“Fransa Kendi Demokrasisine Zarar Veriyor”
Fransa'da nisan ayında yapılacak cumhurbaşkanı seçimi yaklaşırken ülkedeki demokratik sistemin ve kurumlarında yaşanan erozyonun artmasından endişe ediliyor.
Fransız gazeteci Olivier Pascal-Moussellard, Fransa’da nisan ayında düzenlenecek cumhurbaşkanı seçimi öncesi ülkedeki demokrasi ve kurumlarının acı içinde kıvrandığı yorumunu yaptı.
Demokratik Sisteme Dair İnanç Kaybı
Haftalık Fransız dergisi Telerama’nın editörü Pascal-Moussellard, dergi için kaleme aldığı “Cumhurbaşkanı Seçimi: Fransa Kendi Demokrasisine Zarar Veriyor” başlıklı makalesinde, Fransız halkının demokrasiye bağlı olduğunu dile getirdiğini ancak seçilmiş yetkililer ve kurumların getirdiği hayal kırıklıklarıyla bir kısmının daha otoriter bir rejimi kabul edebileceklerini belirttiğini yazdı.
Cumhurbaşkanı seçimine 8 hafta kala, ülkede demokrasinin “nefes almakta zorlandığına” işaret eden Pascal-Moussellard, aralık sonunda yapılan bir ankette Fransızların yüzde 83’ünün demokrasiye bağlılıklarını dile getirdiğini ancak yüzde 46’sının da “iyi çalışan bir rejim olmadığı” görüşünü paylaştığını aktardı.
Pascal-Moussellard, diğer yandan her 4 Fransız’dan 1’inin sağlık kriziyle mücadelede daha otoriter bir rejimin daha etkili olacağı” görüşünde olduğunu hatırlatarak, ülkedeki demokrasinin halkı ikna etme konusunda yeterli olmadığını vurguladı.
“Arzulanan ile Yaşanılan Demokrasi Arasında Uçurum Var”
Arzulanan demokrasi ile yaşanılan demokrasi arasında uzun bir mesafe olduğunun altını çizen Pascal-Moussellard, ülkede her geçen günün bu uçurumu açtığını kaydetti.
Fransız gazeteci, “Her gün Cumhuriyet beşiğinde yaşadığı zannına kapılanlar ile seçtikleri insanlar ve kurumlar arasındaki mesafe büyüyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Pascal-Moussellard, “Fransa, demokrasisiyle savaşıyor.” diyerek, halkın politik olarak bir depresyonda olduğunu ve bunun yeni bir durum olmadığını ifade etti.
Siyasilerin Söylemleri
Olivier Pascal-Moussellard, politikacılar ve yöneticilerin Fransa‘da demokrasi sistemini gerçek bağlamından evirerek başka bir noktaya sürüklediklerine, Orta Çağ’daki piskoposlar gibi tepeden inme bir anlayışla demokrasi naraları atmalarından yakınarak siyasetçilerin kampanyalarında özellikle banliyöleri hedef alan ayrımcı vaatlerinin halkı birbirinden kopardığına dikkati çekti.
Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un aşı karşıtlarının canına okuyacağı açıklamaları ile Nicolas Sarkozy’nin “Banliyöleri karcher ile yıkayacağız” sözünden ilhamla banliyöleri sorunların merkezi gösteren sağcı cumhurbaşkanı adayı Valerie Pecresse’in söylemlerini örnek gösteren Pascal-Moussellard, bunların Fransa‘da var olan asıl toplumsal sorunlar ile siyasi tükenişin temel nedenlerini gizleme çabasının bir yansıması olduğu görüşünü paylaştı.
“Demokrasi Kavramının İçi Boşaldı”
Pascal-Moussellard, Berkeley Üniversitesinden siyaset bilimi profesörü Wendy Brown’un, “Demokrasi bugün tarihte eşi görülmemiş bir popülerliğe sahip ancak kavramsal olarak da hiçbir zaman bu kadar belirsiz ve önemli ölçüde içi boşalmamıştı.” sözüne atıfta bulunarak asıl sorulması gerekenin herkesin dem vurduğu demokrasiden geriye neyin kaldığı sorusu olması gerektiğinin altını çizdi.
Fransa Ulusal Araştırma Merkezinden (CNRS) araştırmacı Camillle Bedock’un “iktidara gelen cumhurbaşkanlarının sisteme dair reformun önemi vurgulandığında hemen anarşi naraları atarak, 4. Cumhuriyetin koruyuculuğunu üstlenmeye çalıştığı” değerlendirmesini paylaşan Pascal-Moussellard, “Demokrasiler bu şekilde mi batağa saplanıyor?” sorusunu sordu. (AA)