'AB-Türkiye'

Türkiye’deki Son Gelişmelere Gelen Uluslararası Tepkiler Neler?

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve diğer belediye yönetimlerine yönelik operasyonlar ve ardından başlayan protestolar, uluslararası kamuoyunda gündem olsa da Avrupa ve Amerika’nın verdiği tepkilerin önceki yıllardan farklı olarak sınırlı kaldığı görülüyor. Bu tutumda, Türkiye’yle sürdürülen stratejik iş birlikleri ve jeopolitik ihtiyaçların belirleyici olduğu değerlendirmesi yapılıyor.

Fotoğraf: J_UK - Shutterstock.

19 Mart’ta başta İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu olmak üzere muhalefet partilerinin yönettiği çeşitli belediyelerin yönetimleri ve iştiraklerinden 91 kişi “yolsuzluk” ve “terör” suçlamalarını içeren iki ayrı dosya kapsamında gözaltına alındı. Bunun ardından başlayan protestolar ve gerilimli süreç uluslararası medya ve Avrupa ülkeleri tarafından takip ediliyor.

Avrupa’daki Türkiye kökenli nüfusun yoğun olarak yaşadığı Almanya, Avusturya ve Hollanda gibi ülkelerde de yargı sürecinin arkasında siyasi amaçlar olduğu savunularak çeşitli protestolar düzenlendi. Uluslararası medyanın haberleri önceki yıllardaki Türkiye siyasetindeki gelişmelere olan yoğun ilgiye benzer düzeyde olsa da yapılan değerlendirmelerde genellikle Donald Trump’ın etkisiyle değişen stratejik dengelerin ve jeostratejik faktörlerin etkisine dikkat çekiliyor. Amerika ve Avrupa ülkelerinin ise geçmişe kıyasla daha ilgisiz kalmayı tercih ettiği düşünülüyor.

 Türkiye’yle İş Birliğine Duyulan İhtiyaç

Middle East Eye gazetesinden Ragıp Soylu’ya göre Trump’ın Rusya ile gelişen ilişkileri, -özellikle de Ukrayna’nın zararına ilişkileri normalleştirme potansiyeli -nedeniyle belirsizlikle karşı karşıya olan Avrupa, Türkiye’yi Batı güvenlik mimarisinde önemli bir oyuncu olarak görüyor. Soylu’ya göre bu jeopolitik gereklilik Avrupalı güçleri Erdoğan’la agresif bir şekilde karşı karşıya gelmekten çekinir hâle getirdi. Aralık ayında Suriye’deki rejim değişikliğinin de Türkiye’nin bölgesel nüfuzunu güçlendirmiş olması ve iç politikaya olası etkisi bir faktör olarak değerlendirilmeli.

New York merkezli siyaset ve finans haberciliği kurumu Bloomberg NATO’nun Türkiye’ye olan ihtiyacı nedeniyle söz konusu yargı sürecine itirazların olası olmadığı ve Türkiye yönetiminin bu koza güvendiği yorumunu yaptı. “ABD ve Avrupa güvenlik sorunlarıyla meşgulken, Erdoğan kendisini Ukrayna’dan Orta Doğu ve Afrika’daki çatışma bölgelerine kadar kilit bir güç simsarı olarak konumlandırdı.” Bloomberg’deki değerlendirmede Avrupa başkentlerinden gelen birkaç itiraz dışında, İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından uluslararası tepkinin düşük olmasının dikkat çekici olduğu vurgulandı. Bilhassa Ukrayna’daki savaşın Avrupa’yı Türkiye’ye giderek daha fazla bağımlı hâle getirdiği belirtildi.

Amerika ve Avrupa edisyonlarıyla yayın yapan ve siyaset haberciliğinde uzmanlaşmış Politico’da ise “Erdoğan demokratik muhalefeti bastırmak için jeopolitik bir fırsat yakaladı” başlığıyla verilen haberde Türk hükûmetinin jeopolitik açıdan avantajlı olduğu bir anda harekete geçmeyi tercih ettiği vurgulandı. Yapılan değerlendirmede Donald Trump’ın Orta Doğu’daki özel temsilcisi Steve Witkoff’un geçen hafta verdiği bir röportaja da referans verildi. Witkoff, Donald Trump ve Recep Tayyip Erdoğan arasında kısa süre önce gerçekleşen telefon görüşmesini “harika” ve “dönüm noktası niteliğinde” olarak tanımlamıştı.

Benzer bir jeostrateji değerlendirmesi yapan Belçika merkezli AB siyaseti haberciliği yapan Euractiv’de yer alan değerlendirmede ise zamanlamanın kritik öneme sahip olduğu vurgulandı. “İç siyasi çalkantılara rağmen, Ankara’nın Avrupa Birliği ile daha yakın ilişkiler kurması ve bloğun savunma fonlarına erişim kazanması için daha iyi bir zamanlama olamazdı.” sözlerine yer verildi. AB-Türkiye ilişkileri uzun bir süre gergin seyretmiş olsa da Euractiv’e göre ABD’nin Avrupa’dan çekilme işaretleri vermesi ve Trump’ın Rusya ile ilişkileri normalleştirmek istemesi ile birlikte büyük bir silahlanma hamlesi başlatan Avrupa Birliği’nde Türkiye’ye bakış bir süredir değişmekte. Türkiye’ye Avrupa’nın savunma planları için ihtiyaç duyulduğunun altını çizen Euractiv, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte’nin de Erdoğan ile daha yakın işbirliği için AB nezdinde temaslar kurduğunu belirtti.

İngiltere merkezli haftalık haber gazetesi The Economist ise son yaşananları Türkiye demokrasisi için geri dönüşü olmayan bir eşik olarak addederken Türkiye’de protesto dalgasına ve polis müdahalelerine sayfalarında yer verdi. Son olarak, ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) tutukluluğu süren İmamoğlu’nu 23 Mart’ta partinin bir sonraki seçimlerde cumhurbaşkanı adayı olarak seçti. Başka bir hukuki süreç nedeniyle İmamoğlu’nun üniversite diploması 18 Mart’ta İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü tarafından yatay geçiş şartlarını sağlamadığı gerekçe gösterilerek iptal edilmişti. Diğer uluslararası medya kuruluşları da Türkiye’deki protestolara ve iki soruşturmadaki son gelişmelere dair haberlere yer vermeye devam ediyor. Tutuklamalara yönelik Trump yönetiminden gelen ilk tepkide bunun “Türkiye’nin iç meselesi” olduğu ve ABD’yi ilgilendirmediği açık bir şekilde belirtildi. Avrupalı siyasetçilerin konuya dair açıklamalarının ise düşük seviyede kaldığı düşünülüyor.

Avrupa Birliği Resmî Açıklama Yapmadı

Avrupa Birliği, tutuklamalar sonrasında yazılı bir kurumsal açıklama yapmadı. AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ve Genişleme Komiseri Marta Kos tarafından yapılan ortak açıklamada, son gelişmelerin Türkiye’nin köklü demokrasi geleneğine bağlılığı konusunda soru işaretleri yarattığı vurgulandı. BBC’ye göre daha önceki açıklamalara kıyasla son açıklamada daha farklı bir ton söz konusu. AB Komisyonu sözcülerinden Guillaume Mercier, günlük olağan basın toplantısında gelen bir soru üzerine, Türkiye’nin AB ile diyalogta kalmasını istedikleri vurgusunu da ekleyerek ilk açıklamaya benzer bir açıklama yaptı.

AB’nin yürütme organı Avrupa Komisyonu ise, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın tutuklanmasının ardından yaptığı açıklamada, Türkiye’nin “yerleşik demokratik geleneklerine bağlılığı” konusunda ciddi soru işaretleri doğduğunu belirtti. Euronews, ilgili haberinde, söz konusu açıklamada doğrudan bir kınama ifadesi kullanmaktan kaçınıldığına dikkat çekti.

BBC Türkçe’ye konuşan AB kaynaklarına göre Türkiye’deki durumun daha da kötüleşmesi hâlinde AB-Türkiye ilişkilerinde kısa vadede bazı sonuçlar olabilir. Bunun somut olarak ne anlama geldiği bilinmese de -BBC’ye göre- 3 Nisan’da Brüksel’de düzenlenecek ekonomi alanındaki yüksek düzeyli diyalog toplantısını etkilenebilir. AB’nin Türkiye’ye karşı aldığı tutum nedeniyle bu toplantı organize edilmiyordu: Bu toplantının yeniden iptali ya da Türkiye Ekonomi ve Hazine Bakanı Mehmet Şimşek’in katılmaması olası iki ihtimal arasında.

AB’nin Başat Ülkeleri Almanya ve Fransa Neler Dedi?

Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, İmamoğlu’nun gözaltına alınması sonrasında yaptıkları farklı açıklamalarda, AB yönetimine kıyasla daha direkt ve geçmişteki beyanlarından farklılaşmayan açıklamalar yaptı ve tutuklamaların muhalefeti baskılamak amacıyla yapılması ihtimaline tepki gösterdi. Hükûmetin ve Dışişleri Bakanlığının sözcüleri ise 24 Mart’ta yaptıkları basın toplantısında muhabirlerin bu konudaki sorularını yanıtladı. Federal Hükûmet Sözcüsü Steffen Heberstreit’e Türkiye’deki durumun Rus muhalif lider Aleksey Navalni’yle benzer olup olmadığı ve İmamoğlu’nun serbest bırakmasını talep edip etmedikleri soruldu. Heberstreit bu kıyası yapmaktan kaçındığını söyledi ve Almanya’nın bir talebi olup olmadığını söylemedi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Christian Wagner ise konuyla ilgili Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi ile görüştüğünü açıklarken gelen bir soru üzerine Türkiye’ye yönelik seyahat tavsiyesi güncellemelerinde gerekli görülürse bir değişiklik yapılabileceğini söyledi.

Fransa Dışişleri Bakanlığı, ilk olarak 18 Mart’ta, İmamoğlu’nun gözaltına alınması sonrasında basın toplantısında gelen bir soru üzerine açıklama yapmış ve “gelişmelerden derin endişe duyduklarını” söylemişti. 23 Mart’taki basın toplantısında yapılan ikinci açıklamada ise İmamoğlu’nun tutukluluk hâlinin devam ettirilmesini “demokrasiye ciddi bir darbe” olarak nitelendirirken, Türkiye’nin AB adayı olarak üstlendiği hukuki taahhütlere bağlı kalması gerektiğini vurguladı. (P)

Perspektif’le Avrupa gündemini günlük takip etmek ister misiniz? Perspektif bültenine kaydolun, Avrupa'daki gelişmeler e-posta kutunuza gelsin.

 

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler