'Hollanda'

Hollanda Camilerinde Fişleme Skandalı: Silinen Veriler, Silinmeyen Güvensizlik

Hollanda'da camilere yönelik gizli soruşturmalar yeniden gündemde. Yeni yayınlanan bir ombudsman raporu, bu faaliyetlerin hukuki denetimden yoksun olduğunu ve Müslüman toplumu ile devlet arasındaki güveni zedelediğini ortaya koydu. Yerel yönetimlerin ve hükûmetin gizli bir şekilde yürüttüğü soruşturmalarda toplanan bilgilerin imha edilmesine karar verilse de Müslüman toplumun tepkisi sürüyor.

Rotterdam, Güney Hollanda'da Mevlana Camii ve meydanı| 3 Temmuz 2023| Fotoğraf: Werner Lerooy, Shutterstock.com

Hollanda’da 2013 yılından beri camilere ve Müslüman cemaatlere yönelik yürütülen gizli soruşturmalar, Amsterdam’da hazırlanan bir ombudsman raporu ile tekrar gündeme geldi. Yerel yönetimlerin ve Sosyal İşler ve İstihdam Bakanlığı’nın (Flm. “Sociale Zaken en Werkgelegenheid”, SZW) ayrı ayrı yürüttüğü gizli çalışmaların detayları, Müslümanların temel hakları ve devlete güvenleri ile ilgili soruları da beraberinde getirdi.

2013 yılından beri terörle mücadele kapsamında camilerde gizli yürütülen soruşturmaların ara ara gündeme geldiği Hollanda’da oluşturulan raporlar, yöneticiler ve öğretmenlerin ne okuduklarına dair kişisel bilgileri, akrabalarının kim olduğunu, kiminle tartıştıklarını ve örneğin Fas gibi ülkelerden bağlantılarıyla ne sıklıkla iletişime geçtiklerine dair detayları içeriyordu.

Hem Bakanlık Hem Belediyeler Sorumlu

2021’de Hollanda’daki NRC gazetesi, en az 10 belediyenin camilere yönelik gizli izleme faaliyetleri yürüttüğünü ortaya çıkarmıştı. Belediyeler, “Nuance door Training en Advies’’ (NTA) isimli özel bir soruşturma ajansı ile çalışarak, camilere araştırmacı kimliğiyle sızan kişilere topluluk hakkında veri toplatmıştı. Soruşturmaları yürüten belediyeler arasında Rotterdam, Delft, Almere, Huizen, Leidschendam-Voorburg, Zoetermeer, Veenendaal ve Ede yer alıyordu. Utrecht Belediyesi ise soruşturmayı, gizlilik endişeleri ve soruşturma yöntemine dair şüpheler nedeniyle durdurmuştu. 2023 yılında ise Sosyal İşler ve İstihdam Bakanlığı’nın da benzer şekilde gizli araştırmalar yürüttüğü ortaya çıkmıştı. Bakanlık, yine NTA şirketiyle çalışarak 2019’a kadar camilere ilişkin istihbarat toplamıştı.

NRC’ye göre “radikalleşme konusunda hükümete danışmanlık veren” NTA, belediyeler aracılığıyla Ulusal Güvenlik ve Karşı Terörizm Koordinatörü (NCTV) tarafından ödüllendiriliyordu. Sadece Almere belediyesinde gizli soruşturmalara yaklaşık 300.000 Euro harcanmıştı. 2013-2018 yılları arasında NCTV’nin başkanlığını şu an Hollanda Başbakanı olan Dick Schoof yürütmüştü.

2025 Nisan ayında SZW, hukuka aykırı şekilde toplanan verilerin silineceğini açıkladı. Aynı söz, 2023 yılında daha 2019’dan itibaren toplanan veriler ile ilgili de verilmişti. PILP (Kamu Yararına Dava Projesi) gibi kuruluşlar bu sürecin hukuki ve etik denetimini yakından izliyor. Yalnızca verilerin silinmesinin yeterli olup olmadığı ve mağduriyetlerin tazmini ve yapısal dönüşümün nasıl olacağı ise bir tartışma konusu.

Gözetim “Sezgiye Dayalı Varsayımlara” Dayanıyor

5 Şubat’ta yayımlanan Amsterdam Metropol Ombudsmanı raporu, gizli soruşturma süreçlerinden birinin arka planını gözler önüne serdi. Gözetlemeye dair ilk bilgilerin ortaya çıkması, soruşturmaları yürüten belediyelerden biri olan Almere’deki Müslüman cemaatte büyük bir şaşkınlığa yol açmıştı. Kendilerine casusluk yapıldığını hisseden birçok İslami cemaat, soruşturmanın tam arka planına ilişkin bilgi talep etti. Belediyeden herhangi bir yanıt gelmeyince ombudsman Munish Ramlal kendisi soruşturma başlatmaya karar verdi.

Rapor, Almere Belediyesi’nin Terörle Mücadele Koordinatörlüğü’nden alınan fonlarla camileri gizlice izlediğini tescillerken, izleme faaliyetleri hakkında belediye meclisine dönemin Belediye Başkanı Franc Weerwind tarafından bilgi verilmediğinin de altını çizdi. 2022 yılında Hukuk Koruma Bakanı olarak görev almak üzere Almere’den ayrılan Weerwind, NTA’nın çalışmalarından duyduğu memnuniyeti dile getirmişti. Weerwind tepki alan tahkikatları savunurken “artık İslam toplumlarında neler olup bittiğine dair bir anlayışa sahip olduğunu” da ifade etmişti.

Rapora göre gözetim faaliyetleri yalnızca “sezgilere dayalı varsayımlar”a dayanıyordu. Ombudsman Ramlal, belediyeyi “Müslümanların temel haklarını koruma konusunda ağır ihmalkârlık”la suçladı. Raporda, belediyenin NTA’ya aşırılık ve radikalleşme konusunda bilgi toplamak için yetki verme sürecinin hukuki denetimden yoksun olduğu ifade edildi. Ayrıca bu durumun Müslüman toplumu ile belediye arasındaki güveni ciddi şekilde zedelediğini vurguladı.

NTA çalışanlarının, topluluğun üyeleri veya ziyaretçileri gibi davranarak, gerçek kimliklerini açıklamadan birçok kişiyle buluştukları belirtildi. İmamların ve yöneticilerin geçmişlerine dair bulguların, hangi yerlerden geldikleri ya da eğitim durumları gibi bilgilerin “gizli bilgi” olarak belediyelere sunulduğu da yer aldı. Rapora göre soruşturmaların somut bir gerekçesi bulunmuyordu.

Amaç “Selefilerin Envanterini Çıkarmak”

Rapora göre camilere yönelik gizli soruşturmaların başlama ve ortaya çıkma süreci şu şekildeydi: Almere, 2017 yılında NTA’dan bir ‘ağ yöneticisi’ ile anlaşarak Selefilerin bir “envanterini” çıkardı. Ağ yöneticisi, ombudsman raporunda ismi geçmeyen bir derneğin izlenmesi gerektiğini ve cami yöneticilerinin bu Selefileri koruduğunu belirtmişti.

2019 yılında cami yönetimleri birkaç güvenlik olayından endişe duyduklarında, belediye, cami yönetimini, NTA’da aktif olduğunu söylemeden, cami yöneticisiyle temasa geçirmişti. 2021 yılında ise kuruma, daha detaylı bir soruşturma yürütmesi talimatı verildi. Ajansın Almere’de sadece Müslüman toplumundaki radikalleşmeye değil, aynı zamanda sol ve sağ aşırılığa dair gizli çalışma izni vardı.

Ramlal, raporda Müslümanların rutin olarak tehdit olarak gösterilmesine son verilmesi çağrısında bulunarak, “Belediyelerin Selefiliğe odaklanması damgalanma ve dolaylı ayrımcılık riskini beraberinde getiriyor.” ifadelerini kullandı.

Belediye meclis üyesi ve DENK Parti temsilcisi Hassan Buyatui konuya ilişkin yaptığı açıklamada “sistematik olarak yanlış bilgilendirildiklerini” söyledi. Buyatui, sorumluların hesap vermesi gerektiğini, bunun “yanlış anlama değil, yanlış yapma” olduğunu vurguladı. Türk, Fas ve Surinam kökenli seçmenler arasında yüksek destek gören ve araştırmalara göre göç kökenli vatandaşlar için önemli bir parti olan DENK Partisi, 2017’den beri Temsilciler Meclisinde 3 sandalyeye sahip.

Ombudsman, raporun sonunda mevcut belediye meclisinin ‘yeni bir başlangıç’ yaptığını belirtti. 2023 yılında göreve başlayan Belediye Başkanı Hein van der Loo kamuoyundan özür diledi ve belediye, gizli soruşturma yöntemlerinden dolayı pişmanlık duyduğunu ifade etti. Konuyla ilgili olarak Başbakan Yardımcısı ve Sosyal İşler Bakanı Karien van Gennip de 2023 yılında özür dilemiş, Müslümanlarla yeni bir diyalog süreci başlatmıştı.

Toplanan Verileirn İmha Edilmesine Karar Verilse Tepkiler Sürüyor

Bu tartışmalı fişleme faaliyetleriyle ilgili önemli bir gelişme yaşandı. Hollanda Kişisel Verileri Koruma Kurumu (Autoriteit Persoonsgegevens – AP), Sosyal İşler Bakanlığı tarafından yasa dışı yollarla toplanan kişisel verilerin iki ay içinde tamamen imha edilmesi talimatını verdi. AP Başkanı Aleid Wolfsen, “Bu araştırmalarda kişisel verilerin toplanması yasal dayanağı olmadığı için yasa dışıydı ve çoğunlukla Müslümanların hedef alınması ayrımcılık niteliği taşıyordu,” açıklamasını yaptı.

Ulusal Terörle Mücadele ve Güvenlik Koordinatörlüğü (NCTV) tarafından izlenen bazı Müslümanlar adına hukuki süreç başlatan Avukat Samira Sabir, “Hedef alınan kişilere haber verilmeden bilgi toplandı ve verilerin nasıl yayıldığı hâlâ tam olarak bilinmiyor. Sadece verilerin silinmesi yetmez; bu güven kaybı nasıl onarılacak?” dedi.

DENK Partili Milletvekili Doğukan Ergin ise, devletin Müslümanlara yönelik sistematik güvensizlik temelinde hareket ettiğini belirterek, “Bu politikaların hiçbir kazanımı yok, sadece toplumun iç huzurunu ve güvenini kaybettik,” yorumunda bulundu. Ergin, silinme sürecinin resmî belgelerde görünse bile pratikte etkili olmayabileceğine dikkat çekti.

Devlet ve Müslümanlar Arası İletişim Organı (CMO) Başkanı Muhsin Köktaş da benzer endişeleri dile getirerek, “Verilerin silinmesiyle güven yeniden inşa edilemez. Müslümanlar artık potansiyel birer şüpheli gibi görülüyor. Bu durumun uzun vadeli toplumsal sonuçları olacaktır,” uyarısında bulundu.

Esma Güney Aksoy

Lisans ve yüksek lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji bölümünde tamamlayan Güney Aksoy, Çukurova Üniversitesi Arkeoloji bölümünde ikinci lisans eğitimine devam etmektedir. Ağırlıklı olarak duygulanım sosyolojisi, medya ve hukuk antropolojisi alanları ile ilgilenen yazar, aynı zamanda Fidiro Kahvesi ve Talking Anthropology podcastlerinin yapımcı ve sunucularından biridir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler