"Almanya"

Türkler Alman Siyasetine İlgisiz Mi?

Almanya’nın en kalabalık ve yabancı nüfusu en fazla eyaleti Kuzey Ren Vestfalya’da 14 Mayıs’ta Eyalet Seçimleri gerçekleşti. Seçimlerin galibi Hristiyan Demokrat Parti (CDU) olurken Türkiye kökenlilerin siyasete ilgisine dair sorular da yeniden gün yüzüne çıkıyor. Eyalette yaşayan seçmenlerden bazılarıyla konuştuk.

14 Mayıs’ta gerçekleşen Kuzey Ren-Vestfalya (KRV) Seçimleri, Almanya’da 24 Eylül’de yapılacak olan federal seçimlerin rengi konusunda ipuçları verirken Türk seçmenlerin siyasi katılımı ve sandığa gitme motivasyonu hakkında da önemli bilgiler sunuyor. Bugün gelinen noktada Almanya’da varlığını sürdüren Türk toplumu, genel olarak hem köken ülke Türkiye’ye olan siyasi ilgisini devam ettirirken, hem de yaşadığı ülkenin siyasetinde söz sahibi olmaya çalışıyor.

18 milyona yaklaşan nüfusuyla Almanya’nın en kalabalık eyaleti olan Kuzey Ren-Vesfalya’da 14 Mayıs’ta 17. parlamento seçimleri yapıldı. Seçimlerin galibi yüzde 33 ile Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) oldu. Onu yüzde 31,2 ile Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve yüzde 12,6 ile Hür Demokrat Parti (FDP) izledi.1 Türkiye kökenliler tarafından kurulan Yenilik ve Adalet için Birlik Partisi (BIG) ve Alman Demokratlar Birliği (ADD) ise yüzde 5’lik seçim barajını aşmayı başaramadılar. BIG Partisi 17 bin 455 seçmenin oyunu alarak2 yüzde 0,2 oranına ulaşırken, toplam 13 bin 653 oy alan ADD de yüzde 0,1’de kaldı.3 Her iki partinin oy toplamı düşünüldüğünde –eğer partiye sadece Türkiye kökenli seçmenlerin oy verdiğini varsayarsak- bu sayı eyaletteki 201 bin Türk seçmeninin yüzde 15,47’sine tekabül ediyor. Almanya’da, genel seçimlerde oyunu kullanmış seçmenin etnik kökenine dair bir istatistik tutulmuyor; bu nedenle KRV’deki seçimlerde Türkiye kökenli Alman vatandaşlarının ne kadarının oy kullandığı bilinmiyor.

Öte yandan Almanya’da siyasi bir güç hâline gelen ve KRV’deki seçmen tabanını genişletip genişletemeyeceği merak edilen sağ popülist Almanya İçin Alternatif Partisi (AFD) ise yüzde 7’den fazla oy alarak4 ilk kez KRV meclisine girmiş oldu. 181 sandalyeli meclise girmeyi başaran siyasiler arasında Türkiye kökenli parlamenterler de var.

Türkiye Siyasetine Yönelik İlgi

Eyalette yabancılar içinde en büyük nüfusa sahip olan Türkiye kökenli seçmenin seçim yarışında ciddi bir faktör olup olmadığı ise muamma. Seçmen kitlesi, siyasal aktörlerin seçilmesinde ağırlık oluşturabildiği ölçüde siyasi elitler tarafından ciddiye alınır. Bu anlamda 201 bin Türkiye kökenli Alman’ın sandığa gitmesi veya belli bir parti etrafında kümelenmesi Türklerin siyasal açıdan önemsenmelerinin yolunu açacağı gibi bu topluluğu, seçimlerin kaderini belirleyen önemli bir siyasal güç hâline de getirebilir. Zira seçimleri kazanmak, iktidara gelmek, siyasete yön vererek belirleyici olmak isteyen her siyasi parti bu potansiyele doğal olarak ihtiyaç duymaktadır.

Ancak KRV’deki seçim yarışında propaganda faaliyeti yürüten siyasi partilerin göçmenler arasında hatırı sayılır bir kitleye sahip olan Türklere yönelik birkaç materyal dağıtımı dışında herhangi bir çalışma yapmaması “Türklerin sandığa ilgisizliği”nin çok ötesinde bir yorumu gerektiriyor.

