Alman İslam Konferansı’nın Ana Konusu: “İmamların Finansmanı”
Almanya İçişleri Bakanı Horst Seehofer ''Müslümanlar Almanya'da yaşayan tüm herkes gibi aynı hak ve görevlere sahipler.'' dedi.
Almanya İçişleri Bakanı Horst Seehofer, Berlin’de İslami cemaatlerin finansmanı ve örgütsel yapısı ana teması ile düzenlenen, çok sayıda İslami derneğin temsilcilerinin katıldığı Alman İslam Konferansı‘nda yaptığı konuşmada, İslami derneklere verilen uyum projeleri desteği ve teşvik programlarının genişletileceğini söyledi.
Konferansı faydalı bulduğunu ve gelişmesini arzuladığını kaydeden Seehofer, “Müslümanlar Almanya’da yaşayan herkes gibi aynı hak ve görevlere sahipler” dedi. Seehofer, Almanya’daki cami cemiyetlerinin ekonomik anlamda daha bağımsız hale gelmesi gerektiğini belirtti.
“İlahiyat Fakültelerinde Özgür Bir Ortam Olmalı”
Osnabrück Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Uçar ise konferansın 2006’da düzenlenmeye başladığını hatırlatarak, gelinen noktadan memnun olmadığını söyledi. Uçar, Almanya’daki Müslümanların sorunlarıyla ilgili çok fazla konuşulduğuna dikkati çekerek, “Ama somut adımlar konusunda Alman hükümetleri çok çekingen ve dikkatli, bundan dolayı cesaretli adımlar atamıyor.” diye konuştu.
İslam konferansının yapılmasını faydalı bulduğunu dile getiren Uçar, en azından hükümet yetkilileri ve cemaat temsilcilerinin bir araya geldiğini ve bir güven ortamının sağlanmasından dolayı faydalı olduğunu kaydetti. Uçar, ancak ortamın daha özgürleşmesi, anayasal bağlamda din hürriyetinin daha çok ciddiye alınmasının da mühim olduğunu söyledi.
Almanya’da yaşayan Müslümanların “devlet İslamı, devletin İslama tahakkümü” karşısında ciddi endişeleri olduğunu vurgulayan Uçar, şunları söyledi: ”Müslüman sivil toplumunun endişelerinin dikkate alınması gerekir. Devletin kendine göre bir Alman İslam’ı oluşturma isteği var. Bu medyada yazılıyor, yetkililer tarafından da ifade ediliyor. Bunu yanlış buluyorum. Bana göre, İran İslam’ı, Uganda İslam’ı, Türk İslam’ı da yanlış kavramlar. İslam evrensel bir dindir. İlkeleri, temel inanç esasları bellidir. Fas’tan Endonezya’ya kadar bunun müşterek noktaları bellidir. Örfler, adetler, kültür ve gelenekler dinin algılanmasında ve yaşanmasına tesir eder. Türkiye’de İslam’ın yaşanması örneğin İran’dan farklıdır. Bu bağlamda kültürel farklılık tabiidir. Bu devletin zorlamasıyla değil sosyolojik bir süreçtir. Halkın bunu kendisinin gerçekleştirmesiyle oluşur.”
Uçar, İslam’ın, hoşgörüye, insan haklarına ve demokrasiye aykırı olmadığını ifade ederek, “‘İslam ancak Alman İslam’ı ya da Euro İslam kavramı altına saklandığında demokrasiyle ve insan haklarıyla uyumlu olur’ anlayışına katılmıyorum. İslam’ın özünde evrensel değerlerle insan haklarıyla uyumlu olma yönünde bir meyli var.” diye konuştu.
“İslam Anlayışının Müslümanlara Empoze Edilmesi Anayasaya Aykırı”
Almanya’da uzun süredir tartışılan din görevlilerinin nerede yetiştirileceği konusuna da değinen Uçar, şöyle devam etti: “Mühim olan imamların nerede yetiştirildiği değil, mühim olan imamların özgür bir şekilde bilimsel akademik kriterlere göre ve Müslümanların inanç esasları doğrultusunda yetiştirilmesi; ayrıca devletin bu alana hiçbir şekilde müdahale etmemesidir. Türkiye’de ilahiyat fakültelerinde özgür bir ortam var. Almanya’da da bu şekilde yapılacaksa sorun görmüyorum. Alman devleti buraya müdahale edip kendi kafasına göre İslam anlayışını Müslümanlara empoze etmeye çalışırsa anayasa ve hukuka da aykırı olur. Almanya’daki Müslümanlar tarafından da kabul görmez.”
İçişleri Bakanı Seehofer’in göreve geldikten kısa süre sonra, “İslam Almanya’ya aittir” tanımlamasını yanlış bulmasına ve “İslam’ın değil, Müslümanların Almanya’ya ait olduğunu” söyleyerek tepki çekmesine değinen Uçar, bunun bir paradoks olduğunu ve Müslümanları rencide ettiğini belirtti.
Essen’deki Türkiye Araştırmalar Merkezi Başkanı Halil Uslucan da Almanya’da yetişen bir imam ya da din görevlisinin tüm topluma daha faydalı olacağını, bu işin finansmanının ise Almanya tarafından karşılanması gerektiğini kaydetti. (AA, P)
Almanya Din görevlilerinin burada yetişmesini istiyor doğru ancak kendi din anlayışı yani kendilerinin islam anlayışı içerisinde yetişmesi doğru değil İslam dinini ancak müslüman olan din adamı icra edebilir Hiristiyan bir anlayışın islam dinine bakış açısı çok farklı olur bunların maksadı Türkiye’den gelen imamların ününü kesib burda istedikleri gibi islam din anlayışını aşılamak bu mümkün değil bunu kabul etmek asla, madem din özgürlüğü var bizim dini vecibelerimizi yerine getirmek için Cami yapımına neden karşı çıkıyorlar