'Almanya'

“Karşıma Çıkan 3 Kişiden Birinin AfD’yi Seçtiğini Bilmek Korkutucu”

Almanya'nın Thüringen Eyalet Meclisi seçimlerinde aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) Partisi yüzde 32,8 oy aldı. Bu, Almanya’da 2. Dünya Savaşı sonrası dönemde aşırı sağcı bir partinin ilk kez bir eyalet parlamentosu seçiminde birinci olması anlamına geliyor. Thüringen’de yaşayan Müslümanlara seçim sonuçlarıyla ilgili duygu ve düşüncelerini sorduk.

© Felix Geringswald / Shutterstock.com

Almanya’nın doğusunda yer alan Thüringen ve Saksonya eyaletlerinde yaklaşık 5 milyon seçmenin oy kullanma hakkı olduğu seçimlerden çıkan sonuçlar ülkeyi derinden sarstı. Thüringen eyaletinde aşırı sağcı popülist parti AfD yüzde 32,8 oyla birinci sırada yer aldı. Hristiyan Demokrat Parti (CDU) aldıkları yüzde 23,6 oy oranıyla ikinci sırada yer aldı. Saksonya’da ise CDU yüzde 31,9 oy alarak birinci olurken AfD ise yüzde 30,6 oy oranıyla ikinci oldu.

Seçimlerin ardından hükûmet kurma çalışmaları ve ortaya çıkabilecek koalisyonlar merak konusuyken aşırı sağın galip geldiği Thüringen’de yaşayan Türkiye kökenliler seçim sonuçları hakkında ne düşünüyor? Ortaya çıkan tabloya dair endişeleri ve korkuları neler?

Almanya’da doğup büyümüş olan Büşra Gören ailesiyle beraber Thüringen’deki Jena şehrinde yaşıyor. Eyalet seçimlerine katıldığını belirten Büşra, ilk oyunu Sol Parti’nin adayına ikinci oyunu ise stratejik sebeplerden hareketle Yeşiller’e verdiğini ifade ediyor: “AfD’nin mümkün mertebe düşük bir oy almasını ümit etmiştim. Ne yazık ki bu strateji pek işe yaramadı. Bilhassa Yeşilliler açısından – aldıkları düşük oy sebebiyle eyalet parlamentosuna giremediler.”

Yeşiller’e ayrıca ekolojik sorunlara yoğunlaşmaları ve bu sorunların şu aralar göz ardı edilmesi sebebiyle de oy verdiğini ekleyen Büşra, Yeşiller’in diğer partilere nispeten daha az popülist retoriğe başvurduklarını ve bazen bu konuda başarılı olamasalar da daha kucaklayıcı bir söyleme sahip olduklarını savunuyor.

“Bir Anne Olarak Çocuğumun Yetişeceği Çevreyle İlgili Endişeliyim”

Seçim sonuçlarını oldukça tedirgin edici olarak nitelendiren Büşra, gelecekle ilgili korku ve endişelerini ise şu şekilde ifade ediyor: “Anne olmam sebebiyle çocuğumun yetişeceği ortamla ilgili endişelere sahibim. Mesleki olarak da endişeliyim. Öğretmenlik eğitimimi tamamladım ve aslında mesleğe başlama sürecindeyim ancak burada öğretmenliğe başlama konusunda emin değilim. Okullarda nasıl ortamlara gireceğim? Okulda karşılaşacağım öğrenciler, ebeveynler ve meslektaşlarımın bana yaklaşımı nasıl olacak?”

Yaklaşık bir senedir Jena şehrinde yaşayan Büşra, yaşadığı şehirle ilgili kırsal kesimlerine kıyasla olumlu düşüncelere sahip ve seçim sonuçlarına rağmen ırkçılıkla karşılaşmamayı umuyor. Geçmişte de ciddi bir ırkçılık tecrübesi yaşamadığına işaret eden Büşra, seçimlerden önce de yaptığı gibi kırsal kesimlere gerekmedikçe gitmemeye özen göstereceğini ve bu eyalette uzun vadede kalmayacağını ifade ediyor: “Huzursuz hissettiğim ve ailecek emniyetimizden kaygılandığım bir yerde uzun vadeli kalmayı düşünemiyorum.”

Batı Almanya’da doğup büyümüş bir Müslüman olarak Doğu Almanya’yı da tecrübe etmiş olmayı bir kazanım olarak gören Büşra, bu tecrübeyi şu cümlelerle değerlendiriyor: “Doğu Almanya’da yaşadığım süre içerisinde şunu gözlemledim: Burada yaşayan Almanların Batı Almanya’da yaşadıkları ayrımcılık tecrübesi ile biz diasporada yaşayan Türkiye kökenlilerin edindiği tecrübeler örtüşüyor: İkinci sınıf insan muamelesi görmek, belirli imkanların sana sunulmuyor olması vs. Doğu ve Batı Almanya arasındaki gerilimi göz önünde bulundurduğumuzda, Doğu Almanya’dakilerin Batı Almanya’da maruz kaldığı ötekileştirme ile bizim yaşadığımız ötekileştirme birbirine benziyor. Bu anlamda onlarla empati kurabiliyorum. Her ne kadar kalıcı olarak burada yaşamayı düşünemesem de geçici bir müddet için burada bulunuyor olmak benim açımdan bir zenginlik.”

“Artık Başka Bir Yere Göç Etmenin Zamanı mı Geldi?”

Büşra Gören gibi Jena’da yaşayan fakat Jena’nın ikinci ikamet yeri olması sebebiyle eyalet meclisi seçimlerinde oy kullanma hakkına sahip olmayan Dilek Çalı, geçen pazar seçime gitmiş olsaydınız kime oy verirdiniz sorusuna “Oy verebilseydim Gazze’de savaşla ilgili ateşkes talep ettikleri için ve Müslümanlara yönelik ılımlı yaklaşımlarından dolayı muhtemelen Sol Parti’ye oy verirdim.” cevabını veriyor.

Seçim sonuçlarını “Beklediğim bir sonuçtu. Karşıma çıkan 3 insandan birinin AfD’ye oy verdiğini ve aşırı sağ görüşlere sahip olduğunu bilmek itici ve korkutucu.” ifadeleriyle değerlendiren Dilek, gelecekle ilgili pek iyimser değil:

“Bu ülke bizler için yaşanılır değil. Hâlâ ‘yola devam’ diyebilir miyim, aktif olup, ‘bizler için’ çabalamaya devam eder miyim, bilmiyorum. Ayrıca bu çabaya değer mi ondan da emin değilim. Yoksa artık başka bir yere göç etmenin zamanı mı geldi? Tebdilimekân psikolojik olarak ferahlık ve verimlilik açısından daha iyi olabilir.”

Mavi Dalga ve Müslümanlar

AfD’nin Saksonya ve özellikle de Thrüringen’deki seçim zaferinin ardından AfD lideri Tino Chrupalla başkent Berlin’de düzenlendiği basın toplantısında “Bu mavi dalga Almanya’nın doğusundan batısına doğru yayılmalı” açıklamasında bulunurken seçim sonuçlarının 2025 yılında gerçekleşecek olan genel seçimlere olabilecek muhtemel etkileri de merak konusu oldu. Chrupalla’nın ifade ettiği gibi “mavi dalga” doğuya yayıldığı gibi göç kökenlilerin yoğun olarak yaşadığı batıyı da ele geçirecek mi? Peki bu mavi dalgaya seçimlere katılım konusunda hâlâ tereddütlü bir tutuma sahip olan Müslüman seçmen ve göç kökenli toplumun cevabı ne olacak?

Hatırlayalım: 6 ila 9 Haziran tarihlerinde düzenlenen Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde de AfD’nin ikinci gelmesi kamuoyunda şok etkisi yaratmış, o zaman da hezimete uğrayan hükûmet partileri arasında tartışmalara sebep olmuştu. Tuhaf olan şu ki: Tüm bu gidişat ve ortaya çıkan seçim sonuçları, seçimlerden önce gündemden düşmeyen seçim anketlerini ve uzman öngörülerini doğruluyor.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#1

*Tüm alanları doldurunuz

  • Abdullah Erdogan
    2024-09-04 23:47:47

    Yaklasik 3 yil önce Türkiye den Jena ya nitelikli işçi olarak göç ettik 2 cocuklu bir aileyiz simdiye kadar ciddi bir irkcilikla karsilasmasak ta etrafimizdaki insanlarin bir kisminin bizi taniyana kadar soguk , itici ve kücümseyici tavirlariyla karsilastigimiz ve zaman zaman geri mi dönsek dedigimiz zamanlar da olmadi degil . Meslegim geregi bircok Alman müsterimle bu konulari tartisiyoruz ve asil sorunun calismak istemeyen, saygisiz , entegrasyon a kapali mülteciler oldugu bu sebeple kurunun yaninda yasin da yandigini söyleyebiliriz. Kaygilarim minumum seviyede hatta yok denecek gibiydi taki eşim ve birkac arkadasimizin secimlerin hemen ertesi günü yasadigi ( yolda yürürken arkasindan yaklasarak tükürme , asagalayici sözler , öfkeli bakislar vs. ) paranoya olmadigina kani oldugumuz irkci yaklasimlar ediselenmemizin yerinde olacagini fakat kacmak yerine bu durumla mücadele edilmesi gerektigini benimsetti. Yakinda oy kullanma hakkimiz oldugunda secimi mazlumdan yana olana kullanacagiz.

Son Yüklenenler