadan bunları İslamcılığın sürdüğüne dair işaretler olarak değerlendiriyorlar. Bu kafa karışıklığı da, dinî vecibelerini yerine getirmeyenler de dahil olmak üzere Fransız Müslümanları arasında huzursuzluk yaratıyor. “Müslüman Kardeşler” hakkındaki yaklaşımlar, saçmalıklar, tartışmaları alevlendiriyor ve hem Müslümanlar hem de gayrimüslimler arasında kimlik politikalarını körüklüyor.”

Fransa İslam Konseyi (CFCM) 13 Mayıs’ta yayımladığı yazılı açıklamada somutlaştırılmış bir tanım eksiliğine dikkat çekti ve ülkedeki bütün Müslümanların zan altında bırakıldığını belirtti:

“CFCM, İslami iddialara sahip aşırılıkçıların oluşturduğu sorunları hafife almamakta aksine bunlarla günlük olarak mücadele etmektedir. Ancak, kamusal tartışmada, bir tıp öğrencisi öğrencisinin başörtülü olması nedeniyle DEAŞ teröristi ile aynı şekilde “İslamcı” olarak nitelendirilmesinin tamamen haksız, tehlikeli ve faydasız olduğunu düşünüyoruz.

Ayrıca, bu terimlerin net tanımlarının olmaması, bu terimlerin yaygın ve kötüye kullanımına yol açmakta ve Müslüman Fransızların bu tür “etiketlemelerin” potansiyel kurbanı olmasına neden olmaktadır. (…)

Müslümanlara karşı ırkçı ve düşmanca davranan etki sahibi kişiler, bu kavram kargaşasından faydalanarak örnek Müslümanları karalamaktadır. Düşmanca davrananların açıklamaları ve davranışları, Fransa’daki Müslümanların başarılı, görünür ve vatandaş olmalarından açıkça nefret ettiklerini kanıtlamaktadır. (…)

CFCM olarak, hükûmet tarafından Pascal Courtade ve Büyükelçi François Gouyette’ye verilen görevin, kamusal tartışmaya denge ve netlik getirmesini ve ülkemizi Müslüman Fransızların geneline yönelik bir şüphecilikten korumasını diliyoruz.” (P)

bgucin

Galatasaray Üniversitesi’nde Sosyoloji programından mezun olan Burak Gücin, sonrasında Heidelberg Üniversitesi’nde Kültürel Çalışmalar alanında yüksek lisansını tamamlamıştır. Ağırlıklı olarak ideoloji, kültür ve göç üzerine çalışan Gücin, Perspektif redaksiyon ekibinin üyesidir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler