'Dosya: "Avrupa'da Ezan Düzenlemeleri"'

Almanya’da İlk Ezan: Düren Camisi’nin 34 Yıllık Ezan Geçmişi

Düren’de tam 34 yıldır günde üç kere minareden ezan okunuyor. Bu yönüyle cami Almanya’daki ezan tartışmalarındaki ezberleri alt üst edecek nitelikte. Almanya’da ilk ezanı okuyan Düren Camisi’nin hikâyesi.

Almanya'nın Düren Şehrindeki Fatih Camii | Fotoğraf: Perspektif / Rabia Müller

Almanya’nın batısında, en fazla Müslüman’ın yaşadığı Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinde bir cami: Düren Fatih Camisi. 1900’lü yıllardan kalma eski bir metal fabrikası camiye ev sahipliği yapıyor. Yüksek tavanlı, zemini eski karolarla kaplı olan kocaman bir bina burası. Tarihî eser sayılan ana bina, 12 bin metrekarelik kocaman bir hizmet alanına sahip. Caminin kendisine ait gençlik lokali, otoparkı, endüstriyel mutfağı, eğlence lokali ve bakkalı var. Fakat 1974 yılından beri Düren’de cami olarak varlığını sürdüren bu mekanı özel kılan şey yalnızca bunlar değil. Düren Camisi’nin yüksek minaresinde tam 34 senedir her gün üç vakit ezan sesi de yankılanıyor. Şehir merkezine 500 metre mesafede yer alan caminin 1992 yılında inşa edilen minaresinden duyulan bu ezan, bugün şehrin birçok yerinden duyuluyor.

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’ne (DİTİB) bağlı olan Düren Fatih Camisi Almanya’da 1984 yılından beri dışarıya hoparlörle canlı ezan okuyan ilk cami. Cuma günleri yaklaşık 500 kişinin, bayramlarda ise neredeyse 2 bin kişinin bir araya geldiği bu büyük caminin ezan hikâyesi, 1976-1988 yılları arasında cami başkanlığı yapan Ahmet Kurt’un Tercüman Gazetesi’nde “Viyana ezan sesiyle çınlayacak” başlıklı bir haber görmesi ile başlamış. 1979 tarihli haberde, Suudi Arabistan’ın finansmanlığında Viyana’da inşa edilecek camide cuma günleri sesli ezan okunacağı geçiyormuş. Bunun üzerine heyecanlanan ve Düren Camisi için harekete geçen Yönetim Kurulu ezanın dışarı okunabilmesi için hemen yerel makamlara mektup yazmış. Bir ay sonra Aachen Endüstri Gözetim Dairesi’nden (Alm. “Aachen Gewerbeaufsichtsamt”) gelen cevap ile caminin herhangi bir özel izin gerekmeksizin 1500 metreye kadar etkili olacak şekilde ezan okumasına müsaadesi olduğu bildirilmiş. Fakat bu izin gelmesine rağmen önce caminin bulunduğu bina ile ilgili resmî prosedürlerin tamamlanması beklenmiş. Dört sene sonra 1984 yılında, camiyle ilgili resmî prosedürler tamamlanır tamamlanmaz Ahmet Amca elektrikçinin yolunu tutmuş ve o zamanlar daha minaresi dahi olmayan camiye hoparlör sistemi kurdurmuş.

İlk ezanın sesi de hoparlörlerden dışarıya böylece taşmış. Düren’in akustik manzarası işte o gün tarihte bir ilke şahit olmuş.

Düren’in ezan hikâyesi bununla bitmiyor. Her gün, sabah ve yatsı ezanları hariç günde 3 vakit ezan okumaya başlayan caminin başı Kamu Düzeni Dairesi (Alm. “Ordnungsamt”) ile derde girmiş. Böylece 4 yıl sürecek olan bir mahkeme süreci de başlamış. Nihayet 1989 yılında günde 5 vakit ezan okuma izninin çıkması ile birlikte mahkeme Düren Fatih Camisi’nin lehine sonuçlanmış. Günde 5 vakit ezan okuma izni olan caminin yönetim kurulu mahkeme sonucunu istişare etmişler ve günde 5 yerine sadece 3 defa -öğle, ikindi, akşam olmak üzere- ezanın dışarıya okunmasında karar kılmışlar. Bugün de 40 sene önce alınmış bu karar hâlâ geçerli ve camide günde sadece 3 vakit ezan okunuyor.

Düren’de ezanın mimarlarından biri olan Ahmet Amca, çok erken veya çok geç saatlerde ezan okuyup gayrimüslimlere rahatsızlık vermek istemediklerini belirtiyor ve ekliyor: “Biz insanlar ibadete, camiye nasıl çağırılır bunu göstermek istedik.”. Ezana 1984 yılında başladıklarını ve 1989 yılına kadar mahkeme sürerken bile camide ezanın hiç susmadığını ifade eden Ahmet Amca, mahkeme sürecinde kendilerini savunan avukatların, sürecin meşakkatli olacağını, buna rağmen eğer vazgeçmezlerse haklı olduklarını ve davayı kazanacaklarını söylediklerini sözlerine ekliyor.

Almanya’da daha Müslüman nüfus yeni yeni oluşurken müthiş bir kurumsallaşma örneği gerçekleştiren Ahmet Amca, o dönemki samimi ve azimli Müslümanlardan yalnızca biri. Dernek kurmak için o dönem bürokratik engellemeler çıkaran konsolosluklarda uğraşmalarından, cami bulabilmek için sokak sokak gezdiklerinden, cami mülkiyetini alabilmek için kendi aralarında topladıkları paralardan bahsediyor. Ardından ekliyor: “Bugün bazı camiler daha yapılırken imza atıyorlarmış, ‘Minare yapmayacağız, ezan okumayacağız.’ diye. Bu beni müteessir ediyor. Biz bu ülkede eşit vatandaşlarız, böyle bir şartı baştan kabul etmek bile bana göre yanlış bir şey.” Ahmet Amca’ya Almanya’da saldırıya uğrayan, komşularıyla sorun yaşamak istemeyen camileri hatırlatıyoruz. O yine de ezan konusunda kararlı görünüyor: “Eğer burada bir cami baştan itibaren yerel makamlarla düzgün bir şekilde iletişime geçerse ve yasal düzlemde hakkını ararsa ezanın okunması çok büyük sorun doğurmayacaktır.”

“Bugünkü Müslümanlar Zorlukları Daha Kolay Aşar”

Yıllar önce aynı camide sekreter olarak görev yapan Hasan Ozan, 1984 yılında ilk kez dışarıya okunan ezanın da şahidi.

Hasan Bey ezanın ilk defa dışarı okunacağı gün cemaatin caminin bahçesinde toplandığını ve oldukça heyecanlı olduklarını aktarıyor. Caminin başlarda gayrimüslimlerden tek tük tepki aldığını hatırlıyor; ama zamanla bu tepkiler azalmış ve yok denecek seviyeye gelmiş.

Hasan Bey cami sekreterliği yaparken Düren’in Almanya’daki diğer camilere de örnek olduğundan bahsediyor: “Ezan okumaya ilk başladığımız zamanlarda Almanya’nın her yerinden yaklaşık 150 camiden mektup aldık. Cami yönetimleri bize ‘Bu izni nasıl aldınız?’ diye sorular soruyordu.” Bunun üzerine Hasan Bey, kendisine mektup yazan bütün camilere aldıkları ezan izninin kopyasını yollasa da, ezan meselesi belediyelerin yetkisinde olduğu için Düren örneğinin birebir diğer şehirlere aktarılması imkânsız.

Almanya’daki camilerde ezan okunması konusundaki en belirleyici noktalardan biri caminin konumu. Düren Camisi’nin şu anki konumu, ezan izni alındığı dönemde endüstri bölgesi olarak geçiyormuş. Hasan Bey, “Şehir merkezinde ya da konutların arasındaki camiler için ezan izni alınması çok zor olur.” diyor. Fakat yine de ekliyor: “Zor ama, imkânsız değil. Şimdiki Müslümanlar artık 1980’li yıllardaki Müslümanlar gibi değil. Gençler kendilerini geliştirdi, dil biliyorlar. Biz o zaman çok az Almancamızla bunu başarabildiysek, bugünün Müslümanları zorlukları daha kolay aşabilir.”

“Esas Mesele Müslümanların Yerel Aktörlerle Bağlantıda Olması”

Ezanın hem cami cemaati ve hem de Düren için oldukça anlamlı olduğunu söyleyen Necdet Cebeci, 450 civarında üyesi olan Düren Fatih Camisi’nin sekiz senedir İdare Heyeti’nde görev alıyor ve caminin şu anki başkanı. Cebeci bugüne kadar kendilerine çok az sayıda şikayet geldiğinden bahsediyor. Basına şimdiye kadar yansıyan haberler de bunu tasdikler nitelikte. Neticede Düren’de bugün, doğduğu günden beri ezan duyan, yani ezanla büyümüş bir yerel halk var. Bunu tasdikler şekilde cami bugüne kadar, Almanya’daki diğer cami saldırılarına benzer hiçbir saldırıya uğramamış.

Necdet Bey, caminin 30 senedir belediye ile yakın temasının olduğunu ve yerel siyasiler ile uyum içinde çalıştığını anlatıyor. Cami kurulduğundan bugüne Düren Belediyesi partiler arasında el değiştirmiş fakat cami her zaman belediye ve politikacılarla uyumlu çalışmış. Karşılıklı tanışma ve beraber yapılan programlar aradaki önyargı ve engelleri kaldırmış. Bugün cami tarihî eser olan binası için belediyeden teşvik almış, camiye giden yola ekstra trafik lambaları takılmış ve belediye caminin dış cephe aydınlatmasını yapmış durumda. Bütün bunlar, dinî çoğulculuğun sorunsuz işlediği ufak bir şehir için çok büyük adımlar.

“Ezan Bir Beldenin Müslümanlar Açısından Canlı Olduğunu Gösteriyor”

Düren Fatih Camisi’nin İmamı Mecid Ertürk, 1 senedir bu camide görev yapıyor. Brüksel doğumlu olan Ertürk Türkiye’den Düren’e gelmeden önce görev yerinin Fatih Camisi olduğunu öğrendiğinde kısa bir araştırma yapmış ve bu caminin oldukça özel bir cami olduğunu fark etmiş. Kozmopolit bir cemaati olan Düren’de görev yapmaktan ve gayrimüslim çoğunluğun olduğu bir ülkede camiden dışarıya ezan okunabiliyor olmasından memnun olduğunu söyleyen Mecid Bey, ezanın İslam’daki yerinden bahsediyor: “Ezan, İslam’ın şiarlarından, olmazsa olmazlarından biri. Ama aynı zamanda ezan, o beldenin Müslümanlar açısından canlı olduğunu gösteren bir belge niteliğinde. Düren’de ezan farklı düşüncelerin ve inançların bir arada yaşayabildiğini gösteriyor.”

Sonuç olarak Düren Fatih Camii, bugün dinî çeşitliliğin bir göstergesi olarak Almanya’nın nevi şahsına münhasır bir örneği. Bu emsalsiz örneğin, Avrupa’daki veya Almanya’daki diğer camileri harekete geçirebilecek bir motivasyon kaynağı olup olmayacağı ise, camilerin bulunduğu şehirlerde veya ülkelerde dinî çoğulculuğun nasıl karşılandığı ile yakından ilgili.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#1

*Tüm alanları doldurunuz

  • Murat Ssglam
    2018-11-03 11:39:01

    Bu iznde emegi olan ve o günlerde calistigim gazetede mansetten haber yaban birisi olarak konu ile ilgili özel anilarimida bu yazida okumak istertim...

Diğer Gündem Yazıları

Son Yüklenenler