'Donald Trump'

ABD’deki 500 Bin Göçmenin Statüsü İptal: Yüksek Mahkeme Kararı Ne Anlama Geliyor?

ABD Yüksek Mahkemesi, Trump yönetimine, Biden döneminde geçici koruma verilen yüz binlerce göçmeni sınır dışı etme yetkisi verdi. İç ve dış politika vaatlerinde tökezleyen yönetim, göçmenlik alanında tartışmalı ama stratejik bir kazanım elde etti. Yüksek Mahkeme içinden karara dair itirazlar ve insani kriz uyarıları ise kararın uzun vadeli etkilerine işaret ediyor.

Washington DC, ABD’de, Trump yönetiminin göçmenlik ve sivil haklar konusundaki uygulamalarına karşı düzenlenen bir protestoda insanlar pankartlar taşıyor. Pankart’ın birinde yasadışı olarak hapsedilip sınırdaşı edilen Kilmar Ábrego García için ‘Kilmar’a özgürlük’ sloganı yer alıyor. Yüksek Mahkeme daha önce Kilmar'ın dönüşünün kolaylaştırılması emrini vermişti. | 19 Nisan 2025| Fotoğraf: The Global Guy- Shutterstock

Amerika Birleşik Devletleri’nde Trump yönetiminin yasa dışı göçü azaltma hedefiyle tanıtılan ve göçmen karşıtı olmakla eleştirilen politikaları, Yüksek Mahkeme tarafından alınan son karar ile hız kazandı. 30 Mayıs’ta ABD Yüksek Mahkemesi, Trump yönetiminin Küba, Haiti, Nikaragua ve Venezuela’dan gelen 500 binden fazla göçmenin geçici yasal statüsünü iptal edebileceğine karar verdi. Karar, eski ABD Başkanı Joe Biden yönetimi altında geçici ikamet statüsü ve çalışma hakkı verilen Küba, Haiti, Nikaragua ve Venezuela vatandaşlarını etkiliyor.

Ocak 2025’te İşbaşı Yapan Trump Yönetiminin Planları Aksamıştı

ABD Başkanı Trump, konuyla ilgili açıklamasında, söz konusu kararı “Amerika için bir zafer” olarak nitelendirdi. ABD Yüksek Mahkemesinin verdiği kararın, Trump yönetiminin düzensiz göçmenlerle ilgili politikasına önemli bir kapı açtığı ifade ediliyor.

5 aya yakın bir süredir görevde olan Trump yönetimi, son dönemde farklı alanlardaki vaatlerini gerçekleştirmekte zorlanıyor. Hükûmet Verimliliği Bakanlığındaki (DOGE) direktörlüğünden ayrılan Elon Musk  “Açıkçası, bütçe açığını azaltmak yerine arttıran ve DOGE ekibinin yaptığı çalışmaları baltalayan devasa harcama tasarısını görmek beni hayal kırıklığına uğrattı,” sözleriyle Trump ile “önceden planlanladığı” ve olağan bir ayrılık olarak tarif ettiği bu kararının arka planındaki diğer etkenlere dair -dolaylı olarak- bir ipucu vermişti. Musk, DOGE’deki yönetimi boyunca Amerika bütçe açıklarıyla ilgilendiği kadar Avrupa ile dış politika ilişkilerinde de dahil olmuştu.

Ekonomik cephede ise, Trump yönetiminin ulusal acil durum yetkilerine dayanarak uygulamaya koyduğu geniş kapsamlı tarifeler, ABD Uluslararası Ticaret Mahkemesi tarafından yetki aşımı gerekçesiyle engellendi. Bu karar, yönetimin ticaret politikalarına ve dış ticaret anlaşmalarını revize etme planlarına ciddi bir darbe vurmuş durumda. Dış politikada ise Rusya-Ukrayna savaşında Trump’ın öngördüğü şekilde bir ateşkes sağlanamadı. ABD’nin önerdiği 30 günlük kapsamlı ateşkes planı, Rusya tarafından reddedildi ve Ukrayna’ya yönelik hava saldırıları devam etti. Son olarak 1 Haziran’da Ukrayna, Rus üslerine yönelik geniş kapsamlı bir drone saldırısı düzenledi. Benzer şekilde, Gazze’de de ateşkes çabaları sonuçsuz kaldı. Trump’ın göç politikalarına dair Yüksek Mahkemede elde ettiği bu “zafer”, iç ve dış politikada yaşanan aksaklıklara rağmen, yönetimin en tartışmalı hedeflerinden birini hayata geçirme yolunda önemli bir adım niteliğinde.

Karara Karşı Çıkan Yüksek Mahkeme Üyesinden “Fiyasko” Açıklaması

Mahkeme, Boston’daki bir mahkeme tarafından alınan ve Trump’ın selefi Joe Biden tarafından 532 bin kişiye verilen insani “şartlı tahliye” (İng. parole) korumalarını sona erdirme girişimini durduran kararını askıya aldı. Bu, davanın alt mahkemelerde görülmeye devam etmesi sırasında çok sayıda kişinin hızla sınır dışı edilme riskine maruz kalabileceği anlamına geliyor.

Hızlı temyiz başvuruları sonrasında verdiği birçok acil kararda olduğu gibi, mahkemenin 30 Mayıs Cuma günü açıklanan kararı da imzasızdı ve gerekçe içermiyordu. Ancak mahkemenin liberal eğilimli olarak tanımlanan üç yargıcından ikisi olan Ketanji Brown Jackson ve Sonia Sotomayor, karara açıkça muhalefet şerhi düştü. Yargıç Jackson, karara eklediği yazılı itirazında, mahkemenin Boston’daki mahkemeye ait kararının yürütmesini durdurup durdurmama konusundaki değerlendirmesinin “fiyasko” olduğunu yazdı. Jackson, kararın sonucunun “yaklaşık yarım milyon göçmenin hayatlarını ve geçim kaynaklarını alt üst edecek sonuçlarının küçümsendiğini” ifade etti.

Ayrıca, federal hükûmetin, nihai karar verilmeden önce “maksimum zarar” vermek amacıyla bu kararın çıkmasını istediğinin açık bir şekilde görüldüğünü söyledi. Jackson’a göre statüsü iptal edilen kişiler şu anda “katlanılması güç iki seçenekle” karşı karşıya. Ya ABD’den ayrılıp kendi ülkelerindeki tehlikelerle, ailelerinden ayrılmayla ve hukuki başvurularından doğabilecek olası kazanımları kaybetme riskiyle yüzleşecekler ya da ABD’de kalıp “hızlı sınır dışı süreci” ve bunun ağır sonuçlarıyla karşı karşıya kalacaklar.

Jackson, bu iki seçeneğin de bireyler için “hükûmetin yaşayabileceği zararlardan çok daha büyük sorunlar doğuracağını” belirtti ve şu ifadeyi kullandı: “Yürütmeyi durdurma kararı, mahkemeler nihai karara varana kadar gereksiz insani acılara neden olacak; oysa hükûmetin başvurusunun reddedilmesi, uygulamada bu ölçüde bir etki yaratmazdı.”

“Şartlı Tahliye” Statüsündeki Göçmenler Bu Karardan Nasıl Etkilenecek?

Göçmenlere tanınan şartlı tahliye, ABD yasalarına göre “acil insani nedenlerle” veya “önemli kamu yararı” durumlarında verilen geçici bir ülkede kalma izni. Biden yönetimi, özellikle ABD-Meksika sınırından gelen göçmenlerin yönetimi için bu uygulamayı genişletmişti.

Bu statü, uzun vadeli vatandaşlık yolu sunmuyor olsa da genellikle birden fazla kez uzatılabiliyor. Amerika Göç Konseyine (AIC) göre bu programın durdurulması yalnızca insani değil, ekonomik açıdan da büyük bir kayıp olur. Zira 2021 yılında geçici koruma statüsüne sahip kişilerin yaşadığı haneler toplamda 10 milyar dolardan fazla gelir elde etmiş ve yaklaşık 1,3 milyar dolar federal vergi ödemişti.

Trump, göreve dönüşünün ilk günü olan 20 Ocak’ta imzaladığı başkanlık kararnamesiyle bu tür insani şartlı tahliye programlarının sona erdirilmesini talep etti. Mart ayında İç Güvenlik Bakanlığı (DHS) bu statüleri iptal etmeye yönelik adımlar attı ve iki yıllık izinleri süresinden önce sonlandırdı. Yönetim, bu statünün kaldırılmasının göçmenlerin “hızlandırılmış sınır dışı süreci”ne alınmasını kolaylaştıracağını savundu.

Bu dava, Trump yönetiminin başkanın kapsamlı politikalarını engelleyen alt mahkeme kararlarını bozmaya yönelik acil başvurularının bir parçası. Bu kararlar arasında göçmenleri hedef alan politikalar da yer alıyor.

Biden’ın Düzensiz Göçmen Politikası Nasıl İşliyordu?

Yüksek Mahkeme, 19 Mayıs’ta da Biden döneminde yaklaşık 350.000 Venezuela vatandaşına tanınan geçici koruma statüsünün Trump tarafından sona erdirilmesine izin vermişti. O karar sürecinde de yalnızca yargıç Jackson açıkça muhalefet etmişti. Temsilciler Meclisindeki Demokratlar bu kararı sert şekilde eleştirmişti.

Düzensiz sınır geçişlerini azaltmak amacıyla, Biden yönetimi 2022 yılında ABD’ye yasal yollarla geliş imkânlarını artırmaya çalışmıştı. Hava yoluyla ABD’ye gelen Venezuelalılar, güvenlik kontrollerini geçmeleri ve bir ABD’li sponsorlarının olması hâlinde iki yıllık şartlı tahliye başvurusu yapabiliyordu. 2023 yılında aynı imkân Kübalı, Haitili ve Nikaragualı göçmenler için de genişletilmişti.

Boston’da görülen davayı açan kişiler ise, şartlı tahliye verilmiş göçmenler ile onlara sponsor olan Amerikalılardı. Davacılar, hükûmet yetkililerini, federal yasaları ihlal etmekle suçlamıştı. Bostan Bölgesi Hakimi Indira Talwani, Nisan 2025’te verdiği kararda, bu tür bir programın toptan sonlandırılmasının yasalara aykırı olduğunu, her bireysel vakaya özel değerlendirme yapılması gerektiğini belirtti. Temyiz mahkemesi Talwani’nin kararını askıya almayı reddetti ve hükûmet kararı Yüksek Mahkemeye taşıdı.

Adalet Bakanlığı, Yüksek Mahkemeye gönderdiği açıklamada Talwani’nin kararının “yasa dışı girişleri caydırmak için dikkatle kurgulanmış kritik göç politikalarını bozduğunu” ve Kasım 2024’teki seçimde Trump’ı yeniden başkanlığa taşıyan “demokratik olarak onaylanmış politikaları etkisiz kıldığını” savundu.

Davacı olan göçmenler ise şartlı tahliye statülerinin sona erdirilmesinin kendileri için ciddi zararlar doğuracağını çünkü hükûmetin sığınma ve diğer başvurularını işleme almayı süresiz olarak askıya aldığını söyledi. Ailelerinden ayrılacaklarını, geldikleri “baskıcı ve istikrarsız” ülkelere hızla sınır dışı edileceklerini ve birçoğunun zulüm, tehlike ya da ölüm riskiyle karşı karşıya kalacağını belirttiler.

Yüksek Mahkeme Üyelerini Atayan Trump’ın Planları Göçmenlerle Sınırlı Değil

Trump, 30 Mayıs’ta Beyaz Saray’da yaptığı açıklamasında kararı överek “Birkaç saat önce Yüksek Mahkemeden çok önemli ve harika bir karar alındığı haberini aldık”, ifadelerini kullandı. Amerikan basınındaki haber ve yorumlara göre Trump’ın Yüksek Mahkeme merciinden alacağı destek, bu kararla sınırlı kalmayabilir. Peki Amerikan siyasetinde ve yasama süreçlerinde bu mahkeme nasıl bir role sahip?

Görevdeki ABD Başkanı’nın önerdiği ve Senato tarafından oylanan Yüksek Mahkeme üyelerinin siyasi eğilimi, ülkenin yönetimi için büyük önem taşıyor. Anayasayı ilgilendiren davalarda nihai yorum mercii olan mahkemenin aldığı kararlar eyalet sistemi olmasına karşın tüm ülkeyi ilgilendiriyor. Trump 2017-2021’deki ilk döneminde Neil Gorsuch, Brett Kavanaugh ve Amy Coney Barrett gibi isimlerin Yüksek Mahkemeye dahil olması ile mahkemenin ideolojik dengesi daha muhafazakâr bir eksene kaymıştı. Bu isimlerden Brett Kavanaugh’nun 2018 yılındaki adaylığı sürecinde gündeme gelen cinsel saldırı iddiaları hem ABD kamuoyunda hem de Senato’da büyük bir tartışma yaratmıştı. Ancak iddialar Kavanaugh’nun -Cumhuriyetçi Partili senatörlerin onay oylarıyla- Yüksek Mahkeme koltuğuna oturmasına engel olmamıştı.

Mahkeme, Trump’ın Ocak 2025’te göreve dönüşünden bu yana çok sayıda dikkat çekici davada karar verdi. Bunlar arasında en önemlilerden biri, yanlışlıkla El Salvador’a sınır dışı edilen Maryland sakini Kilmar Ábrego García’nın geri dönüşünü “kolaylaştırması” yönünde Trump yönetimine emir verdiği karardı. García yasa dışı bir şekilde sınır dışı edilmeden önce kendisini bağlayan göçmen yasalarına uygun şekilde davranıyordu. Kendisine ne El Salvador’da ne de ABD’de herhangi bir suç isnat edilmemiş ya da mahkûmiyet kararı verilmemiş olmasına rağmen, hakkında dava açılmaksızın El Salvador’daki yüksek güvenlikli Terörizm Hapsetme Merkezi’nde (CECOT) hapsedilmişti. Bu durum, ABD’den sınır dışı edilen kişilerin ödeme karşılığında burada tutulmasını öngören iki ülke arasındaki anlaşma kapsamında gerçekleşmesi ile gündeme gelmişti.

Öte yandan Yüksek Mahkeme başka davalarda da, en azından geçici olarak, Trump lehine karar verdi. Önümüzdeki dönemde mahkemenin alacağı kararların daha da çok ses getirmesi bekleniyor; çünkü alt mahkemelerin yönetim aleyhine verdiği kararlarla ilgili çok sayıda dava, mevcut dönem sona ermeden önce Yüksek Mahkemenin nihai hükmünü bekliyor.

Bu davalar arasında, ABD Anayasası tarafından güvence altına alınan doğum yeri vatandaşlığı hakkını kısıtlama çabalarına karşı alt mahkemelerin ihtiyati tedbir verme yetkisi, Uygun Fiyatlı Bakım Yasası (Obamacare) kapsamında sigorta şirketlerinin koruyucu sağlık hizmetlerini karşılama zorunluluğu ve Planlı Ebeveynlik (Planned Parenthood) kuruluşuna yönelik kamu fonlarının kesilmesi girişimi gibi başlıklar yer alıyor.

Gazeteci Robert Tait’e göre bu yoğun gündemin kaynağı Trump’ın Amerikan devletinin kurumlarını baştan aşağı dönüştürme yolunda tanımayan girişimleri. Trump’ın acil davalarla mahkemenin politikalarına dair mesaisini sürdürmesi bekleniyor. Çoğu uzman, mahkemenin nihayetinde Trump’ın ABD’de doğumla gelen ve anayasada güvence altına alınan vatandaşlık hakkını zayıflatma girişimine karşı karar vereceğini düşünüyor. Ancak olası olumsuz kararın anlamına dikkat çeken Tait, alt mahkemelerin bu konuda ülke çapında ihtiyati tedbir kararı verme yetkisinin Yüksek Mahkeme değerlendirmesiyle tartışmaya açıldığını ve böylece Trump yönetiminin bu konudaki iddialarına “hak edilmemiş” bir meşruiyet kazanmış olabileceğine dikkat çekiyor. (AA, P)

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler