İngiltere | Müslüman Öğrencilerin Üçte Biri Nefret Suçu Mağduru

Birleşik Krallık’ta faaliyet gösteren Ulusal Öğrenci Birliği (NUS), ülkede  ileri ve yüksek öğretim kurumlarında öğrenim gören Müslüman öğrencilere yönelik geçtiğimiz sene başlattığı anketin sonuçlarını açıkladı. Yapılan ankete göre, Britanya’daki Müslüman öğrenciler, okullarda birçok kez taciz ve suç teşkil eden kötü muamele ile karşı karşıya kaldıklarını belirtti.

“Eğitim Kurumlarındaki Müslüman Karşıtı Düşüncelerden Endişe Duyuyoruz”

Ulusal Öğrenci Birliği’nin yüzde 82’si Birleşik Krallık vatandaşı olan 578 Müslüman öğrenci ile yaptığı anket sonuçlarına göre, her üç katılımcıdan biri, uğradığı fiziksel veya sözel saldırılar, eşyalarının zarar görmesi veya çalınması gibi olumsuz tecrübeler nedeniyle oldukça endişeli olduğunu ifade etti. Taciz ve kötü muamele ile karşılaştığını belirten katılımcıların yüzde 79’u, bu tarz olayların kendilerinin Müslüman olmaları ile ilgili olduğunu düşündükleri yönünde beyanatta bulundu. Bununla birlikte, katılımcıların beşte biri ise en azından sözlü olarak tacize uğradığını belirtiyor. Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan NUS yetkilisi Hareem Ghani, toplumda ve eğitim kurumlarında var olan İslamofobi ve Müslüman karşıtı düşüncelerden oldukça endişe duyduğunu belirterek, kurumların ve öğrenci birliklerinin Müslüman öğrencileri –bilhassa kız öğrencileri- kampüs içerisinde bu tür saldırılardan korunmak için harekete geçmeleri gerektiğini savundu.

“Prevent” Stratejisinden Müslüman Öğrenciler Olumsuz Etkileniyor

Anket ayrıca hükümetin terörle mücadele stratejisinin bir parçasını oluşturan ve radikalleşme tehlikesine açık olduğundan şüphe edilen öğrencilerin tespit edilmesini öngören “Prevent” programının da Müslüman öğrencileri kötü anlamda etkilediğini gösteriyor. Buna göre, anket katılımcılarının üçte biri Prevent stratejisinin kendilerini olumsuz yönde etkilediği yönünde beyanatta bulundu. Bu programdan olumsuz olarak etkilendiklerini söyleyenlerin yüzde 43’ü, yanlış anlaşılma endişesiyle görüşlerini ifade etmekten veya kendileri gibi olmaktan çekindiklerini belirtti.

Muhalefetin eğitimden sorumlu Bakanı Angela Rayner, üniversitelerin öğrenme ve tartışma alanları olduğunu söyleyerek, bu anlamda hiçbir öğrencinin dinî inancı, etnisitesi ya da cinsiyeti yüzünden ayrımcılığa ve zarara uğratılmamasının üniversitelerin sorumluluğu altında olduğunun altını çiziyor. Eğitim Bakanlığı adına konuşan bir yetkili de Prevent’in ifade özgürlüğünü kısıtlamak, öğrencileri gözetlemek gibi bir amacının olmadığını ve belli bir gruba yönelik ayrımcı uygulamalarla suistimal edilmemesi gerektiğini ifade etti. Ancak uygulamada durum oldukça farklı görünüyor. 2017 ocak ayında Kings College London Prevent programı kapsamında öğrenci ve üniversite çalışanlarının e-postalarının görüntülendiği ve kaydedildiğini itiraf etmiş, programın üniversitelerde tatbikinden sorumlu Yükseköğretim Fonları Konseyi (Higher Education Funding Council) adına konuşan bir yetkili de uygulamanın yerinde ve doğru olduğunu savunmuştu.

Birleşik Krallık’ta bilhassa İngiltere’de, son dönemde İslamofobik nefret suçlarında ciddi bir artış gözlemleniyor. (eg)