Refah’ta Son Durum: “Savaş Suçları Tahammül Edilemez Bir Düzeyde”
İsrail'in Refah'ta yerinden edilmiş sivillerin sığındığı çadırlara düzenlediği ve onlarca kişinin yanarak can verdiği son hava saldırılarının yankıları sürerken, Avrupa'daki Müslüman toplum temsilcileri Uluslararası Adalet Divanının savaşın durdurulmasına yönelik kararının derhal yürürlüğe girmesi çağrısında bulundu.
Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamada, Gazze Şeridi’nde 236 gündür süren İsrail saldırılarına ilişkin yeni bilgiler verildi. İsrail ordusunun Gazze Şeridi’ne 7 Ekim 2023’ten bu yana düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı son 24 saatte 75 artarak 29 Mayıs itibarıyla 36 bin 171’e yükseldi. Yaralı sayısının ise 81 bin 420’ye yükseldiği belirtildi.
Açıklamada ayrıca hâlâ enkaz altında ve yol kenarlarında ölülerin bulunduğu ancak İsrail güçlerinin engellemesi nedeniyle sağlık ekipleri ile sivil savunma görevlilerinin cenazelere ulaşamadığı aktarıldı. Bakanlıktan yapılan bir diğer açıklamada, İsrail ordusunun Refah kentinde sürdürdüğü saldırılar nedeniyle Tel es-Sultan Mahallesi’nde bulunan BAE Doğum Hastanesi’nin hizmet vermekte büyük problemlerle karşılaştığı ve yaralılar ile sağlık ekiplerinin hastaneye ulaşmakta “ciddi zorluk” çektiği vurgulandı.
“Gazze Şeridi’nde Katliamlarla Baş Edecek Sağlık Kapasitesi Yok”
Gazze’deki Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Eşref el-Kudra yaptığı yazılı açıklamada, İsrail ordusunun kasıtlı olarak Refah kentinde ve Gazze Şeridi’nin kuzeyinde sağlık hizmetlerini yok ettiğini belirtti. Kudra, “İşgalci İsrail ordusu, Refah’ta ve Gazze Şeridi’nin kuzeyinde sağlık hizmetlerinin varlığını tümüyle yok etmeye çalıştı. Refah’ta ve Gazze’nin kuzeyinde art arda gerçekleştirilen katliamlarla baş edecek sağlık kapasitesi yok.” ifadelerini kullandı.
İsrail ordusunun “güvenli” olduğunu iddia ettiği bölgelere yönelik saldırıları hakkında Kudra, açıklamasında “İşgalci İsrail, dünyayı, Mevasi bölgelerinin güvenli olduğu hususunda kandırıyor ve bu bölgelerde korkunç katliamlar yapıyor.” ifadesine yer verdi. Kudra, Refah kenti ve Gazze Şeridi’nin kuzeyi için sahra hastaneleri ve sağlık ekipleri çağrısında bulundu. Gazze’ye yakıt ve tıbbi yardım girişi için güvenli koridorların açılması talebinde de bulunan Kudra, ayrıca İsrail’in sağlık ekipleri ve kuruluşlarına yönelik devam eden tehditlerinin durdurulmasını istedi.
İsrail güçlerinin, Uluslararası Adalet Divanının (UAD) saldırıları durdurma kararı aldığı Gazze Şeridi’ndeki Refah kentinde zorla yerlerinden edilen Filistinlilerin çadırlarına 26 ve 28 Mayıs’ta düzenlediği saldırılarda 66 Filistinli hayatını kaybetmiş, 300’den fazla kişi yaralanmıştı. Gazze’deki Sağlık Bakanlığı, dün, Refah’ta Tel es-Sultan Doğum Hastanesi dışında faaliyet gösteren hastane kalmadığını duyurmuştu. Filistin Kızılayı da İsrail ordusunun saldırıları nedeniyle Refah’ın El-Mevasi bölgesindeki sahra hastanesinin tahliye edildiğini açıklamıştı.
Refah kentinde 28 Mayıs’ı 29 Mayıs’a bağlayan gece boyunca saldırılarını sürdürerek 16 Filistinliyi daha öldüren İsrail ordusu, Gazze ile Mısır arasındaki sınırın üçte ikisini ele geçirerek kara saldırılarını genişletti. İsrail’in abluka altındaki Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları 235 gündür aralıksız devam ederken ordunun Gazze’nin güneyindeki Refah’a yönelik saldırıları sürüyor.
İnsanlar Refah’tan Ayrılmaya Başladı
Görgü tanıkları da İsrail’in Refah kentindeki birkaç caminin minarelerini topçu atışlarıyla hedef aldığını aktardı. Tel es-Sultan bölgesindeki Endonezya Hastanesi’nin de hedef alındığını belirten görgü tanıkları, saldırılar dolayısıyla hastalar ve sağlık ekiplerinin içeride mahsur kaldığını ifade etti. İsrail’in kentin batı kesimlerini obüs toplarıyla ağır bombardımana tabi tuttuğunu vurgulayan görgü tanıkları, İsrail ordusuna ait tankların da kentin Tel Zarab ve Arz Ebu Semhade bölgelerinde konuşlandığı bilgisini verdi.
Sabahın erken saatlerinden itibaren İsrail saldırıları altındaki Refah’tan yüzlerce ailenin göç etmeye başladığını vurgulayan görgü tanıkları, gece boyunca aralıksız devam eden saldırıların birçok aileyi yalın ayaklarla kaçmaya zorladığını kaydetti.
Refah kentinin batı bölgelerinden göçe zorlanan Filistinli ailelerin çoğunun yürüyerek Refah’ın El-Mevasi bölgesine doğru göç ettiği aktarıldı. Refah kentinin batısındaki Tel Zarab bölgesine 2,5 kilometre yaklaşan İsrail ordusunun, Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki sınır bölgesinden denize ulaşmasına ise 3 kilometre kaldı. Böylece Gazze-Mısır sınırının üçte ikisini ele geçiren İsrail ordusu, Gazze Şeridi’ni Mısır’dan tamamen koparmaya yaklaşmış durumda.
IGMG: “Savaş Suçları Tahammül Edilemez Bir Düzeye Ulaştı”
İsrail’in son hava saldırıları dünya çapında dehşete neden oldu. Birçok çevre ülke İsrail’in eylemlerini kınadı. Basında yer alan haberlere göre Mısır, İsrail’i çadır kampına kasten saldırmakla suçladı ve uluslararası hukukun yeniden açıkça ihlal edildiğini kaydetti. Almanya ve Avrupa’daki Müslüman toplum temsilcileri de saldırıyı en sert ifadelerle kınadı. Almanya’daki Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) ve Avusturya İslam Cemaati (IGGÖ) yaptıkları yazılı açıklamalarda Uluslararası Adalet Divanının (UAD) savaşın durdurulması talebini hatırlatarak saldırıyı en sert şekilde kınadılar.
İslam Toplumu Millî Görüş, 28 Mayıs akşamı yaptığı yazılı basın açıklamasında 26 Mayıs itibarıyla başlayan ve mülteci kampını da hedef alan son yoğun İsrail saldırısını merkeze aldı ve savaşa acilen son verilmesi çağrısını yineledi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Almanya da dâhil olmak üzere uluslararası toplum kendisini Filistinlilerin acılarını sona erdirecek bir konumda görmüyor. Uzmanlar ve uluslararası kuruluşlar soykırım şüphelerini dile getiriyor. Uluslararası toplumun uyarılarına rağmen İsrail ordusunun saldırılarına devam ediyor oluşunu izlemek kabul edilebilir bir durum değil.
Bu savaş suçları tahammül edilemez bir düzeye ulaşmıştır. Filistinliler aylardır şiddet, ölüm ve travma sarmalında yaşıyor, tabii hâlâ insanca bir “yaşamdan” söz edilebilirse. Özellikle Refah’taki son saldırılar ışığında, başta Alman Hükûmeti’ni ve diğer Avrupa ülkelerini Uluslararası Ceza Mahkemesinin kararlarının uygulanması ve çatışmaların sona erdirilmesi konusunda gereğini yapmaya çağırıyoruz.
Bu savaş artık son bulmalıdır. Her iki tarafın güvenliği garanti altına alınmalıdır. Rehineler serbest bırakılmalı, insani yardımlar güvence altına alınmalı, uzlaşma ve iki devletli çözüm hedefiyle bir barış süreci başlatılmalıdır. Bilhassa Almanya’nın dış politikası da mercek altına alınmalıdır. Bir yandan potansiyel savaş suçlularına silah tedarik etmek, diğer yandan bu aktörleri orantılı olma konusunda uyarmak son derece çelişkilidir. İnsancıl ve uluslararası hukuka bağlı bir dış politikaya ihtiyacımız olduğu çok açık.” (AA/P)