'Irak'taki Gösteriler'

Iraklılar Ölüm Tehlikesine Rağmen Daha İyi Bir Yaşam İçin Sokaklarda

Irak’ta siyasal sisteme yönelik revizyon talebiyle yapılan protestolar, protestoculara yönelik ölümcül şiddet sarmalına rağmen devam ediyor.

Görsel: Shutterstock.com | Değişiklikler: Perspektif

Irak geçtiğimiz iki aydan beri hükûmet karşıtı protestolara sahne oluyor. Protestolar Bağdat’ı da aşıp ülkenin güneyinde ve merkezinde yer alan diğer büyük şehirlere sıçramış durumda. Ekim ayının başından beri sokaklarda olan Iraklıların talepleri oldukça net: Temel hizmetlerin sağlanması, ekonomik imkânlar sunulması ve yolsuzluğun son bulması. Ülke genelinde yaşanan protestolarla birlikte grevler yapılıyor, limanlar ve petrol tesisleri bloke ediliyor.

Meşru Talepler

İlk olarak işsizlik ve kamu hizmetlerindeki kötü şartlar sebebiyle başlayan protestolar git gide daha da genişledi ve yolsuzlukla anılan siyasi iktidarın istifasının yanı sıra hizipçi politik sistemin tamamen ortadan kaldırılması çağrıları yükselmeye başladı. Vatandaşlar, petrol zengini olan ülkelerinde temiz suya, elektriğe, sağlık ve eğitim hizmetlerine kısıtlı erişim imkânları sebebiyle oldukça tepkili. Iraklıların büyük kısmı fakirlik içerisinde yaşıyor. Dünya Bankası’nın 2018 verilerine göre ülkede işsizlik oranı %8’e ulaşmış durumda.
Her ne kadar 2018 yılında yeni hükûmet reform vaadinde bulunmuş olsa da yolsuzluk içten içe devam etti. Irak, Uluslararası Şeffaflık Örgütü (İng. Transparency International) verilerine göre yolsuzluk konusunda dünyada 12. sırada. Ülkede yıllardır devam eden yolsuzluk ve silahlı çatışmalardan sonra Iraklılar ekonomik taleplerle yaptıkları protestolarda artık siyasal sistemin de değişmesi taleplerini yüksek sesle dile getirir hâle geldiler; çünkü artık küçük bir elit grubun çıkarlarını değil, halkın çıkarlarını gözeten bir yönetim istiyorlar.

En Geniş Halk Protestosu

Irak geçtiğimiz on yıl boyunca çok sayıda protesto dalgasına ev sahipliği yaptı ancak bugün devam etmekte olan protestolar, Saddam Hüseyin’in 2003 yılında devrilmesinden bu yana ülkede görülen en geniş protesto hareketi olma özelliğini taşıyor. 2018 yazında Basra halkının temel hizmetlerin sunulmamasına yönelik protestolarıyla kıyaslandığında hâlihazırdaki protestolar daha spontane, daha bağımsız ve daha yaygın.
Bundan önceki protestolar genellikle siyasi gruplar tarafından organize ediliyordu. Ancak bu sefer Irak vatandaşları herhangi bir parti bayraktarlığıyla bu işe girişmediler, çünkü artık ihtiyaçlarına siyasal sistemin cevap vermeyeceğini, mevcut hükûmetin de halkın endişelerini umursamadığını düşünüyorlar. John Hopkins Üniversitesi Dış Politika Enstitüsü (İng. Foreign Policy Institute) kıdemli üyesi Abbas Kadhim “Bu protestolar spontane olarak gelişti, dış gruplar tarafından sahnelenmedi ve desteklenmedi. Protestolarda genel anlamda gençler ve herhangi bir ideolojiye bağlı olmayan insanlar ön planda. Bu insanlar en temel haklarını talep ediyorlar. Daha iyi bir hükûmet, daha iyi bir vatan istiyorlar.” yorumunu yapıyor. Kadhim ayrıca, Irak’ın DEAŞ ile mücadele içerisinde olduğu geçtiğimiz yılların aksine vatandaşların artık hükûmete ülkenin günlük meselelerine odaklanması ve asli hizmetleri sunması çağrısında bulunduğunu belirtiyor.
Protestolarda gençlerden, işsizlerden, işçi sınıfından, orta sınıftan, kadınlardan, aşiretlerin genç ve yaşlı üyelerinden çok sayıda farklı yüzü görmek mümkün. Önceleri protestocular ülkenin siyasi sisteminde reform talebinde bulunurken, bugün sokaklarda sistemin değişmesi yönünde sesler yükseliyor. Halkın öfkesi öncelikle yerleşik aşiret partilerinin hükmetmesini sağlayan ve aşiret ideolojisini önceleyen siyasal sistem ile ülkedeki yabancı güçlere yönelmiş durumda. ABD öncülüğünde gerçekleşip Saddam Hüseyin’in devrilmesine yol açan 2003 yılındaki işgalden bu yana en çalkantılı dönem yaşanıyor.

Orantısız ve Şiddetli Müdahaleler Iraklıların Hayatlarına Mal Oluyor

Protestoların ilk günleri her ne kadar olaysız geçse de daha sonraları güvenlik güçlerinin orantısız müdahaleleriyle şiddet hâkim olmaya başladı. Protestocuları dağıtmak amacıyla göz yaşartıcı gaz, plastik mermi, sersemletici bombalar ve askerî mühimmat kullanıldı. Bunların birçoğu ağır yaralanmalara hatta ölüme sebebiyet verebilecek malzemeler. Irak İnsan Hakları Komisyonu verilerine göre kasım sonu itibarıyla 320’den fazla insan hayatını kaybetti, en az 15 bin kişi ise yaralandı. Bağımsız insan hakları gruplarının ifadelerine göre bu ölümcül müdahalelere maruz kalanların büyük çoğunluğu 90’lı yıllarda doğmuş olan gençler.

Hükûmet güçlerinin bu ölümcül müdahalelerine tepkiler yükseliyor. Öte yandan, liderleri Irak kamuoyunda güçlü pozisyonlara sahip olan İran destekli Şii milis grupların da olaylara dâhil olduğu iddia ediliyor. “Atılan mermilerin tamamı hükûmet cenahından gelmiyor.” diyen Kadhim, protesto hareketi içerisinde polislere ateş açan küçük bir grup olduğu iddialarından bahsediyor. Kadhim ayrıca partilerin genel merkezlerini ele geçirmeye çalışan bazı grupların, insanları hedef alarak öldüren militanların, bankaları, döviz bürolarını ve marketleri yağmalayanların, devlet binalarında resmî dokümanları yok edenlerin olduğuna dikkat çekiyor. Irak güçlerinde çok çeşitli aidiyetlerden insanlar olduğunu vurgulayan Kadhim, bunların tamamının hükûmete sadakat içerisinde olmadığının altını çiziyor ve güvenlik güçlerinin sokak protestocularından ziyade teröristlerle mücadeleye yönelik eğitim almış olduklarını belirtiyor. Kadhim: “Irak’ta teröristlerin, aşiretlerin, milislerin, devletin hatta vatandaşların elinde ateşli silahlar mevcut. Bunların her birinin bir yerlere ateş açmak veya birileriyle hesaplaşmak gibi çeşitli farklı niyetleri olabilir.”
Öte yandan bunca şiddet atmosferine rağmen on binlerce insan her gün daha da artan bir kararlılıkla protestolarına devam ediyor ve daha iyi şartlarda yaşama talebinde bulunuyor. Çatlamış omurgası, felç olmuş bacağı ve sırtından ağır yaralanmış hâliyle Fransa Basın Ajansı’na konuşan 16 yaşındaki Hamza şöyle diyor: “Eğer yürüyebilseydim şu an ben de protestolarda yerimi alırdım.

Hükûmetin Cevabı

İlk protesto dalgası sonrasında Başbakan Adil Abdülmehdi’nin istifası ve Cumhurbaşkanı Berhem Salih’in erken seçimlerle birlikte yeni seçim yasasının yürürlüğe gireceğini açıklaması, acil tedbir bağlamında atılan ilk adımlar oldu. Yeni seçim kanununun, yerleşik siyasi grupların hegemonyasını azaltması umuluyor. Irak Birleşmiş Milletler Destek Misyonu (UNAMI) İnsan Hakları Ofisi, “Seçim reformu barışçıl protestocuların çoğunluğunun en temel taleplerinden bir tanesiydi.” açıklamasında bulunuyor ve Irak otoritelerini yasayı yürürlüğe koyarak halkın taleplerini karşılamaya çağırıyor. Açıklamada, “Geçtiğimiz haftalarda Irak otoriteleri halkın güvenilir, özgür ve adil seçim talebine yönelik yasama tedbirleri arayışı içerisine girdi.” denildi.

Ülkedeki liderlerden ayrıca yolsuzluğa karışan resmî yetkilileri görevlerinden azletme, kabineyi yeniden oluşturma ve reform paketleri hazırlama vaadi de geldi. Ancak bu vaatler protesto hareketini yatıştırmaya yetmedi. Protestocular sokaklarda toplanmaya devam ediyor. Anlaşılan o ki artık hükûmetin vaatlerine güvenleri kalmadı çünkü hangi hükûmet gelirse gelsin pansuman tedbirlerle günü kurtarıp, vatandaşların günlük ihtiyaçlarına gerçek çözüm getirilmediğini düşünüyorlar. Bugün Irak halkı, ülkenin bütün kaynaklarını sömürdüğünü düşündükleri elit kesime karşı çıkıyor. Yönetici elit kesim halkın mobilize olmasına sebep olan gerçek problemler ile ilgilenmediği sürece Irak protestolara sahne olmaya devam edecek.

Alessandra Bajec

Alessandra Bajec Tunus merkezli serbest gazeteci. 2010-2011 yılları arasında Filistin’de yaşadı. Metinleri rt.com, CounterPunch ve Avrupa Gazetecilik Merkezi dergisinde yayımlandı.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler