“İslam Din Derslerinde Potansiyel Tam Anlamıyla Kullanılmıyor”
Paderborn Üniversitesinde İslam İlahiyatı öğretim üyesi olan Prof. Muna Tatari ile Almanya’daki İslam din derslerinin teolojik içeriğini konuştuk.
Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinde devlet okullarında İslam din dersi öğretmenlerine icazet veren “Danışma Kurulu” üyesisiniz. Danışma Kurulu’nun dinî cemaat temsilcileri ile birlikte sürdürdüğü çalışmalar nasıl yürüyor?
Danışma Kurulu sadece Müslümanlardan oluşuyor. Kurulun, aralarında benim de bulunduğum dört üyesi Eyalet Okul Bakanlığı tarafından gönderilmiş durumda. Diğer dört üye de Müslümanlar Koordinasyon Konseyi’ndeki (KRM) dört çatı kuruluştan geliyor. Ben Danışma Kurulu’ndaki çalışmanın oldukça yapıcı ve güvene dayalı olduğunu düşünüyorum. Danışma Kurulu’nun başlıca görevi İslam din dersi öğretmenlerine öğretim izninin (icazet) verilmesi. Bu konuda Danışma Kurulu’na gelen öğretmenlerle sürdürülen görüşmeler, bir İslam din dersi öğretmeninin din dersini Anayasa’nın 7. Maddesi ve 3. Paragrafı uyarınca, yani dinî cemaatlerin inançlarıyla uyumlu bir şekilde ne kadar verebileceğini tespit etmek amacıyla gerçekleştiriliyor.
İslam din dersi için eyalette geçici olarak tesis edilen Danışma Kurulu modeli sıklıkla eleştiriliyor. Anayasal açıdan da Kurul’un sorunlu olduğu eleştirileri var. Danışma Kurulu, “kalıcı” hâle gelebilecek kadar sağlam bir model mi sizce?
Anayasaya göre din derslerinin içeriği, ilgili dinî cemaatin inançlarına uygun olarak belirlenmek zorunda. Şu anda görev yapan Danışma Kurulu’nun çalışmaları sağlam ve şeffaf. Kurul’un anayasada yer alan maddenin içeriğine uygun olarak gelecekteki yapılar için ne derece bir temel oluşturabileceği hakkında bir tahminde bulunmam ise mümkün değil.
Size göre İslam din dersinin temel hedefi nedir?
Benim görüşüme göre İslam din dersi örneğin camilerde verilen eğitimin bir tamamlayıcısı olarak anlaşılmalıdır. Camilerde öğrencilere inanç pratiğini tanıtmak için gerekli olan alan ve beceriler mevcuttur. Güzel tasarlanmış bir namaz odası, birlik duygusu, Kur’an ayetlerini güzel bir şekilde ezberleme mutluluğu; bu tarz hususlar okul tarafından sunulmayan önemli kaynak ve kazanımlardır. Okul, eğitimli öğretmenleri ile öğrencilerin camide edindikleri içerik ve deneyimleri reflekte etmelerine ve inançları doğrultusunda yaşamanın anlamlı olduğunu gösteren argümanlar geliştirmesine yardımcı olabilir. İslam din dersi, Müslüman öğrencilerin dinlerini engel olarak değil, bir zenginlik olarak gören yetişkin vatandaşlar olmalarına bir katkı sağlayabilir.
İslam din dersi saatinin az olması sebebi ile ders kapsamında yer alan konular da sınırlı. Sizce hangi konular mutlaka ders kapsamında yer almalı?
Doğru davranışlar sergilemek İslam dininin merkezi bir özelliği ve birçok Müslümanın günlük hayatını şekillendiren bir şey. İslam din dersi detaylara ilişkin merkezi ve somut konuların açıklığa kavuşturulmasının yanı sıra öğrencilere kendi etik yönelimlerini bulma ve bunları dinî inançları doğrultusunda yapma becerisi kazandırmalı. Burada Kur’an’da yer alan “İnananlar ve salih amel işleyenler” ifadesi önem kazanıyor.
Bu sebeple ben okullardaki İslam din dersinin geleneğe dayanmasının ve çağımıza ilişkin konularda Allah ile canlı bir bağ kurulabilmesi ve hem ritüellerin dışa vurulması hem de iç cevherlere ulaşılması için bir destek işlevi görmesinin de çok önemli olduğunu düşünüyorum. Din dersi öğretmenlerinin en önemli ve en zor görevlerinden biri de inanç içeriklerinin öğrenciler için hayata dair ve önemli olduğunu ortaya koymak.
Uzun süredir Müslümanlar, İslami kavramların içini doldurma ve bunların kamuoyunda “Müslümanlar tarafından tanımlandığı” şekilde algılanabilmesini sağlama yetkisinden mahrum durumdalar. Bu durum göz önüne alındığında, Avrupa’da çoğunluk toplumları tarafından “sorunlu” olarak görülen “cihad” ve “şeriat” gibi kavramlar İslam din dersinde nasıl işlenmeli sizce?
Elbette kısmen günümüzdeki, kısmen de tarihten gelen iktibas sorunları nedeniyle öğretmenlerin bu kavramları ders kapsamı dışında bırakmaları söz konusu olamaz. Öğrenciler genellikle toplumdaki ana akım tartışmalarına karşı oldukça hassastırlar ve bu tartışmaların da farkındadırlar. Öğrenciler haklı olarak din dersinden bu konularda kendi oryantasyonları için yardım beklerler. Bu sebeple İslam dini ile bağlantılı olan hiçbir kavram ders içeriğinin dışında bırakılmamalıdır. Bu anlamda, bazı kavramlara ilişkin olarak medyada genellikle oldukça yaygın olan yanlış manaların İslam din dersinin gerçek müfredatına hâkim olmadığı da dikkate alınmalıdır. Din öğretmenleri bu bağlamda “cihad” ve “şeriat” gibi kavramları ellerinden geldiğince ayrıntılı olarak açıklayarak ve geleneğe ve günümüz konularına uygun bir şekilde anlamlandırarak sosyal bir sorumluluk taşırlar. Bu sayede öğretmenler Almanya’daki Müslümanların çoğunluğunun laik bir toplumda dindar ve sorumluluk sahibi vatandaşlar olarak yaşama konusunda bir sıkıntı çekmediğini göstermiş olurlar.
İslam din dersi öğretmenlerinden beklenen branş ve kişisel yeterlilikler nelerdir? Öğretmenlerin dinî uygulamaları nasıldır?
Tıpkı diğer derslerde de olduğu gibi en iyi vasıflara sahip öğretmen, yükseköğrenimini tamamlamış olan öğretmendir. Şu anda uygulandığı gibi sertifika kursları gören farklı branş öğretmenlerinin görevlendirilmesi mantıklı bir geçici çözümdür ancak bu durum genel uygulama olmamalıdır.
Diğer branşlarda da olduğu gibi dersin kaliteli ve ilgi çekici bir şekilde işlenebilmesi için din dersine yönelik meslek eğitimi de okuldaki diğer derslerle aynı titizlikle gerçekleştirilmelidir. Din dersi, öğretmenin kendi dindarlığını reflekte etmesi hâlinde oldukça otantik olacaktır, bu da genellikle öğretmenin kendi kişisel uygulamaları ile gerçekleştirilebilir.
Şu anda uygulanmakta olan İslami din dersinin eğitim planı inanç odaklı din dersine ne kadar uygun? Sizce hangi noktalarda eksiklikler söz konusudur?
Ben ders planlarının önem taşıyan tüm konuları kapsadığını düşünüyorum.
Devletin İslam din dersine “eksiklik” odaklı yaklaşması ve büyük bir çoğunluğu “göçmen kökenli” olan Müslüman öğrencileri Alman toplumuna bu derslerle entegre etmeye çalışması eleştiriliyor. Siz devletin İslam din dersine ilişkin Protestan veya Katolik din dersinden farklı bir tutum sergilediğini düşünüyor musunuz?
İslam din dersi henüz oldukça yeni bir uygulama ve bu alandaki potansiyel henüz tam anlamıyla kullanılmış değil. İslam din dersini değerlendirip reflekte etmemize olanak sağlayacak ilk deneyim birikimlerini ancak şimdi elde ediyoruz. Bazı unsurların onaylanması, düzenlenmesi, değiştirilmesi veya genişletilmesi ancak deneyimlerin titizlikle değerlendirilmesi ile mümkün. Bu anlamda öğretmenler ve öğrenciler heyecan verici bir yolculuk içindeler. İslami din dersinin büyük ölçüde kabul görmesi ile motivasyonu yüksek öğretmenler ve özverili ebeveynler İslam din dersinin geliştirilmesine ve en iyi hâle gelmesine büyük katkı sağlayabilirler. Tabii ki öğretmenlerin üniversitelerde sağlam bir eğitim alması da bu sürecin bir parçası.
Bir söyleşinizde “toplumda güçlü ve eşitliğe dayalı ortak bir yaşam için yapıcı sinyaller oluşturmak” istediğinizi belirtiyorsunuz. İslam din dersi çerçevesinde bu ne anlama geliyor?
Müslüman öğrenciler İslam din dersinde bir yandan dinlerinin, kendi hayatlarına anlam kazandıran bir önem taşıdığını öğrenirken öte yandan bu içeriklerin genel toplum yaşantısına yönelik ilhamlar verebileceğini de öğrenebilir. Mesela Ramazan Müslümanların dinî uygulamalarında merkezi önem taşır. Bu ibadetin içerdiği nefse hâkim olma, tüketimi sınırlama, huzur arayışı ve tefekkür İslam dinine özgü belli özelliklerden öte, bir bütün olarak toplumsal ortak yaşantıyı ve insanlar arası ilişkileri zenginleştirecek erdemler olarak anlaşılabilir. İslam’ın barış ve eşitlik sağlan potansiyeli genel olarak düşünmeye sevk edici olarak yorumlanabilir. Daima insanın yanında olan, her şeyden haberdar olan Allah inancı Müslümanların güvenle dayandıkları ve önünde eğilecekleri tek güçtür. İnsanlar arası ilişkilerde ise tercih edilen şey, etkileşimin eşit bir zeminde gerçekleştirilmesidir. Ayrıca dinî inançlarını, dinî bir cemaatin iç iletişiminin ötesinde de anlaşılan bir dille ifade edebilen ve böylece saygıya ve barışa dayalı insan ilişkilerine yapıcı bir katkı sağlayabileceğinin farkına varan öğrencilerin öz güvenleri artacaktır.
Güncel olarak Müslümanların radikalleştiği yönünde tartışmalar var. İslam din dersi birçok politikacı tarafından önleyici çalışmaların bir parçası olarak görülüyor. Bu durum bazı Müslüman dinî cemaatler tarafından, diğer dinlere mensup öğrencilerin aksine Müslümanların daha fazla “aydınlanmaya” ihtiyaç duydukları algısı oluşturduğu gerekçesi ile eleştiriliyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Ben, genç Müslümanlar arasında da gözlemlenebilen radikalleşme eğilimlerine karşı yürütülen ve camilerin ve İslam din dersinin de büyük katkı sağlayabileceği ve birçok durumda katkı sağladığı çalışmaları, genel toplumsal bir sorumluluk olarak algılayan bilim adamları ile aynı görüşteyim. Müslüman öğrenciler oldukça heterojen bir yapıya sahipler. Bunlardan bazıları ebeveynlerinden neredeyse hiçbir dinî bilgi veya uygulama öğrenmemiş ve camiye de nadiren gidiyorlar. İslam din dersi, bu öğrencilerin dinlerine ilişkin içerikleri ayrıntılı bir şekilde öğrenmeleri, kendi kararlarını vermeleri ve bu anlamda teşvik edilmeleri ve böylece dışarıdan gelen dolaylı ya da doğrudan radikalleşme etkilerine karşı güçlendirilmeleri anlamında bu öğrenciler için gerçekten de aydınlatıcı olacaktır.