'Norveç'

Gazze Konusunda Cesur Bir Politika Yürüten Norveç Nasıl Bir Yol İzliyor?

İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki ayrım gözetmeyen hava ve kara saldırıları karşısında Norveç ateşkes çağrısında bulunan ilk ülkelerden biri olmuştu. 7 Ekim 2023 sonrası gelişen süreçte diğer İskandinav ülkelerine nazaran Gazze'ye daha çok destek veren söylem ve uygulamalarıyla dikkat çeken Norveç nasıl bir politika izliyor?

Norveç'in başkenti Oslo. Fotoğraf: Shutterstock- Ryan Rodrick Beiler

İskandinav ülkeleri benimsedikleri politikalar ve toplumsal yapı olarak birçok konuda benzerlikler taşıyor. Ancak 7 Ekim 2023 sonrası İsrail’in Gazze’de UAD’nin de değerlendirmesine göre bir soykırıma dönüşen saldırılarından bu yana Norveç, diğer İskandinav ülkeleri Finlandiya, Danimarka ve İsveç’ten Filistin’e verdiği daha yoğun destekle öne çıkıyor. Bu yazıda Gazze konusunda ortaya koyduğu siyasi irade ve izlediği dış politika noktasında Norveç’i komşu ülkelerden ayıran hususları sırasıyla ele alacağız.

Gazze’de İnsani Ateşkes Lehinde Oy Kullanan Tek İskandinav Ülkesi

Ekim ayında başlayan ve İsrail’in Gazze’de soykırıma dönüşen saldırıları sonrası İsrail ve Hamas arasında derhâl ateşkes sağlanmasına ilişkin Birleşmiş Milletler’de 31 Ekim’de yapılan oylamada Norveç, Gazze’de insani ateşkes lehinde oy kullanan tek İskandinav ülkesiydi.

Diğer İskandinav ülkeleri çekimser kalma kararlarını “7 Ekim’de Hamas tarafından gerçekleştirilen terör saldırısının BM metninde kınanmaması ve Kanada’nın Hamas tarafından kaçırılan rehinelerin serbest bırakılması çağrısının değişiklik önergesinin karar metninde yer almaması” gerekçeleriyle açıklamışlardı.

UNRWA’ya Destek Vermeyi Sürdürdü

Daha sonra İsrail’in, BM Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansının (UNRWA) Hamas’la bağlantılı olduğu iddiası üzerine aralarında Finlandiya ve İsveç’in de bulunduğu bazı ülkeler kuruma yardımlarını askıya alırken, Norveç katkısının arkasında durmuştu. Norveç’in BM Büyükelçisi Merete Fjeld Brattested UNWRA’ya destek vermeye devam edeceklerini şu sözlerle açıklamıştı. “Az sayıda UNRWA çalışanının karıştığı iddia edilen bir olay yüzünden milyonlarca insanın ihtiyaçları bir kenara bırakılamaz.” Brattested ayrıca kuruma bağışlarını durdurma kararı alan diğer ülkeleri de bunun sonuçları üzerinde düşünmeye çağırmıştı.

Buna karşılık Finlandiya Dış Ticaret ve Kalkınma Bakanı Ville Tavio ise Finlandiya’nın UNRWA’ya yaptığı ödemelerin askıya alınmasına ilişkin şu sözleri kullanmıştı: “Finlandiya’nın parası Hamas’a ya da diğer teröristlere gitmemeli, tek bir euro bile.”

Norveç hükûmeti tarafından 11 Kasım’da yapılmış olan bir açıklamada ülkenin Gazze’ye bir an önce çok daha fazla yardım ulaştırılmasını sağlamak üzere diplomatik çabalarını sürdürdüğü ve Gazze’ye yönelik sivil yardımların arttırması teklifi yer almıştı. Norveç Dışişleri Bakanı Espen Barth Eide ise, “Birkaç haftadır İsrail’e Kerem Şalom sınır kapısını yeniden açması çağrısında bulunuyoruz. Geçici ateşkes, çatışmalar askıya alınmışken sivillere mümkün olduğunca fazla yardım ulaştırmak üzere sınır kapısının açılması için iyi bir fırsat sunuyor.” diyerek hükûmet olarak Gazze’ye insani yardımın devam etmesine verdikleri önemi bir kez daha vurgulamıştı.

Bakan Batı Şeria’daki yerleşimci şiddetine ve Filistinlilerin zorla yerinden edilmesi ve mülksüzleştirilmesindeki keskin bir artışa dikkat çekmişti:

 “Bunun Filistin ekonomisi üzerindeki etkileri ağır olmuştur. Diğer hususların yanı sıra, Batı Şeria’daki Filistinliler İsrail’de çalışma izinlerini kaybettiler ve İsrail, Filistin Yönetimi’ne aktarılan gümrük gelirlerinde ilave kesintiler yaptı. Norveç bu politikaları protesto ediyor. Hem Batı Şeria hem de Gazze’de sağlık, eğitim ve diğer kritik hizmetleri sağlamak artık son derece zor hâle geldi.”

Filistin Devletini Tanıma Kararı

2024 Mayıs ayı sonunda Norveç hükûmeti tarihi bir adım atarak Filistin’i devlet olarak tanıdı ve buna yönelik açıklamalarında Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre şu güçlü ifadeleri kullandı:

“Norveç Hükûmeti, Norveç’in Filistin’i bir devlet olarak tanımasına karar verdi. On binlerce insanın öldüğü ve yaralandığı bir savaşın ortasında, hem İsrailliler hem de Filistinliler için siyasi bir çözüm sunan tek alternatifi canlı tutmalıyız: Barış ve güvenlik içinde yan yana yaşayan iki devlet.”

İrlanda ve İspanya da Norveç gibi 1967 öncesi sınırlara dayalı Filistin devletini resmen tanıma kararını açıklarken, 2014 yılında Filistin’i tanıyan İsveç’te hükûmet içindeki partiler ve hükûmetin ortağı aşırı sağcı parti İsveç Demokratları, ülkenin Filistin devletini  tanıma kararını geri çekmesi için kampanya yürütmüştü. Finlandiya ve Danimarka ise Filistin’i henüz devlet olarak tanımıyor.

Tırmanan İsrail- Norveç Gerilimi

Norveç, İrlanda ve İspanya’nın 22 Mayıs’ta Filistin’i devlet olarak tanıması İsrail’in bu üç Avrupa ülkesindeki büyükelçilerini derhal geri çağırmasına yol açtı. 8 Ağustos’ta İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz sosyal medya hesabı X’de yapmış olduğu açıklamada Norveç’in Filistin Yönetimi temsilciliğinde çalışan sekiz Norveçli diplomatın akreditasyonunu iptal ettiğini söyledi ve geri çekme kararının ise sadece Norveç’i hedef aldığını belirtti. Katz “İsrail karşıtı davranışların bir bedeli vardır” ifadelerini kullanmıştı.

Katz ayrıca Norveç’in Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde İsrail’e karşı duruşunu, Norveçli yetkililerin İsrail karşıtı “tek taraflı” açıklamalarını ve Norveç’in Filistin Kurtuluş Örgütü’ne ilişkin bağımsız hareketlerini de örnek gösterdi. İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, ülkesinin Norveçli diplomatlara yönelik kararını açıklarken X’te şu sözlere yer verdi: “Norveç, 7 Ekim’den sonra Filistin terörizmiyle mücadele etmek ve İran şer eksenine karşı savaşında İsrail’i desteklemek yerine, bir Filistin devletini tanıyarak Hamas katillerini ve tecavüzcülerini ödüllendirmeyi seçti.”

Bu duruma karşılık olarak Norveç Dışişleri Bakanı Espen Barth Eid yaptığı açıklamada “Bu, her şeyden önce Filistin halkına yardım etme kabiliyetimizi etkileyen aşırı bir eylemdir. Netanyahu hükûmetinin iki devletli bir çözüme karşı aktif bir şekilde çalıştığını bir kez daha göstermektedir,” diyen Norveç Dışişleri Bakanı Espen Barth Eide sözlerini şöyle sürdürdü: “Şimdi Norveç’in buna karşılık olarak ne gibi tedbirler alacağını değerlendiriyoruz.”

Norveç’e AB’den Destek- “Bu İsrail ile Norveç Arasındaki İkili Bir Mesele Değil”

8 Ağustos’ta AB’nin Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikasından sorumlu Yüksek Temsilcisi Josep Borrell tarafından yapılan bir açıklamayla İsrail’in tutumuna karşılık olarak Norveç’e AB’den destek geldi. Yaptığı açıklamada “(İsrail’in) yersiz kararını şiddetle kınıyorum” diyen Borrell, “Bu İsrail ile Norveç arasındaki ikili bir mesele değil, Orta Doğu’da barış ve istikrar için çalışan herkesi ilgilendiren bir meseledir” dedi. “Norveç, Orta Doğu Barış Sürecinde ve Filistin halkını desteklemede önemli bir rol oynamıştır” diye ekledi.

Norveç tarafından yapılan açıklamada ise diplomatik kanalların açık olması ve iyi işlemesinin tüm devletler için önemli olduğu ve özellikle de bölgedeki durumun ciddiyeti göze alındığında diplomatların çalışmalarını engellemenin ciddi bir mesele olduğu belirtilerek şu ifadelere yer verilmişti:

“Norveç her zaman İsrail’in ve İsrail halkının dostu olmuştur ve olmaya da devam edecektir. Aynı zamanda Norveç, işgale, Gazze’deki savaşın yürütülme biçimine ve bunun Filistinli sivil halka yaşattığı acılara yönelik eleştirilerinde de açık olmuştur. Bugünkü kararın Netanyahu hükûmeti ile ilişkilerimiz açısından sonuçları olacaktır. Şimdi Netanyahu hükûmetinin yarattığı bu duruma karşılık vermek üzere Norveç’in ne gibi tedbirler alacağını değerlendiriyoruz.”

Eide, ‘Bu karardan bağımsız olarak Norveç’in temel önceliklerinin barış ve Orta Doğu’daki çatışmalara diplomatik bir çözüm bulunması olduğunu ifade etmişti. Norveç 30 yıl önce Oslo Anlaşmaları (the Oslo Accords) ile İsrail ve Filistin arasında sağlanması planlanan barış için arabuluculukta yerini almıştı.

13 Eylül 1993’te dönemin İsrail Başbakanı İzak Rabin ve yine dönemin Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) lideri Yaser Arafat arasında Washington’da imzalanan Oslo Anlaşmalarının  üzerinden otuz yıl geçse de bugün vaat edilen barış süreci hâlâ gerçekleşmiş değil. Oslo anlaşmalarıyla iki devletli çözümün hayata geçirilmesi suretiyle yıllardır süren çatışmaların sona ermesi ve 1999 yılına kadar bağımsız Filistin Devleti’nin kurularak kalıcı barışın sağlanması hedeflenmişti.

Gazze’den Hasta Kabul Eden Tek İskandinav Ülkesi: Norveç

Bu yıl 15 Mayıs’ta AB üye devletlerine Avrupa Komisyonu tarafından yapılan Gazze’den yaralıların tıbbi tahliyesi talebine İsveç olumlu cevap vermediği belirtildi. Finlandiya ise Sağlık ve Sosyal İşler Bakanlığı Gazze’deki sağlık durumuyla ilgili mektubun kendilerine ulaştığını doğruladı ancak ülkenin hastaları tahliye edecek kaynaklara sahip olmadığını öne sürdü. Yapılan açıklamada ayrıca ülkenin tek bir hastayı bile kabul edecek kapasitesi olmadığını ve önceliklerinin Ukraynalı mülteciler olduğu bilgisine yer verildi:

“Kaynaklarımız sınırlı ve hastaların tahliyesi söz konusu olduğunda Finlandiya Ukrayna’ya yardıma öncelik vermeye karar verdi. Hasta tahliyesi talebine yanıt veremiyoruz, ancak Gazze’ye başka şekillerde yardım ediyoruz.”

Norveç ise gelen talebe karşılık Gazze’den 20 hastayı kabul edeceklerini açıkladı. Bu talep Avrupa Komisyonu tarafından AB ülkelerine Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) 9,000 Filistinlinin savaştan zarar gören bölgeden acil tıbbi tahliyeye ihtiyaç duyduğunu açıklamasının ardından yapılmıştı.

Brüksel, AB sağlık ve sivil koruma bakanlarına Gazze’den hasta kabul etmeye “hazır olduklarını” belirtmeleri çağrısında bulundu. Avrupa Komisyonunun talep mektubunda, “Bu hastaların acilen ihtiyaç duydukları hayat kurtarıcı tedaviyi alabilecekleri Gazze dışındaki hastanelere güvenli bir şekilde tahliye edilmelerini sağlamak üzere süratle harekete geçmemiz büyük önem taşımaktadır.” ifadeleri yer alıyordu.

Norveç, iki devletli bir çözüm olmadan Orta Doğu’da barış olamayacağına dair inancında tutarlı olduğunu izlediği politikalarla ortaya koyuyor. Norveç Dışişleri Bakanı Barth Eiden’in İsveç hakkındaki şu sözleri belki de Bakanın Filistin konusunda İskandinav ülkeleri arasında görmek istediği siyasi birliğe ve daha dayanışmacı politikalara duyduğu özlemin bir ifadesiydi: “(Sosyal Demokrat olan) Ann Linde dışişleri bakanı olsaydı İsveç’in tutumu farklı olabilirdi.”

Medine Tezcan

Uluslararası Londra Üniversitesi’nde Siyasal Bilimler ve Uluslararası İlişkiler eğitimini tamamlayan Medine Tezcan, İsveç Genç Müslümanlar (SUM) Derneğinin başkan yardımcılığını yapmıştır. Tezcan, Perspektif redaksiyon ekibinin üyesidir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler