'Aşırı Sağ'

Siyasi Suçlarda Patlama: Almanya’da Müslüman ve Yahudi Karşıtı Suçlar Artıyor

Almanya’da 2024 yılı, siyasi saikle işlenen suçların yüzde 40’ı aşkın artışla rekor kırdığı bir yıl oldu. Bu süreçte Müslüman karşıtı saldırılar yüzde 26, antisemitik vakalar ise yüzde 21 yükseldi. Suçların büyük bölümü aşırı sağ kaynaklı.

Aşırı sağ tandanslı bir protestoyı takip eden Alman polisleri. Fotoğraf: Animaflora PicsStock.

Almanya’da 2024 yılı, siyasi saikli suçların ve özellikle aşırı sağcı eylemlerin rekor seviyeye ulaştığı bir yıl olarak kayıtlara geçti. Federal Kriminal Daire (BKA) verilerine göre, toplam 84 bin 172 siyasi saikli suç işlendi; bu, bir önceki yıl olan 2023’e göre yüzde 40,2’lik artış anlamına geliyor. Uzmanlar, bu durumu yalnızca bir güvenlik sorunu olarak değil, aynı zamanda toplumsal yapının kırılganlaşması olarak değerlendiriyor.

Siyasi Suçlar Kategorisinde Aşırı Sağ Zirvede: Her 4 Suçtan 1’i İnternette İşleniyor

Mayıs ayı itibarıyla yeni göreve başlayan İçişleri Bakanı Alexander Dobrindt (CSU), bu keskin artışın, federal ve eyalet düzeyinde ortak bir güvenlik atağına duyulan acil ihtiyacı bir kez daha gözler önüne serdiğini belirtti. Bakan, anayasaya düşman tüm eğilimlere aynı kararlılık ve tutarlılıkla karşı konulacağını söyledi. Bir gazetecinin sorusu üzerine Dobrindt, demokrasi için en büyük tehdidin aşırı sağcı gruplardan geldiğini ifade etti.

Aşırı sağcılar tarafından işlenen suçların sayısı 42 bin 788 olarak belirlendi. Bu, 2023 yılına kıyasla yüzde 48 artış demek. Bu vakaların 1488’i fiziksel şiddet içeriyor. Ancak sayılar kadar suçların niteliği de dikkat çekici.  Buna göre bu suçların yüzde 62’sini Nazi sembolleri, ırkçı içerikler, anayasaya aykırı örgüt işaretleri gibi propaganda suçları oluştururken, 10 bin 732 suç ise çevrim içi ortamlarda işlendi; yani her dört aşırı sağcı suçtan biri internet üzerinden gerçekleşti.

Seçim Yılı Olan 2024’te Siyasi Suçlar Arttı

Seçimlerle bağlantılı olarak, yetkili kurumlar 2024 yılında yaklaşık 11 bin 800 siyasi saikli suç kaydetti. Bu sayı, 2023’teki 2 bin 200 vakaya kıyasla çarpıcı bir artış anlamına geliyor.

Bu artışın arka planında, Avrupa Parlamentosu seçimleri ile birlikte Brandenburg, Saksonya ve Thüringen eyalet seçimleri yer alıyor. Ayrıca bazı eyaletlerde yerel seçimler yapılmış, yıl sonunda ise Federal Meclis seçim kampanyası başlamıştı. Yine de, bu artış, Almanya’daki bir önceki seçimler yılı olan 2021’e kıyasla yüzde 12 oranında daha düşük seviyede kaldı.

Müslüman Karşıtı ve Antisemitik Saldırılardaki Artış Endişe Verici Boyutta

Dobrindt’e göre aşırılıkla mücadelede çift yönlü bir stratejiye ihtiyaç var: “Polise daha fazla yetki verilmesi ve suçlular için daha ciddi yaptırımlar olması gerekiyor.” Dorbrindt’in önerileri arasında, internet ortamında IP adreslerinin kayda alınması, suç oranının yüksek olduğu bölgelerde video gözetimi ve polis memurlarına yönelik saldırılar için daha ağır cezalar yer alıyor. Ayrıca, Yahudilere yönelik suçlar söz konusu olduğunda, mahkûmiyet sonrası hapishane cezası ve genellikle sınır dışı etme uygulanmasını savundu. Dobrindt, toplumdaki kutuplaşmaya da karşı mücadele edeceklerini dile getirdi.

2024 yılında Yahudi karşıtlığı kapsamına giren suçlar yüzde 20,8 artarak 6 bin 236’ya ulaştı. Bunların yaklaşık yarısı (3.016 vaka) aşırı sağcı kaynaklı. Yabancı düşmanı suçlar yüzde 29,1 artarak 19 bin 481’e yükseldi. Bu suçların yüzde 74,8’i aşırı sağcılarca işlendi.

2024’te İslam karşıtı suçlar yüzde 26,3 oranında artarak 1848’e yükseldi. Bu saldırıların büyük çoğunluğu aşırı sağcılarca gerçekleştirildi. Ayrıca 79 cami saldırıya uğradı (2023’te bu sayı 70’ti). Açıklanan verilerle ilgili yazılı açıklama yayımlayan IGMG Genel Sekreteri Ali Mete, Müslümanların hâlâ “genel şüpheli” gibi muamele gördüğünü belirterek devleti eleştirdi: “Rakamları ciddiye alıyorsanız adım atmalısınız. Müslüman nüfusu korumak istiyorsanız, onları artık damgalamaktan vazgeçmelisiniz. Güvenlikten bahsetmek istiyorsanız, öncelikle aşırı sağı ele almalısınız. Bu tehlikeyi sadece siyaseten uygun gördüğünüzde ele almanız yetmez, çünkü suçların büyük çoğunluğu aşırı sağcılardan kaynaklanıyor.”

Dobrindt’e Müslümanlar Hakkındaki Tutumu Soruldu

Siyasi motivasyonla işlenmiş suçlara dair veriler açıklandıktan sonra -Müslümanların korunması adına daha etkin bir mücadeleye çağrılan- Dobrindt’e başka bir vesileyle ülke Müslümanlarına dair yaklaşımı soruldu. 20 Mayıs’ta Federal Mecliste milletvekillerinin sorularını yanıtlarken Almanya Müslümanlarına dair açıklamalarda bulundu. Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) Partisi Milletvekili Stephan Brandner, Dobrindt’in 2018 yılında sarf ettiği “İslam, her ne şekilde olursa olsun Almanya’ya ait değildir,” şeklindeki sözlerini hatırlatarak, bugünkü Almanya İçişleri Bakanı olarak bu açıklamaya karşı tutumunu sordu.

Bakanlık görevinden CSU’nun parlamentodaki grup başkanlığını yapan Dobrindt, “İslam Almanya’ya aittir,” ve “İslam Almanya’ya ait değildir,” söylemlerinin meşru ifadeler olduğunu savunarak, “Öncelikle yanlış anlaşılmayacak şekilde ifade etmek istiyorum, Almanya’daki Müslüman inancına sahip insanlar da bu toplumda memnuniyetle yaşıyor ve bizimle yaşamak, uyum sağlamak istiyorlarsa bu ülkeye aittirler. Tutumumuz bu yöndedir,” yanıtını verdi.

Dobrindt önceki yıllarda İslam’a ve Müslümanlara dair tepki toplayan bazı açıklamalar yapmıştı. 2018 yılında İslam’ın Almanya için “kültürel olarak şekillendirici bir unsur olmadığını ve olmaması gerektiğini,” ifade etmişti. Bu açıklaması İslam inancını kategorik biçimde dışladığı gerekçesiyle eleştirilmişti. Dobrindt ayrıca, tolerans ve yardımlaşma gibi değerlerin “İslam dünyasında bulunmadığını” ileri sürmüştü.

Uzmanlara Göre Aşırı Sağ Vakalar Neden Artıyor?

Leipzig Üniversitesinin 2002’den bu yana her iki yılda bir yaptığı ve halkın otoriter ve antidemokratik görüşlere verdiği onayı ölçen otoriterlik araştırmasında elde edilen güncel bulgulara göre Almanların 3’te 1’inden fazlası ülkenin “yabancılar tarafından tehlikeli şekilde değiştirildiğine” inanıyor. Yaklaşık dörtte biri “güçlü bir liderin” ülkeyi yönetmesini savunuyor. Uzmanlar, aşırı sağcı radikalleşmenin ardında sadece ideolojik değil, aynı zamanda sosyoekonomik ve psikolojik faktörlerin yattığını vurguluyor:

  • Modernleşme mağduriyeti: Düşük eğitimli ve güvencesiz çalışan bireylerin statü kaybı korkusu.
  • Toplumsal dışlanma ve tanınma ihtiyacı: Saygı görmeyen bireyler, aşırı sağda “anlam” arayışına girebiliyor.

Araştırmayı yapan ekip, aşırı sağa karşı sadece güvenlik önlemleri değil, toplumsal dayanıklılığı güçlendiren stratejiler öneriliyor: Demokrasi eğitimi ve dijital okuryazarlık yaygınlaştırılmalı,  gençlere sosyal tanınma fırsatları sunulmalı (spor, gönüllülük, katılımcı projeler), sivil toplum ve insan hakları örgütleri daha fazla desteklenmeli, kamusal tartışma alanları (özellikle yerel düzeyde) teşvik edilmeli. (P)

Perspektif’le Avrupa gündemini günlük takip etmek ister misiniz? Perspektif bültenine kaydolun, Avrupa'daki gelişmeler e-posta kutunuza gelsin.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler