'Dosya: Avrupa'da Türkiye Kökenlilerin Siyasi Temsili'

Almanya’daki Siyasi Partilerin Müslümanlara Yönelik İlgileri

Almanya’da 26 Eylül’de gerçekleştirilmesi planlanan federal seçimler için hazırlıklar hızla sürüyor. Partiler, seçim beyannamelerini bir bir paylaşmaya devam ediyor. Peki ülkedeki siyasi partiler Müslümanlara yönelik ne gibi konuları ele alıyor? Müslümanların istek ve ihtiyaçları parti beyannamelerinde ne derece gündemde?

Fotoğraf: Shutterstock.com

Almanya’daki Müslüman Hayatı 2020 (Muslimisches Leben in Deutschland 2020) isimli rapora  göre Almanya’da 5,3 ila 5,6 milyon arasında Müslüman yaşıyor. Yani 83,1 milyonluk bir nüfusa sahip olan Almanya’daki Müslüman nüfus oranı %6,4 ile %6,7 arasında. 2015 yılında bu sayı yaklaşık 4,4 – 4,7 milyon arasındaydı. Almanya’da Müslüman nüfusun giderek artması bu insanların Almanya’nın vazgeçilmez bir parçası olduğunu tekrar ortaya koyuyor. Bu olgu açıkça ortada olmasına rağmen hâlâ Avrupa’nın farklı ülkelerinde Müslümanların kamuoyunda çeşitli ırkçı saldırılar, engellemeler ve bazı mağduriyetlerle karşılaştığı söylenebilir.

Kanada’da Müslüman bir ailenin ırkçı saldırı sonucunda hayatını kaybetmesi, Fransa’da İslami sivil toplum kuruluşlarının baskılanması ya da Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde ırkçı motiflerle gerçekleşen cami saldırılarının yaygınlaşması gibi olaylar özelde Almanya’da genelde ise Avrupa’da Müslümanlara yönelik olumsuzlukların yükseldiğini gösteriyor. Bunun yanında yine bahsettiğim raporun bir tespitine göre, başörtüsü takmayan Müslüman kadınların üçte biri buna neden olarak, başörtüsü kullanmaları hâlinde Almanya’da dezavantajlı bir duruma düşeceklerini belirtiyorlar. Özellikle son günlerde Almanya’da gündemde olan ve kamu kurumlarında başörtü kullanmayı yasaklayan yasanın kabul edilmesi Müslüman kadınların bu kaygısını bir ölçüde doğruluyor.

Sadece burada sayılan örnekler göz önünde bulundurulduğunda dahi kamuoyunda Müslümanların ciddi sorunlar tecrübe ettiğini gösteriyor. Müslümanların tecrübe ettikleri bu durumu doğru olarak tespit edebilmek, sorunu açık bir şekilde ifade edip kamuoyunu aydınlatmak ve çözüm üretmek siyasetin başlıca görevi. Ancak bu şekilde Müslümanların yaşadıkları sorunların çözülmesi için sağlıklı politikalar geliştirilebilir. Ne yazık ki Avrupa’nın geneline bakıldığında Müslümanların sorunlarını kamuoyunda dile getirebilecek “siyasi bağlamda” bir aktör henüz yok. Hatta öyle ki yapılan bir araştırma Müslümanların Avrupa genelinde ciddi bir temsil sorunu yaşadığını ortaya koyuyor.

Aktürk ve Katliarou tarafından gerçekleştirilen “Etnokültürel Çeşitliliğin Kurumsallaşması ve Avrupalı Müslümanların Temsili” adlı araştırma 26 farklı Avrupa ülkesinde Müslümanların ülkelere göre temsil düzeylerini ele alıyor. Buna göre Müslüman azınlıkların siyasi temsilinin en yüksek olduğu ülkeler sırasıyla Belçika, Bulgaristan, Hollanda, Romanya ve Sırbistan. Müslüman azınlıkların siyasi temsilinin en düşük olduğu ülkeler ise sırasıyla Fransa, İsviçre, İspanya, Birleşik Krallık ve Almanya. Yine aynı araştırma, Müslümanları temsil eden kişilerin daha çok sol partilerde siyaset yaptıklarını ve Müslümanların da daha çok o ülkedeki muhafazakâr ve sağ partilerden ziyade sol partileri desteklediğini ortaya koyuyor.

Almanya’daki Siyasi Partiler ve Müslümanlar

Daha önce de belirtildiği üzere Müslümanların kamuoyunda tecrübe ettikleri sorunların çözüme kavuşmasında siyaset, politika ve kamu politikaları bağlamında önemli bir aktör, iktidarda bulunan siyasi partilerdir. Bu anlamda Müslümanların siyasi arenada çok düşük düzeyde temsil edildiği Almanya’da yaklaşan seçimler göz önüne alınarak, mecliste sandalyesi olan siyasi partilerin Müslümanları ve onların sorunlarını nasıl ele aldıkları ve hangi vaatlerle bu sorunları çözmek istedikleri seçim beyannameleri incelenerek anlaşılabilir. Almanya’da 2017 seçimleri neticesinde Federal Meclis’te yer alan altı siyasi partinin (CDU/CSU, Bündnis 90/Die Grünen, Die Linke, SPD, FDP ve AfD) 26 Eylül 2021’de yapılacak federal seçimler için hazırladıkları seçim beyannamelerinde baktığımızda partilerin büyük çoğunluğunun müstakil olarak Müslümanların sorunlarını doğrudan ele almadığını görüyoruz.

Diğer taraftan sol-liberal olarak tanınan Yeşiller (Bündnis 90/Die Grünen) parti seçim beyannamesinde Müslümanların ilgilerine açıkça yer veriyor. Yeşiller uzun yıllardır Almanya’nın bir göç ülkesi olduğu ve İslam’ın Almanya’nın bir parçası olduğu vurgusunu yapıyor. Partinin seçim beyannamesinde de bu görüşü destekleyen ifadeler yer alıyor. Bununla beraber parti, Müslümanların iş piyasası ve eğitim gibi alanlarda yapısal ayrımcılığa maruz kaldığını ve bunun ortadan kalkması için mücadele edeceğini söylüyor. Beyannamede Hanau saldırısı ve ırkçı motiflerle gerçekleşen başka olaylar dile getirilerek bunların engellenmesi için mücadele edecekleri belirtiliyor. Bunun yanında parti, başka bir ülkenin etkisi altında olmadan İslam din eğitiminin İslami cemaatlerle gerçekleştirilmesine sıcak bakıyor. Aynı zamanda parti, imamların Almanya’da yetişmesi gerektiğini savunuyor.

Almanya’daki Sosyal Demokrat Parti (SPD) ülkenin en eski partisi olmakla birlikte daha çok  işçi partisi özellikleriyle bilinir. SPD, federal düzeyde birçok kez iktidara gelmiş ya da koalisyonlar içerisinde yer almış bir parti. Bu parti İslam düşmanlığı, aşırı sağcılık ve antisemitizm gibi bütün ırkçı motiflere sahip unsurlarla mücadele edeceklerini vurguluyor. Bunun yanında 60’lı yıllarda “misafir işçi” olarak Almanya’ya gelen insanların hâlâ gündelik hayatta ayrımcılığa uğradığını belirtiyor ve bununla mücadele edeceklerini söylüyor. SPD, dinî cemaatlere önem verdiklerini ve dinî cemaatlerin de seküler değerlere önem vermeleri gerektiğini vurguluyor.

Federal Meclis’teki diğer bir parti olan Hür Demokrat Parti’nin (FDP) en fazla öne çıkan özelliği her alanda liberal değerleri savunuyor olması. FDP sağcı partilerin insanları köken, kültür ve din gibi konularda ayırdığını; sol partilerin ise insanları başarı, gelir ve güç bağlamında değerlendirip ayırdığını belirterek bu partilerin yanlış bir yol izlediğini savunuyor. Kendileri bu yanlış yoldan ziyade tam olarak ortadan ilerlediklerini vurguluyorlar. Parti, seçim beyannamesinde İslami radikalleşme ile ciddi anlamda mücadele edeceklerini ve özel bir strateji takip ederek insanların “İslamcılık”tan etkilenmesinin önünü geçeceklerini ifade ediyor. Müslümanlar bağlamında ele aldıkları bir diğer konu ise Müslüman dernekler içerisinde “daha az organize olan liberal ve ‘ilerici’ Müslümanlara” daha fazla ağırlık verilmesi. Bununla beraber parti, imamların Almanya’da yetiştirilmesini savunuyor ve böylelikle dinî cemaatlere yurt dışından etkilerin en aza indirgenmesini istiyor.

Sol Parti (Die Linke) kendisini demokratik, sosyalist ve sol bir parti olarak tanımlıyor. Sol Parti zaman zaman popülist ve hatta bazı üyelerinin aşırı solcu oluşuyla eleştiriliyor. Parti, azınlıklar için din özgürlüğünün elzem olduğunu söylüyor ve Yahudilerin veya Müslümanların dinlerinden dolayı ayrımcılığa uğramalarının önüne geçeceklerini belirtiyor. Ayrıca Almanya’da gündelik hayatta sinagog ve camilere, bunun yanı sıra Yahudi ve Müslümanlara karşı gerçekleşen ırkçı saldırılara karşı alacakları önlemleri de seçim beyannamesinde belirtiyor. Sol Parti ayrıca Yahudi ve Müslümanların özel dinî günlerinin onlar için tatil ilan edilmesi adına çalışma yürüteceğini vurguluyor.

Hristiyan Demokrat Birlik ve Hristiyan Sosyal Birliği (CDU-CSU) ittifak oluşturarak kısaca “birlik” olarak anılmaya başlanmıştır. Federal Meclis’te en çok sandalyesi bulunan, çok defa iktidar olan bu birlik siyasi anlamda Almanya’da güçlü. Parti, daha çok muhafazakâr özelliği ile ön plana çıkıyor. Müslümanlar bağlamında bu birliğe baktığımızda, terör ve şiddet ile mücadele edecekleri belirtilirken alt satırlarda aşırı sağcılar ve solcuların yanı sıra şiddet yanlısı İslamcılar da zikrediliyor. Bunun yanı sıra birlik, antisemitist saldırılardan aşırı sağcılar ve solcular, göç kökenli insanlar ve “İslamcılar”ı sorumlu tutuyor. Birlik İslam düşmanlığı motivasyonlu saldırılara kısaca değinerek “İslamcılığın” aşırı uçlara sahip tehlikeli bir politik ideoloji olduğunu ve bu ideolojiyle mücadele edileceğini vurguluyor. Beyannamede belirtilen ve eleştiriye açık olan bir konu ise Almanya’da ulusal azınlık olarak tanınan “Danlar, Sorblar, Frizler, Alman Sinti ve Romanlar”ın gelenekleri ile korunması gerektiğine ve bunların Almanya’daki kültürel çeşitliliğin bir parçası olduğuna değinilirken ülkede önemli sayıda var olan Müslüman azınlıklara dair atıfta bulunulmaması.

Almanya için Alternatif Partisi (AfD) aşırı sağcı, gelenekçi, antisemitist ve yabancı düşmanlığı motivasyonlarını içerisinde barındıran bir parti. Parti birçok söyleminde İslam’ı ve Müslümanları bir yabancı veya düşman olarak ele alıyor. AfD, Almanya’nın “İslamlaşmasını” kesinkes önlemeyi hedefliyor. 2021 seçim beyannamesinde İslam için ayrı bir başlık ayırarak Almanya’nın temel düzenine “entegre” olan her Müslüman’ın toplumun bir üyesi olduğu belirtiliyor. Bununla beraber AfD’ye göre Almanya’daki Yahudilerin güvenliği sadece aşırı sağcılar tarafından değil; aynı zamanda Müslümanlar tarafından da tehdit altında. Parti, paralel toplumun oluşmasını engellemek ve entegrasyonu gerçekleştirmek adına, okullarda sunulan İslam din derslerini kaldırmayı hedefliyor. Hazırlanan beyannamede Müslümanlara okulda herhangi bir ayrıcalık tanınmaması gerektiği, bu öğrencilerin herkes gibi spor, yüzme dersi ve sınıf gezilerine katılması gerektiğini belirtiliyor. Aynı zamanda AfD, bazı İslami cemaatlerin paralel toplum oluşmasına neden olduğunu, DİTİB gibi cemaatlerin dış ülkelerden yönlendirildiklerini ve bu nedenle DİTİB ve benzeri cemaatlerin faaliyetlerini engelleyeceğini söylüyor. Parti, burka ve nikabın kamusal alanlarda kullanılmasını yasaklayacağını, başörtüsünün de dinî-politik bir anlam taşıdığı için kamu görevlerinde bulunanlar ile okullardaki öğretmen ve öğrenciler tarafından kullanılmasının kesinkes yasaklanacağını vurguluyor.

Partilerin Müslümanlara Dair Yaklaşımları

Almanya’daki siyasi partilerin seçim beyannameleri bağlamında Müslümanların ilgilerine ne derecede ve hangi amaçlarla yer verildiğine baktığımızda genel olarak üç başlık beliriyor. Bunlardan ilki Müslümanların sorunlarını doğrudan açıkça dile getiren ve buna çözüm öneren yaklaşım. Yeşiller, genel olarak Müslümanların sorunlarını somut olarak dile getiriyor ve bunların çözümü için neler yapılması gerektiğini açıkça ifade ediyor. Söz gelimi iş ve eğitim alanındaki kurumsal ayrımcılık vurgusunu yaparak bunun çözüme kavuşmasını vurguluyor. Bunun yanında Sosyal Demokratlar da ara ara Müslümanların gündelik hayatta tecrübe ettikleri ayrımcılık ve ırkçılığı dile getiriyor. Sol Parti de Yahudi ve Müslümanları bir arada ele alarak uğradıkları ayrımcılığa ve ırkçı saldırılara değiniyor.

Siyasi partilerin Müslümanlara karşı bir diğer yaklaşımı ise Müslümanları bazı değerler doğrultusunda yönlendirmek ve şekillendirmek üzerine. Burada en dikkat çeken, Hür Demokrat Parti. Özellikle “liberal ve ilerici” olarak tanımladıkları Müslümanların organizesi için mücadele edecekleri vurgusu buna örnek teşkil ediyor. Yine imamların Almanya’da yetişmesi gerektiği fikri de bu yaklaşıma örnek olarak verilebilir. Partilerin neredeyse hepsi imamların Almanya’da yetişmesi ve dış ülkelerin etkisinden arındırılması gerektiği konusunda aynı kararda.

Son ve en yaygın yaklaşım ise Müslümanları “aşırıcılık/İslamcılık” bağlamında ele alan güvenlikçi yaklaşım. Bu yaklaşıma sahip en belirgin parti ise AfD. AfD, birçok söyleminde Müslümanları güvenlik politikaları bağlamında ele alırken Müslümanların radikalleşmeye müsait olduğunu vurguluyor. Parti söylemlerinde özellikle Yahudilere karşı gerçekleşen saldırıların sorumluluğunu Müslümanlara yüklemeye çalışıyor. Bu yaklaşım altında yer alabilecek diğer parti(ler) ise CDU-CSU birliği. Birliğin, ilginç bir şekilde AfD ile ciddi paralellik gösteren söylemleri bulunuyor. Antisemitist saldırılardan “radikal” Müslümanların da sorumlu olduğu, İslamcılığın etkisinin engellenmesi gerektiği yahut İslam’ın altında terör ve şiddet vurgularının yer alması ifadeleri buna örnek gösterilebilir.

Sonuç olarak, Almanya 2021 seçim beyannameleri bağlamında siyasi partiler Müslümanları maalesef olması gerektiği gibi ele almıyor. Ülkedeki siyasi partiler, Müslümanları kamuoyunda tanımaktan ve sorunlarını ele almaktan ziyade konuya daha çok güvenlik tartışmaları çerçevesinde yaklaşıyor. Dolayısıyla hem siyasi partiler içindeki siyasi temsil noktasında hem de siyasi partilerin ilgileri bağlamında Müslümanların yeterince temsil edildiği söylenemez.

M. Mustafa İyi

Orta Doğu Teknik Üniversitesi sosyoloji bölümünde lisans eğitimini tamamlayan İyi, ardından Georg-August Göttingen Üniversitesi ve Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi sosyoloji bölümünde yüksek lisans eğitimini Almanya’daki Türk diasporası üzerine yapmıştır. Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi sosyoloji bölümünde doktora çalışmasına devam eden İyi, aynı bölümünde araştırma görevlisi olarak çalışmaktadır. Avrupa ve Almanya’daki Türk diasporası üzerine araştırma ve incelemelerde uzmanlaşmakta olan İyi, iyi düzeyde Almanca ve İngilizce bilmektedir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler