Avrupa’da Gençlik Daireleri ve Türkiye Kökenli Çocuklar
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde, gençlik dairelerinin binlerce Türkiye kökenli çocuğu ailelerinin elinden haksız yere aldığı yönünde çıkan iddialar üzerine Avrupa’daki göçmen çocukların sorunları ve velayet hakkı konusunda bir inceleme yaptı.
TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu, medyaya da sıkça yansıyan Türkiye kökenli çocukların gençlik dairelerince ailelerinden alınması konusunu incelemek amacıyla, iddiaların yoğunlaştığı Almanya, Belçika ve Hollanda ülkelerinde heyetler hâlinde inceleme yapmayı gerekli gördü. Bu bağlamda çocukları elinden alınmış aileler, ilgili bakanlar ve sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınarak yapılan incelemenin sonuçları kısa bir süre önce kamuoyuyla paylaşıldı.
Almanya: “Gençlik Daireleri Özerk Bir Yapıda”
Alman Anayasası’na göre çocukların bakımı ve yetiştirilmesi velilerin doğal hakkı ve öncelikli sorumluluğudur. Bu sorumlulukların kullanımını devlet denetlemektedir. Veli, bu hak ve sorumlulukları yerine getirirken “çocuğun iyiliği”ni gözetmek durumundadır. Heyetin raporuna göre bu ifadenin herhangi bir tanım ve sınırlamasının olmaması temel sorunlardan birini teşkil etmektedir. Bu anlamda Almanya’daki Gençlik Daireleri, devletin denetim yetkisine dayanarak alınan ihbar ya da bildiriler neticesinde çocuğu/çocukları gerekirse polis gücü ile aileden uzaklaştırabilmekte ya da bakıcı aile veya çocuk yurduna yerleştirebilmektedir.
Rapora göre Almanya’da Aile Mahkemesi davalarında Gençlik Dairesi uzmanları tarafından hazırlanan raporlara daha çok itimat edilmekte ve davalar genellikle aile aleyhine sonuçlanmaktadır. Bu durum da, Türkiye kökenli ailelerin Gençlik Daireleri’ni çözümün değil, sorunun çıkış noktası olarak görmelerine katkı sağlamaktadır. Ayrıca incelemede bulunan heyet, ailesinden alınan çocukların, asıl ailesinde yaşamakta olduğu inanç, kültür ve sosyal şartlara uygun ortamlarda yetiştirilmediğini, dairelerin bu konuda “bilerek ve isteyerek duyarsız kaldıkları”nı incelediğini belirtmiştir.
Özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) intikal eden davalar örneğinde, Gençlik Daireleri’nin yeteri kadar kontrol edilmediği ve çoğu zaman daireler tarafından ebeveynlerin haklarının ihlal edildiği belirtilmektedir. Almanya Gençlik Daireleri ile ilgili değerlendirmesinde heyet, çocukların ailelerinden alınmalarının çok basit nedenlere dayandığını ifade etmiş, bu önlemin en son çare olarak denenmesi gerektiğini vurgulamıştır. Bunun dışında çocuk yetiştirme konusundaki kültürel farklılıkların dikkate alınmaması, Gençlik Daireleri’nin mahkeme kararına ihtiyaç duymadan hareket edebilmeleri ve açılan mahkemelerde yine aynı dairelerin raporlarının esas alınması gibi sorunlara işaret edilmiştir.
Hollanda: “Ailelerin Hassasiyetleri Gözetilmiyor”
Hollanda’da da araştırmada bulunan heyet, ilgili makamların Müslüman ailelerin çocuklarının kültürel ve dinî hassasiyetlerini dikkate almadığı kanaatinde bulunmuştur. Araştırmanın Hollanda ayağında dikkat çeken durum ise şudur: Almanya ve diğer ülkelerde ailesinden alınan çocukların kökenlerine ilişkin istatistik tutulmadığı için koruyucu ailelere verilen Türkiye kökenli çocukların sayısı bilinemezken, Hollanda’da ilgili makamlar yine istatistiklerin köken üzerinden tutulmadığını belirtmiş, fakat buna rağmen Rijnmond Bölgesi’ne ait resmî istatistikler Türkiye kökenli çocuklara göre ayrılarak komisyonla paylaşılmıştır. Bu durumda kamuoyu ile paylaşılmayan, kökene göre istatistiklerin tutulduğu yönünde bir şüphe oluşmuştur.
Belçika: “Çocuğun Asıl Yeri Ailesidir”
Koruyucu Aile Kurumu’nun özellikle sivil toplum kuruluşlarıyla ortaklaşa çalışmalar yürüttüğü Belçika’da, bu kurumların, çocuklarla ilgili karşılaşılan sorunları mümkün olduğu kadar aile içinde gidermeye çaba gösterdikleri görülmektedir. Belçika’da ailesinden alınan bir çocuğun asıl yerinin ailesi olduğu, aileden uzaklaşmanın geçici olduğu ve çocuğun tekrar ailesine döneceği kabulünün ön planda olduğu belirtilmiştir. Bu anlamda Avrupa’da incelemeler yapan heyet, Belçika’nın koruyucu ailelik ile ilgili en az soruna sahip olan Avrupa ülkesi olduğunu tespit etmiştir.
Hem Çocuğun Hem Ebeveynlerin Hak İhlali
Her çocuk, kendi anne ve babasının yanında büyüme hakkına, her ebeveyn de çocuğunu kendi kültür ve inancına göre yetiştirme hakkına sahiptir. Bu anlamda rapora göre Avrupa’daki bazı ülkelerdeki Gençlik Daireleri hem çocuk, hem de ebeveynlerin haklarının aleyhine uygulamalarda bulunabilmektedirler. Mevzuat olarak çocuk ve ebeveynler arasındaki sorunları çözme yoluna gitmeyi benimsemesi gereken kurumların, çocuk ve ebeveynlerin haklarını ihlal eder raddeye varan uygulamaları raporda eleştirilmiş, aile bütünlüğünün korunması yönünde tavsiyeler verilmiştir.
Toplumda Türkiye kökenlilere yönelik hâkim olan ön yargıların da desteğiyle, ilgili kurumların görevlileri, çocukları aileden uzaklaştırmak konusunda detaylı incelemelere ihtiyaç duymamaktadırlar. Buna karşın aileler ise çocuklarını geri almak için uzun ve yorucu bir yargı sürecinden geçmek zorunda kalmaktadırlar.
Bu anlamda TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nun Avrupa’da Türkiye kökenli çocuklarla ilgili olarak incelemelerde bulunması sevindirici olsa da, komisyon tarafından ortaya konulan raporun sorunların gözlendiği ülkelerde ne kadar dikkate alındığı ve siyasi yetkinliğe sahip olduğu merak konusudur.