Unutulmaya Yüz Tutan En Büyük İnsani Kriz: Yemen
Yemen’de insani kriz patlak vermiş durumda. Su, yiyecek ve barınacak bir yer bulmaya çalışan milyonlarca Yemenlinin dramına dünya kamuoyu kayıtsız.
Üç yıl süren yıkıcı çatışmaların ardından Yemen, şimdiye kadarki en büyük kolera salgını ve şiddetli kıtlıkla karşı karşıya. Yardım kuruluşları üst üste insani kriz uyarılarında bulunuyor.
Save the Children kuruluşuna ait bir rapora göre Suudi Arabistan’ın Yemen’e karşı yürüttüğü askerî saldırılar sonucunda ülkede baş gösteren kolera krizi korkutucu seviyeye ulaştı: Hudeyde bölgesindeki kolera vakıaları üç katına çıkmış durumda. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre, Nisan 2017’den bu yana Yemen’de 1.2 milyondan fazla kolera vakıası kaydedildi ve 2.500 kişi koleradan hayatını kaybetti. Koleradan şüphelenilen vakıaların yüzde 30’u beş yaş altı çocuklar. Haziran ayı sonu ile eylül ortasında Yemen’de kayıtlı kolera şüpheli vaka sayısı yüzde 540 oranında arttı.
Yemen’de yaklaşık dört yıldır süren savaş, pek çok bölgenin temiz suya erişimini engelleyerek, sağlık sisteminin neredeyse tamamen çökmesine yol açtı. Çatışan tarafların tıbbi tesislere karşı tekrarlanan saldırıları, tesislerin çoğunun kullanılamaz ya da erişilemez hâle gelmesine neden oldu. Su tesisatları çatışmalardan büyük zarar gördü; suya kısıtlı erişim ise olumsuz hijyen ve sağlık koşullarını oluşturdu. 2000 katılımcıyla yapılan yakın tarihli bir Birleşmiş Milletler anketinde, ülke çapındaki katılımcıların yarısından fazlası, en yaygın alt yapı hasarının su şebekelerinde olduğunu söylüyor. Bütün bunlar da daha ilerlemiş bir kolera salgını riskini artırıyor.
Kolera salgınının yanı sıra, ülkedeki kıtlık koşulları başka bir insani krizi doğuracak endişesi var. Rakamlar korkutucu seviyede: Dünya Gıda Programı’na (WFP) göre, 22 milyon Yemenli, yani ülke nüfusunun dörtte üçü insani yardıma muhtaç durumda. 11 milyon Yemenli acil yardıma muhtaç iken 18 milyon kişi açlık tehdidi altında. 8.4 milyon kişi ise kıtlık sınırında yaşıyor.
Çoğunlukla yolsuzluk, iç savaşlar ve ekonominin doğru yönetilememesi gibi nedenlerden dolayı savaş öncesinde de fakir olan ülke halkının üçte biri şu an açlık sınırında. Zira devam eden çatışmalar ülkenin temel ihtiyaçlarını tüketirken, son 12 yılda Yemen Riyali’nin değer kaybetmesine (yüzde 180 oranında) ve gıda fiyatlarının en az yüzde 35 artmasına neden oldu.
Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyonun gıda ithalatına uyguladığı abluka, zaten var olan gıda sıkıntısını daha da ağırlaştırarak ülke halkı üzerinde tahrip edici etki bırakıyor. Ablukanın azaltılmasından sonra bile, Yemenliler hâlâ özellikle Husilerin kontrolündeki bölgelerde yardım malzemelerine ulaşamıyorlar.
Norveç Mülteci Konseyi’nde (NRC) Yemen Koruma ve Savunma Danışmanı Suze van Meegen krize dair detaylı bilgilere sahip. Perspektif’e konuşan van Meegen, “Ülkeye gıda ve yakıt girişinin engellenmesi halkı insani krize sürüklüyor.” dedi. Van Meegen ayrıca, devlet memurlarının maaşlarını alamamalarının süregelen çatışmalardan kaynaklandığını belirterek; önceden devletten maaş alabilen nüfusun yüzde 4’ünün iki yıldır paralarını alamadıklarını sözlerine ekledi: “Bu yüzde 4’lük kesimin bakmak zorunda olduğu insan sayısını da göz önüne alırsanız, bu rakam nüfusun üçte biri anlamına geliyor.”
Yemen Krizinin Ana Merkezi: Hudeyde
2014 yılı sonlarından bu yana Husi kontrolündeki stratejik Hodeidah limanını Suud önderliğindeki ittifakın ağır hava saldırıları düzenleyerek yeniden ele geçirmeye çalışmasıyla, Hudeyde limanında durum ciddiyetini koruyor. Yemen’e açılan ana liman olma özelliğini taşıyan Hudeyde limanının ele geçirilmesi çatışan taraflar açısından ekonomik bir önem taşıyor. Perspektif’e konuşan Yemenli gazeteci ve insan hakları savunucusu Fatik al-Rodaini, “Hudeyde’nin kontrolünü ele geçirmek, Hadi hükumeti destekçisi güçlere, Husileri şehirden uzaklaştırdıktan sonra başkent San’a’yı yeniden ele geçirmelerine yardımcı olacak stratejik bir üs sağlayacak.” dedi. Öte yandan haziran ayında Hudeyde içinde ve çevresinde şiddetin artmasıyla, yüz binlerce insan daha yerinden olurken, yardım ve ihtiyaç malzemelerinin lojistiğinde kullanılan hayati rotalar da kapandı.
Ülke nüfusunun yüzde 80’i için gerekli gıda ve tıbbi malzemelerin ulaştırılmasında âdeta bir cankurtaran hattı olan Hudeyde’de gerçekleşen her olay, ülkedeki tüm çocukları ve aileleri doğrudan etkiliyor. Save the Children Yardım örgütünün Yemen temsilcisi Tamer Kirolos, basına verdiği demeçte şunları söylüyor: “Bu hayati liman yoluyla ülkeye giren gıda, yakıt ve yardım malzemelerinin sevkiyatındaki en ufak bir aksama, yüzbinlerce aç çocuğun, hayatta kalmalarını sağlayacak gıdaya ulaşamayarak ölmeleri anlamına gelir.”
Birleşmiş Milletler, Hudeyde’ye yapılacak bir saldırının bombalar, açlık ve önlenebilir hastalıklara kadar pek çok tehditle karşı karşıya kalan liman kentindeki 250 bin kişiyi en kötü varsayımla öldürebileceğini bildirdi. Norveç Mülteci Konseyi (NRC), ülkenin bazı kısımlarındaki gıda fiyatlarının geçen ay iki katına çıkmasıyla, ailelerini besleyemeyen ve hasta çocuklarını hastanelere götüremeyen Yemenlilerin sayısının arttığı ve bombalardan çok ekonomik sorunların insanları öldüreceği uyarısında bulundu. Hudeyde’deki NRC personeli, savaşın başlangıcından bu yana temel gıda maddelerinin fiyatlarında yüzde 140 oranında artış olduğunu kaydetti.
İnsani yardım kuruluşunun gözlemlerine göre, bu hedefli saldırılar sivil yaşamlar üzerinde farklı etkiler oluşturuyor. Bu saldırılarla Hudeyde’yi başkent San’a’ya bağlayan ana yolların kesilmesi, gıda ve yardım malzemelerinin nakliyesini etkiliyor. Bu durum da hem ihracatçılara hem de sıradan halka maliyetlerin artması şeklinde geri dönüyor.
Van Meegen uyarıyor: “Şu anki en büyük tehlike, ana nakliye rotasının kesilmesi. Böyle bir durumda ülkeye yeterli gıda girmeyecek ve insanların yiyebileceği hiçbir şey kalmayacak.”
Bölgede Acil İnsani Müdahaleye İhtiyaç Var
“Güvenlik zafiyeti ve lojistikteki güçlükler gibi bariz sorunlar, insani yardım görevlilerinin yardım malzemeleri dağıtımlarını engelleyebilir.” diyen van Meegen, en büyük engelin aslında yardım kuruluşlarına zorla dayatılan bürokratik baskılar olduğunu vurguladı. Bu baskıların arasında, yardım kuruluşu çalışanlarının yaptıkları işlerle ilgili sorguya çekilmeleri, uluslararası STK’lardan sürekli olarak, yerel otoritelerin koyduğu yeni düzenlemelere uyacak şekilde politikalarını değiştirmelerinin istenmesi ya da bu STK’ların para harcama biçimleri ya da yardımın kimlere ulaştırılacağı gibi konularda kısıtlanmaları yer alıyor.
Van Meegen, insani yardım çalışmalarının ana amacının, ülkenin dört bir yanında kaçışta olan, acil yardıma muhtaç insanların izini sürmek ve onları bulmak olduğunu; ancak yardım kuruluşu çalışanlarının bu insanlara ulaşmakta çok zorlandıklarını vurguluyor. Çoğunlukla, bu insanlar temel yardım malzemelerini aldıktan hemen sonra bir şiddet olayı yaşanıyor; siviller yeniden kaçmak zorunda kalıyor. Nihayetinde yardım kuruluşu çalışanları bu insanların izini kaybetmiş oluyorlar.
Şimdiye dek, bu yılın müdahale planı için ayrılan 2 milyar dolarlık fonun yüzde 65’i dağıtıldı. Ne var ki, Van Meegen ayrılan bütçenin yalnızca asgari sayıdaki insanı hayatta tutabilmek için gerekli olan temel bir miktar olduğuna dikkat çekiyor: “Pek çok insan, satın alabilecekleri yiyeceklerin miktarını kademeli olarak azalttığını söylüyordu. Şimdi bu insanlar tamamen dibi görmüş durumda. Satabilecekleri hiçbir şey kalmamış, gelirleri yok; yani aslında hiçbir şey yiyemiyorlar.”
Yemen’de Bitmeyen Çatışmaların Sorumlusu Kim?
BM tahminlerine göre, Suudi Arabistan öncülüğündeki uluslararası koalisyonun, Yemen’deki silahlı Husi gruplarına karşı hava saldırılarına başladığı Mart 2015’ten beri, 16 bin insan -ki çoğunluğu çocuklar oluşturuyor- yaşamını yitirdi ya da yaralandı. Binlerce sivil ise yetersiz beslenme, hastalık, kötü sağlık koşulları yüzünden yaşamını yitirirken, milyonlarca Yemenli evlerini terk etti.
Koalisyon güçlerinin hava bombardımanına, rakip gruplarınsa karadan savaşmaya yılmadan devam etmesi nedeniyle Yemen’deki savaş bitecek gibi görünmüyor. Sivillerde dayanılması zor acılara yol açan insan hakkı ihlalleri arasında yardım grupları savaşan tarafları çatışmaları bitirmeye çağırıyor. Öte yandan savaşan taraflar ve Batılı müttefikleri, yardıma muhtaç insanlara yardım etmenin yanı sıra, şu an Yemen’de olanlarla ilgili sorumluluk almakla yükümlüler.
Aynı zamanda Mona Yardım Kuruluşu kurucusu olan al-Rodaini uluslararası toplumu şu sözlerle kınıyor: “Uluslararası toplum, Suudi koalisyonu tarafından sivillere karşı uygulanan tüm suçlardan sorumludur. Uluslararası toplum, koalisyona destekleri ve olup bitene sessiz kalmalarından dolayı Yemen’deki insani krizden de sorumludur.” “Tüm dünya topluluğunu Yemen’in yanında olmaları ve Suudi rejimine savaşı bitirmeleri ve ablukayı kaldırmaları konusunda baskı yapmaya çağırıyorum.” diyen al-Rodaini acil müdahale çağrısında bulundu.
BM insan hakları uzmanları, yayınladıkları ilk raporlarında Yemen’deki çatışmalarda çatışan partilerin hepsi tarafından savaş suçları işlenmiş olduğuna inandıklarını söylediler. Uzmanlar ayrıca, Suud öncülüğündeki koalisyonun desteklediği Yemenli yönetim güçleri ile isyancı Husi gruplarının, sivil kayıpları azaltmak için çok az çaba gösterdiğini iddia etti. Suudi koalisyonu tarafından yürütülen hava saldırılarının çatışmalardaki sivil kayıpların en önemli sebebi olduğu bildiriliyor.
Krizin şiddetine rağmen, su, yiyecek ve barınacak bir yer bulmaya çalışan milyonlarca Yemenlinin ıstırabına karşı tam bir kayıtsızlık hâlâ devam ediyor.