"Hollanda"

Hollanda’da Yurtdışından Alınan Bağış Hakkında Bilgi Verme Zorunluluğu

Hollanda hükûmetinin 23 Kasım tarihli resmî açıklamasına göre belediye başkanlarına ve başsavcılığa, AB dışından bağış alan derneklerden söz konusu bağış hakkında bilgi talep edebilmeleri için yetki verilmesi öngörülüyor. Bu yetki ile camiler üzerinde “istenmeyen yurtdışı etkisinin” daha iyi kontrol edilmesi amaçlanıyor. Bağış hakkında bilgi vermeyi reddeden derneklere, mahkeme kararıyla beş yıla kadar dernek yönetiminde yer alma yasağı ve para cezası olmak üzere cezai yaptırım uygulanacak.

Fotoğraf: Alexandros Michailidis / Shutterstock.com, Değişiklikler: Perspektif

Hollanda hükûmeti, 2020 Şubat ayında “özgür olmayan ülkelerden” finansman alan camilere yönelik gerçekleştirilen meclis soruşturmasının nihai raporuna cevap olarak, 23 Kasım tarihinde resmî açıklama yaptı. Açıklamanın merkezinde üç yasa tasarısı var. Bunlar; “özgür olmayan ülkelerden” yurtdışı finansmanının yasaklanması, sivil toplum kuruluşlarının yurt dışından aldıkları bağış hakkında bilgi verme zorunluluğu ve antidemokratik derneklerin daha kolay kapatılabilmesini öngören tasarılar. Söz konusu yasa tasarıları hakkında Hollanda Danıştayının görüş raporu ve 30 Mayıs 2018 tarihli önergeye binaen Araştırma ve Dokümantasyon Merkezi’nin (WODC) dinî kuruluşların yurtdışı finansmanı hakkında yaptığı araştırma esas alınıyor.

Hollanda hükûmeti meclis ile paylaştığı açıklama metninde, öncelikle amacın “demokratik hukuk düzenini korunması” olduğunu ifade etti. Hollanda toplumunda çeşitli inanç, düşünce, değer yargıları ve yaşam tarzlarına alan sunulduğu, bu çerçevede sivil toplum kuruluşlarının ve dinî kuruluşların yurt içinden veya yurt dışından finansman alma hakkına sahip oldukları ve diğer ülkelerin Hollanda’da yaşayan vatandaşlarının dinî ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla diaspora politikası uygulamalarına izin verildiği belirtildi. Bunun ardından hükûmet, “yurtdışı etkisi ne zaman arzu edilmez olur?” sorusunu sorarak söz konusu çeşitliliğe müdahale gerektiren sebepleri sıraladı. Özetle, bu sorunun cevabı, yurt dışındaki aktörlerin (devletler veya bunun dışında kalan kurumlar) ideolojik ve siyasi amaçlarla Hollanda toplumu üzerinde etki oluşturmaya çalışması olarak veriliyor. Açıklamada genel olarak hükûmetin, yasa tasarısına zemin oluşturmak amacıyla “problemli davranış” gibi belirli olgu ve kavramları daha somut tanımlamalara kavuşturmak istediği gözlemleniyor.

Diaspora Politikası

Açıklamada, Türkiye’nin yurtdışındaki vatandaşlar üzerindeki etkisi, Körfez ülkelerinden ayrı değerlendiriliyor. Bunun sebebi; Türkiye hükûmetinin Diyanet camileri aracılığıyla oluşturduğu etki, diaspora politikası ve finansal destek oranı ile çeşidinde olan farklılıklar olarak açıklanıyor. Ancak açıklamada Türkiye siyaseti ve toplumu üzerinde radikal siyasi Selefizm ve Müslüman Kardeşler gibi ideolojik oluşumların giderek etkisini artırdığından bahsediliyor ve bu durumun, Diyanet ve Milliî Görüş örnek gösterilerek Hollanda’daki Türkleri de olumsuz etkileyebileceği belirtiliyor. Açıklamada Diyanet’in zamanında seküler Türkiye Devleti’nin islami etkiyi (örneğin Millî Görüş hareketinin etkisini) azaltması amacıyla kurulduğu, fakat AKP yönetimi altında bu işlevinin giderek azaldığı ve artık belirgin bir şekilde siyasi mesajlar da aktardığı belirtiliyor.

Açıklamada ayrıca Türkiye’nin, diaspora politikası ile kendi siyasi iç menfaatlerini korumayı amaçladığı, örneğin AK Parti’nin muhafazakâr dinî gidişatını güçlendirmek istediği ifade ediliyor. Türkiye’nin bunun için yurtdışındaki Türkleri etkilemeye ve üzerlerinde baskı oluşturmaya hazır olduğu, Hollanda’daki camilerin Türkiye’ye bağımlı olmalarından dolayı bu etkiye daha müsait oldukları belirtiliyor. Bu sebeple açıklamada aynı zamanda yerinden imam eğitimine olan ihtiyacın acil olduğu ve hükûmetin teşvikiyle Hollanda’da Müslümanlar, Devlet Arasında İletişim Organı (CMO) ve Amsterdam Vrije Üniversitesi arasında çalışmalar yürütüldüğü ifade ediliyor. Hükûmet, Türkiye’nin yurtdışındaki vatandaşları ile bağlarını muhafaza etmekte özgür olduğunu, fakat diaspora politikasının hukuk devletinin sınırlarını ihlal etmesi durumunda, Türkiye’yi bu konuda uyaracağını belirtiyor.

Hükûmet, WODC araştırmasına göre yurtdışı finansmanı sağlayan kurumların Hollanda’daki İslami kuruluşların finansal destek ihtiyacına karşılık verdiğini belirtiyor. Açıklamaya ek olarak sunulan ve 206 sayfadan oluşan söz konusu araştırma raporunda yurtdışı finansmanının “istenmeyen etkiye” yol açtığına dair bir bulgunun söz konusu olmadığı ifadesi ise hükûmetin yurtdışı finansman konusundaki tezinin bilimsel dayanağının zayıf kaldığını gösteriyor.

Yurtdışı Finansmanı Hakkında Yasa Tasarıları

Hollanda Danıştayı, “özgür olmayan ülkelerden” finansman yasağı ve yurtdışı bağış hakkında bilgi verme zorunluluğuna ilişkin yasaları; dernek hakkı, eğitim hakkı ve mülkiyet hakkı gibi anayasal haklar, insan hakları ve sermayenin serbest dolaşımı açılarından ele aldı. “Özgür olmayan ülke” listesinin ikili ilişkileri kötüleştirebileceğini belirtti ve özel nitelikli kişisel verilerin kullanımı konusunda da uyardı.

Danıştay’ın görüş raporuna binaen hükûmet, “özgür olmayan ülkelerden” finansman yasağının uygulanmasının çok mümkün görünmediğini, bu sebeple sivil toplum kuruluşlarının yurt dışından aldıkları bağış hakkında bilgi verme zorunluğunu öngören yasa tasarısına yöneldiğini belirtti. Ancak Danıştay bu tasarılar konusunda da belirli uyarılarda bulunuyor. Tasarının, Danıştay’ın itirazları dikkate alınarak iyileştirildiği iddia ediliyor.

Yurt Dışından Alınan Bağış Hakkında Bilgi Verme Zorunluluğu

Bu çerçevede, sivil toplum kuruluşlarının AB dışından aldıkları bağış konusunda belediye başkanlarının veya başsavcılığın bilgi talebini yerine getirmeleri, talep edilen bilgiyi vermeyi reddeden derneklere ise mahkeme kararıyla beş yıla kadar dernek yönetiminde bulunma yasağının getirilmesi ve para cezası verilmesi öngörülüyor. Söz konusu bilgi talebi, ilgili merciler tarafından “kamu düzenini korumak” amacıyla yapılabilecek. Gerekli görülmesi durumunda bilgiler; polis, istihbarat dairesi ve vergi dairesi olmak üzere en az dokuz kamu kurumu ile paylaşılacak. Ayrıca vakıf statüsündeki kuruluşların gelir-gider dengesini Ticaret Odasına her yıl iletmesi ve bu bilgilerin kamu kurumları, polis, başsavcılık, istihbarat örgütleri, vergi dairesi gibi kurumlar tarafından incelenebilmesi öngörülüyor.

Derneklerin yurt dışından alınan bağış hakkında bilgi verme zorunluluğu, “bağış” şeklindeki finansal desteği kapsıyor. Sübvansiyonlar ise bağış anlamına gelmiyor. Tanımlamada “bağış”, aynı zamanda parasal karşılığı olan ayni katkıyı veya herhangi bir hizmeti de kapsıyor.

Yasa tasarısında, belediye başkanlarının, AB dışından gelen bağış ve buna ilişkin özel nitelikli kişisel verileri, kamu düzenini korumak amacıyla talep edebileceği belirtiliyor. Kamu düzeni gerekçesinin yoruma açık bir gerekçe olmasından dolayı yetkinin Müslüman derneklere daha keyfi uygulanması endişe verici bir husus. Yasada doğrudan Müslüman kuruluşlardan bahsedilmese de, yasaya ek olarak sunulan açıklamada Müslüman kuruluşlardan açıkça bahsediliyor.

Hükûmetin açıklama metninin 15. sayfasında, derneklerin yurt dışından alınan bağış hakkında bilgi verme zorunluluğuna ilişkin yasa sayesinde elde edilecek bilgiye göre soruşturma başlatılabileceği ifadesi en dikkat çeken ifadelerden biri. Bu durum cezai soruşturma gerektiren yasal bir sebep yokken bütün sivil toplum kuruluşlarının zan altında bırakılması olarak değerlendirilebilir. Hollanda Medeni Kanunu’nun vermiş olduğu yetkilerin cezai soruşturma başlatılması için kullanılmasının yargı tarafından sakıncalı bulunabileceği uyarısı ise daha önce meclis soruşturmasında uzmanlık görüşü veren M. Rijssenbeek tarafından da dillendirilmişti.

“Hükûmet Kendi Desteklerini Meşrulaştırıyor”

Hükûmetin yasa tasarısına ilişkin yaptığı açıklamada siyasi çıkış noktası fazlasıyla hissediliyor. Örneğin Hollanda’nın da yurt dışında destekleri olduğu, güvenlik sebepleriyle bağış yapılan kuruluşların bilgilerini her zaman kamuyla paylaşmadığı, fakat bu konuda ilgili ülkelerin itiraz hakkı olmadığı, zira bu ülkelerde Hollanda’da olduğu gibi kuvvetler ayrılığı olmadığı, bu sebeple ilgili derneklerin Hollanda tarafından da savunulmaya muhtaç olduğu belirtiliyor. Bu açıklama ile hükûmet, ilgili ülkeleri küçümseyen bir yaklaşım üzerinden kendi desteklerini başka ülkelerin desteklerine kıyasla meşrulaştırıyor.

Hollanda hükûmeti, yasa tasarısının Macaristan’daki kanun ile aynı olmadığı savunmasını da yapıyor. Avrupa Adalet Divanı, Macaristan’ın sivil toplum kuruluşlarının finansmanına getirdiği kısıtlamaların Avrupa Birliği (AB) hukukuna aykırı olduğuna hükmetmişti. Hollanda hükûmeti; Macar kanununda derneklerin web sitelerinde bağış bilgilerini yayınlaması, dolayısıyla kamuoyu ile paylaşılmasının öngörüldüğünü, Hollanda’nın ise derneklerin bağış bilgilerini kamuoyu ile paylaşmasını zorunlu tutmadığını, sadece ilgili makamlar ile paylaşmalarını istediğini belirtiyor.

Anti Demokratik Derneklerin Kapatılmasını Öngören Yasa Tasarısı

Hükûmet açıklamasında, antidemokratik derneklerin daha kolay kapatılabilmesi için 2020 Ekim ayında Temsilciler Meclisi tarafından kabul edilip şu an Senato’da olan yasa tasarısına da işaret etti. Bu tasarıya istinaden mevzuatta yapılmak istenen değişiklikler arasında, sadece faaliyetin değil, amacın da kamu düzeni için tehdit oluşturması durumunda tüzel kişiliğin yasaklanabilmesi gündemde. Ayrıca sadece derneğe değil dernek yönetiminde görevli kişilere de cezai yaptırım uygulanması öngörülüyor.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler