İsmail Türk: “Müslüman Öğrenciler Taleplerini Organize Bir Şekilde Dile Getirmeli”
Avrupa’daki birçok üniversitede Müslüman öğrenci dernekleri mevcut. Müslüman üniversitelileri bir çatı altında toplayan IGMG Students’in başkanı İsmail Türk ile kampüslerdeki Müslüman öğrencileri konuştuk.

IGMG Üniversiteliler Birimi, Avrupa’da uzun yıllardır üniversite okuyan öğrencileri bir çatı altında topluyor. Çalışmalarınızdan kısaca bahsedebilir misiniz?
IGMG Students adıyla da bilinen birimimiz uzun bir zamandır üniversite öğrencilerine yönelik pek çok faaliyet yapıyor. Birimimiz 1990’da aslında misafir işçiler ve onların çocukları arasında üniversite okuma fikri henüz bu kadar yaygın olmamasına rağmen isabetli bir öngörü ile “IGMG Üniversiteliler Başkanlığı” adıyla kuruldu. 35 yıldır öncelikli olarak Avrupa’da yaşayan öğrencilerin dinî, kültürel, sosyal ve akademik alanlarda gelişimine katkı sağlamayı amaç ediniyoruz. Bu çalışmalar içinde özel seçilmiş kitlelere sunduğumuz uzun soluklu eğitim programları olduğu gibi, belli aralıklarla tertip ettiğimiz akademik buluşmalar da var. Bunların yanı sıra seminerler, konferanslar ve paneller de bu yelpazeyi genişleten çalışmalar.
Evliya Çelebi Dil Kurslarıyla yabancı dil öğrenmek isteyenleri dünyanın farklı yerlerindeki kurslarımızda ağırlıyoruz. Şu sıralar Arjantin’de İspanyolca kursumuz başladı, aynı zamanda Ürdün’de Arapça kurslarımız devam ediyor. Yaz döneminde İngiltere ve Malta’da İngilizce kursları planladık.
Üniversite öğrencilerine sadece eğitim alanında değil barınma noktasında da yardımcı olmaya çalışıyoruz. Dünyanın farklı ülkelerindeki İrfan Evi ve yurtlarımızla yüzlerce öğrenciye konaklama imkânı sunuyoruz. Özellikle bölgelerimizde düzenlediğimiz akademik danışma haftalarıyla liseyi yeni bitirmiş öğrencilere okumak istedikleri bölümlerle alakalı bilgiler veriyoruz. Hâkeza kültürel geziler ve sosyal sorumluluk projelerimiz de ağırlık verdiğimiz çalışmalarımızdan. Bunlara ek olarak İslami ilimler alanında bilinçlenmeyi artırmak amacıyla ders halkaları, sohbetler ve manevi gelişim kampları da düzenliyoruz.
Kısacası; IGMG Üniversiteliler Birimi olarak, Müslüman gençlerin hem akademik hem de manevi gelişimlerini bir arada sürdürmelerine destek olarak, onların toplumda aktif birer birey olmalarını hedefliyoruz.
Batı Avrupa, özellikle lisans ve lisansüstü öğrenciler için sık tercih edilen bir destinasyon. Hangi ülkeler üniversite için neden tercih ediliyor? Üniversite okuyacak öğrenciler hangi kriterler üzerinden üniversite seçimi yapıyorlar?
Dünya çapında yüksek kaliteli eğitim sistemleri, küresel ölçekte tanınan üniversiteleri ve kültürel çeşitliliği ile lisans ve lisansüstü öğrencileri için burası çok cazip. Özellikle Almanya düşük -hatta çoğu eyalette- ücretsiz eğitim imkânı sunarak bu manada bir çekim merkezi hâline dönüştü. Hususen teknik bölümlerdeki nitelikli eğitim ile mühendisler için ilk sırada gelen bir yer. Son dönemde İngilizce yüksek lisans programlarının artması aynı zamanda mezuniyet sonrası sunduğu iş imkanlarıyla oldukça cazip. Hollanda ise sunduğu çokkültürlü ortam, eğitimde yenilikçi yaklaşımlar ve öğrenci odaklı öğretim metodolojisiyle dikkat çekiyor.
Sanat, moda gastronomi ve özellikle sosyal bilimler alanında güçlü ve köklü bir geleneği olan Fransa da yine uluslararası öğrenciler tarafından oldukça fazla rağbet gören yerlerden.
Lisans ve yüksek lisans eğitimi İngiltere’de ise âdeta dört başı mamur bir sektöre dönüşmüş durumda. Yüksek ücretlere rağmen sunduğu pek çok avantaj nedeniyle tüm dünyadaki en popüler destinasyonlardan biri diyebiliriz.
Tüm bu ülkeler içinde özellikle Türkiye’den gelen öğrenciler için son yıllarda öne çıkan yerlerden biri de İtalya. Şu anda sadece Milano’da bini aşkın Türk öğrenci İtalyan devletinin sağladığı özel burs programlarıyla lisans ve yüksek lisans bölümlerinde eğitim görüyor.
Birçok Avrupa ülkesinde Müslüman öğrencilerin sayısı oldukça yüksek. Peki kampüste Müslüman öğrencilerin en temel ihtiyaçları neler?
Bu ihtiyaçları kabaca dinî, sosyal ve akademik ihtiyaçlar olarak üçe ayırabiliriz. Özellikle Müslüman öğrencilerin günlük ibadetlerini yerine getirebilmeleri için kampüs/kütüphane içinde bir mescidin olması çok mühim. Bu konuda hâlâ birçok yerde maalesef sorunlar yaşıyoruz. Öğrenciler merdiven diplerinde, ücra köşelerde, temizlik odalarında namaz kılmak zorunda kalabiliyorlar. Örneğin abdest almak için uygun yerlerin tahsis edilmesi esasen diğer öğrencileri de rahatsız etmemek için önemli. Yine üniversite yemekhanelerinde helal sertifikalı yemeklerin sunulması, helal gıdanın temininin zor olduğu yerlerde vejetaryen/vegan seçeneklerinin artırılması elzem.
Müslüman öğrencilere dinî ve kültürel hassasiyetlerine uygun rehberlik ve psikolojik destek imkânının sunulması, Ramazan ayı geldiğinde öğrencilerin oruç ve diğer ibadetlerini yerine getirebilmelerine olanak sağlayacak bir ortamın hazırlanması gibi ihtiyaçları da sayabiliriz.
Müslüman öğrencilerin bu ihtiyaçları kampüs idareleri tarafından yeterince gözetiliyor mu sizce?
Bu sorunun cevabı ülkeden ülkeye, hatta üniversiteden üniversiteye değişiyor. Son yıllarda birçok olumlu örnekle karşılaşsak da yukarıda zikrettiğim meseleleri tamamen halledebilmiş kurum sayısı maalesef çok az. Bazı üniversiteler bu konuda oldukça duyarlı ve daha kapsayıcı politikalar geliştirirken bazıları bu ihtiyaçlara yeterince odaklanmıyor. Ben bunu temelde iletişim eksikliğine ve bilgisizliğe bağlıyorum. Avrupa ya da dünyanın diğer yerlerinde üniversite okuyan Müslüman gençler hem üniversite yönetimleriyle hem de diğer öğrenci gruplarıyla çok sıkı ilişkiler kurmak zorunda. Kendilerini tanıtmaları, anlatmaları, taleplerini makul gerekçelerle aktarmaları durumunda bu ihtiyaçların büyük oranda karşılanabileceğini düşünüyorum. Bunun pek çok pozitif örneği var. Ancak iletişim kurulmadığında, temas çok az olduğunda aradaki önyargılar da giderilemiyor.
Laiklik anlayışının farklı yorumlandığı bazı ülkelerde ise maalesef dinî uygulamalar bireysel meseleler olarak görülüyor ve bu yöndeki düzenlemeler kampüs politikalarının birer parçası hâline getirilmiyor. Bazı üniversite ortamlarında İslam karşıtı ırkçılık veya Müslümanlara karşı olumsuz önyargılar, kampüs idarelerinin duyarlılık göstermesini engelleyebiliyor. Şahsi kanaatim, özellikle Müslüman öğrencilerin aktif katılımı ve taleplerini organize bir şekilde dile getirmesinin bu süreci hızlandırdığı yönünde.
Son 20 yılı ele alırsak gerçekten de eskiye nazaran öğrenci derneklerinin sayısında büyük bir artış var. Bunun başlıca sebebi elbette üniversitelerde Müslüman öğrencilerin artması. Bu derneklerin birçoğu aslında bazen sadece tek bir ihtiyacı yerine getirmek için de kurulabiliyor. Bu noktada kendi tecrübemi aktarabilirim: Tübingen Üniversitesinde okurken namaz kılmak için bir mekânımız yoktu. Üniversite idaresine müracaat ettiğimizde ancak kurumsal bir kimlikle başvuru yaparsak dikkate alabileceklerini söylemişlerdi. Bunun üzerine oradaki arkadaşlarla bir dernek kurduk. Sonuç olarak mescidimize de kavuştuk. Ve sonrasında aslında sadece bir mescit için kurulan o yapı birçok güzel çalışmaya da vesile oldu.
Bugün IGMG bünyesindeki 30’a yakın öğrenci derneği zikrettiğim bu ihtiyaçların giderilmesi adına faaliyetler yürütüyor. Örneğin Aachen’daki MUSAB derneğimiz bu alanda oldukça aktif. Ramazan ayında düzenledikleri ve herkese açık iftarlarıyla güzel bir gelenek oluşturdular. Hakeza Berlin’de BSV, Hannover’de NSV, Hamburg’da IHG, Kuzey Ren Vestfalya’da IRAB, Avicenna, Belçika’da BİF Students adlı derneklerimiz gerçekleştirdikleri çalışmalarla bu amaca hizmet ediyorlar. Özellikle Avusturya’daki üniversiteliler derneğimiz ISV, Viyana, Linz ve Arlberg’deki şubelerinde bu çalışmalara ek olarak geliştirdikleri sosyal projelerle örneklik teşkil ediyorlar. Yine Württemberg’de IGMG Students Württemberg ve IGMG Students RNS oldukça aktif bir biçimde bu ihtiyaçların giderilmesi için çalışıyorlar.
Misafir işçi ailelerinin çocuklarının üniversite eğitimiyle karşılaşması nasıl gerçekleşiyor sizce? Sizin gözlemleriniz neler?
Ben artık misafir işçi ailelerinin çocuklarının akademik eğitime erişimde bir zorluk yaşadığını düşünmüyorum. İlk neslin buralara geliş amacı malum. İkinci nesil biraz daha eğitimli işçi profiline sahipti. Sonrasında gelenler ise artık buralarda eğitim görmek fikrini oldukça benimsediler. Bu topraklarda kalıcı olmak fikrinin oluşmasıyla beraber, buraya yönelik perspektif de epey değişti. Bu bağlamda özellikle son 20-25 yılda üniversite okuyan misafir işçi çocuğu sayısı önceki yıllara nispetle neredeyse 5-6 kat arttı. Bizler bunu sahada çok net görebiliyoruz ve bu durumdan son derece memnunuz.