"Arnavutluk"

Meloni’nin İltica Konusundaki “Yenilikçi Çözümü” Mahkeme Kıskacında

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin göç krizine "çözüm" olarak sunduğu Arnavutluk'taki geri gönderme merkezleri projesi, yargı engeline takıldı. Yıllık milyonlarca avroluk harcamaya rağmen merkezler boş dururken, Meloni projede ısrarcı. Peki, bu "yenilikçi çözüm" gerçekten işe yarayacak mı?

Fotoğraf: Alessia Pierdomenico/Shutterstock

Sığınmacıların İtalya’ya doğrudan girişini engellemek ve iltica işlemlerini İtalya toprakları dışına taşımak amacıyla Arnavutluk’ta hayata geçirdiği inceleme ve geri gönderme merkezleri projesi, aşırı sağ tandanslı Başbakan Giorgia Meloni tarafından Avrupa’nın göç krizine bir cevap verme yöntemi olarak sunulmuştu. Ancak -Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in de ilgiyle takip ettiği- proje İtalyan yargısının engeline takılmış durumda. Yine de Meloni bu projeden vazgeçmiş değil.

İtalya’nın Arnavutluk’ta açtığı merkezler, çıkan hukuki engellerin ardından haftalardır boş durumda. Avrupa Adalet Divanının bu konudaki nihai kararının açıklanması muhtemelen aylar sürecek. Kamu kaynakları ile inşa edilen geri gönderme merkezleri, geride kalan birkaç güvenlik personeli dışında bomboş dururken Meloni’nin projeyi sürdürme kararlılığı İtalya ve Avrupa’da eleştirilere tabi tutuluyor.

İtalya-Arnavutluk Göç Anlaşması Neydi?

İtalya, AB ülkeleri arasında en fazla düzensiz göç alan ülkelerden biri. AB’nin ön cephesi olarak da adlandırılan İtalya’da özellikle de sağ ve aşırı sağ partilerin ittifakı ile Giorgia Meloni iktidara geldiğinden beri göç meselesi, daha da güvenlikçi bir perspektifle ele alınıyor. Bu çerçevede iltica başvurularının ülke dışında işleme konması bir “çözüm” olarak öne çıkmıştı.

Meloni İtalya’sının Arnavutluk ile imzaladığı anlaşma çerçevesinde deniz yolu ile İtalya’ya geçen yahut İtalyan sularında yakalanan göçmenler Arnavutluk’a gönderilerek iltica süreçlerinin orada yürütülmesi planlanıyordu. Anlaşma, İtalyan güvenlik güçleri tarafından Akdeniz’de kurtarılan düzensiz göçmenlerden bir bölümünün Arnavutluk’a nakledilmesini ve iltica taleplerinin inceleme süresince burada kalmasını öngörüyordu. Bu anlaşma ilk olarak İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ve Arnavutluk Başbakanı Edi Rama tarafından 2023 Kasım ayında Roma’da duyurulmuştu. 

Geçtiğimiz 2024 yılı boyunca çok konuşulan Birleşik Krallık’ın Ruanda Planı’na çok benzer bir mantıkla tasarlanan bu politika ile Arnavutluk’taki göçmen göz altı merkezlerinde iltica başvuruları yapılacak ve buralarda İtalyan yasalarına göre hukuki süreç işleyecekti. Bu merkezlerin dış korumasından ise Arnavut güvenlik güçleri sorumlu olacaktı.

Giorgia Meloni‘nin Arnavutluk Başbakanı Edi Rama ile birlikte basına açıkladığı plana göre yetişkin erkek göçmenler bu plana dahil edilecek, ancak “reşit olmayanlar, hamile kadınlar ve bakıma muhtaç kişiler” Arnavutluk Planının dışında tutulacaktı. Plan dahilinde ekim ayı içinde ilk göçmen grubu Arnavutluk’a yollanmıştı ancak bu plan mahkeme engeline takıldı. Öte yandan anlaşmanın Arnavutluk’un Avrupa Birliği’ne adaylık sürecinde İtalya’nın desteğini almak amacıyla bu anlaşmayı yaptığı iddia ediliyordu.

Yargıdan Engel ve Meloni’nin Tepkisi

18 Ekim’de, Roma Mahkemesi’nin göçmenlerle ilgili yetki sahibi dairesi, Arnavutluk’taki Gjader gözaltı merkezinde tutulan 12 göçmenin gözaltı durumunu onaylamayı reddetti. Mahkeme, bu kişilerin ülkelerinin “güvenli” olarak kabul edilemeyeceği ve bu nedenle İtalya’ya yerleşme hakları olduğu sonucuna varmıştı. Öte yandan Bologna Mahkemesi de, Arnavutluk’a gönderilen göçmenlerin durumunun yasal olup olmadığını açıklığa kavuşturması için Avrupa Adalet Divanı’na başvurdu. Roma Mahkemesi’nin kararı da, Avrupa Adalet Divanı’nın (AAD) 4 Ekim tarihli kararına dayanıyor.

Buna karşılık Meloni, 19 ülkenin tamamen güvenli olduğunu ilan eden yeni bir kararname yayımladı. Daha sonra İtalya Yüksek Mahkemesi, hükûmetin bu ülkeleri güvenli olarak yeniden sınıflandırma kararının geçerli olduğuna hükmetti. Meloni, bunu Arnavutluk planının uygulanabilirliğine yönelik bir destek işareti olarak yorumlasa da Yüksek Mahkeme, İtalya’daki hakimlerin her bir vakayı ayrı ayrı değerlendirebileceğini belirterek, Meloni’nin genel politikasını yine de mevcut haliyle uygulanamaz kıldı. Bu süreçte İtalya’da siyaset ve hukuk mekanizmaları arasında bir kriz de kendini göstermişti.

Hakimler ayrıca, İtalyan politikasının AB yasalarına uygunluğu konusunda şüpheler dile getirdi. Avrupa Adalet Divanı’nın bu konudaki kararı önümüzdeki birkaç ay içinde bekleniyor.

Ancak Meloni, Arnavutluk planını uygulama konusunda kararlı görünüyor. İtalyan başbakanı, Aralık ayı sonunda üst düzey devlet yetkilileri ile yaptığı toplantının ardından, hükûmetin “göç olgusuna yönelik yenilikçi çözümler üzerinde çalışmaya devam etme konusunda kararlı olduğunu” belirten bir açıklama yapmıştı. Meloni, somut bir zaman çizelgesi olmasa da Arnavutluk’taki göçmen işlem merkezlerinin sonunda açılacağına dair sözler vermeye devam ediyor. İçişleri Bakanı Matteo Piantedosi, Corriere della Sera gazetesine verdiği röportajda, merkezlerin “hazır olduğunu ve koruma hakkı olanların bunu daha hızlı almasını, özellikle de bu hakka sahip olmayanların hızla sınır dışı edilmesini sağlamak için çok faydalı olacağını” söyledi.

Arnavutluk’taki Tesisler Boş ve Atıl Durumda

Meloni, planını uygulayabilmek için Arnavutluk topraklarında yaklaşık 3 bin kişiyi barındırabilecek iki büyük kabul ve inceleme merkezi inşa etmişti. Ekim ayı itibarıla bu merkezlere gönderilmiş olan az sayıdaki sığınmacılar, mahkeme kararıyla İtalya’ya geri gönderildi ve ardından bu tesisler boş kaldı. Bir yıllık süre ve 67 milyon 500 bin avroluk harcama sonrasında, bu plan yargı engeline takılmış durumda. Nisan 2024’te İtalyan hükûmeti, iki merkez için 65 milyon avro ve 2024’te İtalyan personelin giderleri için 2,5 milyon avro tahsis etmişti. Hükûmet, önümüzdeki 5 yıl boyunca bu merkezlerin işletilmesi ve bakımına yaklaşık 680 milyon avro harcayacağı tahmin ediliyor(du).

Sığınmacıların iltica prosedürlerini Arnavutluk’ta yapma olasılığı kalmadı; binalar şimdiden harap oluyor ve İtalyan personel ülkelerine geri dönüyor. Kasım ayı sonunda Gjadër’deki alıkoyma merkezini ziyaret eden Volt Europe Eş Başkanı Francesca Romana D’Antuono, Politico’ya yaptığı açıklamada, “Burası bir hayalet kasaba gibi görünüyor.” sözlerini sarf etti. AP Temsilcisi Anna Strolenberg’e göre ise bu projeyle Arnavutluk oldukça pahalı bir bekleme salonuna dönüştürülmek isteniyor. Yine Politico’ya konuşan Strolenberg, Meloni’nin Arnavutluk’taki işlem merkezleri planının başından itibaren gerçekçi olmadığını dile getirdi: “İtalya yılda toplamda 3.000’den az kişiyi geri gönderiyor, ancak Arnavutluk’ta ayda 3.000 başvuruyu işleme almayı planladılar.”

Ancak, İtalya’nın Tiran Büyükelçiliğindeki bazı yetkilileri, geçen ay personel sayısının azaltılmasına rağmen tüm istasyonların çalışmaya devam ettiğini ve polis nöbetlerinin sürdüğünü ifade etti. Bunun, beklenmedik bir mülteci dalgası gelmesi durumunda müdahale edebilmek için yapıldığı düşünülüyor. Proje, İtalyan sahil güvenliği tarafından yakalanan mültecilerin ilk olarak getirildiği, kişisel verilerinin işlendiği ve temel sağlık hizmetlerinin sunulduğu Şingin’de bir kabul ve yönlendirme merkezi öngörüyor. Operasyonun ikinci safhası ise, civardaki şehirlerden Lezhë’ye yaklaşık 8 kilometre uzaklıkta ve iç bölgede yer alan Gjadër’deki bir alıkoyma kampını içeriyor.

Ayrıca, İtalya Sayıştayı, Viva Italia ve 5 Yıldız Hareketi tarafından yapılan şikayetleri de incelemeye aldı. Şikayetlerde, Libra gemisiyle 16 göçmenin Arnavutluk’a taşınmasının mali açıdan kötü bir yöntem olarak değerlendirildiği belirtilmişti.

Arnavutluk Nasıl Bir Göçmen Kampına Dönüştü?

Arnavutluk’un sığınma başvuruları için inceleme ve geri gönderme merkezi olarak kullanılması ilk defa olmuyor. Daha önce Amerika Birleşik Devletleri de Arnavutluk’ta sığınmacıları iltica işlemleri bitene yahut geri gönderilene kadar bekletmişti. Şingin şehri (Shëngjin) -Taliban’ın Ağustos 2021’de Afganistan‘da yeniden iktidara gelmesinden sonra- özellikle Afgan mülteciler için bir geçici barınma merkezi olarak kullanılmıştı. Ancak geçici bir sığınma yeri olarak tasarlanmış olmasına rağmen, mültecilerin büyük kısmı burada neredeyse iki yıl kaldı ve ancak ABD’ye gitme izni alabildi.

Benzer şekilde Arnavutluk planını hayata geçirme konusunda ısrarcı olan İtalyan hükûmeti mevcut durumda, Avrupa Birliği Adalet Divanı merciinden gelecek olan göçmenlerin işlemlerinin üçüncü bir ülkede yapılmasının AB hukukuna uygun olup olmadığına dair kararını bekliyor.

AB Düzeyinde İlgi ve Tartışmalar

11 Ekim’de iki merkezin açılışından bu yana, proje Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer gibi Avrupalı liderlerin ilgi, alaka görmüş ve tebrik almıştı. Her iki lider de bu yaklaşımın başka yerlerde tekrarlanması gerektiğini dile getirdiler. Hatta Von der Leyen projeyi “yenilikçi bir çözüm” olarak adlandırarak diğer AB liderlerine İtalya ve Arnavutluk arasındaki protokolden “dersler çıkarmaları” çağrısında bulunmuştu.

Dikkatler, aynı zamanda, Avrupa Birliği Adalet Divanı gibi üst mahkeme kurumlarına çevrilmiş durumda. Fakat Avrupa Parlamentosunun AB ülkerini yöneten hükûmetler sağa kayarken yargının ne kadar dayanabileceği bilinmiyor.

Meloni ise, bu tür yeni yaklaşımlar arayışının AB genelinde destek bulduğunu belirtti. İltica prosedürlerini AB dışındaki üçüncü ülkelerde taşıma planının diğer AB liderlerinden güçlü destek aldığını, özellikle İtalya, Danimarka, Hollanda, Kıbrıs, Yunanistan, Malta, Çekya, Polonya, İsveç ve Macaristan liderlerinin ilgisini çektiğini söyledi. Ancak bu beyan, bahsi geçen tarafların hepsi tarafından teyit edilmiş değil. AB üyesi ülkeler, ayrıca, insani sorumluluklar ile ulusal güvenlik endişeleri arasında denge kurma konusunda hâlâ fikir ayrılığı yaşıyor.

Perspektif’le Avrupa gündemini günlük takip etmek ister misiniz? Perspektif bültenine kaydolun, Avrupa'daki gelişmeler e-posta kutunuza gelsin.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler