Göç Krizinde “İtalya’nın Yükü” Azalacak
Perşembe günü Brüksel’deki toplantı, AB’nin göç krizinde önümüzdeki dönemde hangi politikalara yöneleceği konusunda önemli işaretler sunuyor.
19 Ekim’de Brüksel’deki AB zirvesinde liderler, devam eden göç krizinde sınır politikaları, mültecilerin kabulü ve yeniden yerleştirilmesi konularında önemli kararlar aldı. Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk, Avrupa ülkelerini İtalyan hükumetinin operasyonlarını desteklemeye çağırırken, Libya’dan İtalya’ya yönelen Orta Akdeniz rotasının kapanabileceğine dikkat çekti. Tusk, önümüzdeki birkaç hafta içinde bu rotadaki geçişlerin önemli oranda azabileceğini kaydetti.
Gerçekten de geçtiğimiz yıla göre İtalya’ya ulaşan göçmenlerin sayısı yüzde 70 oranında azalmış durumda. 2016’da 181 bin kişinin deniz yoluyla ulaştığı İtalya’ya bu sene 110 bin göçmen geldi. Bu, 2015’te 1 milyonu aşan girişler göz önüne alındığında dikkate değer bir azalma olarak kayıtlara geçiyor.
Yetersiz Altyapı
Varışlardan daha önemli olan bir konu da mültecilerin kabul prosedürü. AB içi hukukun konuyla ilgili düzenlemesi olan Dublin Sözleşmesi’ne göre mülteci statüsünü getiren uluslararası koruma talebi ilk giriş yapılan ülkede gerçekleştiriliyor. Göçmen girişlerinin oldukça büyük kısmının Yunanistan ve İtalya’da olduğu düşünüldüğünde bu, iki ülke için ciddi bir yükü beraberinde getiriyor. Nitekim gerek Yunanistan gerekse İtalya’nın böyle yüksek rakamlarda başvuruyu hızlı ve doğru şekilde değerlendirebilecek bürokratik altyapısı bulunmuyor.
Dublin Sözleşmesi’nde reform yapılması uzun süredir tartışılıyor olmasına rağmen henüz bu konuda somut bir adım atılabilmiş değil. İtalya ve Yunanistan’ın yoğun taleplerine rağmen AB’nin lokomotifleri Almanya ve Fransa’dan bu yönde etkili bir adım gelmedi.
Finansal Yardım Seçeneği
Bununla beraber, geçen haftaki Brüksel zirvesinde, sınır ülkelerinin finansal açıdan daha güçlü desteklenmesi adına çeşitli açıklamalar yer aldı. Tusk, İtalya’nın Libya ile süren ikili görüşmelerinin ve bu yönde atılacak adımların desteklenmesi için iki yıllık özel bir güvenlik fonunun devreye sokulabileceği açıkladı. Tusk’a göre bu planın amacı, AB üyeleri arasındaki bağları güçlendirmenin yanında güvenlik ve göç politikalarının derinleştirilmesi.
Orta Akdeniz’de İtalyan tedbirlerinin desteklenmesi, Libya’daki insan hakları ihlallerinin artması endişesini de beraberinde getiriyor. Can kayıplarının azaltılması adına şimdiye dek yapılan çalışmaların ne ölçüde başarılı olduğu sıkça tartışılıyordu. AB’nin bu yeni fonunun göç krizinde ve Libya’daki istikrarsızlıkta AB’nin pozisyonunu nasıl etkileyeceğini ise zaman gösterecek.
