'FRANSA'

Kim Bu Fransa’yı Sarsan Sarı Yelekliler?

Fransa’da yakıt vergilerine tepkiyle başlayan Sarı Yelekliler’in protestoları, ülkeyi derinden sarstı. Peki Fransa’nın eşitlikçilik ve protesto geleneğinin bir nişanesi olarak görülen Sarı Yelekliler kim ve ne istiyorlar?

Sarı Yeleklilerin Gösterisi, Marsilya © GERARD BOTTINO@ Shutterstock.com değişiklikler: Perspektif

Ellerini masaya düz bir şekilde uzatmış. Bu bir uzlaşma sembolü mü? Yoksa uzanan el bir teslim olma işareti mi? 10 Aralık’ta Emmanuel Macron için havanın oldukça kasvetli olduğu söylenebilir. Bu tarihte Fransa Cumhurbaşkanı önce Sarı Yelek akımıyla başlayan ve Fransa’yı sarsan şiddeti kınadı. Ardından da şöyle dedi: “Fransa içi ve dışında son haftalarda yaşanan olaylar, milletimizi derinden sarstı. Bir dizi kabul edilemez şiddet eylemiyle, meşru talepler birbirine karışmış durumda. Size şunu çok açık bir şekilde söylemek isterim ki bu şiddet eylemlerine müsamaha gösterilmeyecek.” 

Macron konuşmasında daha sonra gelir artışı ve vergi indirimi ile ilgili çeşitli önlemleri açıkladı. 21 milyon Fransız tarafından izlenen ve böylece rekor kıran bu konuşma, General de Gaulle’nin 30 Mayıs 1968’de fırtınalı bir siyasi atmosferde yaptığı konuşmayı akıllara getirdi. Nitekim Macron politikalarının merkezinde yer alan ve Sarı Yeleklilerin itiraz ettiği servet vergisinin kaldırılmasına karar verildi. Macron bu konuşmayı yaptığında, Sarı Yelekliler’in gösterilerinin üçüncü haftası dolmuştu ve sosyal ağlarda Macron’un iyileştirme vaatleri hakkında, “Artık iş işten geçti” mesajları yayınlanıyordu. Nitekim ertesi cumartesi göstericiler yine Fransız sokaklarındaydı. 

“Çok Biçimli” Bir Hareketin Ortaya Çıkışı: Sarı Yelekliler

Sarı Yelekliler’i ve Fransa’da olanları anlayabilmek için birkaç sahneye yakından bakalım: 8 Aralık. Dünyanın en güzel caddelerinden biri, henüz adı konulmamış bir isyanın pençesinde. Bazı basın kuruluşları söz konusu durumu “gerilla sahneleri” olarak niteliyor. Bazılarına göre iç savaşı andıran sahneler var. Birbiri ardına dizili lüks butiklerin olduğu Montaigne Caddesi’nde barikatlar kurulmuş. Dior, Chanel, Gucci gibi markaların dükkanlarının pencereleri tahribat ve yağma korkusundan tahta panellerle çevrilmiş. Kimi Sarı Yelekliler, yarattıkları korkuya kendileri gülüyorlar. Daha yukarıda, Zafer Takı’na doğru, sarı saflar siyah safların karşısına dizilmiş, birbirine kenetlenmiş ağır silahlı polisler var. O gün orada bulunan sarı yeleklilerin çoğu şehir dışından gelmiş. Pek çoğu Paris’e ilk kez adım atıyor. Sarı yelekli ve elinde “Macron istifa” pankartı taşıyan bir kadın, Champs Elysées tepesindeki Zafer Takı’nın manzarasını hayranlıkla seyrediyor, Dior mağazasına utangaç ve etkilenmiş bir biçimde bakıyor. 

Bu kitle incelendiğinde Sarı Yeleklileri sınıflandırabilmek zor. “Çok biçimli” ya da bazılarına göre gaz gibi biçimsiz olan bu hareket, gazetecileri, yazarları ve politikacıları bariz bir şekilde hayrete düşürdü. Bu toplumsal ateşi başlatan şey aslında dizel yakıtlara getirilen çevre vergisi idi. 17 Kasım’da bir Facebook sayfası, yakıt zamlarına karşı ulusal itiraz çağrısında bulundu. Bunun hemen ardından da araçlardaki yakıt tüketiminin azaltılması çağrısında bulunan bir imza kampanyasına 750.000 kişi imza attı. 

Ancak bu ilk talebe daha sonra toplumsal ve ekonomik başka talepler de eklendi: Evsizler için acil durum planı, 1.300 Euro’luk asgari ücret, küçük esnafın korunması, Fransız emeklilik sisteminin güçlendirilmesi, 1.200 Euro’nun altına inmeyen emekli ücretleri, kemer sıkma politikalarının sona erdirilmesi, akaryakıt ve elektrik ücretlerine yapılan zamların durdurulması, hem ulusal hem de yerel referandumlarla halka daha sık danışılması, vergi kaçakçılığıyla mücadele edilmesi… Sarı Yeleklilerin buna benzer 25 talebi sosyal medyada geniş kitlelere ulaştı. 

Bazı Sarı Yelekliler: Protestocuların Portreleri

Sarı Yelekliler’i ve protestoların nedenlerini açıklamak için Fransa’nın tarihine bakanlar da vardı. Örneğin Sarı Yelekliler Ortaçağ’da Batı’daki köylü ayaklanmaları olan “Jacqueries” hareketine benzetildi. Bir diğer atıfta bulunulan akım ise, 1950’li yıllarda ortaya çıkan ve tüccarlarla zanaatkarları savunma iddiasıyla başlayan “Pourjadist” isimli hareketti. Bu hareketin mensupları, savaş sonrası Fransa’da süpermarketlerin gelişmesiyle tüccar ve zanaatkarların ticari hayatının tehlikeye atıldığını öne sürerek, parlamentarizmin yetersizliğini kınamıştı. Bazıları Sarı Yeleklileri aşırı solcu bir hareket olarak görürken, diğerleri tartışmasız bir sağcı hareket olarak yorumluyordu. Diğerleri ise, bu protestoları küçük kasabalar ve terk edilmiş tarlalarıyla kırsal Fransa’nın; kamu hizmetlerinin ve ekonomik ağların daha gelişmiş olduğu kentsel Fransa’ya başkaldırması olarak yorumladı. Araba kullanan Fransızlara karşı toplu taşıma kullanan Fransızlar. Orta sınıfa karşı işçi sınıfı. Macron’un sembolize ettiği mutlu bir küresel ortamda hayatlarını devam ettirenlere karşı küreselleşmenin geride bıraktıkları… Tüm bu analiz öbekleri birlikte düşünüldüğünde muhtemelen doğru, ancak birbirinden ayrı düşünüldüğünde yanlış olarak nitelendirilebilir. Fakat tüm bunlara rağmen kesin olarak söyleyebileceğimiz bir şey varsa o da, Fransa halkının çok öfkeli olduğu.

Sarı Yelekli Bir Anne: Marry

Bu analizler Mary için çok da önemli değil. Mary Perspektif’e çok “yorgun ve öfkeli” olduğunu söylüyor. Kendisi 35 yaşında bir anne. 8 Aralık Cumartesi, “Paris’e gitmek için” iki çocuğunu annesine bırakmış. Başkentten 200 km uzakta küçük bir kasabada yaşıyor. 

Bakıcı olarak çalıştığı hastaneye gitmek için her gün 70 km yol yapıyor. “Dizel yakıttaki artış benim için ayda 50 Euro’luk ek bir maliyet demek. Çok görünmeyebilir, ama benim için çok fazla. Kocam çalışmıyor. Benim maaşımla zor geçiniyoruz. Ancak şikayet etmiyorum; zira hastanede kimi hastaları görüyorum. Bana daha ayın 15’i gelmeden bankadaki paralarının bittiğini söylüyorlar.” Diğer gösterilerde kadınlar çoğunlukla görünmez durumda olsalar da Sarı Yeleklilerin belki de yüzde 40’ı kadınlardan oluşuyor. 

20’li yaşlarda olan Thomas ise hiç çalışmamış. Bu genç yaşında sarı yeleğini giyen Thomas, Macron’un politikasını eleştiriyor: “Zenginleri ödüllendirirken, fakirlere sosyal yardımları kesti. Daha fazla dayanamıyoruz. Bu politikalar bizi mahvediyor.” diyor. 

Göstericilerin çoğu protestolardan önce Paris’e adım bile atmamış. Kimi Melenchon’a, Le Pen’e, kimi de Macron’a oy vermiş. Hepsi “kurtarılmayı” reddettiğini söylüyor. 50’li yaşlarda bir adam, “Biz ne sağız ne de soluz” diyerek Macron’un seçim çalışmalarında iddia ettiği “ne sağ ne de sol” ifadesini ironik şekilde taklit ediyor. Sağ popülizm ya da sol popülizm; Sarı Yelekliler gerçekten de herhangi bir siyasi sınıflandırmaya dâhil değiller. Nitekim banliyölerde yaşanan ırkçılığın toplumsal sefaletle alakalı olduğunu düşünen banliyö kolektifleri de gösterilere katılma çağrısında bulundu. 

Pierre ise bir itfaiyeci. Kendisi de sarı yelek giyiyor. Ancak, 40’lı yaşların başındaki Pierre, maddi açıdan oldukça iyi durumda. Karısı acil serviste doktor olarak çalışıyor. Fransa’nın kuzeyinde büyük bir şehirde yaşıyorlar. Pierre gösterilere gelmiş, çünkü her gün gidip geldiği işi sayesinde, “bu ülkenin sefaletini” ölçebiliyor. “Bazen acil durum için itfaiyeyi arayan insanlarla karşılaşıyorum. Biraz konuştuktan sonra anlıyoruz ki, paraları yetmediği için yemek yiyememişler.” Pierre, sıkı saflar hâlinde konuşlanmış polislerin önündeki göz yaşartıcı gaz fıskiyelerini izliyor. “5 milyon işsiz, 9 milyon fakir var. Bunlarsa bize karşı orduyu gönderiyorlar.” diyor. Sıkılan göz yaşartıcı gaz daha da ağırlaşıyor. Champs Elysées Meydanı duman ve sisle kaplanıyor. Bir sarı yelekli gülümsüyor: “Gösteri yapan insanlar, Paris’in işçi sınıfının yanında. Zaten fakir olan insanların araçlarını yakmaya gerek yok.”  

Gerilim daha da artıyor. 8 Aralık Cumartesi günü bir helikopter, göstericilerin Elysée Sarayı’na kadar gelme tehdidine karşı Macron’u kurtarmaya hazır bir şekilde bekletiliyor. 

Polis Şiddeti ve Rejim Krizi

15 Aralık günü, Republique Meydanı civarında çok az sarı yelekli var. Bunun sebebi, henüz birkaç gün önce Strasbourg’da meydana gelen ve Daeş’in üstlendiği saldırı olabilir. Sarı Yelekliler Bastille ve Opera taraflarında toplanmış. Gösterilerin dördüncü ayağında polis konuşlandırılmış durumda. Noel süsleriyle kaplı pencerelerin önüne park etmiş zırhlı araçlar, Paris’e bir tecrit kampı görüntüsü veriyor. İnsanların bitkinliği yüzlerinden okunuyor. Ancak ne soğuk Paris havası ne de gösterilere damga vuran polis şiddeti kimsenin cesaretini kıramamış. 

Uluslararası Af Örgütü Fransa polisinin Sarı Yelekliler’e karşı orantısız güç kullandığını belirtiyor. Örgütün ulaştığı tanıkların ifadelerine göre polisin, “uygunsuz bir biçimde halkın üzerine plastik mermi kullandığı” belirtiliyor. Af Örgütü, gösterilerde polisin ayrıca göstericilerin kendilerini korumak için yanlarında taşıdıkları malzemelere de el koyduğunu ve üstelik yalnızca bu ekipmanları bulundurmalarının göstericilerin tutuklanmasına bahane olarak gösterildiğini belirtiyor. Farklı etnik kökenlerden insanların yaşadığı Mantes-la-Jolie kentinde dizlerinin üstüne çökmüş, ellerini başlarına koymuş lise öğrencilerinin görüntüleri ise şok etkisi yarattı. Af Örgütü’ne göre “yetkililerin, tüm kişilerin güvenliğini sağlaması ve barışçıl gösteri yapma hakkına saygı duyması gerek.”

İçişleri Bakanlığı tarafından açıklanan rakamlara göre, gösterilerin başlangıcından itibaren göstericilerden 6 kişi yaşamını yitirdi, 1.052 kişi yaralandı. Emniyet güçleri arasında 254 memur yaralanırken, göstericiler arasında 3.326 kişi tutuklandı ve 2.607 gösterici göz altına alındı. Bu sayılar Fransa için şok edici nitelikte.

Macron yapılan son anketlerde seçmen desteği konusunda en alt sırada görünüyor; yalnızca yüzde 27 oranında bir seçmen kitlesine sahip. Anketler rejim krizini de ortaya koyuyor. Bazı sarı yelekliler bu krizi gidermek adına “vatandaş inisiyatifi referandumu” olarak özetlenebilecek önerilere sahip. Bu referandum belirli sayıda vatandaşın imzasına dayanarak bazı konularda referandum yapılması talebini öngörüyor. Başbakan Edouard Philippe’ye göre, bu fikir incelenebilir. 

Macron’un zenginlerin gelirlerini yüzde 6 oranında artırmasına zemin hazırlayan politikaları ile fakirlere ağır gelen adaletsiz vergi politikası isyanları ateşleyen kıvılcımdı. Macron’un imajı zedelendi. Fransa’da yaratmak istediği yenilikçi ulus kavramı, Fransa gerçekliklerine kör, garip ve yersiz bir slogan hâline geldi. Tarihçi Emmanuel Todd, Sarı Yelekliler hareketini Fransa’nın eşitlikçilik ve protesto geleneğinin bir nişanesi olarak görüyor. Bu gelenek Macron’u tahtından edecek mi, zaman gösterecek.

Hassina Mechaï

Cezayir kökenli Fransız gazeteci Mechaï, hukuk yüksek lisansı yapmış ve uluslararası ilişkiler ile Afrika ve Orta Doğu ilişkileri konusunda uzmanlaşmıştır.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#1

*Tüm alanları doldurunuz

  • Haydar Sarı
    2019-01-13 00:34:38

    Sizin yaptığınız röportajlarınızdan anladığımız, sizde Fransa’yı Sarsan Sarı Yeleklileri eşitlikçilik nişanesi olarak görüyorsunuz ve tıpkı bir cumhurbaşkanının GEZİ olayların başlangıcıyla gurur duyması gibi. Bu iki olayın bir bağlantısını gördünüzmü acaba Paris sokaklarında?

Son Yüklenenler