'Karayoluyla İzin'

“Gurbetçiler” Bunca Eziyete Rağmen Neden Hâlâ Karayolunu Tercih Ediyor?

Türkiye’den yaşadıkları ülkelere dönen Avrupalı Türkler gümrük kapılarında yoğunluk oluşturmaya devam ediyor. Sınırdaki beklemeler ve çekilen eziyet ise akıllara şu soruyu getiriyor: Bunca sıkıntıya rağmen “gurbetçiler” neden hâlâ karayolunu tercih ediyorlar?

Kapıkule'den giriş yapan yolcular | Fotoğraf: Anadolu Images

Avrupalı Türkler, Türkiye kökenliler ya da gurbetçiler… Adına ne dersek diyelim, birkaç haftadır sınır kapılarında sıcağın altında ve egzoz dumanlarının arasında saatlerce bekleyen on binlerce insan var. 4.000 kilometreye kadar uzanan güzergahlarda gümrük kapılarında en iyi ihtimalle 4 ila 7 saat arasında bekliyorlar. Yoğunluğun arttığı gün ve saatlerde bu süre 10 saati geçiyor.

Birçok kişi tarafından “sıla yolu” olarak adlandırılan bu güzergahta yorgunluk ve dikkatsizlik nedeniyle her sene araç kazalarında yüzlerce can yitiriliyor. Günlerce süren yolculuk, tatilin başlangıcını ve bitişini daha da yorucu hâle getiriyor. Peki bunca eziyete rağmen “gurbetçiler” neden hâlâ karayolunu tercih ediyorlar?

Havayolu Birçok Aile İçin Ekonomik Bir Tercih Değil

Sıla Yolu Avrupa-Türk Otomobil Kulübü’nün Yönetim Kurulu Başkanı olan Sezai Koç, bu soruya şöyle cevap veriyor. “Balkanlar üzerinden Türkiye’ye araçla gitmek, özellikle ekonomik nedenlerden ötürü tercih sebebi. Kalabalık aileler, uçak şirketlerinin izin döneminde uyguladığı fahiş fiyatlar nedeniyle karayoluna mecbur kalıyorlar. Her yıl yüzbinlerce insan yollara dökülüyor. Avrupa’da birçok ülkede okulların aynı tarihlerde kapanmasıyla yola çıkan insanlar da yollarda yoğun kalabalık oluşturuyor.”

Dönüş yolundaki kalabalığın eylül ayının başına kadar devam ettiğini belirten Koç, bu yoğunluğun ve uzun süren yolculuğun getirdiği dikkatsizlikle ağır kaza ve ölümlere dikkat çekiyor: “63 yıldır Almanya’dayız. Her yıl yaşanan bir hareketlilik var. Bunun çözümü havayolu şirketlerinin fiyat politikalarını düzeltmesi. İnsanlarımız bu yolda ölmemeli ve bu soruna bir çözüm bulunmalı.”

Okulların tatile girdiği izin döneminde 4 kişilik bir ailenin Türkiye’ye uçak bileti masrafı 2.000 avrodan başlıyor. Seyahat firması, seçilen bilet tipi, biletin satın alınma tarihi gibi etkenler devreye girdiğinde bu rakam yukarı doğru değişkenlik gösterebiliyor. Bu durumda, örneğin Almanya’da bazı aileler uçuş noktalarını okul tatili henüz başlamamış bir eyaletten seçip bilet masraflarını düşürme yoluna gitse de birçok aile için havayolu çok da ekonomik bir tercih değil.

Sezai Koç’a göre, uçak biletleri uygun olursa havayolu Türkiye’ye izin yolunda daha çok tercih edilebilir: “Vatandaş yüksek bilet fiyatlarına isyan ediyor. Millî havayolumuz bile yaz sezonunda biletleri yüksek fiyatlardan satıyor. Ne yazık ki kimse vatandaşın sesini duymuyor.”

“Seneye Asla Arabayla Gitmeyeceğim”

Berlin’den Aynur Hanım, son 6 yıldır her sene Türkiye’ye araçla gittiklerini belirtiyor. Bu sene Türkiye’den Berlin’e gelene kadar bütün gümrük kapılarında toplamda 3,5 saat beklediği için kendisini şanslı hisseden Aynur Hanım, Berlin eyaletinde yaz tatilinin bitmesine 2 hafta kala yola çıkmış.

Karayoluyla Türkiye’ye gitme gerekçesini ise şöyle açıklıyor: “Eşim Mersinli, ben Ankaralıyım. Türkiye içinde de kat etmemiz gereken mesafe var. Dolayısıyla arabaya ihtiyacımız var. Bunun dışında memleketimizde kendi bahçemizdeki, temizliğinden ve doğallığından emin olduğum gıda ürünlerini getirmeyi tercih ediyorum. Bu da ancak arabayla mümkün.”

Uçak biletleri ve araç kiralama bedeli uygun olsaydı Türkiye’ye uçakla gitmeyi tercih edeceğini söyleyen Aynur Hanım, her sene dönüşte “bir daha arabayla gitmeyeceğim” dediğini, ama her sene bu kararından vazgeçtiğini söylüyor: “Türkiye’den dönüşte insan bir bıkkınlıkla geliyor. Ama yaz dönemi yaklaştığında kendimi arabayla yolculuğa hazırlanırken buluyorum. Çoğu zaman da o eziyet esnasındaki keyifli anlar ve ailece yolculuk hatıraları akıllarda kalıyor.”

“Kendi Aracınla İzne Gitmek Daha Anlamlı”

Köln’de yaşayan Recep Selek de, 2010 yılından beri Türkiye’ye her sene arabayla gitmiş. “Bundan sonra da Türkiye’ye araçla gitmeye devam edeceğim” diyen Selek, bu kararının nedenini şöyle açıklıyor:

“Türkiye’ye araçla gitmemizin en büyük nedeni, orada kullanacak bir arabamızın olmaması. Orada 30 günlüğüne orta segment bir araç kiralamak 1.200-1.500 avro arasında değişiyor. 4 kişilik bir ailenin gidiş geliş uçak biletine 2.000 avro vermesi belki mümkün, ama bunun üzerine araç kiralama bedeli de eklenince insanın kendi aracıyla gitmesi daha anlamlı oluyor.”

Karayoluyla izin opsiyonunun birçok Türkiye kökenli için tercih edilebilir olmasını ise şu hesapla açıklıyor Recep Bey: “Almanya’dan çıkıp memlekete varmam 3.200 kilometre. Otoban ücretleri ile birlikte gidiş gelişimiz 1.000 avroyu buluyor. Uçakla gittiğimizde ise, memleketimize varmamız aktarmalarla 15-16 saate kadar çıkıyor. Dolayısıyla özellikle Anadolu’nun değişik yerlerine giden kalabalık aileler için karayolu bir opsiyon olarak kalmaya devam edecek bence.”

Elif Zehra Kandemir

Lisans eğitimini Münster Üniversitesinde Sosyoloji ve Siyaset Bilimi bölümlerinde çift anadal olarak tamamlayan Kandemir, Duisburg-Essen Üniversitesinde sosyoloji yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. Ağırlıklı çalışma alanları göç sosyolojisi ve ırkçılık araştırmaları olan Kandemir Perspektif dergisi editörüdür.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#1

*Tüm alanları doldurunuz

  • Mustafa Aydın
    2024-08-16 00:35:09

    Teşekkür ederim önemli bir sorunu gündeme getirmişsiniz. Bu konu uzmanlar tarafından çözümleriyle birlikte tartişılmalı. Devletin yapması gerekenler tespit edilmeli. Avrupalı kardeşlerimiz mümkünse aynı zamanda gelerek yoğunluk oluşturmamalı

Son Yüklenenler