Avrupa Siyasetinin Yeni Aktörü Elon Musk
Birleşik Krallık'ta seçim çağrısında bulunuyor, Almanya'daki aşırı sağı destekliyor, Avrupa Komisyonunu sert bir şekilde eleştiriyor... Aşırı sağın lehine adımlar atan ve kendi ekonomik çıkarlarını gözeten Elon Musk, Avrupa siyasetinin bir aktörü hâline mi geliyor?
Dünyanın yıllardır tanıdığı bir teknoloji girişimcisi olan Elon Musk, son dönemlerde adını daha da sık duyuruyor. Ama bu sefer konu uzay havacılığı ya da elektrikli arabalar değil, siyaset. ABD’deki başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti adayı Donald Trump’a olan desteği, Almanya’yı kurtaracak tek gücün AfD olduğunu belirten paylaşımları, İtalya’nın aşırı sağcı lideri Giorgia Meloni ile olan arkadaşlığı, Birleşik Krallık’taki popülist sağ hareket Reform UK’ye olan desteği gibi siyasi meselelerle ilgili olarak daha fazla gündem işgal etmeye başladı. X (eski adıyla Twitter), Tesla ve SpaceX‘in sahibi olan Musk, dünyanın en zengin insanı ve görüşlerini çok çeşitli konular üzerinde ifade etmek için Amerikan seçim kampanyası sırasında kullandığı bir yöntemle, doğrudan kendi platformunu bir yankı odası olarak kullanıyor. Meselenin en başına dönüp soracak olursak; Elon Musk kimdir ve son dönemdeki keskin siyasi çıkışlarını neden yapıyor?
Elon Musk Kimdir?
Elon Musk, 1971’de Güney Afrika’nın Pretoria şehrinde Kanadalı bir anne ve Güney Afrikalı bir babanın çocuğu olarak dünyaya geldi. Girişimcilik kariyeri, oldukça erken yaşlarda başladı başladı; henüz 12 yaşındayken ilk video oyununu geliştirip satarak adını duyurdu. Bu erken başarının ardından eğitimine Kanada ve sonrasında ABD’de devam etti. Stanford Üniversitesinde doktora çalışmalarını yapmak üzere ABD’ye taşınsa da iş dünyasının cazibesi Musk için ağır bastı ve eğitimini yarıda bırakarak Zip2 adlı ilk şirketini kurdu. Bu şirketi kısa süre sonra Compaq’a 300 milyon dolara sattı.
Ardından X.com adlı bir girişimi hayata geçirdi. X.com, bugün dünyanın en büyük çevrimiçi ödeme platformlarından biri olan PayPal’a dönüştü. PayPal’ın eBay’e satışıyla genç yaşta milyarder olan Musk, girişimcilik kariyerine hız kesmeden devam etti. Silikon Vadisi’yle ünlü Kaliforniya eyaletinde Tesla ve SpaceX gibi devrim niteliğindeki şirketleri kurdu, HyperLoop adlı hiper hızlı ulaşım ağı üzerinde çalıştı, uydu tabanlı bir internet ağı geliştirdi ve Neuralink gibi insan-beyin arayüzü projelerine yatırım yaptı. Neuralink hâlâ geliştirme aşamasında olsa da Musk’ın teknoloji ve bilim dünyasında büyük yankı uyandıran girişimlerinden biri olarak öne çıkıyor. Bu girişimler, Musk’ı uluslararası bir üne kavuşturdu ve 21. yüzyılın en etkili girişimcilerinden biri hâline getirdi. Amerikan rüyasını teknoloji ile buluşturan bir iş insanı karakteri olarak öne çıktı.
Elon Musk, teknolojiyle sınırlı kalmayarak sosyal medyada da adından sıkça söz ettiriyor. Ekim 2022’de 44 milyar dolar karşılığında Twitter’ı satın aldı. Şirketi X olarak yeniden markalaştırdı ve işin yalnızca reklam gelirlerine bağımlı olmaması amacıyla platforma yeni premium abonelik paketleri getirdi. Musk’ın uzun vadeli hedefi, X’in çok çeşitli hizmetler sunan bir “her şey uygulaması” hâline getirmek. X’te son günlerde Grok adlı bir yapay zeka modeli ücretsiz olarak erişime açıldı.
Elon Musk’ın yapay zeka sektöründe de büyük hedefleri var. 2018 yılında yollarını ayırmadan önce ChatGPT’nin ana şirketine erken dönemde yatırım yaptı ve 2023 yılında “evrenin gerçek doğasını anlamak” amacıyla kendi şirketi xAI‘ı kurdu. Şubat 2024’te Musk, OpenAI ve CEO’su Sam Altman’a dava açtı. İşbu dava, kurucuları arasında yer aldığı OpenAI’ın kâr amacı gütmeyen ve açık kaynaklı bir şirket olma hedeflerinden vazgeçilip Microsoft ile iş birliği yapılması suçlamasına dayanıyor.
“Çılgın Girişimci” ile “Tehlikeli Milyarder” Arasında
İyi ve kötü yanlarıyla sıkça tartışılan X platformu, Musk için adeta bir oyun alanına dönüştü. Özellikle ifade özgürlüğü konusundaki sert ve keskin görüşleri, X’deki tartışmaların merkezinde yer alıyor.
Basında Musk, hem bir “çılgın dahi” hem de “Twitter’ın en büyük trollü” olarak anıldı. Uçuk hedefleri kadar küçük çaplı kavgalarıyla da tanınıyor. Ayrıca, şirketleri ve kendisinin karşı karşıya kaldığı, ırk ayrımcılığı ve iddialarının güvenilirliği gibi konulara ilişkin ciddi davalar da dikkat çekiyor.
Özel hayatı da iş dünyasındaki başarısı kadar hareketli. Musk’ın çalkantılı özel hayatı magazin basınının ilgisini çekerken, ekonomik alandaki etkisi de giderek büyüyor. 2021 yılından bu yana dünyanın en zengin insanı olan Musk, tek bir tweet ile piyasaları yükseltebilecek ya da düşürebilecek güce sahip. Özellikle kripto para yatırımcıları, onun bu etkisini yakından deneyimlemiş durumda.
2015 yılında Ashlee Vance tarafından yazılan bir biyografide, Musk “çatışmacı ve her şeyi bilen kişi” ve “bolca egosu olan” biri olarak tanımlandı. Tesla’nın yatırımcılarından ve Musk’ın arkadaşlarından biri olan Ross Gerber ise, “Elon, yalnızca toplum veya insanlık adına kritik öneme sahip olduğunu düşündüğü şeylere dahil olur.” sözleriyle onun motivasyonunu tarif ediyor.
Musk’ın statüsü ve serveti, Amerikan seçimlerinde Donald Trump’ın zaferinden sonra daha da yükselişe geçecek gibi görünüyor. Bloomberg’in milyarderlerin servetini inceleyen endeksine göre, Musk an itibarıyla dünyanın en zengin insanı. Mevcut net servetinin yaklaşık 350 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Bu servet, Trump’ın seçim zaferinin ardından Tesla’nın hisse fiyatlarının yükselmesiyle birlikte hızla arttı.
Tüm bu özellikleriyle Elon Musk, yalnızca bir iş insanı değil, aynı zamanda küresel ölçekte ekonomik ve sosyal etkiler yaratan bir figür. Hakkındaki görüşler ne olursa olsun, Musk’ın dikkatleri üzerine topladığı bir gerçek.
Musk, Neden Ateşli Bir Trump Destekçisi?
2002 yılında ABD vatandaşı olan Musk, uzun süre boyunca siyasi görüşlerini tanımlamak isteyenlerin çabalarına direndi ve kendisini “yarı Demokrat, yarı Cumhuriyetçi”, “politik olarak ılımlı” ve “bağımsız” olarak tarif etti. Barack Obama, Hillary Clinton ve -isteksizce de olsa- Joe Biden gibi Demokrat Partili adaylara oy verdiğini ifade etti. Ancak son yıllarda Cumhuriyetçi Donald Trump’ı desteklemeye yöneldi. Musk, Trump’ın 2024’teki ikinci başkanlık dönemi için resmî olarak desteğini açıkladı. Bu açıklama, Trump’a yönelik bir suikast girişiminin ardından geldi. Musk, ardından, kampanyanın önde gelen destekçilerinden ve etkileyicilerinden birisine dönüştü.
Musk, Demokrat Partinin ekonomi, göçmenlik ve silah kontrolü gibi birçok konuda duruşunu eleştirerek, bu politikaların çoğunu kültürel sol “woke” (aşırı duyarlı) akımının sonucu olarak görüyor. Ayrıca, Amerikan anayasasının 1. maddesiyle güvence altına alınan ifade özgürlüğünün, bir başka Demokrat Parti hükûmeti döneminde tehdit altında olacağını defalarca dile getirdi. Seçim öncesinde Trump’ın birçok mitingine katıldı, Trump’ın yeniden seçilmesine yardımcı olmak için bir siyasi eylem komitesine milyonlarca dolar topladı ve X platformunda sık sık Trump’a desteğini dile getirdi. Hatta seçime haftalar kala Musk, sonuçlarını büyük oranda tayin eden çekişmeli eyaletlerdeki seçmenlere tartışmalı bir şekilde 1 milyon dolarlık ödül dağıtımı gerçekleştirdi.
Musk, bu seçimde kilit ama tartışmalı bir rol oynadı. Yeni seçilen başkan Trump, Musk’ı hükûmetin verimliliğini artırmak için oluşturulan yeni bir birim olan Hükümet Verimliliği Departmanının (DOGE) başına getirdi. Trump, DOGE’nin yönetimin “devlet bürokrasisini ortadan kaldırmasına, aşırı düzenlemeleri kesmesine, gereksiz harcamaları azaltmasına ve federal kurumları yeniden yapılandırmasına” yardımcı olacağını belirtiyor. Bu, Musk’ın tecrübe sahibi olduğu bir alan: Twitter’ı (X) satın aldıktan sonra büyük ölçüde işten çıkarmalar yapmıştı.
Dijital İktidarın Sahibi Musk’ın Gözü Avrupa’da ve Gönlü Aşırı Sağda
Elon Musk yalnızca ekonomik girişimleri, özel hayatı ve Trumpçılığıyla gündeme gelmiyor. Diğer ülkelerin karşı karşıya olduğu sorunlar ve gündemleri hakkında X platformunda yeni tartışmalar yaratan görüşlerini de yüksek sesli bir şeşkilde paylaşmaktan çekinmiyor. Örneğin, Ağustos ayında göçmenleri hedef alan hararetli aşırı sağ protestolar ve sokak olayları yaşandığı sırada Musk, Birleşik Krallık’ta iç savaşın kaçınılmaz olduğunu iddia etmişti.
Gücünü ve etkisini sürekli arttıran Tesla ve SpaceX CEO’su, son aylarda gözlerini Avrupa’ya dikmiş durumda. Bir gün, Birleşik Krallıkta seçimlerin yenilenmesini dile getirirken, diğer gün Almanya’nın aşırı sağı AfD‘nin tek çözüm olduğunu savunuyor; Avrupa Komisyonu’na dair eleştirilerini sıralarken İtalya’nın aşırı sağcı Başbakanı Meloni ya da Macaristan Başbakanı Viktor Orbán ile samimi pozlar veriyor… Elon Musk, dünyanın en zengin adamı ve aynı zamanda dünyanın en büyük sosyal medya platformalarından birisi olan X’in sahibi olmasının getirdiği avantajları sonuna kadar kullanarak Avrupa’da popülizmin ilerleyişine ve daha popülerleşmesine yardımcı oluyor.
Sivri çıkışları hem kitleleri etkiliyor hem de karşıtlarının tepkisini çekiyor. Büyük kitleler, özellikle gençler arasında başarılı bir girişimci imajına sahip Musk’ın aşırı sağa desteği karşılık buluyor. Musk, Savanta anket kuruluşuna göre, ABD’deki gibi başka ülkelerde de -örneğin İngiltere’deki- genç erkekler arasında giderek daha popüler hâle geliyor. Kuruluşun siyasi araştırmalar direktörü Chris Hopkins, “Başarı ve zenginlik algıları ile siyaset arasındaki bağlantılar giderek daha fazla iç içe geçiyor.” sözleriyle bu trendi yorumluyor. Times’ın köşe yazarlarından Patrick Maguire ise, “Musk artık yalnızca İngiliz siyasi hayatının eleştirel bir yorumcusu değil, aynı zamanda önde gelen bir aktörü.” tespitini yapıyor.
Bu gücünün farkında olan Musk, göç ve İslam’a karşı kampanya yürüten kötü şöhretli bir aşırı sağcı aktivist olan Tommy Robinson’ın hapisten serbest bırakılmasını talep ederken çekinmiyor ya da göçmen karşıtı Reform UK‘nin lideri Nigel Farage ile bizzat görüşebiliyor ve hatta yeri geliyor bu partinin liderini değiştirmesi gerektiğini dile getirebiliyor. Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer’i istifaya dahi davet edebiliyor.
Ancak, Birleşik Krallık Musk’ın radarın giren tek ülke olmadığı gibi Starmer de istifaya davet ettiği tek lider değil. Geçtiğimiz ay gerçekleşen Magdeburg saldırısının ardından Musk, Almanya Şansölyesi Olaf Sholz‘u da istifaya davet etmişti. Yaklaşan Almanya seçimleri için AfD’ye olan desteğini birden fazla kez yineleyen iş adamı, 9 Ocak tarihinde, X platformunda AfD Eş Başkanı Alice Weidel ile bir sohbet dahi düzenleyecek. Musk, aynı zamanda İtalya’nın 1945’ten sonraki en sağcı lideri Giorgia Meloni’nin de coşkulu bir destekçisi ve Meloni, onu “dahi” olarak nitelendiriyor. Geçen ay Trump’ı Florida’daki evinde ziyaret eden Macaristan Başbakanı ve Avrupa aşırı sağının en önemli liderlerinden Viktor Orbán ile de bir araya gelmişti. 53 yaşındaki girişimci, son olarak Romanya’nın başkanlık seçimlerini Rusya’nın milliyetçi aday Calin Georgescu lehine müdahale ettiğine dair şüphelerden ötürü iptal eden anayasa yargıçlarını “diktatör” olarak nitelendirdi.
Musk’ın eski adı Twitter olan X’i aşırı sağcı ve komplo teorisi ile dolu içerikler için elverişli bir platform hâline dönüştürmesi, siyasi arenadaki etki potansiyeline dair fikir veriyor. Özellikle Musk’ın AfD’ye desteğinin ölçülebilir bir karşılığı da var. Bild’in haberine göre son anketler, Musk’ın AfD’ye desteğinin partinin anketlerdeki oy oranını artırdığını belgeliyor.
Musk, Avrupa Komisyonu ile de Kavgalı
Musk, ayrıca, Avrupa Komisyonunu eleştirerek Avrupa Birliği’nin işleyişini “anti-demokratik” olarak nitelendirdi ve yasama organı olan Avrupa Parlamentosunun rolünün artırılmasını talep etti. Musk’ın bu çıkışı, Avrupa Komisyonunun sosyal medya platformu X’i hedef alması ile ilişkilendiriliyor. X, kullanıcılara güvenilir bilgi kaynaklarını doğrulamak için kullanılan mavi renkli profil onayı işaretlerini bir çeşit “aldatmaca” olarak suçlanması nedeniyle, ağır para cezalarıyla karşı karşıya. Bu soruşturmanın sonucuna bağlı olarak, AB, X’in yıllık küresel cirosunun yüzde 6′sına denk gelen bir para cezası kesebilir. Ancak Musk’ın Trump yönetimindeki siyasi etkisi ve Avrupa siyasetinde aşırı sağ partiler üzerinden arttırdığı etkisi, böylesi bir büyük cezanın önüne geçmek için AB’ye bir siyasi baskı olanağı sağlayabilir. Elon Musk’ın aşırı sağcı partileri harekete geçirme yoluyla X’e karşı önlemleri gündemine almış olan Avrupalı liderlere bazı siyasi maliyetler çıkarmak amacıyla platformunu daha da aktif bir şekilde kullanılabileceği öngörülüyor.