Almanya’daki Türkler entegrasyon tartışmalarının merkezinde yer alıyor. Onlardan Alman kültürüne uyum sağlamaları beklenirken, hâkim tartışmalarda entegrasyon Türklerin tek taraflı olarak yerine getirmesi gereken bir ödev olarak görülüyor. Oysa bu beklenti, uyuma bir katkı sağlamadığı gibi izolasyon ve dışlanmayı da beraberinde getiriyor. Almanya’da süre gelen entegrasyon tartışmaları Türkiye’de nisan ayında gerçekleşen anayasa değişikliği referandumunda tekrar konu edildi. Almanya’da yaşayan Türk seçmenlerin çoğunluğunun referandumda “Evet” demesinin ardından Almanya’da çifte vatandaşlık tartışmaları yeniden gündemin ilk sıralarına oturdu. CDU 2014 yılında uygulamaya konulan çifte vatandaşlık yasasının tekrar gözden geçirilmesini isterken, sağ popülist AfD Genel Başkan Yardımcısı Alexander Gauland Alman haber ajansı DPA’ya verdiği demeçte Almanya’daki Türklerin oy verme eğilimine ilişkin eleştirisini “Referandum çifte vatandaşlığın iyi bir fikir olmadığını göstermiştir.” sözleriyle dillendiriyordu. Alman siyasiler büyük bir imtina ile ellerinde tuttukları çifte vatandaşlık kozunu referandum dolayısıyla tekrar gündeme getirmişlerdi.

Türkiye Kökenli Almanların “Görünürlük” Sınavı

Hem köken ülke Türkiye’ye olan siyasi ilgisini devam ettiren, hem de yaşadığı ülkenin siyasetinde söz sahibi olmaya çalışan Türkiye kökenli Almanlar için, KRV’de gerçekleşen seçimler kendilerini görünür kılma konusunda ciddi bir sınavdı.

KRV seçimlerinin ardından Köln ve civarında yaşayan Türkiye kökenlilerle yaptığımız görüşmeler Almanya’daki Türklerin siyasal katılımı ve motivasyonları hakkında genel bir resim oluşturmamıza olanak sağlıyor.

“Her İki Ülkenin Siyasetiyle De İlgileniyorum”

31 yaşında bir bankacı olan Fatma Hanım Türk vatandaşı. Almanya ve Türkiye siyasetine olan ilgisini şu sözlerle aktarıyor: “Hem Türkiye hem Almanya siyaseti ilgimi çekiyor. Türk vatandaşıyım ama Almanya’da doğdum. Ülkeme ve milletime olan bağlılığım Türkiye siyaseti ile ilgilenmeme etken. Almanya’da yaşamam ve Alman siyasetinden birebir etkilenmem de Almanya’daki siyasete ilgimi arttırıyor.”

33 yaşında bir muhasebeci olan Esra Hanım ise Alman vatandaşı. Bireysel haklarını korumak için hem Türkiye hem de Alman siyasetiyle ilgilendiğini söylüyor. Tam olmasa da BIG partisinin kendisini temsil ettiğini belirten Esra Hanım diğer partilere güvenmediğini ifade ediyor.

Almanya’nın Türkiye Politikası Türk Seçmeni Etkiliyor

Kuşkusuz siyasete ilgi, bilgi, merak, siyasi angajman ve vatandaşlık duygusu gibi bir takım etkenler oy kullanmada etkili. Oy kullanarak vatandaşlık görevini yerine getirdiğini belirten Latif Bey kimyager olarak çalışıyor. Çifte vatandaş olan Latif Bey işçi kökenli bir aileden geldiğini ve oyunu SPD’den yana kullandığını ifade ediyor. Alman partilerin Türkiye politikalarının Türkiye kökenli seçmenlerin siyasi tercihinde önemli rol oynadığını söylüyor. Bu tercihte Türkiye’nin AB üyelik tartışmalarının da etkili olduğunu belirtiyor. “Türkiye AB’ye tam üyelik yolunda ilerlemeye çalışırken bu sürecin kesintiye uğratılmaması gerekirdi.” diyen Latif Bey şöyle diyor: “Burada iç politik hesaplar var. Yeşiller’in ve Sol Partinin, dahası tüm siyasi partilerin Türkiye ile yaşanan her olumsuz gelişmeyi Türkiye’nin AB üyeliğine karşı bir koz olarak kullanması rahatsız edici. Ben Türkiye’nin AB üyelik müzakerelerini sonu belli olmayan bir futbol maçına benzetiyorum. Kimse bu maçın ne zaman biteceğini bilmiyor.”

Aslen Kürt olduğunu belirten Mahmut Bey de 27 yaşında bir işletmeci. Alman vatandaşı olan Mahmut Bey son KRV seçimlerinde oy kullanmış: “Siyasete yön verecek olan seçmenler. Ne kadar çok katılım olursa siyasette sesimiz o denli güçlü çıkar. Seçim sonuçlarının partilerin kendilerine çeki düzen vermesi açısından bir cevap olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle sandığa irademi yansıttım.”

Yerleşik Partilere Güven Azaldı

Siyasal sistemin işleyişinden duyulan memnuniyet ve memnuniyetsizlik de seçmenin sandığa ilgisini belirliyor. Örneğin çifte vatandaş olan Belkıs Hanım (ev hanımı, 36 yaşında) siyasilere güvenmediğini, bu nedenle oy kullanmaya da gitmediğini aktarıyor.

Öte yandan Almanya’daki Türklerin Alman siyasetine karşı yaşadıkları hayal kırıklıklarının BIG partisi ve ADD’nin önünü açtığı söylenemez. ADD ve BIG partilerinin toplam oy oranı, sadece yüzde 0.3. Bu durum Türk seçmenlerin büyük çoğunluğunun “yerleşik partilere tepki” oyu kullanmadığını da ortaya koyuyor.

Mahmut Bey ise oyunu BIG partisine vermiş. Nedenini şöyle açıklıyor: “Türkiye kökenlilerden oluşan parti olması ve gerçekten bizim gibi azınlıkta olan Türklerin haklarını savunma çabaları ilgimi çekti. Diğerleri sağ parti temsilcisi gibi konuştular, vaatlerini de o yönde yaptılar. Aslında Türkiye politikası üzerinden bir seçim yaşadık diyebiliriz. Çünkü Türkiye özellikle son zamanlarda Almanya’da gündemi belirleyen konuma geldi. Almanya’daki siyasiler kendi işlerini bırakıp sadece Türkiye üzerinden siyaset yürüttüler.”

Yalnızca Türk vatandaşı olduğunu söyleyen Fatma Hanım ise Almanya’da oy kullanma hakkına sahip değil. “Ama bu durum siyasette söz sahibi olmama engel değil. Bu nedenle ADD’nin hem kurulmasını destekledim hem de üyesi oldum.” diyor.

Almanya’daki Türklerin daha çok göçmenlerin siyasal taleplerini olumlu karşılayan siyasi partileri tercih ettiği biliniyor. Örneğin köken ülkede muhafazakâr ya da milliyetçi bir siyasi tercihe sahip olan Türkler, Almanya’da sosyal demokrat, sol ve liberal partilere yönelebiliyor. Burada parti ile kişi arasında ilişkiyi belirleyen kıstas, daha çok partinin göçmenlerin ekonomik, sosyal, siyasal, dinî ve kültürel sorunlarının çözümüne yönelik uygulayacağı ılımlı siyaset oluyor. Ancak bilhassa son dönemde sol fraksiyonun uyguladığı siyaset, Türk seçmenleri hayal kırıklığına uğratmışa benziyor. Geçen seçimde Yeşiller için oy kullandığını ifade eden Derya Hanım (avukat, 35 yaşında, çifte vatandaş) bu seçimlerde oy kullanmadığını, Yeşiller’e olan güveninin sarsıldığını ifade ediyor: “Türkiye ile ilgili meselelerde yanlış pozisyon aldılar. Bu partiler içindeki Türkiye kökenli vekiller de sorunlu yaklaşımlarıyla Türk düşmanı olduklarını göstermiş oldular.”

Türk Seçmen Erdoğan Tartışmalarından Rahatsız

Partilerin laf kalabalığı dışında bir şey yapmadığına inanan Derya Hanım: “SPD de dâhil tüm partiler Erdoğan’ı sevip sevmeme üzerinden Türk toplumunu cezalandırma veya mükâfatlandırma yoluna gidiyor.” diyor. Derya Hanım, Almanya’da siyasetin geldiği noktayı “ümitsiz vaka” olarak değerlendiriyor ve ekliyor: “BIG ve ADD partilerini duymadım bile. Kitle iletişim araçlarını kullanmada ve insanlara ulaşmada belli ki başarısız olmuşlar.”

Fatma Hanım da yerleşik partilere tepkili: “Yeşiller, SPD, CDU, FDP, Sol Parti… Hiçbirine oy vermem mümkün değil. Bu partilerin tamamının bilhassa Müslüman kuruluşlar hakkındaki yaklaşımları kabul edilir olmaktan çok uzak.” Öte yandan Erdoğan, KRV’deki birçok Türk seçmenin siyasi tercihinde etkili olmuşa benziyor. Fatma Hanım Almanya’da Erdoğan etrafındaki tartışmanın kimlikle ilgili yanına vurgu yapıyor: “Türkiye’nin seçilmiş Cumhurbaşkanına hakaret bizim kimliğimize yönelik bir dışlama ve hakarettir.”

Siyasiler Türk Toplumunu Ciddiye Almalı

Latif Bey’e göre Alman siyasi partilerinde Türkiye kökenlileri ciddiye almama sorunu var. Almanya’daki Türklerin burada kendilerini dışlanmış ve ayrımcılığa uğramış hissettiklerini ve kendilerini sahiplendiğini hissettikleri Erdoğan’ı desteklemek için Türkiye’deki referanduma büyük bir katılım sağladıklarını belirtiyor. “Erdoğan’ı tabii ki eleştirebilirsiniz ancak Erdoğan Avrupa’da yaşayan Türk toplumunu ciddiye alıyor. Onlara vakit ayırıyor, değer veriyor ve mobilize edebiliyor. Almanya’daki siyasilerin Türk toplumunu ciddiye almama sorunu var.”

KRV Seçimleri, eylül ayındaki federal seçimler için bir ön deneme sayılabilir. Türkiye kökenlilerin seçimlere katılım konusunda kat etmesi gereken uzun bir yol var. Belli ki aynı uzun yol, Türkiye kökenli seçmeni ciddiye almak konusunda Alman siyaseti için de geçerli.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Diğer Gündem Yazıları

Son Yüklenenler