Almanya’da “Cami Vergisi” Tartışması Gündemde
Almanya'da kiliseler adına devlet tarafından toplanan "kilise vergisi" modelinin camiler için uygulanıp uygulanamayacağı tartışılıyor. Tartışma, siyasetçiler tarafından olumlu karşılanırken, Müslüman cemaatler meselenin "sembolik bir tartışma" olduğu görüşünde.
Almanya’da Müslüman cemaatlerin finansman imkânları uzun süredir devletin gündeminde. Özellikle son senelerde Türkiye’den Almanya’ya gelen DİTİB imamları, iki ülke arasında oluşan kriz neticesinde sorunlu olarak görülmeye başlanmıştı. En son Alman İslam Konferansı‘nda Federal İçişleri Bakanı Horst Seehofer (CSU), Almanya’da Müslümanların finansmanının yabancı ülkelerden bağımsız bir şekilde gerçekleşmesi gerektiğini belirtmiş ve imam eğitiminin Almanya’da, yabancı kaynaklardan bağımsız yapılması taraftarı olduğunu ifade etmişti.
Ülkede son olarak, kiliseler adına devlet tarafından toplanan “kilise vergisi” modelinin camiler için uygulanıp uygulanamayacağı tartışılıyor. Almanya’da kamu tüzel kişiliğine sahip dinî cemaatlerin üyelerinden alınan bu vergi, aylık maaşa bağlı otomatik olarak finans daireleri tarafından toplanıyor. Bu verginin bir kısmı işlem bedeli olarak devlette kalırken, geri kalan kısmı ilgili dinî cemaate iletiliyor. Almanya’da mevcut durumda Türkiye kökenlilere hitap eden hiçbir Müslüman cemaat, kamu tüzel kişiliğine sahip değil. Dolayısıyla bu cemaatlerin “cami vergisi” gibi bir vergileler toplayabilmeleri hâlihazırda mümkün görünmüyor.
“Müslüman Cemaatler İçin Oldukça Önemli ve Hassas Bir Konu”
İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Bekir Altaş da yaptığı açıklamada, Almanya’da finansman konusunun Müslüman cemaatler için oldukça önemli ve hassas bir konu olduğuna dikkat çekti. Altaş, “Biz İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) olarak bütün finansmanımızı faaliyet gösterdiğimiz ülkelerdeki Müslüman cemaatin fedakar katkılarıyla gerçekleştiriyoruz. IGMG bu anlamda taban destekli ve yerelde Müslüman cemaat tarafından omuzlanan bir dinî cemaat, diğer birçok Müslüman kurum gibi. ‘Cami vergisi’ tartışması ise bu anlamda bir sembol tartışması. Burada temel yaklaşım, İslami cemaatlerin öz yapılanma formlarını ignore eden, onları kiliselerle aynılaştıran bir yaklaşım olmamalı. Olması gereken Müslüman cemaatlerin yapılanma ve organize biçimlerine saygı duyarak, yereldeki Müslüman cemiyetlerin seneler süren angajmanına gereken değeri vermek olmalı.”dedi.
“Müslüman Cemaatlerin Topluma Katkıları Görmezden Geliniyor”
Bu yaklaşımın bir göstergesinin de, “tanıma” meselesi olduğuna vurgu yapan Altaş, “Bugün Almanya’daki Müslüman cemaatler, bir “dinî cemaat” olarak algılanmaktan ziyade siyaset tarafından “çatı dernekleri” olarak nitelendiriliyorlar. Müslüman cemaatlerin topluma katkıları görmezden gelinirken, en temel meseleler genelde negatif bir bağlamda tartışılıyor. ‘Cami vergisi’ tartışması bile, Müslüman cemaatin kendi tabanından gelen bir ihtiyaç neticesinde değil; ‘yurt dışı finansmanın yasaklanması’ motivasyonuyla gündemde. Tartışma anayasal değerler doğrultusunda değil, siyasi ve konjünktürel endişelerden hareketle sürdürülüyor.” ifadelerini kullandı.
IGMG Genel Sekreteri, sözlerini şöyle noktaladı: “Bu durumda bize göre en önemli sorun, Almanya’daki Müslüman cemaatlerin statüleridir. Müslüman cemaatler, Almanya’nın Anayasal Din Hukuku kapsamında tanınan, saygı gören aktörler olarak kabul görmedikçe, bu tarz finansman modellerini tartışmak ütopiktir. Yalnızca Kuzey Ren-Vestfalya’da iki Müslüman cemaat, eyalette İslam din dersi verebilmek için yaklaşık 20 senedir bir “tanınma” davasını sürdürüyorlar. Bütün bu bağlam dikkate alındığında, “cami vergisi” tartışmasının pragmatizmden uzak, kısmen popülist izler taşıyan ve Müslüman cemaatte bir karşılığı olmayan bir tartışma olduğunu görüyoruz.”(ezk)